Kültür Sanat Kamera, evimizin parçası gibi oldu

Kamera, evimizin parçası gibi oldu

15.04.2009 - 00:13 | Son Güncellenme:

İstanbul Film Festivali’nde bugün galası yapılacak olan Türk-Alman ortak yapımı “Köprüdekiler”de, amatör oyuncular kendilerini canlandırıyor

Kamera, evimizin parçası gibi oldu

Boğaziçi Köprüsü’nden geçip gitmeyen; yaşamlarının önemli bir kısmını bu köprünün üzerinde geçirenler, 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da yer alan “Köprüdekiler” filminin çıkış noktası... Burada çalışan bir polis memuru, bir çiçek satıcısı ve bir dolmuş şoförüne odaklanan Aslı Özge’nin yönettiği filmin yarı gerçek, yarı kurgusal bir yapısı var. Çünkü filmin senaryosunun oluşumuna, hayatlarını anlatarak katkıda bulunanlar, aynı zamanda filmde kendilerini canlandırıyor. Gerçeklik ve kurmacanın karışımı ile oluşan bu filmi, genç yönetmeni Aslı Özge, filmdeki dolmuş şoförü Umut İlker ve eşi Cemile İlker’le konuştuk.
Proje sizin için nasıl başladı?
Aslı Ö.: Köprüdeki polisler, satıcılar ve dolmuş şoförleri... Üç meslek alanı ve onların köprüde karşılaşmamaları üzerine bir hikâye yapmak istedim. Birbirinden habersiz, paralel hayatlar... 2006’dan itibaren köprüde çalışan insanları araştırdım. Bana ilginç gelenleri uzun süre takip ettikten sonra senaryoyu yazdım; onlar bana anlattıkça da, senaryoyu değiştirdim.
Projeye dahil olma süreciniz nasıl oldu?
Umut İ.: Bostancı istikametine giderken köprü üzerinde Aslı Özge beni görmüş. 2-3 gün sonra duraktan benim arabayı sordular. Film yapar mısın, dediler. Öyle başladık.
Çok düşündünüz mü, kabul etsek mi diye?
Umut İ.: Çok uzun olmadı, eşime sordum ve sonra kabul ettim.
Cemile İ.: Deneme çekimleri yapıldı. İlginç olabilir diye kabul ettik.
Umut İ: Hayatımızda bir değişiklik fırsatı olabilir dedik... Aslı Özge hayatımıza dahil oldu, yaptıklarımızı öğrendi.
Cemile İ.: Özge gidip geliyordu, çekimler neredeyse 3 sene sürdü. 
Aslı Ö.: Filmde gerçek ve kurgu karışmış durumda. Mesela Umut ve Cemile, filmdeki gibi birbirlerinden kopuk değiller. Polis memuru, Emniyet izin vermediği için, gerçekten polis memuru değil. Abisi izin alamayınca, kardeşi Murat Tokgöz olsun dedim, onunla çektik.

Kavgada bayağı kaptırdık
Filmde önemli bir kavga sahneniz var, zorlandınız mı?
Umut İ.: O gün aramızda hiçbir sorun yoktu. Aslı Özge bugün kavga edeceksiniz dedi; şöyle yapın böyle yapın derken, kavga etmeye başladık.
Cemile İ.: O kadar kaptırdım ki, gerçekmiş gibi yaşıyordum. Sinirlerim bozuldu, sahnenin atmosferinden ağlamaya başladım.
Filmi belgesel olarak çekmeyi düşündünüz mü?
Aslı Özge: Aslında belgesel olacaktı. Ama kurmacadan geldiğim için durup gözlemleyemiyorum. Müdahale etmeye başlıyorum. O anı yakalamayınca da, belgeselden uzaklaşılıyor. 

Kameraya çok alıştık
Kamerayla aranız nasıldı?
Cemile İ.: İlk birkaç seferinde yadırgadık. Sonra hep kamera ile yaşıyormuşuz gibi oldu.
Umut İ.: Evimizin bir parçası gibi oldu kamera.
Kameralar gittiğinde boşluk hissettiniz mi?
Umut İ.: Evet hissettik. Acaba Özge bir yerden çıkıp bize bir şey söyleyecek mi, diye düşünüyorduk. Gerçekten bunu çok yaşadık. İşe gidiyorum, acaba bugün çekime gidecek miyim, diye düşünüyorum.
Cemile İ.: Her an karşıma kamera çıkacak gibi geliyordu. 

Oyuncular karşılaştırılmadı
Diğer oyuncularla tanıştınız mı?
Aslı Ö.: Özellikle çok uğraştık karşılaştırmamak için.
Umut İ.: Benim gidip geldiğim güzergah olduğu için karşılaştırmamak için zorlanmışlardır. Ben devamlı köprüden geçiyorum. Sonuçta çekimler de orada yapılıyor.
Aslı Ö.: Filmin başında çiçekçi ve polis karşılaşıyor. Ondan sonra seyirci, karakterlerin kendi kafalarında karşılaşmalarını bekliyor. O kapıyı açık tutmak, o beklentiyi de özellikle doldurmamak istedim.
Yeni bir film projeniz var mı?
Aslı Ö.: Evet, seneye çekmeyi düşünüyoruz. İstanbul’da burjuva bir ailenin bağımsız olabilme çabalarını anlatıyor.