Kate Winslet'ın 'Titanic' itirafından ne anlamalıyız?

İkisinin de yıldızını parlatmıştı

90'lara damga vuran filmlerin başında elbette 'Titanic' geliyor. Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'a dünya çapında bir şöhret kazandıran bu film, her iki oyuncunun da sinema sektöründeki yolunu açmıştı. İkisi de daha sonra farklı filmlerle Oscar kazanmış, kariyerleri boyunca pek çok farklı filmde rol alarak filmografilerini zengin tutmuşlardı.

"Eğer ünlü olmak buysa..."

Bu yıldızlardan Kate Winslet, bu dönemlere dair bir itirafta bulunmuş. 'Titanic'teki Rose karakteriyle kazandığı şöhretin ardından büyük bütçeli filmlerden 'stratejik' olarak uzak durduğunu söylemiş ve şunları demiş: "İngiliz basını bana nazik davranmadı. Çok yargılandım ve eleştirildim. Kendimi zorbalığa uğramış hissettim. 'Umarım geçer' dedim ve kesinlikle geçti. Ama eğer ünlü olmak buysa, ünlü olmaya hazır olmadığımı da anlamamı sağladı..."

"Meğer ne çok acılar biriktirmiş kalbinde..."

Kate Winslet'ın bu 'Titanic' dönemlerindeki itirafı aslında şöhretin ne kadar da kaldırması güç bir durum olduğunu ortaya koyuyor aslında. Birçoğumuz çok gençtik 'Titanic'i izlediğimizde. Ve uzaktan baktığımızda "Kate Winslet bu filmle patlar" dedik. Evet, doğru tahmin ettik. Winslet, daha sonra 'Okuyucu' filmiyle 'En İyi Kadın Oyuncu' Oscar'ını 2009'da kazandı. Ama 1997'den sonra onun şöhret olmaya dair hiç zorluk çekmediğini düşündük. 'Kırmızı Oda' jargonuyla ifade edersek "Meğer ne çok acılar biriktirmiş kalbinde Kate'ciğimiz..." Düşünsenize, üç gün önce sadece yakın çevrenizde tanınan biriyken bir anda herkes, tüm dünya sizin hakkınızda yorum yapmaya başlıyor. Kaldırması kolay bir durum asla değil. Neyse ki Kate Winslet bunu avantaja çevirmeyi başaranlardan. Ama o bile geçmişte zorlandığını söylüyorsa, ohooo, 5 dakikalığına bile olsa TT olanların durumu sandığımızdan çok daha zor aslında...

twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr