Kültür Sanat Radikal bir göz: Dora Maar

Radikal bir göz: Dora Maar

26.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Radikal bir göz: Dora Maar

Aşk zor iş. Hiç anlatma-yacağım, herkes biliyor, ben de bilirim. Bir sanatçıya âşık olmak daha da zor. Defalarca yaşadım, hatta biriyle evlendim. Bilirim. Dora Maar ve Picasso gibi iki sanatçının birbirine âşık olması... Felaket olsa gerek! Özellikle kadınların başına gelen bir felaket. Sevgili olmanın yanı sıra, mevkidaşlar da. Tüm domestik boyut bir yana, toplumsal kimlikleri, coğrafi istisnası olmayan erkek egemen sanat dünyasında hep ikinci sıraya oturur. Son yıllarda Londra’da, alanlarının öncü isimlerinden olmasına rağmen, adının önünde zamanında âşık oldukları adamlarınki olmadan pek anılmayan kadın sanatçıların retrospektif niteliğinde sergilerine yer verildi. Müteşekkiriz. Lee Krasner ve Dorothea Tanning bunlardan ikisiydi; bugünlerde Tate Modern’de böylesi bir kadın sanatçı olan Dora Maar’ın bir sergisi var. Sürrealist fotoğrafın en önemli isimlerinden olan sanatçının 60 yıla yayılan kariyerinden 200’dan fazla eser sergileniyor.

Picasso üzerindeki etkisi

Sergi, Maar’ın ‘Picasso’nun delirttiği kadınlardan’ olma unvanına temkinli değiniyor. 1935’te tanıştıklarında Maar kariyerinin doruğunda, Picasso ise üretmediği, daha sonra “Hayatımın en kötü zamanları” diye tanımlayacağı bir süreç içerisinde. Özellikle II. Dünya Savaşı öncesi, çift büyük bir aşk yaşıyor ve eserlerinde birbirlerinden sıkça ilham alıyorlar. Maar partnerine fotoğraf ve baskının birlikte kullanıldığı bir teknik olan Cliche Verre’yi öğretiyor ve partneri de onu tekrar resim yapmaya teşvik ediyor. Maar’ın Picasso üzerindeki etkisi, Picasso’nun onun üzerindeki etkisinden daha büyük.

Picasso, Maar sayesinde politikayla ilgilenmeye başlıyor ve büyük eseri Guernica bu dönemde ortaya çıkıyor. Tablonun yapım sürecini fotoğraflayan Maar, bu tabloyu yaparken Picasso’nun onun stüdyosundan etkilendiğini söylüyor. İspanya İç Savaşı’nda yaşanan acıları temsil eden “Ağlayan Kadın” tablosunun Maar’dan ilham alınarak yapıldığını iddia eder sanat tarihçileri. Maar’ın Picasso’nun sanatı ve yaşamındaki etkisi iki küçük odada sergilenmiş, ancak retrospektifin bütününde bu iki yaratıcı karakterin kariyerlerinin farklı noktalarında dünyayı nasıl benzer şekilde gördüklerine tanık olabiliyorsunuz.  

Sanatçının geç kalmış ilk retrospektifine 2019’un ilk yarısında ev sahipliği yapan Paris’teki Centre Pompidou’dan getirilen Tate Modern’deki sergi, Maar’ın bir sanatçı olarak yaşamının her aşamasında radikal bir göze sahip olduğunu ortaya koyuyor. Maar’ın portrelerinde de sürrealizminde de yeni ve çok güçlü bir gerçeklik yapım aşamasında. Normlar öyle büyük tantana yapmadan altüst ediliyor.  

Öldüğü yıl olan 1994’e kadar aralıksız üretiyor sanatçı. Sürekli deney halinde, dünyayı kamerayla, kamerasız, fırçayla ya da fırçasız görme, anlama, sorgulama ve dönüştürme peşinde. Bizler de sergide onun bize sunduğu, giderek soyutlaşan dünyaya kapılıp gidiyoruz.

* Yazının tamamı Milliyet Sanat’ın şubat sayısında.