Pazar İstanbul Bienalciler Çarşısı

İstanbul Bienalciler Çarşısı

04.09.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

10. Uluslararası İstanbul Bienali'nin ana mekanlarından biri olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'ndaki dükkanlarda ve ortak alanlarda 27 proje izleyiciye sunulacak

İstanbul Bienalciler Çarşısı

İstanbul'un mimari tarihi açısından başarılı bir çalışma olan İMÇ'de "Dünya Fabrikası" teması çerçevesinde üretim süreçlerinde ve çalışma hayatındaki dönüşüm ele alınacak. İMÇ Blokları'ndaki çeşitli dükkanlarda ve ortak alanlarda 27 proje izleyiciye sunulacak. Yedi dükkanın yanı sıra açık alanlar ve boş duvarlar çeşitli video projeksiyonları ve enstelasyonlar için kullanılacak.Koç Holding bu Bienal ile birlikte, önümüzdeki on yıl içinde gerçekleştirilecek beş Bienal'e sponsor oldu. Bienal'in direktörü Çelenk Bafra, mekanlardan biri olarak İMÇ'yi seçmelerinin nedeninin binanın önemli bir modernist yapı olması ve burada üretim ve satışın gerçekleşmesi olduğunu söylüyor: "İMÇ'deki projelerimizin çoğu modernleşme ve küreselleşmenin iktisadi yönlerine değiniyor. İşçi göçü, sermaye küreselleşmesi, üretim pratikleri ve bunların yıllar içinde değişmesi ile ilgili projeleri burada konumlandırdık. İşçilerin yaşamı ve üretim teknikleri üzerine çok sayıda video, belgesel ve fotoğraf var." Yıllardır arabeskin kalesi olarak anılan ve manifaturacıların dükkanlarına ev sahipliği yapan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) önümüzdeki günlerde sanatla buluşacak. Her mekanın bir teması olan ve 8 Eylül-4 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan 10. Uluslararası İstanbul Bienali'nde İMÇ binaları ana mekanlardan biri olarak izleyicilere ücretsiz bir sergi sunacak. Mekanda Türk sanatçılara ait beş proje var. Proje sahipleri Burak Delier, Ege Berensel, Serhat H. Yalçınkaya, Banu Orat, Ferhat Özgür, Ömer Ali Kazma ve Ramazan Bayrakoğlu.Geriye kalan eserler yabancılara ait. Bunlardan özellikle iki tanesi çok ilginç.Koreli sanatçı Sora Kim'in "CapitalPlus Kredi Birliği Nedir?" projesinin gerçekleştirildiği dükkan banka gibi işleyecek. Kendinize ait bir eşyayı verip hesap açıyorsunuz. Bir süre sonra onu "faiziyle beraber" geri alabiliyorsunuz. Örneğin cetvel bıraktıysanız, geri alırken yanında bir de silgi verecekler. Alışveriş, banka, faiz, kâr gibi kavramları sorgulayan bir proje bu. Yüzü caddeye dönük bir dükkana da gece görülmek üzere Jean-Baptiste Ganne'ın "La Mancha'lı Yaratıcı Asilzade Don Kişot" adlı ışık projesi yerleştirilecek. Proje bilgisayar sistemiyle çalışıyor. Cervantes'in "Don Kişot"unu Mors alfabesine kaydediyor. Kırmızı ışık Mors alfabesiyle sinyal verir gibi kitaptaki kelimeleri yakıp söndürüyor. Bankada hesap açabilirsiniz İMÇ esnafı Bienal'e yabancı olsa da etkinliğin burada gerçekleşmesinden memnun. Yelken Branda'nın sahibi Yunus Akarsu -muhtemelen Hou Hanru'yu kast ederek- "Japonlar fuar yapacakmış burada. Değişiklik en azından, renk katar. Keşke daha çok dükkanda olsaydı. Daha çok insan gelir, belki bizim dükkandan da bir şey görüp alırlardı" diyor. Kumaş, şemsiye ve çadır satan Ceren adlı dükkanın sahibi Adil Ezerkan serginin İMÇ'ye müşteri çekmesini umuyor. Zengin Şemsiye'nin sahibi Naciye Zengin ise "Bienal İMÇ'nin tanıtımı açısından iyi olur. Millet buraları bilmiyor. Herkes İSTOÇ'a, Çağlayan'a gidiyor" diyor.Bienal İMÇ'ye müşteri çeker mi bilinmez ama esnaf ve halk için ilginç bir deneyim olacağına şüphe yok. Esnaf Bienal'den umutlu 2005'te Burak Delier'in AB bayrağından çarşaf giymiş kadın afişi 9. Uluslararası İstanbul Bienali'nin gayriresmi simgesi haline gelmişti. Sanatçının bu yılki Ters Yön adlı projesi İMÇ'de sergilenecek. "İMÇ projeme cuk oturdu" Kağıt üzerinde bir şirket kurdum. Adı Ters Yön. İlk olarak Parkalinç adlı bir giysi ürettim. Bu, üzerinde korumaları olan bir parka. Türkiye'nin siyasi tarihinde Hain Ali Kemal'den Madımak'a bir sürü linç olayı var. Son iki buçuk yıl içinde de çok linç olayı oldu. Ben de buradan yola çıkarak bir kıyafet ürettim. Bir yıl boyunca Merter'in gediklisi oldum. Merter, Güngören, bütün konfeksiyoncular, malzemeciler... Atölye bulmak çok zor oldu. En son zar zor Alaska Soğuk İklim Kıyafetleri diye bir atölye buldum. İMÇ'de sergilenecek projenizden bahseder misiniz? Benim için işin tasarım kısmı çok önemli değil. Bir tasarım değil bu. Projemin asıl konusu bu şirket ve şirket bunu üretip satacak. 50 tane yapıldı. Fiyatı 100 milyon civarında olacak. Reklam kampanyası yapıldı, Beyoğlu'nda afişler var. Kampanyanın sloganında Mastercard'dan esinlendim: "Bu düzen içinde yapabileceğiniz şeyler vardır. Geriye kalan her şey için Parkalinç." Stüdyoda moda fotoğrafı çekildi, broşürler basıldı, tanıtım videosu çektim. Videoda parkanın nasıl işe yaradığı anlatılıyor. Yumruk atıyorlar, tekme atıyorlar, copla vuruyorlar ve parkalı manken duruyor, bir şey olmuyor. Çok fonksiyonel. Bu parkaya simgelediklerinin yanında bir tasarım olarak da bakabilir miyiz? Sanatsal anlamda laik bir insanım. Benim derdim bu dünyada dönen iktidar meselesiyle; güç dengeleriyle çok ilgileniyorum ben. Çalışmalarınız hep sosyo-politik içerikli oluyor. Küratör İMÇ'yi seçtiğinde kafasında tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Ama şans eseri projem tam üzerine oturdu. Bilerek yapmış olsam bu kadar olurdu. Satış da yapacağım, dükkan olacak. Sergi alanında bu iş ölürdü. Sergileseydim herkes gelip buna tasarım olarak bakardı. Projenizin İMÇ'de yer almasından memnun musunuz? Hayır. O fotoğrafın da o kadar başarılı olacağını tahmin etmemiştim. Onu aşma gibi bir iddiam yok. Ama orada öğrendiğim bir şey var; biraz daha sanat alanlarının, galerilerin dışında bir şeyler yapmak, sokaklarda insanlarla birebir iletişim kurmak. Burada parka afişlerini görenler onun sanat olduğunu başlangıçta bilmeyecekler. Geçtiğimiz Bienal'de AB bayrağından yapılmış çarşaf giymiş kadın afişiniz yerli ve yabancı basın ile kamuoyu tarafından büyük ilgi görmüştü. O kadar başarılı bir iş yaptıktan sonra bu yıl onu aşabilme gibi bir endişe taşıdınız mı? "Emperyalist madenciliğe karşı köylü direnişleri" Projenin adı "Türkü Söylemeyen Tepe". Bu üç ekranlı, 20'şer dakikalık bir video düzenlemesi. Berensel projeyi şöyle anlatıyor: "Siyanürlü altın işletmeciliğine, emperyalist madenciliğe karşı köylü direnişlerini anlatıyor. Hikaye Bergama Ovacık'tan başlayıp Balıkesir Balya ve Uşak İnay'da devam ediyor. Önümüzdeki dönemde 500'e yakın yerde arama izni almış uluslararası madencilik firmaları var. Bunlar geliyor, çevreyi ve oradaki su kaynaklarını kirletiyor, siyanürle altın çıkartıyorlar. Bu çok ilkel bir yöntem. Avrupa'da bu tür madencilik yasak." Berensel bu çalışmayla "medyanın göstermediğini gösterdiklerini" söylüyor. Esnafın yardımıyla bulmaca hazırladı Ferhat Özgür'ün İMÇ'de sergilenecek video çalışmasının adı "Bugün Günlerden Pazar/tesi". Videoda Ankara'da hem sebze meyve pazarı hem de faturasız her türlü malzemenin satıldığı bir pazar anlatılıyor. Pazar tekerlekli dükkanlardan oluşuyor. Sebze meyve pazarı haftada bir gün kuruluyor. Bir gece önce ona yer açmak için diğer pazarın tezgahları yandaki otoparka çekiciler tarafından taşınıyor. Bütün pazar erozyon gibi gecenin bir vakti aşağı akıyor. Ertesi gece de otoparktan yukarı taşınıyor. Pazarın değişim aşamaları ve çekicilerin çileleri yedi dakikalık bir filmle anlatılıyor. Özgür'ün ayrıca, esnaf ve müşterilerin katılımıyla hazırladığı bir kamusal alan projesi de var. Bu, dört sayfalık bir bulmaca gazetesi. Bulmacaların soru ve cevaplarını görüştüğü insanlar belirledi. Özgür "Esnafla sıcak temas kurdum. Oraya doğrudan bir proje götürüp 'İşte bu da sanat eseri' demek yerine esnafı da işin içine kattım" diyor. Gazete Bienal mekanlarında ücretsiz dağıtılacak. Özgür'ün İMÇ'de bulmaca panosu da olacak. Yoldan geçenler bulmacayı çözebilecek. Tekstil çalışanlarıyla röportajlar İMÇ duvarlarında Proje 10 dijital baskıdan oluşuyor. Bayrakoğlu tekstil sanayiinde çalışan insanlara tekstil alanında, ekonomik kriz, Türkiye'nin AB adaylığı, ekonomideki Çin faktörü ile ilgili röportajlar yaptı. Soruların cevaplarının yer aldığı metinleri panolara yerleştirdi. Bu baskılar İMÇ'deki büyük bir duvarda sergilenecek.

Yazarlar