Pazar Çiçeklerin ve kibar insanların ülkesi

Çiçeklerin ve kibar insanların ülkesi

03.07.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bali’de Luwak kahvesi içtiniz mi? İçmediyseniz içmeyin. Luwak kahvesini içmemenizi önermemin nedeni kilosunun 1000 dolar olması değil, sansar dışkısından elde edilmesi

Çiçeklerin ve kibar insanların ülkesi

Sansar, dalından yeşil taze kahve yemeyi çok seven yırtıcı bir hayvan... Kafeslerinin üzerine ürpertici bir levha asmışlar “Sakın parmağınızı kafes deliklerine sokmayın, koparır!”. Sansar yeşil kahve çekirdeğini çok seviyor ancak hazmedemediği için dışkısından fermente olmuş vaziyette çıkıyor. Bu çekirdekleri kavurup havanda dövünce alın size Luwak kahvesi. New York’ta kilosunu 1000 dolara yakın görünce inanamamıştım. Pazar günü sabah sabah daha ilk yazımda midenizi kaldırmayayım ama içtim o kahveden. Ha, bir b.ka da benzemiyor!
Harikalar diyarı Bali’deyiz bu hafta sevgili dostlar. Kibar insanlar ve çiçekler ülkesi. Singapur Havayolları’nın Business Class koltuklarına gömülünce dar uzun çiçek baskılı eteklerinin altında minicik kıpır kıpır adımlarla yürüyen, topuz yapılmış simsiyah saçlarından bir kıl bile kalkmamış, ufacık burunlu, çekik gözlü ceylanlar salınmaya başlıyor. Bir servis pir servis.
Rehberimiz Arya geleneksel kılığı ile kapıda karşılıyor. Pasaport kontrolüne girmeden bir şekilde geçiyoruz gümrükten. Siyah cipli, beyaz ceketli devamlı gülümseyen şoförümüz var. Her seferinde, otosuna binmeden bizleri tropikal çiçeklerin yer aldığı gümüş bir tepside buzluktan çıkmış serin, küçük havlu ruloları ve içinde minik çiçekler olan turunç esanslı bir bardak su ile karşılıyor. Bu diyarın olmazsa olmazı tropikal çiçekler bu maceranın sonuna kadar her yerde karşımıza çıkacak.

Hava naneli limonata

Four Seasons Resort’ta da minik kızlar “hoşgeldiniz” çiçeklerini boynumuza geçiriyorlar. Binbir çiçekli kapısından bungalovlarımıza geçiyoruz. Oturma kısmı üç duvarı açık bir gazebo. Minik özel havuzum bile var. Aşağıdaki Hint Okyanusu’ndan dalga sesleri geliyor. Hava naneli limonata tadında ve kıvamında. Yaz kış 29-35 derece, kışın tek farkı yağmurlu olması. Hava anormallikleri Bali’de de emrinizde. Dediler ki yaz geç gelmiş, bu sene biraz yağmur yağmış.
Televizyon programım “Renkler”i çekeceğim. Müthiş malzeme dokusunu görüyor, kokusunu hissediyorum. Kameramanım ile tanıştım. Planlarımı, çekim tekniğimi, kadrajlarını ve montaj tekniğimi gösterdim, anlaştık. Wayan enerjik, işini seven ve fazlasını yapan bir adam. İşini seven adamın, iç huzurunun da hastasıyım.
Hemen koyulduk yollara, yüzlerce tapınaklı Bali’de. Önemli bir tapınakta dua ile işe başlayalım. Uluwatu tapınağı adanın ucunda. Adayı okyanusun kötü ruhlarından korumak için yapılmış müthiş bir mekan. Kayalık bir uçurumun kenarına inşa edilmiş, okyanusa düşecek gibi duran bir taş yapıt kümesi. Tropikal bitki örtüsü sanki bir yumak gibi sarıp anne gibi kucaklamış mabedi, okyanusa dev dalgaların köpükler ile kırıldığı kayalara yuvarlanmasın diye. Adak çiçeklerimi Brahman’a adadım, ellerimi kavuşturup alnıma götürdüm.
Kızım Ayşe’den başlayarak çağdaş ve laik Türkiye’ye kadar tüm dualarımı sıraladım.

Muz yaprağında levrek

Ertesi gün limonata havayı ciğerlerime çektim ve doğru pazar ile balık haline gittim. Adını bilmediğim binbir baharat ile karşılaştım. Düşünün, 15 çeşit zencefil ve 10 çeşit patates var. Gezdiğim yerlerde bir halk pazarı kokusu ile işe başlamak uğurlu geliyor sanki. Muz yaprağında levrek, piliç kebabı ve balkabağı pudingi yapacağız Balili bir aşçı ile birlikte. Kurumuş dal gibi incecik, derin çizgili gülümseyen Balili teyzelerin pazarlarından tüm malzemeyi, baharatları ve muz yapraklarını alıyoruz. Balık halinde bir hareket bir bereket. Denizden yeni dönmüşler rengarenk, mahalli, ince uzun kayıklarından orkinosları koşturarak indirip kuma istifliyorlar. Nefis çizgili estetik hayvanlar için gene içim cız ediyor ama aklımdan saşimiler geçince, ikiyüzlülüğüme içerliyorum. Levreklerimizi alıyoruz, şoförümüz gene elinde gümüş tepsi ve buzlu havluları ile bekliyor bizi. Öldürecek beni!
Uzun süren yemekler ritüelinden sonra gene yollara koyuluyoruz. Bali’nin renkleri yazmak ile bitmez. THY ve Sinpagur Havayolları’nın ortak uçuşları var, sizler bir seyahat planlayın ben yazılarıma burada devam edeceğim sevgili dostlar.

Güneş batırma dansı

Güneş batarken müthiş manzarada büyüleyici bir ayin izliyorum, “Kecak” epik tiyatrosu. Üstleri çıplak aynı tip entarili erkekler korosu, enstrümansız sırf gırtlak sesleri ile inanılmaz bir ritim konseri ve dans gösterisi sunuyorlar.
Bir süre sonra kadınlar renkler cümbüşü giysili bembeyaz makyajları ile gösteriye katılıyorlar. 1930’dan beri her gün güneşi batırma dansı adanın hikayesini, hayatı, savaşları, insanları ve efsaneleri anlatıyor. Büyülendim kaldım orada...

Kapkaççı maymunlar

Uluwatu tapınağında kenarı taş duvar korkuluklu, dar bir patikadan yürüyorsunuz. Heykeller sıra sıra... Her heykelin üstünde tünemiş analı bebeli maymunlar baygın ve sıkılmış gözlerle anlam veremedikleri turistleri süzüyorlar. Rehberim Arya ihtar etti: “Aman dikkat! Kafanda gözlük, elinde fotoğraf makinesi, çanta vs varsa kapkaça maruz kalırsınız.”. Bizim Taksim civarındaki maymunları da düşünmeden edemedim. Ancak bu maymunlar kutsal ruhları ve tapınakları koruyorlar.