Kültür Sanat Oğuz Atay'ı anlamak

Oğuz Atay'ı anlamak

01.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Oğuz Atayı anlamak

Editörden Kısa ömrüne sığdırdığı otobiyografik izler taşıyan kitaplarına bakıldığında Oğuz Atay'da da aynı 'yazar olmak' meselesiyle karşılaşıyor insan. Üzerinde durulmuş gizli yaralar, onların sabırlı bir süreç gerektiren keşfi ve bunları yazının bir parçası haline getirmek. Özel bir dil ve biçim giyindirmek de cabası. Ona yepyeni kapılar açmak hatta. Vaktiyle kimse bunu fark edemese de...Peki yaralarıyla yaşadı, onları yazdı ve öldü mü Atay? Dahası anlaşılabildi mi?Sorunun yanıtı için Pamuk'un Nobel metnine biraz daha devam edelim: "Bir odaya kapanıp yıllarca hünerini geliştiren, bir alem kurmaya çalışan yazar işe kendi gizli yaralarından başlarken bilerek ya da bilmeden insanoğluna derin bir güven de göstermiş olur. Başkalarının da bu yaraların bir benzerini taşıdığına, bu yüzden anlaşılacağına, insanların birbirlerine benzediğine duyulan bu güveni hep taşıdım..."Oysa, Oğuz Atay, "Ben burdayım sevgili okur, sen neredesin?" derken, yaralarıyla ve anlaşılamama duygusuyla başbaşa kalmış bir yazardı. Belki insanoğluna derin bir güven duyduğu da söylenemezdi.Ama ne var ki, gecikmeli olsa da, süreç tam Orhan Pamuk'un Nobel metnindeki gibi işledi. Başkaları da Atay'ınkine benzer yaralar taşıyordu ve o başkaları, yaralarıyla yüzleşmeyi göze aldığı gün, Oğuz Atay'ı anlayabildi.Bugün artık, onu anlayan, yazdıklarını başucundan baştacına taşıyan binlerce okuru var Atay'ın... Onu okuyarak çoğaltan, ölümsüzlük tahtına kendi elleriyle oturtan; varoluş yaralarına, okuma tutkusuna Atay metinleri basan okurlar... Hiç şüphesiz, onları yeni okurlar da izleyecek, zaman içinde. Ölümünün 30. yıldönümünde Milliyet Kitap olarak Oğuz Atay'ı anmak istedik. Tüm okurlara, onu bir kez daha hatırlatmak ve yazarımızın değerli anısına özel bir saygı duruşunda bulunmak için. Sağlığında yapamadığımızı, yokluğunda yapmanın burukluğu geçmişi bağışlatır mı bilinmez. Ama Atay, bir yerlerde, bugün adının etrafında yaşanan 'farkındalığı', okurunun sevgisi, hakkında çıkan kitaplar, hazırlanan kapak dosyaları ve çeşitli referanslar üzerinden hissedebiliyorsa hiç yoktan, ne mutlu bize...Çoğumuzun duygusu aynı bugünlerde, biz burdayız ve aslında Oğuz Atay da...Kitabınız bol olsun. Tarihi Nobel konuşmasında "Benim için yazar olmak demek, içimizde taşıdığımız, en fazla taşıdığımızı biraz bildiğimiz gizli yaralarımızın üzerinde durmak, onları sabırla keşfetmek, tanımak, iyice ortaya çıkarmak ve bu yaraları ve acıları yazımızın ve kimliğimizin bilinçle sahiplendiğimiz bir parçası haline getirmektir," der Orhan Pamuk.