Pazar “Deniz olarak yaşamaktan mutluyum”

“Deniz olarak yaşamaktan mutluyum”

14.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yıllar sonra podyuma çıkacak olan Deniz Akkaya: “İşlerim kişileri gülümsetmeye yönelik olmalı. İşe güle oynaya, koşarak, halay çekerek gitmeliyim. Oyunculuk yapma niyetim yok, Deniz olarak yaşamaktan mutluyum”

“Deniz olarak yaşamaktan mutluyum”

Uzun yıllar önce modelliği bırakan Deniz Akkaya’nın podyuma döneceği haberlerini okuduk geçtiğimiz hafta. Akkaya United Fashion isimli bir proje kapsamında martta İstanbul’daki Versace’nin defilesinde yürüyecek tek Türk model olacak. Versace haricinde Armani, Moschino, Elie Saab gibi markaların, Türk tasarımcıların da yer alacağı proje için heyecanlı. Ama tek seferlik, devamı gelmeyecek bir iş olduğunun da altını çiziyor. Yeni sezonda iki programla ekrana çıkacağını, oyunculuk hevesi olmadığını söylüyor. Akkaya’yla modelliği, ailesini ve planlarını konuştuk.

Haberin Devamı

- 11 yıl sonra İstanbul’da Versace defilesinde podyumda olacaksınız. Nasıl ikna ettiler sizi podyumlara dönmeye?

Kimine göre erken, kimine göre fenomen olduğum bir dönemde bıraktım. Her modelin yürümek isteyeceği bir podyum. İkna edildim çok kibir dolu bir cümle ama öyle bir süreç oldu. Sebebi başkaları tarafından yanlış anlaşılmak istememem. Modelliğe geri dönmek gibi bir şey söz konusu değil, bu tek olacak. Kendim için yaptığım, profesyonel bir anı olarak kalsın istediğim bir iş. 39 yaşındayım. Deli derler yani, 39 yaşında modelliğe geri döneni ben görürsem “Akli melaikelerin yerinde mi?” diye sorarım.

- 39 yaşında podyuma çıkıyor olmanın da tatlı bir gururu vardır sanıyorum.

Yaşla barışık olmak lazım, yaşımı göstermek ama yaşımın iyisi olmak isterim.Aynada kendimi hayata karşı yenilmiş bir kadın olarak görmek istemem. Yarışınız önce kendinizle sonra akranlarınızla olmalı. Hayatımın sonunda “Vay be, ne güzel yaşadım” demek istiyorum. Hayallerim, hedeflerim, kızımla yaşamak istediklerim var. Bunlar için de güçlü bir beden gerekiyor. Allah bana ileride Jane Fonda gibi bir kadın olmayı nasip eder inşallah.

Haberin Devamı

- Heyecanlı mısınız?

Bir dünya liderinden, özellikle haute couture alanında abisinden aldığı bayrağı muhteşem taşıyan bir tasarımcıdan bahsediyoruz. Tabii ki kendime göre heyecanlarım, korkularım var. Ama güzel bir deneyim olacak. Çünkü kızım annesinin model olduğunu biliyor ama hiçbir zaman seyretme fırsatı olmadı. Bu sefer kızımı getireceğim. O da iple çekiyor. O yüzden benim için ayrı bir değeri, heyecanı ve mutluluğu var.

- 360 TV’deki programınız “Biz Bize” devam ediyor...

Sağlık programımız içeriğini geliştirerek aynı şekilde haftada yedi gün devam edecek. Seyirci daha interaktif olabilecek. Yine sağlık, doğru beslenme, kaliteli yaşam gibi konular olacak. Benim hayalimde yapmak istediğim program Mehmet Öz’ün, Oprah Winfrey’in yaptığı işler gibi. Onun dışında geçen sezon yaptığımız değişim programımız eylülde başka bir kanalda devam edecek. Bu sefer erkekleri de dahil edeceğiz. Haftaya da Star gazetesinde köşe yazısı yazmaya başlıyorum.

Haberin Devamı

- Oyunculuk ya da farklı ekran projeleri düşünüyor musunuz?

Sunuculuk ve jüri üyeliği üzerine düşünülen işler var ama bu yoğunlukta mümkün değil. Oyunculuk yapma niyetim yok, ben Deniz olarak yaşamaktan mutluyum. İşlerim kişileri gülümsetmeye yönelik olmalı. İşe güle oynaya, koşarak, halay çekerek gitmeliyim. İşinden mutlu olmayan insanların dünyasında yaşıyoruz. Ama herkes mutluluğunu, şansını da kendi yaratıyor. Hayat mottom “Kader her zaman gayrete âşıktır”. Biz de anamızın karnından bu şekilde doğmadık. Bunlar hep gayretle elde edilmiş apoletler.

- Kızınız Ayşe de büyüdü. O neler yapıyor?

Geçen sene okula başladı, 7 yaşında olacak. Çok dışa dönük, feci sosyal biri. Resme yöneldi bir süredir. Yüzmeye, jimnastiğe gidiyor. Dersleri çok iyi, ben istediğim için değil ama gizli bir hırsı, kendiyle yarışı var. İyi karne, muhteşem notlar değil, mutlu bir çocuk olmasını istiyorum. Amerikan vatandaşı, Fransız devlet okulunda okuyor ama tipik bir Türk ailesiyiz. Onun içerisinde yetişebilsin kızım diye ailemle birlikte yaşıyorum. Hafta arası teyzem bizle yaşıyor, hafta sonları da annemlerle yaşıyorum. Hayat size bazı klişeleri öğretiyor. Çocuğunuz olduğunda aile büyükleriyle, annenizle yaşama şansınız varsa birlikte yaşayın. Siz işteyken evde yabancı bir çalışanınız varsa onu kopyalamaya başlıyor.

Haberin Devamı

“Annesiyle ilişkisine bakarak hayat arkadaşı seçmelisiniz”

- Her halükarda toplumdan, çevreden etkileniyor çocuklar.

Çocukluk travmalarımın hepsini aklımda tutup çocuğuma farklı davranan bir anneyim. Üremek kolay ama anne-baba olmak çok zor. Örneğin benim çocuğum çok saygılı ama sokağa, parka bir çıkıyoruz, uzaydan dünyaya düşmüş gibi kalıyor. Vuranlar, kıranlar... Aileler vurma kırmayı öğretiyor çocuğum geri kalmasın, pısırık olmasın diye. Şahane çocuklar yetiştiriyoruz sanırken biraz kırılgan varlıklar da büyütüyoruz. Rahmetli oldu şimdi, bir tanıdığım eşcinsel olmasınlar diye oğullarına “Kurtlar Vadisi” seyrettiriyordu. Bizde böyle bir durum da var.

Haberin Devamı

- Çocuklukta yaşananların insan hayatına etkilerini çok önemsemiyoruz.

“Deniz olarak yaşamaktan mutluyum”

Ben annesinden nefret ederek büyüyen bir adamın hayat arkadaşlarının saçını okşayabileceğine inanmıyorum. Maalesef bu, tecrübeyle sabittir. Annesiyle ilişkisine bakarak hayat arkadaşı seçmeniz gerekiyor. Onların ilişkisine bakarak sizin gelecekteki ilişkinizi görebilirsiniz. Freudyen bir şey, bir erkek ilk cinsel temasını annesiyle emzirilirken kuruyor. Tıbbın kabul ettiği bir adam bunu yazmış. Biz bunları konuşmayı bile ayıp karşılarken çok yanlış ilişkiler yürütmeye çalışıyoruz.

“Model olmak popüler değil”

- Türkiye’deki piyasayı, modelleri nasıl yorumluyorsunuz?

Dünyada kapitalist sistem insanları uyutmak için zaman zaman ibresini ışıltılı mesleklere çevirir. Biz onunla ilgilenirken bir sürü politik olay olup biter. Şu an bu ibre modellikten oyunculuğa hatta Kim Kardashian ile başlayarak reality şov karakterlerine döndü. Modellik bir süredir popülaritesini kaybetti. Burada da çok iyi modellerin kendilerini bir star yapma şansları yok şu an. Bir farklılık, bir karakter yaratması lazım. Bir de tasarımcı erozyonu yaşıyoruz. Eline iki askı alan tasarımcı ismi alabiliyor. Mesela futbolcu eşleri, ben bunlara yandan star olarak bakıyorum. Ünlü bir kadının yanında dolaşan ve iş yakıştırılamayan her erkek işadamı, iş yakıştırılamayan kadın tasarımcı. Bu işler bu kadar kolay mı?