Bir imparatorluğu müziklendirmek

Bir imparatorluğu müziklendirmek
"DANSIN Sultanları" ile yeterince haşır neşir olduktan sonra bir "Sultan" projesiyle daha karşı karşıyayız. Burhan Öçal’ın birkaç yıl önce Almanya’da kaydettiği "Sultan Osman" Universal Müzik etiketiyle Türkiye’de yayınlandı. Öçal, çağdaş müzisyenler arasında önemli bir yer edinen Pete Namlook ile yaptığı bu çalışmayla başlayan bir dizi albümde tema olarak Osmanlı sultanlarını işleyecek.

"Sultan" projesinin amacı nedir?
Amaç, hiçbir siyasi amaç, ard fikir olmaksızın bir imparatorluğu müziklendirmek. O zamana ait müziği ortaya çıkarmaya yönelik etnolojik bir çalışma değil bu. Ömrüm yeterse sultan sayısıyla doğru orantılı olarak 36 CD’de 2000 - 2500 dakikalık müzik kaydetmeyi düşünüyorum. Her yapılan CD zamanın akışına göre birbirinden farklı olacak. Kalıcı bir çalışma olmasını umuyorum. Amaç, sattırmak değil insanlara farklı bir şey sunabilmek.
Serinin ilk albümü "Sultan Osman"ın iki yıl öncesinin enstrümanlarıyla ve o zamanın zihniyetiyle yapıldığını da hatırlatmak gerek.

"Sultan Osman" Türkiye’de neden iki yıl gecikmeli olarak yayınlandı?
"Sultan Osman" daha önce deneysel bir çalışma olarak Almanya’da yayınlanmış ve yalnızca yerel dağıtımcılara verilmişti. Sonra Türkiye’de yayınlanması için çalışmaya başladık. Birkaç plak şirketiyle konuştuk ama ilgilenmediler. Sonra Ada Müzik ile anlaştık. Konsept ne olmalı diye düşünürken Osmanlı sultanlarına karar verdik. Serinin tamamı için yeniden Universal ile anlaştık. İkinci albüm "Orhan" da gelecek yaz başında yayınlanacak.

Sultanların karakteristik özellikleri albümlere yansıyacak mı?
Evet ama özellikle tema ve metin olarak yansıyacak. "Sultan Osman"ı dinleyenlerin hayal kurmasını, Osmanlı yaşamına bir içsel yolculuk yapmasını arzuluyorum. İlk seferde dinlenmesi zor bir çalışma gibi gelebilir, ancak enstrümantal bir çalışma olduğu için söz ve müzik olarak bölünmeden konsantre olmak daha kolay.

Sessiz sedasız Montreal Caz Festivali’ne katıldınız. Sizce bu katılımınız Türkiye’de yeterli ilgiyi gördü mü?
Montreal’de "Groove Alla Turca East Meets West: Special Turkish Night" adı altında düzenlenen gecede izleyiciyle müthiş bir iletişimimiz oldu. Konser alanında iki yüz bin kişi, canlı yayında ise milyonlarca kişi seyretti. Konserden sonra resmen peşimden koştular, yolumu kestiler; kendimi kral gibi hissettim. Ancak Türkiye’den bırakın diplomatı bir TV ya da gazeteci bile yoktu orada. Nasıl agresif olmayayım? Bir daha böyle bir gece yaşanmayacak. Dev ekrandan Boğaz Köprüsü, Antalya, Aspendos, vb. Türkiye görüntüleri verildi. Dans gösterileri sunuldu. Mercan Dede de eşlik etti bizim gruba. Daha iyi çalabilirdim ama çok heyecanlıydım. Bir an parmaklarım bile felç oldu. Sonuçta dualar okuyarak sahneye çıktım. Orada kendi yararıma değil, Türkiye yararına çaldım. Bu kadar duyarsız kalınmamalıydı.

Sting, Yo Yo Ma ve Dream Design Factory ile projelerinizde bir gelişme var mı?
Dream Design Factory projesi şimdilik durduruldu. Olabilir de olmayabilir de, çok hassas bir konu. O yüzden İstanbul’a daha sık uğruyorum.
Sting ile geçen yıldan tanışıyoruz. Bir duo yapacaktık. Yo Yo Ma ile de tanışıyoruz, çok seviyorum kendisini. Zaten aynı şirketin sanatçısıyız. Bir projesi var, beni de davet etti. Bunlar şu anda konuşulma aşamasında ama olacak gibi. Kronos Quartet ile de işbirliğimiz sürüyor. Joe Zawinul ile sürekli çalıyorum, orkestrasının sürekli misafiriyim. Ara sıra George Gruntz Big Band ile çalışıyorum. Doublemoon için bir albüm hazırlayacağım. Ancak bütün konserlerimi iptal ettim. Özel gecelerde de prensip olarak çalmıyorum. Belli olan tek konserim Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında Zürih Senfoni Orkestrası ile vereceğim konser. Bu konser, büyük orkestra ile çalma açısından bir ilk olacak benim için.