Pazar “Eşimle burada bütünleştiğimizi hissediyorum”

“Eşimle burada bütünleştiğimizi hissediyorum”

23.02.2020 - 04:55 | Son Güncellenme:

Eşini terör saldırısında kaybeden Rabia Sayan, yaralarını onun adını taşıyan Nevzat Sayan Sanat Atölyesi ile sarmaya çalışıyor

“Eşimle burada bütünleştiğimizi hissediyorum”

Onuncu ayın onuncu günü saat onda” diye sözleşmişlerdi. Kol kola “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingine giden 103 kişi tarihimizin en kanlı terör olaylarından birinde hayatını kaybetti. Kayıtlara “Ankara Gar katliamı” olarak geçen saldırının ardında kapanmayacak yaralar kaldı. Saldırıda kaybettiği eşinin emekli tazminatıyla İzmir’de seramik atölyesi açan Rabia Sayan, Nevzat Sayan Sanat Atölyesi için “Bu atölye benim varoluş nedenim. Burada bütünleştiğimizi hissediyorum” diyor.

Haberin Devamı

Nevzat Sayan Sanat Atölyesi’nin hikayesini anlatır mısınız?

2003’te üniversiteye başladıktan sonra hedefim bir atölye açmaktı. Hayallerini kurardım, Nevzat da bana eşlik ederdi. Nevzat’ı 2015’te kaybettikten sonra hem onun adını yaşatmak hem de hayallerimi gerçekleştirmek adına onun emekli tazminatıyla açtım burayı. Nevzat’ın 25 yıllık Devlet Demir Yolları’ndaki emeği var burada.

Bu yüzden benim için çok anlamlı; ona borçluyum. Burası çocuklarımdan sonra hayata tutunduğum ikinci yerim.

9 Ekim’de neler yaşandı?

Cuma günü atölyeden geldim, arkadaşlarla kahve içmeye dışarı çıktık. Nevzat, “Yürüyüşe gidip gitmemekte kararsızım” dedi. Sonra hazırlandı ve gitmeye karar verdi. Kızımı arayıp babasının oraya geleceğini haber verdim. Sonra kızım aramış. Nevzat aslında ona sürpriz yapacaktı. Yürüyüşten sonra giderim, diye düşünmüş. Kızım “Baba şimdi gel görüşelim yürüyüşten sonra da yemek yeriz” demiş. İyi ki de öyle olmuş. Yoksa kızını son kez göremeden ölecekti. En son kızını çalıştığı yerde gördü. Ondan sonra da yürüyüşe katılmak için ayrılmış. O sırada ben telefonda görüşmüştüm. 15 dakika sonra sesini bile duyamıyorsunuz. Her şey bitiyor. 

Haberin Devamı

O günden sonra hayat nasıl devam etti?

O günden sonra hep Nevzat’ı bekledim. Kabullenemedim ölümünü. Arkadaşımdı, eşimdi, bu yüzden çok zor. Onu adli tıptan camiye getirdikleri hâli hiç gözümün önünden gitmiyor. Kıyafetini koklayıp durdum. Kapının arkasına asmıştı, giderek kokusu gitmeye başladı. Hâlâ yıkamadım o tişörtü. Nevzat’ın ölümünden sonra çok yalnız hissettim kendimi. Nevzat’la neredeyse çocuk yaşta evlendik. 21 yaşındaydık. Arkadaşları bekârdı. Bize gelirlerdi, kardeş gibiydik. Onları da orada kaybettik. Çok kötü bir süreç. Hâlâ tedavi görüyorum. Oğlum tedavi görmeyi reddetti. Kızım da destek alıyor. Hiçbir şey eskisi gibi değil.

10 Ekim’in yaralarını sarabildiniz mi?

O yaranın sarılabileceğini asla düşünmüyorum. Kızım hâlâ o görüntüyle yaşıyor. Büyük bir öfke duyuyorum. Sorguluyorum zaman zaman. Engelleyebilir miydim? Nevzat, ideali uğruna öldü bunu biliyorum. Barışseverdi. Çok iyi bir insandı. Kimseye zarar gelsin istemeyen biriydi. Barış için öldüğüne aslında seviniyorum. Onu tek parça bulduğuma seviniyorum. Ölümünde bile sevindiğim noktalar var. Eşim buraya giderken asla tedirginlik duymadım. Ölmeden 15 dakika önce telefonla görüştüm. 15 dakika sonra kızım aradı, “Patlama oldu babama ulaşamıyorum” dedi. Bul babanı dedim. Ölmüş olacağı hiç aklıma gelmedi.

Haberin Devamı

Neden seramik?

Almanya’da Schplale diye bir yer vardı. Seramikle orada tanıştığımda yedi sekiz yaşlarındaydım. Çocukların ilgi alanları vardı, ben seramiği sevmiştim. 2003’te üniversiteyi kazanarak seramik bölümüne girdim.

Neler yapılıyor burada?

1978 yılında Almanya’daydım. İzmir’e yerleştikten sonra Halk Eğitim’de görev aldım. Buranın kirası ve giderleri var. Çevre edindikçe karşılanmaya başladı. Bu yıl özel öğrencilerim var. Salı ve çarşamba günlerini çocuklara ayırdım. Pazartesi ve perşembe günleri yetişkinler geliyor. Çalışanlar da akşamları geliyor.

Hedefiniz nedir?

Haberin Devamı

Buraya gelen insanlar çok mutlu oluyor ama sadece öğrenci yetiştirmeyi hedeflemiyorum. Güzel, özgün ve özellikle özgürlüğü yansıtan eserler yapmak istiyorum. Kendimi ispatlamayı çok istiyorum. Kişisel sergiler açmak istiyorum. Yaşadığımız çok büyük bir travma, geçmeyecek, unutulmayacak ama onunla beraber yaşamayı burada öğrendim. İyi ki Nevzat’la tanışmışım, iyi ki bana özgürlüğümü vermiş.

“Eşimle burada bütünleştiğimizi hissediyorum”

Rabia Sayan, atölyesinde seramik dersleri veriyor.

“Güçlü olmak zorundayım”

Eşinizin adını taşıyan bu atölyeye her adım attığınızda neler hissediyorsunuz?

Onunla buluştuğumu hissediyorum. Sıkıntılı olduğum zamanlarda ilk geldiğim yer burası. Arkamda olduğunu biliyorum. Tabii zaman zaman düşüşler oluyor. Nevzat, sıkıntıya düştüğümüzde, “hallederiz” derdi. O güç arkamda yok ama onun verdiği enerji var. O enerjiyi bulduğum yer burası.

”Hallederiz” diyen birinin yokluğunda her şeyi tek başına halletmek zorunda kalmak. Bu atölye bir anlamda bir meydan okuma mı?

Evet, öyle. Arkanızdaki desteğin, her şeyin bittiğini düşünebiliyor musunuz? Her şeyi tek başına göğüslemek zorunda kaldığınızı? Hayallerimiz yarım kaldı. Nevzat ne yaşadı ki? 45 yaşında öldü. O kadar arıyorum ki onun arkadaşlığını, desteğini. Tek başına hayat çok zor. Çocuklar var ama onların kendi hayatları var. “Anne sen yalnız başına yemek yememelisin, yalnız olmamalısın” diyorlar. Olmaz, bu şekilde olmaz. Yalnızsam yalnızım. Güçlü olmak zorundayım.