Kültür Sanat Nâzım’la tanışmak

Nâzım’la tanışmak

07.02.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nâzım’la tanışmak

Nâzım’la tanışmak

Nâzım’la tanışmak

SIRMA KÖKSAL

Alain de Botton, "Proust Hayatımızı Nasıl Değiştirebilir?" adlı kitabında "Proust’a duyulan içten bağlılık, kendi gözlerimizle onun dünyasına değil, onun gözleriyle kendi dünyamıza bakmamızı gerektiriyor" der. Kitabın adını da cümleyi de değiştirip Proust’un yerine "bir yazar"ı koymakta hiçbir sakınca görmüyorum. Buradaki "bir yazar"ın kim olduğunun ise hiç önemi yok, herhangi biri olabilir. Ama bazı yazarlar, dünyasına kendi gözlerimizle bakmayı inatla sürdürdüğümüz yazarlar, bana bu cümleyi daha sık hatırlatıyor; mesela Nâzım Hikmet.
Nâzım Hikmet, Türk aydınlarının, solcularının her zaman hakkında konuşmaktan, hatta gevezelik etmekten hoşlandıkları bir isim oldu. Öyle ki birçok zaman yazılan, çizilen ve konuşulanın Nâzım Hikmet’in şiirini, edebiyatını, dünyaya bakışını görmezden gelmekteki başarısı alkışlanacak boyutlara ulaşır. Tüm şiirinin içinden seçilen iki üç parça, o da çoğunlukla yanlış yorumlanarak, salt bir ibadetin yerine getirilişindeki alışkanlığın aldırmazlığı içinde ezberden okunur, içler rahatlar. Gerisi edebiyattır, işimize bakalım. Bakalım bakmasına da, ortada ideologdan, politikacıdan başka bir şey, şair olan biri var. Aslında bu tavrın arkasında dar görüşlü, sığ inanışlardan çok onun yasaklanmışlığı ile kendi kıstırılmışlığı arasında paralellik kurup, kendi darlığı içine sığınmanın payı var, yani onun dünyasına kendi gözlerimiz, kendi gerçeğimiz ve kendi dünya görüşümüzle bakmanın...
Nedim Gürsel geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Dünya Şairi Nâzım Hikmet" adlı kitabının girişinde "Onun şiirini yaşadığı dönemden ve siyasal savaşımından da ayrı düşünemeyiz," derken benzeri kaygılara işaret ediyor. Kitabı da zaten Nâzım Hikmet’in şiirini, etkilendiği kaynaklar ve yaşadığı çağ ile birlikte açıklamayı deneyen bir çalışma. Bu açıdan bakıldığında en azından içimize yer etmiş olan şekilci Nâzım Hikmet okumalarına karşı bizi uyarıyor. Gürsel, çalışmasında şairin özellikle yapıtı üzerinde yoğunlaşıyor.
Öte yandan Saime Göksu ve Edward Timms’in çalışması "Romantik Komünist", edebiyat üzerine bir inceleme olmaktan uzak, biyografik bir çalışma. Ancak Nâzım’ı da şiirini de anlamak için çok önemli ipuçları içeriyor. Özellikle de Nâzım Hikmet üzerindeki Mayakovski gibi şairlerin, Stanislavski, Meyerhold gibi tiyatrocuların etkisini açıklarken onun şiirine olduğu kadar dünya görüşüne de daha yakından bakmamızı sağlıyor. Çünkü her ne kadar Nâzım Hikmet, fütürist olmadığını açıklamış olsa da, fütüristlerin, hele hele Mayakovski’nin derin etkileri, şiirinde göze çarpan özelliklerinden. Buradan çıkarak Nâzım’ın dünya görüşüne ilişkin temel ayrımını yakalamak da mümkün. Nâzım Hikmet, yeni bir ideolojinin değil, yeni bir dünyanın, ahlak görüşü, biçimsel yapılanışı, üretim ilişkileri, insan ilişkileri ile yeni olan bir dünyanın savunucusu. Salt ideolojik söz ile yetinmediği içindir ki, şiirinde söze ilişkin yenilikçilikle kalmamış, biçimsel yeniliklerin de arayışına girmiş, yeni olayların biçimindeki yeniliği de hiçbir zaman göz ardı etmediği için ütopik manzumeler söyleyen bir şair düzeyinde kalmamıştı.
Nâzım Hikmet’in sanatta giriştiği yenilikçi arayışları tiyatro oyunlarında da kendini gösterir. Şu sıralar süregelen Nâzım Hikmet furyasında, şairin dünyasına yakınlaşmak isteyenlerin İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oynanmakta olan "Bu Bir Rüyadır" adlı oyuna bakmalarında fayda olabilir. Mustafa Avkıran’ın yönetmenliğini yaptığı oyun, sahneye konuluşu açısından geleneksel olanla deneysel olan arasındaki birliği, yaptığı oyun, sahneye konuluşu açısından geleneksel olanla deneysel olan arasındaki birliği, dengeyi arayan Nâzım Hikmet’in sanat anlayışına sonuna dek sadık kalıyor. Eğlenceli bir halk opereti biçiminde yazılmış olan oyun, her ne kadar öncelikle yazarın dünya görüşünü savunma amacını taşıyorsa da, dinamizmi, dildeki yetkinliği ile kuru bir propaganda olmanın çok ötesine geçiyor.
Tabii bu arada, Nâzım Hikmet’in kitapları da Yapı Kredi Yayınları tarafından yeniden yayımlanmaya başladı. Daha önce Adam Yayınları tarafından yayımlanan kitapların bu gürültülü yayınevi değiştirme hali de ister istemez, hele de yazarın 100. doğum yılına denk gelince, umarım Nâzım Hikmet etrafında örülen o boğucu halenin yerine kendisine yaklaşmamız, yani bir kez de onun gözleriyle kendi dünyamıza bakmayı denememiz için bir vesile olur.




KÜLTÜR & SANAT














































Yazarlar