Kültür Sanat Tiyatro için yeni tehlike: İlgisizlik

Tiyatro için yeni tehlike: İlgisizlik

29.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Son dönemlerde tiyatro pek çok sorunla boğuşurken, Pervin Bağdat attığı tweet ile başka bir tehlikeye işaret etti, “Tiyatro izlemeyen bir oyuncu olamaz” diyerek sitemini dile getirdi. Bu soruna dair herkesin ortak bir fikri var, o da bir oyuncunun tiyatro izlemeden başarılı olamayacağı...

Tiyatro için yeni tehlike: İlgisizlik

Melisa Vardal - Pervin Bağdat, Twitter’dan “Bir oyuncuyla tanıştım; ‘Oyun izlemeyi sevmiyorum, oynamayı seviyorum’ dedi. Çağdaşları ne yapıyor umurunda değil; merak etmiyor. Ben izlerken de farklı oyuncularla oynarken de çok şey öğrendiğimi düşünüyorum ve bir oyuncu, oyun izlerse iyi olur değil, oyun izlemek zorundadır diyorum. Sizce?” sözleriyle sitemini dile getirdi. Biz de buradan yola çıkarak tiyatro oyuncularına sorduk; “Tiyatro oyuncuları yeterince tiyatro ile ilgilenmiyor mu?” 

Haberin Devamı

Özge Arslan: “Kim neyle doyuyor?”

Tiyatroda lobileşme ve tekelleşme yüzünden hayallerine küsen onca yetenekli sanatçı varken tam aksine mutsuz bir oyunda acı çeken ve izleme, değmez diyebilen sanatçılar da var. Çokça oyunda inanç yok, sanatın sömürüsü var.

Yaratım ancak keşif ve idrakle olur lakin sanatçılar artık keşfetmeye ihtiyaç duymuyor metalaşıyor. Peki, sanatçının sanatı sahteleştirmesini ne yapacağız? Sanatçının sanatçıya ettiği kariyerci hesapları ne yapacağız? Ticari hilelerine sanatı suç ortağı edenleri ne yapacağız?

Artık çokça sanatçıdan arınmış bir niyetle birbirlerini izlemeleri beklenemez çünkü onlar göründüklerini bile bile riyakârca Birbirinin emeğini kemiriyor. Peki, bu sistemde kim gerçekten neyle doyuyor?

Haberin Devamı

Sanatı da sanatçıyı da istismar eden tüm ben yaptım oldum’culara hayat diyor ki, bu oyunların finalinde artık vahşi ve mutsuz bir son var. Ya bu şekilde oynamayı bırakın ya da izlemeyi.

Pervin Bağdat: “Oyuncu oyun izlemek zorundadır”

Tiyatroyu sevmeyen tiyatrocular kadar tiyatroya zarar veren var mıdır acaba? Bir oyuncunun çağdaşlarını merak etmemesi, okumaması, izlememesi kabul edilebilir bir durum değil benim için. Ne kadar yetenekli olursa olsun, sadece kendine âşık ve sadece kendi işini değerli bulan oyuncuları görünce, onlara olan saygımı ve merakımı yitiriyorum. Bazen sadece bir oyuncunun performansını, bazen takip ettiğin bir yazarın yeni yazdığı oyununu, bazen sevdiğin bir yönetmeni izlemek için gidersin tiyatroya; ama gidersin, gitmelisin yani, bu da işimizin bir parçası gibi geliyor bana. Öğrenmek için, ilham almak için, bazen neyi nasıl yapmamak gerekir bunu da anlamak için ve elbette iyileşmek, şifalanmak için. Boşuna mı söylüyoruz sanat iyileştirir; tiyatro iyileştirir diye... Çağdaşı olduğum için gurur duyduğum oyuncular, yazarlar, yönetmenler var; ürettikleri şeyler beni heyecanlandırıyor, ayağa kaldırıyor ve yeni şeyler yaratma cesareti veriyor. Oyuncu oyun izlemeli mi? Evet.. Bir oyuncu oyun izlemek zorundadır birlikte büyüyebilmek için. Oyuncular oyun izliyorlar mı? Cevabım, hayır! pek çok oyuncu, oyun izlemiyor.. Bunların arasında bir yerlerde genel sanat yönetmeni olmuş, kendi tiyatrosunda yazan, yöneten, oynayan ya da kurumlarda çalışan pek çok oyuncu var.. Olup bitenden habersiz bu kişilerin kendilerini fazla (!) iyi bulan ya da başarısızlıklarıyla yüzleşemeyen oyuncular olduklarını düşünüyorum.

Haberin Devamı

Tiyatro için yeni tehlike: İlgisizlik

Sabahattin Yakut: “Kötü bir oyundan bile ders çıkarırız”

Bir oyuncu oyunculuğunu geliştirmek yahut bilgi ve birikimini artırmak istiyor ise oyun izlemek zorundadır. Yoksa ne çağını yakalayabilir ne de sanatsal üretime katkıda bulunabilir. Tiyatro türlerinin çeşitliliği (absürd, epik, gerçekçi, clown...) oyunculuk için de çeşitlilik gerektirir. Oyuncu da bu farklı türleri bazen ya kendi eyleyerek ya da tiyatroya izleyici olarak katkı sağladığında gerçekleştirir. Yani sadece oynarım, izlemem gibi bir tabir oyuncunun dar görüşlü ya da tembel olmasına veya egosuna bağlanabilir. Oyunculuk dediğimiz şey sanatın bir anlatım aracı oluşundan mütevellit gelişen ve dönüşen bir yapıya sahiptir. Her üretilen oyun ise yeni bir fikir yeni bir düşüncedir aslında. Sanatı asıl ilgilendiren soru ise “Ne” değil “Nasıl” olduğundan her yeni oyun yeni bir düşünce demektir. Kısacası her yeni doğan çocuktan yeni bir şeyler öğrendiğimiz gibi her yeni oyundan da yeni bakış açıları ile çıkma olasılığımız yüksektir. Kötü bir oyundan bile ders çıkarırız nasıl oynamamız gerektiği konusunda mesela. Bir oyuncunun kendini keşfi adına, tekdüze ve ezber oyunculuk yerine dolu dolu bir oyunculuk için oyun izlemeyi zorunlu görüyorum kendi adıma.

Haberin Devamı

Emre Yetim:  “Tiyatro gelişen bir sanat dalıdır”

Bir oyuncu için oyun izlemek, hem güncel sanat icralarını takip etmek hem yeni oyun metinlerini tanımak hem de seyircinin duygu ve düşüncesini anlayabilmek için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Benim fikrimce bir oyuncu hem oyun hem de prova izlerken sahnedeki dramatik eylemden pek çok şey öğrenebilir. İzlediğiniz oyunun başarılı veya başarısız olması onun öğretici işlevini değiştirmeyecektir. Başarılı bir oyunu izlemek hiç kuşkusuz izleyen oyuncunun ufkunu açacaktır. Ancak başarısız veya vasat denilebilecek bir oyunu da izlemek; bu icrayı yapanların neyi amaçladıkları, nasıl bir sorunla karşılaştıkları, nelerin eksik olduğu, sorunun muhtemel çözümlerinin neler olduğu ve kendisinin böyle bir sorunla karşılaşması durumunda bir oyuncu olarak bunu nasıl aşabileceği üzerine etkili bir düşünme ve sorgulama imkânı sunacaktır. Tiyatro, sürekli dönüşen ve gelişen bir sanat dalıdır. Oyun izlemeyen bir oyuncu, yönetmen, tasarımcı, yazar olduğu yerde sayacak ve sürekli öğrenme gerektiren mesleğinde pek de başarılı olamayacaktır.

Haberin Devamı

Ümit Erlim: “Oyun izlemeyen oyuncu olur mu?”

Bu soruya ancak kendim üzerinden cevap verirsem daha iyi hissedeceğim. Bu mesleğe başladığımdan beri tiyatro ve performans sanatları alanında işler izlemek her zaman oldukça öğretici oldu benim için. Evet, genellikle tiyatro öğrencilerinin ve meslektaşlarımın az oyun izlediklerini düşünüyorum. Hatta bunu bir dergide röportaj verirken de dile getirmiştim. “Oyun izlemeyen oyuncu olur mu?” Bir oyuncunun iki şekilde kendini geliştirebileceğini düşünüyorum: Birincisi, gerçekten kendisi ile uğraşarak, eğitim alarak, okuyarak, kendi alışkanlıklarını, geçmişini, nasıl hareket edip, belirli koşullarda nasıl davrandığını gözlemleyerek. İkincisi de, dışsal olarak, yani bir başkasının nasıl davrandığını, hareket ettiğini ve nasıl oynadığını gözlemlemekle. Ben kişisel olarak bu merak duygusunun önemli olduğunu düşünüyorum. Beni seneler önce Avignon Tiyatro Festivali’nde oyun izlemeye götüren de, Londra’ya yüksek lisansa gitmemi sağlayan da merak duygusuydu. Zaten bunu kaybettiğimiz anda, ne yaşadığımız hayat ne de yaptığımız iş çekici oluyor. O zaman her şey sıradanlaşıyor, büyüsünü kaybediyor.