Pazar Efsanevi maçı hamle hamle Paşa'ya anlatmıştı

Efsanevi maçı hamle hamle Paşa'ya anlatmıştı

19.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

35 yıl önce iki büyükusta, ABD'li Bobby Fischer ile Rus Boris Spassky "asrın satranç maçı"na çıktı. Dönemin siyasi ortamı nedeniyle tüm dünyada merakla izlenen maça ilgi duyanlar arasında İsmet İnönü de vardı. Hatta 21 yaşındaki milli satranççı Sami Büyükgökçesu'yu çağırıp onunla oyunların her hamlesini analiz etmişti. Bu buluşma Milliyet'in de birinci sayfasında yer almıştı. Prof. Büyükgökçesu bugün usta bir diş hekimi

Efsanevi maçı hamle hamle Paşaya anlatmıştı

Kendisiyle İstanbul Tıp Fakültesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde sohbet ediyoruz. Ancak konumuz dolgu, protez ya da diş çürükleri değil, satranç. Neden mi? Çünkü 56 yaşındaki Prof. Büyükgökçesu eski bir satranç milli takımı oyuncusu. Üstelik bir de 1972'de İsmet İnönü ile satranç masasına oturmuş bir isim."Peki nasıl oldu da İsmet İnönü ile bir araya geldiniz?" sorusunu yöneltiyoruz. O da 1972'de, ABD'li, efsanevi satranç ustası Bobby Fischer ile Sovyet büyükusta Boris Spassky arasındaki Dünya Satranç Şampiyonası maçının buna vesile olduğunu anlatıyor. O dönem bu maçın adeta bir "Rus-Amerikan savaşı" olarak algılandığını ve tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük ses getirdiğini söylüyor. Şampiyonayı yakından izleyen İnönü, bir oyunda Spassky'nin neden terk ettiğini anlamak için bir satranç ustasıyla bu oyunu irdelemek istemiş. O sıralar satranç milli takımında da oynayan Prof. Gökçesu bir anda kendini İsmet Paşa'nın karşısında bulmuş. "Tatildeydim. Bir anda gelip, beni askere götürür gibi alıp götürdüler" diyor gülerek... İsmet Paşa'yı görünce çok heyecanlandım. Onur duydum. O zamanlar 21 yaşındaydım. Paşa'nın 15 yaşından beri satranç oynadığını ve harp yıllarında bile satrançtan hiç kopmadığını öğrenince çok şaşırdım" diyor Prof. Dr. Sami Büyükgökçesu. Kesinlikle. "Paşa sizi görmek istiyor" dendiğinde çok heyecanlandım. Çok şaşırdım. Üstüme giyecek bir şeyim de yoktu. İstanbul Florya Kampı'nda tatildeydim çünkü. Apar topar şehre indik ve üzerime giyecek bir şeyler aldım. Beni hemen rahmetli gazeteci-yazar ve İsmet Paşa'nın damadı Metin Toker'in Maltepe'deki evine götürdüler. Evin önünde bir sürü koruma vardı. Kalabalık da beni çok heyecanlandırdı. İsmet İnönü'nün karşısına çıkmak en önemli satranç turnuvalarından daha fazla heyecanlandırmış olmalı sizi. "Satranç literatürünü harp yıllarında bile takip etmiş" Evet. Spassky'nin bir oyunu neden terk ettiğini görmek istiyordu. 1972'de bu şampiyonaya tüm dünya ilgi gösterdi. Maç rahmetli İsmet İnönü'nün de ilgisini çekmiş. "Bana bir satranç uzmanı bulun, bu iki ustanın oynadığı partileri görmek istiyorum" demiş. Oynanan satranç partilerinin analizlerini kendi çapımda zaten yapıyordum. Bu maçın partilerinin de hepsini ezbere biliyordum. Paşamıza partileri gösterirken hiçbir kaynaktan yararlanmadım. Fischer ve Spassky'nin oynadığı satranç partilerini kendisine göstermenizi istedi, değil mi? Çok şaşırdım. Rus oyuncu terk ederken gerçekten de ortada oyunu terk edecek bir durum görünmüyordu. Kendine "usta" diyen pek çok satranççı bile o partiye rahatlıkla devam eder, kesinlikle maçı bırakmazdı. Üst düzey oyuncular oyunun sonunu gördükleri için partiyi terk edebiliyorlar. Zaten Rus oyuncu da kaybedeceğini görüp oyunu terk etmişti. Ancak kolay görülecek bir pozisyon değildi bu. Paşa bunu gördü. Beni en çok şaşırtan da bu oldu zaten. Oyunu başından sonuna kadar oynadım Paşa'ya. Spassky'nin oyunu terk ettiği pozisyonda ise Paşa, Amerikalı satranççı yerine, beş hamlelik bir varyantla "İşte bu nedenle oyunu terk etmiş" dedi.İnönü, Rus satranççının oyunu neden terk ettiğini bana hemen gösterdi. Hem de kaybın görülmesinin çok zor olduğu bir pozisyonda. Paşa'nın satrancı çok sevdiğini ve yıllardır satranç oynadığını o gün öğrendim. Satranç literatürünü, iletişimin çok zor olduğu o harp yıllarında bile takip ettiğini söylemişti bana. Şaşkınlığım bir kat daha artmıştı. Paşa "Spassky oyunu bırakmakta haklıymış" dediğinde şaşırdınız mı? Hayır. Ama oynamayı teklif etseydi "Hayır, oynayamam" demezdim. Peki bu iki satranç ustasının maçını analiz ettikten sonra Paşa "Haydi biz de oynayalım" demedi mi? Bilmem. Belki de o beni yenerdi. Paşa'nın çok iyi bir satranççı olduğunu gördüm ve hissettim çünkü. Oynasaydınız onu yener miydiniz, yoksa "ayıp olmasın" diye Paşa'ya kazandırır mıydınız? "Küçük yaşlarda satranca başlamak önemli" İlkokul üçüncü sınıftayken doğum günümde annem bana bir satranç takımı ile bir satranç kitabı hediye etti. Çocukluğumdan beri satrançla iç içeyim. Galatasaray Lisesi'ne girdim ve okulun satranç kulübüne üye oldum. Daha sonra Galatasaray Lisesi Satranç Takımı oyuncuları olarak İstanbul Satranç Kulübü'ne üye olduk ve pek çok turnuvayı birincilikle tamamladık. O dönemlerde Demirperde ülkelerinde satranç çok yaygındı ve biz de bu satranççılarla mektupla oyun oynardık. Aylar, hatta yıllar sürerdi bir oyunun bitmesi. Bir hamleyi yazıyor, mektubu yolluyor ve mektubun cevaplandırılmasını bekliyorduk. İki seneye varan satranç partilerimiz oldu. Ne zamandan beri satranç oynuyorsunuz? Üniversitedeyken... Türkiye'de ilk para ödüllü turnuvayı da ben kazandım. Küçük yaşlarda satranca başlamanın ne denli doğru ve önemli olduğunu gördüm. Satranç milli takımına ne zaman girmiştiniz?