Kültür Sanat Eskimeyen yazılar

Eskimeyen yazılar

05.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Eskimeyen yazılar

Haldun Taner - DEVEKUŞU’na mektuplar - 4 Eylül 1983

Haberin Devamı

KEDİLER VE KÖPEKLER ÜZERİNE

Biz Türklerde hayvan sevgisi Batılılar kadar yaygın değildir. Atımızı severiz, kedimizi severiz, kanaryamızı, muhabbet kuşlarımızı severiz o kadar. Köpek sevgisi bile yeni yeni yerleşti. Çünkü, kedi ev içinde dolaştığı için onu temiz, köpek sokağın kirini eve taşıdığı için mekruh sayagelmişiz.

Batı’da hayvan sevgisi çoğu insanda insan sevgisini bile bastırır. Hele kedi, köpek sevgisi...

Öyle olduğu halde şu son günlerde İtalya’da ve Almanya’da hayvanları koruma dernekleri kedi ve köpeklerin haklarını savunan birer kampanyaya giriştiler.

REHA Erus’un Güneş gazetesine Roma’dan verdiği haber şu:

Sade her beş aileden birinin köpek sahibi olduğu İtalya’da değil, tüm Avrupa’da, bunca hayvan severliğe karşın bu yaz 22 bin köpek sokaklara terkedilmiş. Yaz tatiline çıkan ailelerin bu süre içinde sahipsiz bıraktığı köpeklerin kuduz olaylarına yol açabileceği de bir tehlike alarmı olarak kullanılıyor. Boynuna “Aldatıldım ve yüzüstü bırakıldım” pankartı asılı mahzun yüzlü bir köpek fotoğrafı binlerce basılıp dağıtılmış. Çeşitli kampanyaların ilanları, gazetelerin uyarı yazıları, tatile çıkan ailelerin köpeklerinİ pansiyona vermelerini ya da yanlarında götürmelerini ısrarla hatırlatıyormuş.

Haberin Devamı

İsmail Cem de kendi sütununda, Alman halkı içinde birdenbire beliren adeta histerik bir kedi düşmanlığından söz ediyor. Bunca hayvanseverliğe karşın bu tutum bazı toplumlarda zaman zaman çok çelişkili ve şaşırtıcı tepkilerin patlak verişine bir örnek sayılabilir.

Time dergisinin verdiği haber şu:

“...Kanunu kendileri yorumlayan kedi düşmanları, bütün Batı Almanya’da kedileri öldürmenin kampanyasını başlattılar. Kimisi, havalı tabancalarla kedileri aşağı fırlattı. Bazıları, kedileri zehirledi, boğdu, baltayla öldürdü ya da kör etti. Bu davranışlarına gösterdikleri neden, kedilerin bitkilere zarar vermeleri, otomobillerin boyasını çizmeleri, hatta, pencereden içeri bakarak masum insanları korkutmaları. Bu kampanya sonucunda, Batı Almanya’daki tüm kedi nüfusunun %10 kadarı diye hesaplanan yaklaşık 300 bin kedinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Bonn Kedileri Koruma Hareketi’nden Dr. Erwin Muannann’ın belirttiğine göre, günümüzdeki kedi kıyım, salgınının tarihteki tek örneğine, 15. yüzyılda rastlanıyor... O tarihte, Papa VIII. Innocent, “Kedilerin içinde şeytanın bulunduğunu” açıklayarak, kedi sahibi 100 bin kadının -tabii kedileriyle birlikte- yakılmasına neden olmuş...”

Haberin Devamı

Köpeksevenler köpeği daha çok çıkarları için severler. Köpek sahibine sadıktır. Gereğinde evin body garde’I olur.

Mark Twain, “insanla köpeğin farkı şudur ki” der, “Aç bir köpek alıp besleyin sizi asla ısırmaz.”

Kedi sevenler ise, onu bir çıkara bağlı olarak değil kendileri için severler. Köpek sevenlerin nankör sandığı kedi, aslında nankör değildir. Köpekçe sadakat aranmamak gerekir onda, o kadar. O karakterini insana göre ödünlemez o kadar. İnsan bu bencil kişiliğine karşın sever. Bir kadın gibi tüm kaprislerine karşın sever.

Kedi sevenlerle köpek sevenler birbirleriyle anlaşamazlar. Ama anlaşıp birleştikleri tek şey, kedi ve köpek sevmeyenleri sevmeyişleridir. Kedi ile köpek de birbirini sevmez. İyi geçinemeyenlere “kedi ile köpek gibidirler” denilişi boşuna değildir. Ama ben bir evde evin kedisi ile köpeğinin çok seviştiğini hatta dayanışma halinde olduğunu görmüşümdür. O evde gençlerle
yaşlılar da aynı uyum içinde idiler. Herkes kendi kişiliğini yaşar, kendi yaşamının doğrultusunda gider ama asla bozuşmazdı.

Haberin Devamı

Sözünü ettiğim ev Seha Meray’ın evi idi. Ve Seha Meray tanıdığım en tolerin, en olgun insanlardan biri idi.

Demek ki, tolerans, kedi ile köpeği bile uygarlaştırabiliyor, bilgeleştirebiliyor.

Yahya Kemal’in şiiri keşfedildi

Türk şiirinin önemli isimlerinden Yahya Kemal Beyatlı’nın yaklaşık yüz yıl önce kaleme aldığı “Le Derviche Nomade” adlı bilinmeyen şiiri gün yüzüne çıktı. Şairin Paris’te yaşadığı gençlik yıllarına ait olduğu tahmin edilen esere, Fransa Milli Kütüphanesi’nde yaptığı araştırmalar esnasında edebiyat araştırmacısı Habil Sağlam ulaştı. Bugüne değin varlığından kimsenin haberdar olmadığı şiiri “Abdal” adıyla Türkçeye tercüme eden Sağlam, Kitap-lık dergisinde okuyucuyla buluşturduğu esere ilişkin şunları kaydetti: “Yahya Kemal’den diğer dillere yapılan tercümeleri derleyen bir bibliyografya hazırlamak için çeşitli arşiv ve kütüphane kataloglarını tararken elimde Maurice Senart Yayınevi tarafından 1925’te Paris’te yayımlanmış bir beste kitapçığı geçti. Bu küçük kitapçıkta yer alan ve Raymond Herve adlı Fransız müzisyen tarafından bestelenen üç şiirinden birisi Yahya Kemal’e, diğer ikisi ise XI. yüzyıl Fars şairi Baba Tahir Üryani’ye aitti. ‘Le Derviche Nomade’, şairin eserlerinde sıkça karşılaşılan ‘rindlik’ temasının erken bir örneğini sunması bakımından Yahya Kemal edebiyatına dair dikkat çekici ipuçları barındırıyor.” Diplomat Mekin Mukbil Bey tarafından Maurice Senart yayınevinin 1925’te bastığı bir beste kitapçığının içerisinde güfte biçiminde yer alan eserin baskısı Paris’te yayımlandı. Fransız müzisyen Raymond Herve tarafından bestelenen şiire ilişkin sunuş yazısında Sağlam, kitabı yayımlayan Mekin Mukbil Bey ve Yahya Kemal’in Balkan Savaşı’ndan önce Fransa’da bulunduklarını belirterek, “Bu bilgiden hareketle iki ismin Paris’teki Jöntürk muhitlerinde tanışmış olabileceği ihtimali  üzerinde duruluyor” ifadelerini kullandı.