Pazar “Artık birader sayılırız”

“Artık birader sayılırız”

27.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hüsnü Şenlendirici ve İlhan Erşahin’i buluşturan Wonderland projesinin yeni albümü çıktı. Birbirini 15 senedir tanıyan, birlikte turnelere çıkan ikili “Artık birader sayılırız” diyor

“Artık birader sayılırız”

İlhan Erşahin ve Hüsnü Şenlendirici... Çok farklı müzik kültürleriyle yetişseler de hayatın bir yerinde yolları kesişti ve birlikte önemli işlere imza attılar. Kulaklarımızın pasını silen Wonderland projelerinin ilk albümü yaklaşık 8 yıl önce piyasaya çıkmıştı. Şimdi ise “The Other Side” adını taşıyan ikinci albümleriyle gündemdeler. Alp Ersönmez, İzzet Kızıl ve Volkan Öktem ile birlikte Jane Birkin, Gilberto Gil ve Seyyal Taner’in de emek verdiği yeni albümü ikiliyle konuştuk.

İkinizin de farklı projeleri var. Bu projeler arasında Wonderland’e zaman ayırmak zor olmadı mı?

Hüsnü Şenlendirici: Biz birlikte çalmaktan çok keyif alıyoruz. Uzun süre birlikte çalmadığımız için bu albüm bizim için bir keyif çalışması oldu.

Haberin Devamı

“Brezilya’da kaybolduk”

Albüm yayınlandı. Şimdi planınız nedir? Turneler mi başlayacak?

İlhan Erşahin: Uzun uzun turneler olmayacak. Amacımız Avrupa’da festivallerde çalmak. Türkiye’de konserler vermek.

Turneler nasıl geçiyor? Beraber verdiğiniz bir söyleşide, “Brezilya’da kaybolalım” demişsiniz. Gerçekleşti mi?

İlhan E.: Evet. Gittik ve kaybolduk.

Nasıl oldu?

İlhan E.: Tam bir maceraydı.
Hüsnü Ş.: Yıllarca söyledi bana, “Brezilya’ya gideceğiz beraber, çok eğleneceğiz” diye. Ben de sürekli “Hani ne zaman gideceğiz?” diyordum. En son gittik. Gidiş o gidiş oldu.

Gerçekten kayboldunuz mu?

Hüsnü Ş.: Evet. Bütün şehri gezdik sanırım, gece sokaklarda dolaştık. Büyük bir partiye denk geldik bir de. Bütün
Sao Paulo parti halindeydi o gece.
İlhan E.: Sao Paulo’da her mayıs ayında bir şehir festivali düzenleniyor. Sanırım 35 tane sahne kuruyorlar bütün şehre. Yaklaşık 3-4 milyon kişi katılıyor bu festivale ve konserleri ücretsiz olarak izleyebiliyor. Bütün insanlar da dışarıda.

Haberin Devamı

İlhan Erşahin sizi Brezilya’ya götürdü. Siz onu nereye götüreceksiniz?

Hüsnü Ş.: İlhan’la Bergama’da bir düğüne gitmeyi çok istiyorum. Sen beni Brezilya’ya götürdün, ben de seni Bergama’ya götüreceğim. Olur mu?
İlhan E.: Tamam. Arayı açmayacağız bir daha, sonraki albüm için sekiz sene beklemeyeceğiz. Önümüzdeki sene yeni albümü çıkarmak istiyorum.

Sanırım bir de film projeniz var...

Hüsnü Ş.: O işler şakayla başlar zaten. Biz müzikal olarak bazı noktalarda birleşiyoruz ama hayatlarımız çok farklı. İlhan’ın kendine çizdiği yol
ve oradaki ortamı, benim İstanbul’daki çevrem... İkimizin de kendimizi oynayacağımız bir film çok farklı ve renkli olabilir. Fakat filmin yarısının New York’ta, yarısının da İstanbul’da çekilmesi lazım.

“Biz birlikte takılmaktan büyük zevk alıyoruz”

Şöyle anlatmışsınız: İki birader, biri Anadolu’da yetişmiş bir klarnetçi, diğeri New York’ta yetişmiş saksofoncu... Peki birlikte geçen 16 sene, sizi “biraderler” mertebesine yükseltti mi?

Hüsnü Ş.: Tabii, birader sayılırız artık.
İlhan E.: Aynen öyle.
Hüsnü Ş.: Bizim hissimiz güzel, birlikte geçirdiğimiz zamandan büyük keyif alıyoruz. Sürer bu işbirliği yani.

Haberin Devamı

Birlikteyken neler yapıyorsunuz? Konserden çıkıp ne yaparsınız mesela?

Hüsnü Ş.: Söyleyelim mi?
İlhan E.: Biz hayatı seviyoruz, birlikte takılmaktan büyük zevk alıyoruz.
Hüsnü Ş.: Bir keresinde 1.5 aylık
bir Amerika turnesi yaptık. Grup olarak konuştuk ve bir karar verdik: Her akşam başka bir ülkenin mutfağını deneyeceğiz. Toplamda 20-25 farklı mutfak denedik.
O çok enteresandı. Çok ilginç lezzetlerle tanıştık. O tecrübe inanılmazdı.
Kafaların da birbirine uyması çok önemli. Menü geldiği zaman “İlhancım bizim de damak tadımıza uysun” diyordum ben. O da yardım ediyordu. Çünkü mesela gitsek Kore mutfağına, yardım almasam, bilmeden sipariş versem resmen aç kalkarım oradan.

“Hıdırellez’i New York’ta kutlarız”

Siz de Nublu gibi farklı müzik tarzlarını buluşturacak bir mekan açmayı düşünür müsünüz?

Hüsnü Ş.: Evet, düşünüyorum. Taksim, Galata gibi bir yerde güzel
olur bence. Nublu’ya rakip olabilirim.

Haberin Devamı

Ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

Hüsnü Ş.: Zaman zaman sıkıntı yaşıyoruz tabii ki. Çünkü bir göçebe hayatı bizimki, her gün başka bir yerde... Çocuklar tek başlarına büyüdü.

Hıdırellez’e katılma planınız da varmış ama geçen sene suya düşmüş. Bu yıl da var mı böyle bir plan?

Hüsnü Ş.: Sanırım bu sene de New York’ta olacağız. Yine kaçıracağız.
İlhan E.: Kendi kendimize kutlarız o zaman. New York’ta parti veririz.
Hüsnü Ş.: Nublu’da yaparız. o zaman.
İlhan E.: Ateş de yakacak mıyız?
Hüsnü Ş.: Senin evin önünde yakarız ateşi. Atlarız ateşin üstünden de...

“Jane Birkin arabesk seviyor”

Bu albümde Seyyal Taner’le birlikte Jane Birkin, Gilberto Gil gibi isimler de size eşlik etti. Birkin’i ikna etmek zor oldu mu?

İlhan E.: Aslında birkaç kişiye sorduğum zaman “Çok zor” demişlerdi. Menajerini buldum. E-posta adresine de ulaşınca, “Fathers&Daughters” adlı şarkıyı mp3 olarak yolladım ve bir e-posta yazdım. İki hafta sonra cevap geldi menajerden: “Jane parçayı çok beğendi. Söylemek istiyor.” Çok şaşırdım.

Haberin Devamı

Nerede bir araya geldiniz?

İlhan E.: İstanbul’da bir konseri vardı Jane Birkin’in geçen sene. Ben de buradaydım. O gün stüdyoya girip söyledi.

“Onlar için İstanbul macera demek”

Gilberto Gil ile nasıl oldu?

İlhan E.: Ben buraya ilk geldiğim zamanı arabesk vardı, biraz o dönemle ilgili bu albüm. Öyle bir hava istedim. Bu yüzden Gilberto Gil de Jane Birkin de Seyyal Taner de tam oldu. Gilberto Gil’e de ulaşmıştım. O da parçayı beğendiğini söylemişti. Rio’ya gittim ve kaydı yaptık.

Türkiye hakkında ne düşünüyorlar?

İlhan E.: Jane Birkin zaten çok sever arabeski. Gilberto
Gil de aynı. İstanbul’a da iki kere geldi. İstanbul’u çok egzotik buluyor. Onun için İstanbul macera demek. Konuşurken hissediyorsun bunu. Severek yaptılar. Çok da rahatlardı.