08.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
ELİF BERKÖZ ÜNYAY
En pahalı Türk resimleri sıralaması bir hafta içinde yapılan üç satışla değişti. 5 milyon YTL’lik fiyatıyla birinci sırada bulunan Osman Hamdi Bey imzalı “Kaplumbağa Terbiyecisi” yerini yine aynı ressama ait “İstanbul Hanımefendisi”ne bıraktı. Bu eser İngiltere’nin ünlü müzayede evi Sotheby’s’de 8 milyon YTL’ye alıcı buldu. Sıralamada üçüncü sıraya Antik A.Ş.’nin müzayedesinde 1,3 milyon YTL’ye satılan Şeker Ahmet Paşa‘nın “Ayvalar ve Narlar” adlı eseri yerleşti. Yine aynı müzayedede sunulan İbrahim Çallı‘nın “Üsküdar” tablosu listeye beşinci sıradan girdi.
Biz de müzayedecilere bu üç ressamın eserlerinin mali değerlerini, bu işe akademik düzeyde vakıf isimlere de sanatsal değerlerini sorduk. Ressamlardan hangi ressamı neden daha çok beğendiklerini öğrendik. En pahalı Türk resimleri listesinde yedinci sıradaki İbrahim Çallı tablosu “Ada’da Gezinti”nin sahibi koleksiyoner Cengiz Çetindoğan ise neden bu ressamların tablolarına sahip olmak istediğini anlattı.
“İbrahim Çallı’nın eserlerinin daha da değerleneceğini düşünüyorum”
Cengiz Çetindoğan (Koleksiyoner-Demsa Grup Yönetim Kurulu Başkanı)
2000 yılından beri 150’yi aşkın ressamımızın 500’e yakın eserini topladım. Koleksiyonumda üç ressamın da eserleri yer alıyor. Sanatsal yapıtlarını ve uğraşlarını değerlendirerek onları koleksiyonuma ekledim.
Osman Hamdi’nin açtığı kurumlarla Türk resim tarihinde ayrı bir yeri var. Şeker Ahmet Paşa Paris’te görmüş olduğu eğitimden, ressamlardan etkilenmiş. Onun Osman Hamdi’den aşağı kalır bir yanı yok. Her ne kadar Osman Hamdi’nin popülaritesi daha yüksek olsa da bana en cezbedici gelen ressam Şeker Ahmet Paşa.
İbrahim Çallı’nın eserlerinin ileride daha da değerleneceğini düşünüyorum. Zaten son beş yılda resim piyasasında fiyat artışları epey yol katetti, bu sürecek. Bu artışla benim koleksiyonumdaki Çallı, Şeker Ahmet Paşa ve Osman Hamdi eserlerinin fiyatı da yükseldi. Ama bu eserlerin hiçbirini satmayı düşünmüyorum çünkü Beyoğlu’nda “Demsa Collection” adında bir müze açma projemiz var.
“Fiyatları resmin kalitesinden çok, başka faktörler etkiliyor”
Prof. Dr. Hüsamettin Koçan (Akademisyen-Ressam)
Üçü de sanat tarihimiz açısından çok önemli isimler. Üçü de Batı’dan etkileniyor. Batı etkisini resme dönüştürürken farklı yöntemler kullanıyorlar. Osman Hamdi oryantalist. Şeker Ahmet Paşa’nın bir naifliği, püritenliği var. Dilinde minyatüre ait bir vurgu var, daha yerli bir dile sahip. Bu yüzden onu diğer ikisine göre çok daha samimi ve coğrafyasına yakın buluyorum.
Aralarında bir hiyerarşi kursam Şeker Ahmet Paşa’yı en tepeye koyardım. Kişisel listemde de İbrahim Çallı aşağı sıralarda yer alıyor.
Osman Hamdi entelektüel kişiliğiyle, kurduğu Sanayi-i Nefise Mektebi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi ile öncü bir adam. Resim tarihimizi etkilemesi bakımından bu yanının artıları var. Şeker Ahmet, Osman Hamdi kadar popüler değil.
Bu rakamlara aklım ermiyor. O neden daha ucuz, öteki neden daha pahalı? Bu fiyatları resmin kalitesinden çok başka faktörler etkiliyor. Popülarite, bu fiyatları veren insanların tercihleri gibi. “Kaplumbağa Terbiyecisi”nin satışında bir rekabet ortamı yaratma ve gündem oluşturma durumu vardı.
Koleksiyonerler “Ben bu resmi beğendim ve sahip olmak istiyorum” diyor. Sanat tarihi okuyarak ya da yapıtın üstünde estetik analizler yaparak tercihte bulunmuyorlar.
“Osman Hamdi’ye neden çok para verildiği konusundan anlamam”
Komet (Ressam)
Osman Hamdi çok usta bir oryantalist tabii. Şeker Ahmet Paşa da çok şeker ve naif. Onu daha çok seviyorum. Acayip bir saflığı var. Onun Osman Hamdi kadar usta olmayışı hoşuma gidiyor. İbrahim Çallı onlar kadar önemli bir ressam değil. Gecikmiş bir empresyonist.
Osman Hamdi’ye neden bu kadar çok para verildiği konusundan anlamam ama sanatın gelişimi için yaptığı şeylerden ötürü olabilir. Akademiyi kurması, Arkeoloji Müzesi’ni açması gibi.
“Osman Hamdi ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nden sonra popüler oldu”
Levent Çalıkoğlu (Sanat eleştirmeni-İstanbul Modern Ulusal Sergiler Şef Küratörü)
Osman Hamdi ve Şeker Ahmet batılılaşmadan itibaren modern resmi inşa etmeye çalışan sanatçılar. Çallı da şüphesiz çok değerli bir hoca ve ressam. Üçü de Türk resim tarihini etkilemiş.
Osman Hamdi’nin eserlerinin yüksek fiyata alıcı bulması doğal. Bu aralar böyle bir Osman Hamdi trendi var. “Kaplumbağa Terbiyecisi”nden sonra çok popüler oldu. Haklı olarak bir başka alıcı da aynı sanatçının bir başka eserine yine yüksek bir fiyat vermeyi uygun görmüştür.
“En pahalı resim demek en iyi resim demek değildir”
Dr. Nazan Ölçer (Sakıp Sabancı Müzesi Direktörü)
Müzayedeler insanı her zaman yanıltıcı sebeplere götürür. Bir koleksiyoncu vardır, bir ressamı sever, onun eserlerini toplar. Parası da varsa her şeye rağmen o eseri alır, fiyatı yükseğe çıkardıkça çıkarır. İşte bu yüzden en pahalı resim demek en iyi ressam demek değildir.
Bu isimler Türkiye için çok önemli ama bunların sağlam bir değerlendirmeye dayanak olduğunu düşünmüyorum. En büyük paralara satılan bir eserin, 10-15 yıl sonra tekrar piyasa sürüldüğünde, fiyatının düştüğü de çıktığı da oluyor.
“Aralarında en başarılı bulduğum ressam Şeker Ahmet Paşa”
Ömer Uluç (Ressam)
“İstanbul Hanımefendisi” çok feminist bir isim! Neyse ki “Kaplumbağa Terbiyecisi”nden kurtulduk,
o bir milli mizahtı!
Bu isimler bizim coğrafyamızın üç kültürel değeri. Aralarında en başarılı bulduğum ressam Şeker Ahmet Paşa. Resim yaptığı dönemde modernize olmuş, yeni şeyler söylemiş biri.
Yıllar önce sanat tarihçisi John Berger ile Resim Heykel Müzesi’ni gezerken onca resim arasında pat diye Şeker Ahmet Paşa’nın resminin önünde durdu. “Doğaya dışarıdan bakarak bir perspektifi oturtmamış, doğanın ortasında çizmiş. Değişik bir perspektif anlayışı ortaya koymuş” dedi.
Osman Hamdi Batı tipi resminin öğretiminin kurulmasına vesile olmuş. Ayrıca önemli bir Osmanlı bürokratıydı.
“Osman Hamdi’ninkiler ancak Arap dünyasından talep görebilir”
Raffi Portakal (Portakal Sanat ve Kültür Evi’nin sahibi)
Ressamların sanatsal ve maddi değerleri Türkiye’de henüz yerine oturmadı. Ama ümitliyim, zaman oturtacak. Eserlerinin fiyatlarıyla estetik değerleri arasında bir paralellik var mı yok mu konusuna gelince... Bu konuyu alıcı, satıcı ve o günün şartları belirliyor. Alıcıların eser ve şaheser arasındaki ayrımı yapabilmeleri için sanat dilini anlamaları gerekiyor. Siz gerektiği gibi İngilizce bilmiyorsanız o dilin ayrıntılarını bilmeniz, onu anlamanız mümkün değildir.
Şeker Ahmet Paşa dünya çapında bir ressam, kendine özgü bir tarzı var. Üçünü kıyasladığımda en başarılı bulduğum ressam o. Osman Hamdi Bey ise figürü iyi ve çarpıcı kullanmış, deseni kuvvetli.
İbrahim Çallı’nın dönemini yansıtan resimleri var. Çağı yakalamış. “Ada’da Gezinti” tablosu dönemi, o yıllarda yaşayan kadınları yansıtıyor. Estetik yanının dışında pek çok mesajı barındırıyor içinde.
Osman Hamdi’nin resimleri kolay okunuyor, anlaşılıyor. İnsanların hoşuna giden konuları işlemiş. Bugün onun resimlerinde işlenen konuları nostaljik bulunuyor.
“İstanbul Hanımefendisi” tablosunda Osman Hamdi büyük bir ihtimalle kadının sol kolunu tamamlayamamış.
En pahalı Türk resimleri listesine giren eserlerden sadece Osman Hamdi’ninkiler bence ancak Arap dünyasından talep görebilir. Avrupa için çekici olmaz bu eserler.
“Bu fiyatlar rekor sayılır ama olması gerekenin hâlâ çok altında”
Turgay Artam (Antik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı)
Bu fiyatlar bir önceki satışa göre rekor sayılır ama olması gerekenin hâlâ çok altında bir piyasa var. Dünya piyasalarında 60-140 milyon dolar gibi fiyatların konuşulduğu bir ortamda kendi sanatçılarımızın eserleri de çok yakında tahmin edemeyeceğimiz fiyatlara ulaşacaktır.
Osman Hamdi Bey’e “Kaplumbağa Terbiyecisi” ile yöneltilen ilgi sonucunda eserlerinin aslında ne kadar nadir olduğu da ortaya çıktı. “İstanbul Hanımefendisi”nin satışı sanat eserlerinin yükselen bir grafik izlediğinin en güzel kanıtı.
“Kaplumbağa Terbiyecisi” şu anda 10 milyon YTL açılış fiyatıyla müzayedeye girebilir. Bugünkü değeri yaklaşık 20 milyon doların civarında olmalıdır.
Bu ressamlar temsil ettikleri akımların Türkiye’de ilkleri oldukları için değerliler. Artık global bir piyasa söz konusu. Türk resmini almak ve sahip olmak isteyenler şu anda Türk koleksiyoncular. Yurtdışında bir eser çıktığında en yüksek rakamı yine Türk alıcılarımız verdiği için yurtdışında da fiyatlandırma yaparken Türk alıcılarının ödeyeceği rakam baz alınıyor. Yurtdışındaki sanat uzmanları da bu kriteri göz önünde bulundurarak Osman Hamdi Bey’in, Şeker Ahmet Paşa’nın ya da İbrahim Çallı gibi ressamlarımızın fiyat tespitini bizim öngördüğümüzden de yüksek değerlendiriyor.
Resimleri en çok para eden üç Türk ressam
Sultan Abdülaziz Paris’e gönderdi
Şeker Ahmet Paşa (1841-1907)
Tıp öğrenimini tamamlamadan Harbiye Mektebi’ne geçti. Resme ilgisi ortaya çıkınca Sultan Abdülaziz tarafından Paris’e gönderildi. Burada yedi yıl Gerome ve Boulanger atölyelerinde çalıştı. İstanbul’a dönünce bir yandan askeri kariyerini sürdürürken diğer yandan resim yaptı.
Başlıca eserleri “Karpuz Dilimli ve Üzümlü”, “Ağaçlar Arasında Karaca”, “Manolya ve Meyveler”, “Talim Yapan Erler”, “Tepe Üzerindeki Kale”.
Şeker Ahmet Paşa’nın desteğiyle güzel sanatlar okudu