Gündem Yüreklerindeki enkaz iki yıldır kaldırılamadı

Yüreklerindeki enkaz iki yıldır kaldırılamadı

17.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Prefabrik evlerde hayata direnen depremzedeler, ölen sevdiklerinin içlerinde yarattığı büyük enkazla yaşıyor

Yüreklerindeki enkaz iki yıldır kaldırılamadı

Yüreklerindeki enkaz iki yıldır kaldırılamadı

Prefabrik evlerde hayata direnen depremzedeler, ölen sevdiklerinin içlerinde yarattığı büyük enkazla yaşıyor

SEMRA KARDEŞOĞLU Gölcük

Depremin üzerinden üç gün geçmiş. Gölcük Kavaklı Caddesi'ndeyiz. İnsanlar kara deliklerin başlarında "Sesimi duyan var mı?" diye bağırıyorlar. Arka sokakta bir genç kızın canlı çıkması kara deliklerin alıp götürdüğü umutları yeniden canlandırıyor. Birkaç saat önce eşinin cenazesini çıkarmış bir astsubay, şimdi molozlardan oluşmuş tepenin bir köşesinden savrulan pembe perdeleri işaret ediyor. Elindeki bez bebeğe sarılarak, "Kızımı bekliyorum üç gündür, çıkacak elbet" diyor, kızının okuldan dönüşünü bekler gibi...

Prefabriklerde yaşam
İki yıl sonra yine aynı caddeyiz. Genç kızların çekirdek çitleyerek yürüdüklerini, çocukların üç tekerlekli bisikletleri ile kaldırımda tur attığını, bir kadının donanma nöbetinden dönen kocasını beklediğini hayal etmek istiyorum. Oysa, sevdiklerini moloz yığınlarına gömenlerin içleri gibi bomboş ve kimsesiz Kavaklı Caddesi. Gözlementepe Çadırkenti'nin ardından kurulan prefabriklerde sürüyor yaşam. Çadırda canlanan, prefabrikde ilk çığlığı atan bebekler, ilk adımlarının telaşında.
Bir kızı seviyorsun, evleniyorsun, çocuk yapıyorsun. Sonra bir gecede her şey yerle bir. 'Hayat da evlerimiz gibi prefabrik olsaydı. Bozup, tekrar birleştirebilseydik' diyorsun. Oysa kalıcı konutların penceresinden bin yaşamın gömülü olduğu 17 Ağustos Gölcük Mezarlığı görülüyor.
Güzel çifti, çocukları Abdullah, Yasanur, Semra ve Ümit'in yattığı mezarlıktan iki kilometre ötedeler. Anne Elif ve baba Abdülkerim, kalıcı acılarıyla prefabrikte yaşıyorlar. Baba Abdülkerim, bu acıyı nereye sığdırsın. Tüm yaşadıklarını toplamış, olanca parasını verip bir kitap yazmış: "Babalar da Ağladı". Anne Elif, dört çocuğunu kendi elleri ile yıkayıp kefenlemiş. "Daha iyi yaşasınlar diye Hakkari'den geldik ama yaşatamadık. Memlekete dönmem artık. Onları bir başlarına bırakamam" diyor.

'Hasarlı binadan farkım yok'
Güldane Destebaşı, eşini ve 18 yaşındaki kızını yitirmiş Gölcük'te. Güldane Hanım, o güne dek evinin kadını. Geride iki çocuğu daha var. Onlar yaşayacak, okuyacak. Acısını içine gömüp iş aramış aylarca. Şimdi bir lisede çalışıyor. Yıkılan evi kira olduğu için hak sahibi değil. "Prefabrikler kalkarsa ne yaparım bilmiyorum. Nasıl kira veririm 90 milyon aylıkla. Çocuklarımı nasıl okuturum? Şu arkamda duran bina gibiyim ben de. Ne yıkılıyorum, ne de yaşıyorum" diye konuşuyor.

Üç kızını birden kaybetti
İzmit Bekirtepe Mahallesi'ndeki evde oturan Hatice - Hayrettin Uğurlu çifti hak sahibi olmalarına rağmen halen evlerini alamamış ama umurlarında da değil zaten. Duvarda her gün tozu alınan üç güzel kız fotoğrafı duruyor. Baba Hayrettin kızlarından geriye kalan her şeyi yerleştirmiş özenle.
Sanki az sonra 17 yaşındaki Canan, 15 yaşındaki Suzan ve 11 yaşındaki Tuba kapıdan girecek. Acılı baba kızlarını anımsayıp acıyla şunları söylüyor: "Üç gonca gülüm yanyana yatıyorlar. Üçü birden gitti, şimdi onların yerine bir tanecik verse Allah..."

Depremzedeler yine Marmara'yı seçti
YILDIZ YAZICIOĞLU Ankara

Evlerini kaybeden depremzedeler, kendilerine sağlanan hazır konut kredisini Marmara Bölgesi'nde ev almak için kullandılar. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, 6 milyar liralık hazır konut kredisi kullanan depremzedeler, en çok Sakarya ve Kocaeli, İstanbul, Bursa, Yalova, Balıkesir illerini tercih etti. Evleri depremle birlikte yerle bir olan 4 bin 673 depremzede, devleten konut kredisi alarak yeniden yaşamlarını kurdu. Depremi Kocaeli'nde yaşayan 641 depremzede kalıcı evini yine Kocaeli'nde satın aldı. Kocaeli ve Sakarya'yı ise 1495 depremzede yeniden kalıcı evi olarak belirledi.

Deprem çocuklarına AKSA sahip çıktı
BURCUM DEVREZ Yalova

17 Ağustos depreminden sonra öğrenimleri yarım kalan öğrenciler Aksa Akrilik Elyaf Fabrikası'nın Yalova'daki yaz kampına yerleştirildi. Öğrencilerin çoğunun altıncı sınıf öğrencisi olmalarına karşın güçlükle okuyup - yazabildikleri anlaşıldı. Yaz okulunda öğrencilere tenis, voleybol, basketbol, satranç, resim ve İngilizce derslerinin yanı sıra beslenmeden, diş fırçalama alışkanlığına kadar her konuda eğitim verdiklerini söyleyen Kamp Müdürü Nihat Yalçın, "Öğrencilerin çoğu birçok şeyi ilk kez burada tanıdı ve yaşadı. Çoğu hamburgerin ne olduğunu bile bilmiyordu" dedi.

Felaket anılarını kitapta topladılar
ANKARA Milliyet

Kadın Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği (KASAİD) tarafından, düzenlenen bir yarışmayla deprem felaketini yaşayanların anıları "Yaşıyorum, Yazıyorum" adlı kitapta toplandı. 7'den 70'e katılımla gerçekleştirilen yarışmada toplanılan yazılarda isyandan çok umut olduğunu belirten KASAİD Başkanı Prof. Dr. Sinem Özgün Köymen, "Kitapta onca felaketten sonra bile insanların hala umut dolu olduklarını, hayata sarıldıklarını görüyoruz. Depremin ardından gelen ekonomik krizler bile insanların hayattan umudunu kesmesine neden olmamış" diye konuştu.




GÜNCEL