Pazar "CSI İzmir" işbaşında

"CSI İzmir" işbaşında

25.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün rakamlarına göre Türkiye'nin en başarılı Olay Yeri İnceleme ekibi İzmir'de. 2007'de 16 bine yakın olayı incelediler, 968 fail yakaladılar. Ekibin tecrübeleri, ABD dizisi "CSI"ları aratmıyor

CSI İzmir işbaşında

axpaz031.jpg Bizde ise birkaç yıl öncesine kadar polis teşkilatı bu teknikleri tam anlamıyla kullanamıyordu. Bu yüzden de günlerce süren sorguların ardından işkence iddiaları ön plana çıkıyordu. Artık durum farklı. Numaralandırılmış deliller, özel giysili ekipler, teknik laboratuvar çalışmaları... Emniyet yetkilileri Avrupa Birliği'ne uyum yasaları çerçevesinde oluşturulan olay yeri inceleme birimleri sayesinde delilden faile giden değişim sürecini uyguluyor. "Her temas bir iz bırakır" mantığı ışında olay yerinden elde edilecek verilerle çözüme daha hızlı ulaşıyor. Böylece masum insanların zan altında kalmasının önüne geçiliyor. Yargılama da hızlanıyor. Örneğin, İzmir Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Ekibi birçok olayın failine ulaştı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, yüzde 6,17'lik başarı oranı ile İzmir polisi, Türkiye'nin ilk sırasına oturdu. Olay Yeri İnceleme Şube Müdürü Bülent Demiralay, ilginç örnekler vererek Amerikan polisiye dizisi "CSI"ı aratmayan İzmir'deki birimi anlattı. Hayranlıkla izlediğimiz Amerikan filmlerinde polis gelmeden en ufak bir delilin yok olmasını önleyecek her türlü önlem alınıyordu. Olay yeri çevriliyor, ayaklarında galoş, üzerlerinde özel giysi, yüzlerinde maske bulunan uzmanlar incelemelere başlıyordu. Fotoğraflar çekiliyor, video görüntüleri kaydediliyordu. Sonuçta fotoğraftaki bir detay, tırnaktaki bir doku parçası suçluyu yakalamaya yarıyordu. 1992-1993 yıllarında bu birimi kurma çalışmaları başladı. İlk etapta arkadaşlarımız Amerika, Almanya, İngiltere'ye gitti, altı aylık kurs gördü. Sonra hepsi gelip bizim hocamız oldu. Olay yeri inceleme birimi 1997'ye kadar sadece parmak izi incelemesi yapıyordu. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMUK) kabulü ile sanık hakları lehine birtakım düzenlemeler yapıldıktan sonra faaliyet alanı genişledi. İnsan hakları kavramlarının öne çıkmasıyla suç ve suçlu ile mücadelede, sanığa gitmenin de yöntemi değişti. Gayri insani muamele yapılamayacağı ortaya çıktı. Polis eski yöntemleri bırakmak zorunda kaldı. Şiddet suçlamalarının önüne geçmek için "Gelişmiş ülkeler ne yapıyor?" diye araştırıldı. En az 3,5 aylık özel eğitimden geçen arkadaşlarımız bu birimde görev yapmaya başladı. Şu an İzmir'de yaklaşık 140 kişiyiz. Ancak sokakta görev yapan, olay yerine ilk ulaşan 2 bin 500 polisi de eğitimden geçirdik. Delillere daha sağlıklı ulaşılmasını sağladık. Polisteki değişim süreci ne zaman başladı? Verimliliği ve başarıyı artırmak için öncelikle bu branşta çalışan personel için performans değerlendirme kriterleri belirledik. Birebir istatistik tutmaya başladık, sürekli takip ettik. Aldığımız teknik destek de çok önemli. Genel müdürlükten beş yeni olay yeri inceleme aracı geldi. Bir araç 50-55 bin YTL. Zaman zaman yurtdışındaki benzerlerimizin de üzerinde başarı yakaladığımız oluyor. 2006 yılında 26 bin 902 olay yerinde elde edilen delilin incelenmesi sonucu 996 faile ulaştık. Başarı oranımız yüzde 3,71'di. 2007'de 15 bin 692 olayın incelenmesi sonucu 968 fail yakalandı. Başarı oranımız yüzde 6,17'ye çıktı. Kanıttan suçluyu yakalamakta yüzde 6,17 başarı oranınızla Türkiye'de birinci sıradasınız. Yöntem farkınız nedir? "Hata payımız sıfır" Olay yerinde gerekirse yedi-sekiz saat çalışıyoruz. Ne kadar çok delil toplanırsa o kadar çabuk ve doğru sonuca ulaşıyoruz. Hata payımız ise yüzde sıfır. Elde ettiğiniz delillerde hata payınız yüzde kaç? Şapkadaki kepekten tutun da otomobil lastik izine, kürdandaki diş izinden sigara izmaritindeki tükürüğe, iç çamaşırından boğuşma sırasında tırnağın içine giren doku parçasına, idrara ve ayakkabı izine kadar birçok delilden suçluya ulaşıyoruz. Sizi suçluya ulaştıran delillerden örnekler verebilir misiniz? İstihbarat servisindeki arkadaşlar, Kadifekale'de radikal bir dinci örgütün bombacısının İzmir'e geldiği bilgisini almışlar. Şahsın evine baskın yapmışlar. Ancak evde yokmuş. Arkasından beklemeye başlamışlar. Şahıs gelmiş fakat daha eve girmeden hemen almışlar. Adam her şeyi inkar etmiş. O evin kendi evi olmadığını söylüyor. Terörle Mücadele Şubesi bize başvurdu. "Bu adamın bu evde yaşadığını ispat edebilir miyiz?" dediler. Biz yatağındaki çarşaftan diş fırçasına, bardağına, tabağına kadar her yerden parmak izi, tükürük, kıl örneği aldık. DNA testleri sonucu o adamın orada yaşadığını kanıtlamış olduk. Yaşadığınız ilginç bir olayın perde arkasını anlatabilir misiniz? Olay yeri inceleme ekiplerinin kullandığı yöntemlerden biri de robot resim. Bu bölümdeki personel çizim yeteneği olanlar arasından seçilmiş. Karakalemleri kuvvetli olsa da bir bilgisayar eşkal programıyla çalışıyorlar. İzmir'de polisin robot resim çizen ressamları Fatih Büyük ve Yıldırım Demiray... Demiray "Önce boy, kilo, yaş gibi klasik bilgileri alıyoruz tanıklardan. Ardından vesikalık dediğimiz göz, kaş, çene yapısını örnekleri deneyerek seçiyoruz. Daha sonra bunları birleştirip son rötuş dediğimiz şekillendirmeye başlıyoruz. Bir robot resmi hazırlamak en az 1,5-2 saati alıyor, 7-8 saate kadar çıktığı da oluyor." "Bir robot resmi hazırlamak en az 1,5-2 saati alıyor" İzmir Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şubesi parmak izi birimi tüm Türkiye'ye bağlı bilgisayar sistemiyle çalışıyor. Laboratuvarda saptanan parmak izi taranıp dijital sisteme atılıyor. 81 ilin emniyet müdürlüğü bu sistemi ortak görebiliyor. İzmir'de kayıtlı 450 bin parmak izi var. Türkiye'de bu rakam 5 milyon. Sistem bir izi saniyede 26 bin izle karşılaştırıyor. Eğer birbirine çok benzeyenler varsa bunları "Gözle ayırt edip sen bul" diye uyarıyor. Polisin elinde 5 milyon kişinin parmak izi var İzmir Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Birimi'nde iki "özel" eleman var: Şiva ve Candy. Bu iki dişi köpek aldıkları özel eğitim sonrası emniyet teşkilatında branşlaşmış. Üzeri betonla bile kapatılmış olsa yedi-sekiz metre derindeki cesedi bile bulabiliyor. Altı aylık Candy'nin bakıcısı, "O daha çok yeni" diyor. Şiva ise beş yaşında bir kurt köpeği. Eğitmeni de Resul Orhan... Şiva bugüne kadar üç cinayetin kayıp cesetlerine ulaşmış.Resul Orhan "Şiva sadece insan ölüsü bulur" diyor. "Aradığı oyuncağıdır aslında. Elimdeki Şiva'nın oyuncağı ve içinde de kadavra parçası. Şiva kadavra kokusuna duyarlı. Her gittiği yerde oyuncağını arar ve koklayarak bizi cesede götürür. Onlar da devletin birer memuru gibi tayin olabiliyor, emekliye ayrılıyor. Hatta sürgün bile edilebiliyor." Şiva üç ceset buldu İLGİNÇ ÖRNEKLER 25 Ağustos 2006: Doktor Zekiye Gökşin tecavüz edilerek öldürüldü. Olay yerinden tam 34 kanıt toplandı. Peçetelerden meni örnekleri, ellerinin bağlandığı ip üzerindeki deri döküntüleri, iç çamaşırlardaki kan ve kıl örnekleri, zanlının muayene olduğu aletlere bıraktığı vücut sıvıları alındı. DNA testi yapıldı. Sonuçlar yakalanan zanlı ile uyuştu. Dişçi aletleri ele verdi 22 Temmuz 2007: Bir hırsız girdiği evde, yerdeki şapkanın üzerine bastı. Ayakkabı izlerinin fotoğrafı çekildi. Laboratuvarda şüphelinin ayak iziyle karşılaştırılıp suçu işlediği ortaya çıkarıldı. Ayakkabısı yakalattı 13 Kasım 2006: Bir kişi silahla öldürüldü. Olay yeri incelemesinde otomobil lastik izlerine rastlandı. Çekilen fotoğraflar Antalya'da yakalanan zanlının otomobil lastiğiyle karşılaştırılıp cinayet çözüldü. Cinayeti lastik aydınlattı 25 Eylül 2007: Konak'ta bir işyerine hırsız girdi, sigarasının izmaritini yere attı. İzmaritteki tükürükten DNA testi yapıldı. Şüphelinin suçu işlediği kanıtlandı. İzmarit yakalattı 4 Eylül 2007: Ninesini öldüren torunun ayağına kan bulaştı. Zanlı ayağını yıkadı ancak dokuya yapışan kan izleri onu ele verdi. Ayaktaki kan izi 12 Kasım 2007: Hırsız komşu dairelerden görünmemek için kapı merceklerine tükürükle kağıt yapıştırdı. Zanlı Milas'ta yakalandı. Tükürükteki DNA testi sonuçlarıyla diğer hırsızlıkları da ortaya çıktı. Kağıttaki tükürük