Alışverişe sessiz dönüş

Bi dokunsana, sence nasıl kumaşı?”, “Hayır, hepsine dokunma sadece bedenine baksana” “Dokunmadan ne bileceğiz, kaç gündür bekliyorduk.” Bu cümleler, kulak misafiri olduğum iki arkadaşın bir AVM’deki alışverişinden. Hayatımızın en basit ama en olmazsa olmaz parçalarından biri olan tişört için... Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsten ötürü dokunmak, riskli oldu. Ancak bir bilimkurgu filminde olacağını düşündüğümüz zamanlar yaşadık, yaşıyoruz. Fiziksel teması o kadar önemseyen insanlarken, birbirimizden, hatta kendi yüzümüze elimizi değdirmekten bile ürker olduk.

Sosyal mesafe, maske ve hijyen. Koronavirüse karşı uymamız gereken ilk üç kural. Bu kurallar doğrultusunda “yeni normal” döneme başladık. Özellikle büyük şehirlerin olmazsa olmazı haline gelen alışveriş merkezleri de 1 Haziran itibarıyla tam anlamıyla hizmet vermeye başladı. Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği tedbirler doğrultusunda tabii. İşte bu tedbirlerle alışveriş nasıl yapılıyor diyerek İstanbul’un en çok ziyaret edilen AVM’lerinden üç tanesini dolaştık.

Deneme yoksa değişim süresi 60 gün

Kıyafet mağazaları, yaz koleksiyonlarının rengarenk halleriyle donatılmış. Eşofman, pijama ve tişörtlerin olduğu bölümler ise en çok ilgi çeken alanlar. Sık sık, “Sayın müşterimiz lütfen sosyal mesafeye dikkat edelim” anonsları yapılıyor. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu müşterilerin kimi aylardır hasret kaldığı “dokunma”nın acısını çıkarır gibi her gördüğüne elini uzatırken kimi çalışanlardan yardım isteyerek istediği ürünü alıyor.

Sıra denemeye geldiğinde, farklı uygulamalarla karşılaşıyorsunuz. Bazı mağazalar deneme kabinlerini kapalı tutmaya devam ederek değişim süresini bir aydan iki aya çıkardığını söylerken bazıları kabinleri açık tutuyor. Birer boşluk bırakılarak kullanım izni verilen kabinler, müşteri çıktıktan sonra 10 dakika kapalı tutuluyor. Ve denenip alınmayan ürünler, buharlı ütü tutulduktan 20 dakika ya da 24 saat sonra reyona konuluyor. Her markanın kendine göre oluşturduğu politikalarla ilgili, bilgilendirici metinleri de görüyorsunuz. Özellikle indirim zamanları üst üste yığılan kıyafetlerden kendine uygun bedenlerin arandığı, kabin önlerinde kuyrukların olduğu zamanların artık eskide kaldığı düşüncesiyle, kasaya doğru ilerliyoruz. Ödemeler artık çoğunlukla kartla ve temassız bir biçimde yapılsa da nakit vermeyi tercih edenler de oluyor. Sırada, “Hanımefendi, çok yakınsınız biraz daha geride durun” diye birbirini uyaranlar artık yeni normalimiz.

“Sizi tekrar görmek ne güzel”

AVM’lerdeki çoğu mağaza 12.00’den 20.00’ye kadar açık. Girişteki en önemli unsur, artık hayatımızın bir parçası haline gelen “ateş ölçme”. Kimi ateş ölçer aletle tek tek alnınıza dokunarak alıyor içeriye kimi termal ısı ölçerlerle kimi de bileğinizi dokundurduğunuz cihazla. Ateşi 38 derece ve üzeri çıkanlar, sağlık kuruluşuna yönlendiriliyor.

İçeriye adım attığınız an, ilk göze çarpan, yerlerdeki uyarıcı işaretler. Gidiş ve dönüşler ya mavi ve kırmızı renkteki oklarla gösterilmiş ya da yazılı olarak belirtilmiş. Çocuk oyun alanları kapalı. Sezon modası ürünleri görmeye alışkın olduğumuz vitrinler, “Sayın müşterimiz, mağazamız aynı anda en fazla 22 kişi kabul etmektedir” benzeri notlarla dolu. Tabii, “Sizi tekrar görmek ne güzel” gibi güzel mesajlar da yok değil!

Yemek katı en sessiz alan

Peki ya bir kahve içmek ya da yemek yemek isteyenlerin oranı ne? Bunun için yemek katına çıkıyoruz. Aylar önce uğultudan yanımızdakini duyamadığımız, belki de kalabalığın en yoğun olarak hissedildiği yemek katları şimdilerde AVM’lerin en sessiz ve boş bölümleri. Kapalı restoranların çokluğu dikkat çekici. Masalar arasındaki sosyal mesafe pek olmasa da çoğu boş. Karşılıklı oturmanın yasak olduğunu belirleyici uyarıcılar da yok. Arkadaşıyla, eşiyle gelmiş olanlar karşılıklı otursa da sayı oldukça az. Açık büfeler kapalı. Temizlikten sorumlu görevliler, sürekli çalışıyor. Üç saatten fazla kalınmamasının önerildiği AVM, sık sık yapılan uyarı anonsları olmasa insanı sağır edecek sessizlikte...