Geri Dön
Metin Oktay ağları deldi mi?

Metin Oktay ağları deldi mi?

"Biz ikimiz, çocukla oyuncağı değildik. Hikâyemiz öyle başladı ama yıllar geçtikçe oyundan müsabakaya, maçlardan şampiyonluklara yöneldi… Önce oyundu, sonra iş oldu. Birlikte çok güzel bir şey ürettik, adı 'gol' oldu…" diye başlamıştı Metin Oktay. Metin Oktay…

Esra Ermiş
Esra Ermiş

Birçoklarının sahip olmak istediği yeteneğe ve üne sahipti Metin Oktay… Sadece yaşadığı dönemde değil belki de tüm zamanların en iyi Türk futbolcusuydu. Metin Oktay… Gün gelecek ağları delecek, gün gelecek rekorlar kıracak, gün gelecek sevgisi için kendini feda edecek…

Haberin Devamı

Daha 7 yaşındaydı. Bayramdı. Ona ilk kez bayramlık alınmıştı. Bir pantolon, bir gömlek ve bir ayakkabı. İlk bayramlığının heyecanı. Oturduğu sokaktan biraz ötede iddialı bir maç yapıyorlardı. Bayramlıkları kirlenmesin diye onları çıkarıp kaldırıma koymuştu. İlk bayramlıklarıydı. Maç bittikten sonra bayramlıklarını bıraktığı yerde bulamamıştı. Onlar çalınmıştı. Gömleksiz ve yalınayak eve gidince kıyamet kopmuştu. Öyle ya, top oynarken bayramlıklarını çaldırmıştı…

Mithatpaşa Erkek Sanat Enstitüsü’nün mobilya bölümünde okumaya başlayan Metin Oktay Damlacık’ta ilk futbol lisansına kavuştu. Daha sonra Genç Milli Takım’a seçildi fakat Avrupa’ya gidecek parayı denkleştiremediği için bu hayali o sene için suya düştü.

Haberin Devamı

1954 yılında gazeteci Orhan Vedat Sevinçli ve Fenerbahçe’ye sarı kanarya lakabını veren Cihat Arman, Metin Oktay’ı Beşiktaş’a transfer etmek için önayak oldu. Dönemin Beşiktaşlı yöneticisi Sadri Usuoğlu, Metin Oktay’ın istediği parayı çok bularak Metin Oktay’ı transfer etmekten vazgeçti. Daha sonra, önce istediği para karşılığında İzmirspor’a, sonra bir Chevrolet otomobil karşılığında Galatasaray’a transfer oldu. Beş yıl karşılığında Galatasaraylı olmanın bedelini ertesi gün aldı. 1949 model mavi renkli bir ticari taksi sahibi olarak ailesinin geçimine ekstra katkı sağlamak istedi.

Metin Oktay… Hayatı hızla akıp gitmeye devam etti. Büyük bir aşka evlendi. Bütün futbolseverlerin gönlünde büyük bir yere sahip oldu.

Ağları yırtan gol

Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan her maçta, tarih boyunca bambaşka bir hava olmuştur. Sanki bahar bunun için vardı. Bir hafta öncesinden başlayan hazırlıklar, geceden o günkü maç için sabahlamalar… Sanki İstanbul iki farklı renge hazırlanırdı. Suyun bir tarafı kırmızıysa, öte tarafı lacivert olurdu. Taraftarların heyecanı bütün şehri etkisi altına alırdı. Maça önceden gidilir ya da kahvelerde önceden yer ayrılırdı. Karton şapkalar, uzun plastik balonlar, naylon bayraklar… Derbinin olduğu gün bahar olurdu, bayram olurdu, insanın doğum günü olurdu.

Haberin Devamı

Ben kadın olarak bu düşünceyi tasvip etmesem de; O dönem Fenerbahçe Kulübü Başkanı Agâh Erozan’ın sık sık tekrarladığı çok ünlü bir sözü vardı. Şöyle derdi: “Türk futbolunun anası-babası Fenerbahçe ile Galatasaray’dır! Kim kimi yenerse, ikinci maça kadar evin erkeği o olur.”

1959 yılının 10 Haziran günü oynanacak olan Galatasaray Fenerbahçe maçı milli lig açısından büyük bir önem arz ediyordu. Futbol Federasyonu, maçın kritik olması yüzünden Yugoslavya’dan hakem getirmeye karar vermişti. Federasyon bile, o yüksek tansiyon içerisinde yerli hakemlerin maçı bitiremeyeceklerine inanmıştı.

Spor basınında da maçın tansiyonu yükselmişti. O yüzden Belgrad’dan Yeşilköy’e inen Yugoslav Havayolları’ndaki hakemin üzerine çevrilmişti bütün gözler. Zaten hakem Yeşilköy’e inince neye uğradığını şaşırmış o kadar gazeteciyi karşısında görünce. O arada şaka da yapmış, "Pardon! Ben Avrupa finali yönetmeye mi geldim?" diye…

Maçtan bir gece önce Yeşilköy’deki Çınar Otel’de Yugoslav hakemin üç Fenerbahçeli yöneticiyle birlikte yemek yediği görülünce İstanbul’da kıyamet koptu tabii. Galatasaray Kulübü’nün telefonları yüzlerce ihbarla çalıyordu: “Maç, Çınar Otel’de masa başında, hem de içki masasında satıldı! Yugoslav hakem Fenerbahçe’yi galip getirmek için ne lazımsa yapacak!”

Haberin Devamı

Bunun üzerine Galatasaray Kulübü maçın hakeminin değiştirilmesi için federasyona başvurdu. Fenerbahçelilerle yemek yiyen hakem, bu itirazdan sonra ne yapacağını şaşırmıştı. Gazeteciler, Çınar Otel’de Yugoslav hakeme “Şimdi ne yapacaksınız?” diye sorunca, adam ağlayıp sızlanmaya başlamış: “Ben bu yüzle memleketime dönemem. Ne olur, lütfen Galatasaraylılara iletin. Maçı namuslu bir şekilde yöneteceğim!”

Bu mesajdan sonra Galatasaray Yönetim Kurulu, olağanüstü bir toplantı yaptı ve meselenin üstüne gitmeme kararı verdi. Ve o Yugoslav hakemle iki takım sahaya çıktı…

"Utanmaz adam!"

10 Haziran 1959… Dolmabahçe Stadı ezeli mücadeleyi bekliyor. O sıcağa rağmen bütün tribün hınca hınç dolu ve rengârenk.

Ve maç başlamıştı. İki takımın da hırsı, tribünlere yansıyordu. Boş top ceza sahasının üzerine süzüldüğü zaman Metin Oktay ve Özkan Arkoç topa birlikte yükselmişlerdi. Özcan Arkoç topa yükselmek için Metin Oktay’ın sırtından müdahalede bulununca dengesini kaybetmiş ve her ikisi birden yere düşmüştü. Tribünler Özkan’ı Metin’in düşürdüğünü zannedip iyice kızışmıştı.

Haberin Devamı

O sırada Fenerbahçeli Naci Erdem ve Basri Dirimlili ile konuşan Metin Oktay, diz kapağına tekme yedi. Tekmeyi atan Avni idi. Bunun üzerine Metin Oktay da ona bir yumruk attı. O andan sonra saha içi ve tribünler iyice karıştı. Galatasaray antrenörü George Dick, Eşref Aykaç, Muzaffer Bozok ve menajer Osman İncili, Metin’i olaylardan sıyırıp saha dışına kaçırmaya çalışıyorlardı. O kargaşa arasında da yönetici Muzaffer Bozok ve menajer Osman İncili, Yugoslav hakeme kızıp; “Utanmaz adam! Otel’de yediğin yemeklerin bedelini mi ödüyorsun?!” diye bağırıyorlardı. Hakem de Türkçe bilmediği için boş gözlerle etrafına bakınıp yardım istiyordu. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra Yugoslav hakem Metin’i sahadan attı. O güne kadar sahadan atılmayan Metin hıçkıra hıçkıra ağmaya başladı. O anda büyük bir şok yaşayan Metin Oktay, sahadan çıkmadan önce ona kötü sözler sarf eden Fenerbahçe tribünlerini selamladı. O andan itibaren saha ve tribünler iyice sakinleşti ve hakem bu kararından vazgeçti. Tüm bu olaylar yedi dakika içinde olmuştu. Karar değişince Metin Oktay sahaya geri döndü. İşte tam bundan sonra geldi o ağları delen gol. Hem de ne gol! Öyle bir vuruş ki ağları deliyor.

Nuri, Metin’e bir pas atmıştı. Metin sol tarafa kaçarken Fenerbahçeli Osman üzerine doğru gelmişti. Onu atlatıp aut çizgisine doğru ilerledi. Önündeki topa dar bir açıdan vurmak zorunda kalan Metin, başını kaldırdı ve kale içindeki bir noktaya tüm kuvvetiyle vurdu. Fenerbahçeli kaleci kaleyi kapatsa da gol Fenerbahçe ağlarına girmişti. Gol olduğunu önce kimse anlamamıştı. Yugoslav hakem önce aut kararı vermiş, ağların delindiğini görünce gol kararını vermişti. Ve o gol futbol tarihine altın harflerle kazındı.

Maçtan sonra, soyunma odalarının tünelinde Fenerbahçe’nin eski kaptanlarından Fikret Arıcan, Dr. İsmet Uluğ’a Metin Oktay’ın da duyabileceği bir şekilde şöyle diyordu: “Vallahi azizim, bizim zamanımızda topa en iyi vuran adam Bekir’di. Ama itiraf edeyim ki Metin daha iyi vuruyor!”

Metin Oktay… Ağları delen, tüm insanların kalbinde kendine yer açan bir futbolcu, bir insan. İlerleyen zamanlarda kendisini üzecek ve sevindirecek nice olaylar yaşayacak olan Metin Oktay. Taçsız Kral olacak olan Metin Oktay… Bir gün jübile yapacak ve on dakikalığına da olsa kadim dostu Can Bartu ile formasını değiştirecek olan Metin Oktay. Yaptıkları ile gençlere ve sonraki nesillere yol gösterecek olan Metin Oktay. Ve talihsiz bir kaza sonucu aramızdan ayrılacak olan Metin Oktay… Sadece döneminin değil, tüm zamanların en iyi futbolcusu olan Metin Oktay. Sevgi ve rahmetle…

Twitter:@EsrErms

Benzer İçerikler