Pazar “Cezaevinde hayat felsefem değişti”

“Cezaevinde hayat felsefem değişti”

01.05.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Geçtiğimiz haftalarda Sağlık Bakanlığı tarafından yılın doktoru seçilen Ayşe Candan’ı görev yaptığı İzmir’deki erkek cezaevinde ziyaret ettik. Candan “Burada saçınızdaki toka ayakkabınıza uyumlu mu, yüzüğünüzle ojenizin rengi uymuş mu hiç önemsemiyorsunuz. Burası benim hayat felsefemi tamamen değiştirdi” diyor

“Cezaevinde hayat felsefem değişti”

Burası İzmir 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu. Bu kurumda ağır suçlardan ceza almış erkek mahkumlar var. Bir de onların tüm sağlık sorunlarıyla ilgilenen kadın doktor Ayşe Candan. Candan bu yıl Sağlık Bakanlığı tarafından yılın doktoru seçildi. Bu ödülü gerçekten hak ettiğine birlikte cezaevinde geçirdiğimiz bir günün sonunda ikna oldum. 21 yıllık hekim Candan, cezaevinde aile hekimi olarak çalışmayı kendi tercih etmiş, başta tereddütleri olmuş ama şimdi verdiği karardan dolayı çok memnun. Kadın olarak farklı zorluklar yaşasa da cezaevinde çalışmanın ona çok şey kattığını söylüyor.

Haberin Devamı

- Kaç yıldır doktorsunuz? Kariyerinizden bahseder misiniz?

1995 yılında Ege Üniversite’sinden mezun oldum. 21 yıllık hekimim. Meslek hayatım boyunca hep birinci basamak hekimliği yaptım. Yani eskiden sağlık ocaklarındaydık, şimdi aile hekimliklerinde çalışıyoruz. Ben birinci basamak hekimliğini gönülden severek yaptığım için tıpta uzmanlık sınavına hiç girmedim. 2.5 yıldır cezaevi hekimliği yapıyorum. Daha önce sağlık ocağı hekimliği ve idarecilik yaptım. Bayraklı Toplum Sağlığı Merkezi’nin kurucu hekimiyim ve 2007 yılında sorumlu hekim olarak çalıştım.

“Ailem ilk birkaç gün gerilip soru soramadı”

“Cezaevinde hayat felsefem değişti”

- Nasıl karar verdiniz cezaevinde aile hekimliği yapmaya?

İşin idarecilik kısmı çok güzel, sağlık işlerini organize etmek de başlı başına bir keyif. Ama bir süre sonra hastaya dokunmak, onu görmek, onunla konuşmak istiyorsunuz. Sahadaki bulaşıcı hastalıklarla ilgili hekimlere eğitim verirken onlara içten içe özlemle baktığımı fark ettim. Yeniden sahaya dönmeye karar verdim. Benim girdiğim yerleştirmede burası ve başka yerlerde pozisyonlar boştu. Kendim özellikle burayı tercih ettim ve insanların hayret nidaları içinde buraya geldim.

Haberin Devamı

- Aileniz ilk duyduğunda ne dedi?

Eşim duyduğunda erkek cezaevi olduğundan dolayı çok korktu. İlk anda hayır da diyemedi. Hani kadınız, özgürüz, feministiz çok güzel ama günün sonunda evde birinin eşi, birilerinin çocuğuyuz. İnsanlar sizin için endişeleniyor. Annemler ilk birkaç gün gerilmekten bana soru soramadılar bile. Sadece yüzümün rengine bakarak ne yaşadığımı anlamaya çalıştılar. Sonuçta sadece şunu gördüler: Yorgun ve mutlu.

- Hiç korkmadınız mı?

Hayır korkmadım. Yapamazsam yeniden aile hekimliğine dönerim diye düşünerek geldim. Buranın kuruluşundan beri burada hizmet veren diğer erkek hekimlerimizden işleyiş hakkında bilgi almıştım.

“Hayat hızlı yaşanmadan çok daha keyifliymiş”

- Kadın hekim için zor, yapamazsınız diyen olmadı mı?

Sadece kadın olarak yaşayacağım tek bir sıkıntıdan bahsettiler. O da sizin de gördüğünüz gibi, içeri giriş çıkışlar meşakkatli. X-ray cihazlarından ve üst aramadan geçiyoruz. Kadın olarak sevdiğimiz birçok şeyden mahrum kalabiliyoruz. Mesela süslerimiz, takılarımız, hatta tel tokalarımız. Cep telefonumuz ve saatimiz bile kapıda kalıyor, kurallar gereği içeri alamıyoruz. Benim için aslında bir meditasyon gibi oldu. Şu anda aslında farkında olmadan bağımlılık geliştirdiğimiz ve şikayetçi olduğumuz her şeyi dışarıda bırakıp giriyorum. “Şu cep telefonları olmasa, internete bakmasak ne güzel olur, Whatsapp’taki mesajları görmesek acaba ne olur?” derdim hep. Burada görüyorum ki hiçbir şey olmuyor. Hayat gayet güzel devam ediyor. Acil durumlarda isteyen herkes eski usul iç hattan bana ulaşabiliyor. Hayat o kadar hızlı yaşanmadan daha keyifliymiş.

Haberin Devamı

- İdarecilik yaparken eminim dış görünümünüze önem veriyordunuz. Keskin bir geçiş olmalı sizin için.

Evet, idareci olarak dış görünüşüme çok önem veriyordum, zorundaydım da. Artık nasıl göründüğümle ilgili bir kaygım kalmadı. Burada insan gibi görünmek yeterli. Saçınızdaki toka ayakkabınıza uymuş mu, yüzüğünüzle ojenizin rengi uymuş mu hiç önemsemiyorsunuz. Burası benim hayat felsefemi tamamen değiştirdi.

Haberin Devamı

- Dışarıdaki özel yaşantınız da sadeleşti mi?

Evet, artık dışarıda bir yere giderken ne giyeceğim paniği yaşamıyorum çünkü insanların gözüne bakmayı öğrendim. Burada insanların gözüne bakarak tanı koymak zorundasınız. Buradaki insanların gözünden hayatlarının filmi geçiyor.

- Nasıl mesela?

Tüm acıları, ıstırapları, hüzünleri ve de mutlulukları... Kişi size “Karnım ağrıyor” derken gözleri “Ben yalnızım, ölüyorum, eşim ziyaretime gelmiyor” diyor. Ona sadece basit bir ağrı kesici verip gönderemezsiniz. Bu tip durumlarda psikologlarımıza yönlendiriyoruz. Sadece ilaçlı tedavinin yetmediği noktalar oluyor.

- Sizinle dertleşenler oluyor mu?

Burada mahkumlar bana “Ayşe abla” diyorlar. 2.5 yıldır bir arada olduğumuz için bana sorunlarını rahatlıkla iletebiliyorlar. “Ayşe abla uyku uyuyamıyorum günlerdir, koğuşta dönüp duruyorum” diyen de oluyor, eşi ziyarete gelmediği için üzgün olduğunu anlatan da.

Haberin Devamı

“Hastaların sabıka kayıtlarına bakmıyorum”

- Tüm bunlar size neler kattı?

Hayata çok yönlü bakmayı öğrendim. Dışarıda hekimlik yaparken insanlar ne şikayeti varsa ona göre çare bulurduk. Boynu ağrıyorsa, evet boynu ağrıyordur. Burada boynu ağrıyan bir kişiye her şeyi sormak zorundasınız. Bir şiddet olmuş olabilir. Onu ben burada sorgularken infaz memur arkadaşlarımız da “Sana bir şey yapan oldu mu?” diye soruyor mahkumlara. Biz burada her şeyi sorgulamak zorundayız çünkü adli bir sorumluluğumuz da var. Bunların dışında kişi dışarıdaki hayatında madde bağımlısıysa eğer, burada yüksek dozda ağrı kesici de yazdırmaya çalışıyor olabilir. Bir hastanın şikayetinin ardından iyilik de, muhtaçlık da, art niyet de çıkabilir. Hizmet verdiğimiz kişi geçmişte bir suç işlediği için isterse bizi kandırabilir de. Dikkatli olmamız gerekiyor. Her hastanın bugüne kadar ki tüm sağlık geçmişini içeren dosyaları var. Orada ne tür ilaçların reçete edildiğine, hangi hastanelerde ne tedavi gördüklerine dair bilgiler yer alıyor. Hepsine bakıyoruz.

- Hastalarınızın sabıka kayıtlarını biliyor musunuz? Hangi mahkumun ne suçtan dolayı hapiste olduğunu mesela.

Hayır, bilmiyorum. Aslında dosyaları açık. İstersek okuyabiliriz ama ben hiç birine bakmıyorum. Bakmak da istemiyorum. Mesleki olarak etkilenmemek adına bakmıyorum. Hepimizin bir ailesi var, hepimiz anneyiz, hepimiz çocuğuz, empati yapıp da doktor bakış açımı etkilemek istemiyorum. Hiç “Bu kişinin suçu nedir?” diye sormadım. Yalnız isimlerini ve hastalıklarını çok iyi bilirim.

- Tahliye olduktan sonra dışarıda karşılaştığınız hastalarınız oldu mu?

“Cezaevinde hayat felsefem değişti”

Evet, çok oldu. Metroda denk geldik bir hastamla. “Merhaba Ayşe abla” deyip elimi öpmeye çalıştı. Bir hastam “Memleketim Urfa’ya döneceğim. Hocam lütfen bizi ziyarete gelin, hanımla da tanışmış olursunuz” dedi. İnsan iletişimi karşılıklıdır. Sizden iyi elektrik gittiğinde karşıdan da dönüşü pozitif oluyor.

“Kurum içinde infaz memurları olmadan dolaşamıyoruz”

- Her şey sizin açınızdan yolunda gitse de hastalarınızın ters bir hareketiyle karşılaşabilirsiniz. Nasıl koruyorsunuz kendinizi?

Tüm hastaları infaz memuru arkadaşlarımızın eşliğinde muayene ediyoruz. Çok şükür bugüne kadar hiç böyle bir şeyle karşılaşmadık ama haklısınız, olmayacağı anlamına gelmez. Uyuşturucu madde bağımlısı bir hasta o an beni Ayşe ya da Fatma olarak görmez. Kafama bir şey de atabilir, saldırabilir de. Ancak o tip mahkum hastaların yanında normalden daha fazla infaz memuru oluyor. Biz kurum içinde bile yalnız gezmiyoruz. Tüm güvenliğimiz infaz memuru arkadaşlarımız tarafından sağlanıyor. Aslına bakarsanız dışarıda risk daha fazla.

“Ödül törenine ödül aldığımdan habersiz gittim”

- Yılın doktoru seçildiniz. İlk öğrendiğinizde ne hissettiniz? Hastalarınızın haberi var mı?

Aslında benim haberim yoktu, bana da sürpriz oldu. “Ödül aldınız” demeden davet ettiler beni. “Şu saatte sizi bekliyoruz, şık giyinip gelin, güzel bir haberimiz var” dediler. Ben gerçekten bir toplantı var zannettim. Ödülle karşılaştığımda çok şaşırdım ve mutlu oldum tabii ki. Ödülümü bana geçmişte birlikte çalıştığım İzmir Halk Sağlık Müdürü Bediha Salnur takdim etti ve yeniden beni tebrik ediyor olmaktan dolayı onur duyduğunu söyledi. Hastalarımızdan da tebrik edenler oldu. Mesela muayene olmak için rahatsız olduklarını belirten bir izin dilekçesi yazıyorlar, biz de muayeneye çağırıyoruz. Ödül aldığım duyulduktan sonra “Ayşe ablayı tebrik etmek için yanına gitmek istiyorum” diye dilekçe yazan hastalarım oldu. Her gelen hastam tebrik etti.