Kışın gelmesiyle artık "içeriye" girip evlerde ve kafelerde toplanmaya başladık. Bu da scrabble, monopoly, jenga gibi oyunların daha çok ilgi görmesi anlamına geliyor. Birçok kişi ya evde ya da kafelerde bir araya gelip bu oyunları oynuyor. Taksim’deki Joker de bu
oyun evlerinden biri. İlk bakışta diğerlerinden hiçbir farkı olmayan bu mekanın esas özelliği burayı bir üniversite öğrencisinin çok kısıtlı bir parayla ve her şeyi evden getirerek açmış olması. Ayrıca burada oyunlar parasız, istemezseniz sipariş almıyorlar yani saatlerce oturup ücretsiz oyun oynayabiliyorsunuz.
Joker’in sahibi Volkan Tangör 22 yaşında ve İTÜ Fizik Mühendisliği Bölümü’nde okuyor. Burayı da borç alıp malzemeleri evden getirerek arkadaşlarıyla açtı. Kafede her şey çok ucuz. Mesela bütün bir ekmeğe yapılan soğuk sandviç 2 milyon, en pahalı
yemek olup dev bir tabakta gelen şinitzel 3 milyon lira. Joker bu şekilde reklamları yapılmadan popüler oldu ve hafta sonları üniversiteliler tarafından bütün masaları dolduruluyor.
Tangör, Joker’i haber yapmak istediğimizi duyunca çok sevindi ve Milliyet Ekler ekibine bir jest yaptı: Bundan sonra Joker’de satılacak
yarım ekmek köftenin adı "Milliyet Pazar" olacak.
Öğrenciyken bir kafe açmak nereden aklınıza geldi?
Ben zaten okul hayatım boyunca çok oyun oynardım. Sonra da kendi işim olsun diye bir kafe açmaya karar verdim. Doğal olarak da bu normal bir kafe yerine bir oyun kafe oldu. Açıkçası bu, hayattaki en büyük hayallerimden biriydi.
Aileniz ne dedi burayı açmaya karar verince?
Tipik aile tripleri yaptılar. "Oğlum okulun bitmeden olmaz", "Kendini harcama" falan dediler. İlk başta desteklemediler ama sonradan yardımda bulundular.
Joker’de bütün gün oyunlar bedava oynanabiliyor
Aile yardımı olmadıysa nereden para buldunuz?
Burada her şey çok az parayla yapıldı. Çoğu şeyi kendi elimle yaptım veya arkadaşlarla bulduk buluşturduk. Mesela masaları ve sandalyeleri, devreden bir kafeden çok ucuza aldık. Müzik seti, tavalar, tencereler, ocak evden geldi. Yemekte kullandığımız kaşarı bile evden getirdiğimiz oluyor. Arkadaşlarım da çoğu zaman yardım ediyor. Oyunları da aynı şekilde evlerimizden getirdik. Çok azını dışarıdan aldım.
Para kazanıyor musunuz peki?
Yeni yeni kurtarmaya başladık. Eskiden kalan borçları temizlemeye çalışıyoruz. Bir yerden başlamak lazımdı. Çok para kazanacağımı sanıyordum ama nedense olmadı. Neden kazanamadığımızı anlamıyoruz. Bu işte bir gariplik var aslında.
İsmini neden Joker koydunuz?
Bir arkadaşımızın bin parçalık bir joker koleksiyonu vardı. Oradan esinlendik. Duvarlarda da jokerler var zaten. Bir de bana hep palyaço derler. Hiç anlam veremem, neden acaba?
Buranın tanıtımı basında yapılmadı. Ama genelde çok kalabalık oluyor.
Duyanlar arkadaşlarını getiriyor. Gelen diğerine söylüyor. Böylece duyuruluyor. El ilanı dağıtmayı düşündüm ama para yetmediği için olmadı. Çok kaynaştık buradakilerle. Artık kimler eski, kimler yeni bilmiyorum.
Buraya gelenler kendi yiyecek ve içeceklerini kendileri alıyor. Bu nasıl oldu?
Açıkçası tembellikten oldu. Yazın burada bir ay boyunca tek başıma çalıştım. O zaman çok yoğun oluyordu. Şimdi de kalkıp vermeye üşeniyoruz. "Çay alabilir miyim?" diyene "Ocak orada, kalk al" diyoruz. Kola isteyene de "Dolaba daha yakınsın bi zahmet" falan... Dediğim gibi, biz buradakilerle aile gibi olduk artık.
Joker Cafe: İstiklal Cad. Abdullah Sok. Beyoğlu Sanat Evi’nin 2. katı.
Kimse istemezse sipariş de almıyorsunuz.
Evet. Kimseyi sıkıştırmak istemiyorum. Çünkü ben de kafelere gittiğimde başıma gelip dikildiklerinde rahatsız oluyordum. Onlar istemezlerse bir şey içmek zorunda değiller. Tercih kendilerinin. Kimi geliyor, oyun bedava olduğu için oynuyor ve bir şey yemeden gidiyor. Bu onların bileceği bir şey.
Böyle para kazanamazsınız tabii. Çünkü her şey zaten ucuz, oyunlar da ücretsiz. Üstüne bir de sipariş almıyorsunuz. Bari oyunların bir kısmı paralı olsaydı.
Aklıma geldi ama olmaz. Çünkü ben buranın ev gibi bir yer olmasını istedim. Arkadaşlarla evde oturup oyun oynar gibi... Zaman kısıtlaması gibi şeyler insanda çok stres yaratıyor. Biz de eskiden bazen oyun oynamak için kafelere giderdik ama neredeyse oyun kadar para verirdik.
Oyunlar ileride paralı olabilir mi?
Belki Play Station olabilir. Çünkü oturan kalkmıyor başından. Çok cüzi bir miktar yapılabilir. Zaten Play Station 2 alırsak taksitleri ödemek için mecburen yapılacak.
Hangi oyunlar var?
Aklınıza gelen bütün oyunlar var. Popüler oyunların dışında Avrupa’da 1999’da yılın oyunu seçilen Tikal var. Tamamen bir çirkeflik oyunu. En büyük talebi Tabu ve Play Station oyunları görüyor.
Burada turnuvalar da düzenleniyor, değil mi?
Evet, Winning Eleven ve Play Station turnuvası düzenlendi. Ödül de 10 milyon liraydı. Bu turnuvaları Play Station’a yeni kol almak için düzenledik. Katılım bedeli 2 milyon liraydı. Zaten ödülü de dışarı vermedik sonra.
Nasıl oldu?
Çünkü ben kazandım. Bütün gün antrenmanlıyım tabii. Bir de bazen müşterilerle birasına veya bulaşığına basketbol atışı yapıyoruz. Söylemesi ayıp geçen gün iki bira kazandım.
Müşteriler burada sanki kafenin diğer sahibi gibi...
Evet, duvarlara not asıyorlar. Buradaki birçok şeye insanların katkısı oldu. Bu şekle onların sayesinde de soktuk diyebilirim. Onlar bana "Fiyatlar ucuz, zam yapın biraz" diyorlar.