28.09.2025 - 02:00 | Son Güncellenme:
SEYHAN AKINCI - Diane Lane’in içine girdiği girdaptan sıyrılmak için gittiği Toskana’da yakışıklı bir İtalyanla tanışıp “Toskana Güneşi Altında” mutluluğa koştuğu film, koltuğumdan kalkıp oraya gitmeliyim hissini bende uyandıran ilk işti. Romantik gün batımları, tam da el ele tutuşmuşken atıştırmaya başlayan kar ya da Avrupa’da bir yerden bir yere giderken trende bizi beklediğini umduğumuz hayatımızın aşkı... Gerçek hayat buna pek benzemese de birçoğumuz kurgunun içine dahil olmayı seviyoruz. Son yıllarda bunun en pratik yolu hayranı olduğumuz dizi ve filmlerin mekânlarını tatil rotamız olarak belirlemek. Öyle ki bunun bir adı bile var: Set turizmi! Adı yakın zamanda konsa da “Asmalı Konak”la büyüyen Kapadokya sevdamızdan “Gümüş”le şekillenen İstanbul Boğazı’ndaki köşkleri görme hevesine son yılların yükselen trendi set turizmi. 20 yıl önce, “Yüzüklerin Efendisi” üçlemesi turistleri Yeni Zelanda’ya çekmişti. Bugün, “White Lotus” hayranları dizinin çekildiği mekânlara akın ediyor. Kanal D’de yayınlanan “Uzak Şehir”in çekildiği Mardin de hem yerel hem de yabancı turistlerin ‘görülmesi gereken yerler’ listesinde. Kaymakam Mehmet Kaya’nın, “Tarihi konaklarda birçok dizi çekildi. Bugün de popüler dizilerden biri ilçemizde devam etmekte. Tabii bunun ciddi anlamda tanıtıma katkısı bulunmakta. Bu yıl itibarıyla yaklaşık 9 aylık süreçte 3 milyonu aşkın turiste ev sahipliği yaptı Midyat,” sözleri bu tabloyu ortaya koyuyor. Biz de 27 Eylül Dünya Turizm Günü’nün ardından Yeditepe Üni. Turizm İşletmeciliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Demet Genceli, Üsküdar Üni. İletişim Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Pınar Aslan ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile yakın gelecekte öne çıkan turizm trendlerini ve giderek büyüyen set turizmini konuştuk.

Doç. Dr. Demet Genceli: “Gece turizminin potansiyeli çok güçlü”
Yakın gelecekte turizmde öne çıkacak trendler neler olacak?
Tüm sektörlerde olduğu gibi turizmi de etkileyen en önemli gelişme teknoloji alanında. Bu kapsamda öne çıkan kavramlardan biri olan Ajanik AI (Agentic AI), yapay zekânın sadece soru-cevap vermesi değil, bir ‘ajan’ (agent) gibi kendi başına plan yapabilmesi, görevleri organize etmesi ve farklı kaynaklardan veri çekerek kullanıcı için aksiyon alabilmesi anlamına gelmekte. Turizmden örnek vermek gerekirse, yapay zekâya gitmek istediğiniz yeri, görmek istediğiniz müze ya da sergileri, ne yemek istediğinizi ve bütçenizi yazdığınızda Ajanik AI tüm bunlara kendi karar vererek seyahatinizi organize etmekte.

Bunun yanı sıra sürdürülebilirlik kavramının tüm sektörlerde ve toplumda öne çıkan bir kavram olduğunu biliyoruz. Ama turizm, sürdürülebilirlikten rejeneratif olmaya doğru bir yol çizmekte. Sürdürülebilirlik, turizmin olumsuz etkilerini azaltmayı hedefleyerek mevcut kaynakların korunmasına, çevresel, sosyal ve ekonomik zararları en aza indirmeye odaklanırken rejeneratif turizm sadece zararı azaltmayı değil, aktif olarak iyileştirmeyi hedeflemekte. Turizmin bulunduğu destinasyona katkı sağlaması; doğa, toplum ve ekonomi üzerinde ‘net pozitif etki’ bırakması önemlidir. Örneğin bir destinasyonda turistler sadece doğayı korumakla kalmamakta, aynı zamanda fidan dikim programlarına katılıp, sulak alan restorasyonuna destek olmakta. Yerel halk da sadece bir izleyici olarak değil, turizm faaliyetlerine ve kararlarına aktif katılımcı olarak öne çıkmakta. Böylece turizm vasıtasıyla doğa ve toplum daha güçlü hâle gelmekte.

Turizmde öne çıkan trendlerden bir diğeri de Noctourism denilen gece turizmi. Gece deneyimlerini merkezine alan bu turizm çeşidinde gece safari turları, gece açık hava konserleri, festivaller, gece yürüyüşleri, gece gastronomi turları ve şehir ışıklarını da içine alan gece gözlemleri yer almakta. Çok az bilinen ve niş bir segment olan gece turizmi potansiyel olarak güçlü bir turizm seçeneği.
Bir diğer öne çıkan trend olan Astroturizm ise gökyüzü, yıldızlar, gezegenler, güneş/ay tutulmaları ve uzay temalı deneyimler için yapılan seyahatleri içermekte. Yıldız, ay, gezegen gözlemleri ve gelecekte artacağı ön görülen uzay seyahatleri bu turizm trendinin içeriğini oluşturmakta.
Set-jetting (ekran/film kaynaklı seyahat) ise turizmde çok önemli bir potansiyel. Nitekim verilere göre turistlerin yaklaşık yüzde 66’sı film/dizi etkisiyle rota seçtiğini söylemekte; 2025 ‘Set-Jetting Forecast’ listeleri artık yıllık planlamanın parçası hâline gelmekte. Hatta set etkisi yalnız Hollywood’dan gelmemekte, Hallyu (Kore Dalgası) da global ziyaret akışlarını Güney Kore destinasyonuna doğru yöneltmekte.

Set turizmi nitelikli turisti çekmek için bir çıkış noktası olabilir mi?
Globalde çok örnek olsa da ilk akla gelen örnekler, “Emily in Paris” noktalarında yoğun ziyaret; “Wednesday”in Romanya ve 2024’te İrlanda’ya taşıdığı set etkisi; “Game of Thrones”un Dubrovnik’e turist artışı yaratması olabilir. Doğru tasarlandığı yani doğru destinasyon yönetimi, doğru ürünleştirme ve sürdürülebilirlik ile nitelikli turist çekilebilir. Yerelde ise Türk dizileri 150’den fazla ülkede yayında, 2023’te 1 milyar dolar ihracat ve 2020-2023’te yüzde 184 küresel talep artışı bildirildi. Bu ‘ekran erişimi’ turizm için büyük bir potansiyel. Türkiye’nin doğal/şehir sahneleri, tarih-kültür derinliği ve güçlü yapım ekosistemi ve set-jetting yoluyla yüksek harcama yapan pazar segmentlerini mevsim dışına yaymak, yeni destinasyonlara akışı yönlendirmek ve kişi başı geliri artırmak mümkün. Bunu en iyi şekilde Türkiye’deki dizilerin çekildikleri bölgeleri izleyicilerle gastronomi, etkinlik, rehber, müze gibi diğer turizm unsurlarıyla doğru bir şekilde birleştirip yepyeni bir turistik ürün ortaya çıkararak sağlayabiliriz.

Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur: “Eşref Rüya” ile Türkçe dersi
Yüzyıllardır “Binbir Gece Masalları”ndaki sihirli lamba ve uçan halı gibi oryantalist klişelerle özdeşleşen İstanbul, artık diziler üzerinden hayal ediliyor. İmkânsız aşkların, ihtişamlı konakların ve Boğaz manzarasının büyüsüne kapılıp gelen turistler, Türkiye ekonomisine katkıda bulunmakta. Özellikle Latin Amerika ve Orta Doğu’daki melodram tutkunları, entrika ve intikam senaryolarının peşinden İstanbul’a seyahat ediyor. “Eşref Rüya” dizisini izleyip İstanbul’da Türkçe öğrenmeye başlamış bir öğrencim, bu dönem Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyacak. Tarihin “Muhteşem Yüzyıl” üzerinden tahayyül edildiği günümüzde birçok turist, Osmanlı İmparatorluğu dönemini diziler sayesinde keşfediyor. “Kara Para Aşk”ın ve “Aşk-ı Memnu”nun geçtiği yalıların önünde heyecanla fotoğraf çektirenler, dizilerin turizmi canlandırdığının göstergesi. Türkiye’nin global turizm tanıtım platformu GoTürkiye.com’da yayınlanan mini diziler; “Antalya Gambit” (Meryem Uzerli-Kaan Urgancıoğlu) ve “İstanbul My Love” (Afra Saraçoğlu-Engin Akyürek) aşk ve heyecan dolu bir macera vadediyor. “Bir varmış bir yokmuş” ile başlayan öyküler gibi İstanbul ‘zamansız’, Antalya ise ‘yeryüzünde bir cennet’ olarak tasvir edilmiş. İzlediğimiz lüks ve seküler hayatlar Türkiye’nin çok kültürlülüğünü göz ardı etse de esmer, yakışıklı karakterler ve egzotik müzikler ile süslenmiş hayallerin turist çekeceğine inanıyorum.

Doç. Dr. Pınar Aslan: “İstanbul Boğazı o kadar güzel mi? diye soruyorlar”
’Set turizmi’ kavramı giderek yaygınlaşıyor ve turizmde hareketlilik yaratıyor. Dizi ya da sinema sektöründe bu anlamda en çok turist çeken yapımlar ve adresler hangileri?
Dizilerin çekildiği lokasyonları ziyaret etme isteği hayranlığın üst seviyesi diyebiliriz. Burada dizinin ve çekildiği lokasyonun yanında bu lokasyonu çok ustaca vurgulamanın etkisi var. Türk dizisi hayranları ilgiyle izledikleri dizilerin çekildiği yalıları, dizi setlerini veya şehirleri ziyaret edip hem orada bizzat bulunmak hem de sevdikleri oyuncularla iletişim kurmak isteyebiliyorlar. Listenin başında her zaman İstanbul ve İstanbul Boğazı’nın eşsiz güzelliği geliyor. Dünyanın farklı ülkelerinde Türk dizisi hayranlarıyla yaptığım görüşmelerde bana genelde hep “İstanbul Boğazı gerçekten o kadar güzel mi?” sorusu gelir. İstanbul’da bulunmuş bir hayran da o güzellikten söz eder. Kapadokya da yine inanılması zor güzelliğiyle her zaman önemli bir turizm destinasyonu hayranlar için.

”Uzak Şehir” ve Mardin bir fenomene dönüşmüş durumda son dönemlerde öne çıkan diziler ve lokasyonlar hangileri?
Türk dizileri sadece Türk seyirciye ulaşırken de ülkemizde farklı yerleri turizm destinasyonuna dönüştürme potansiyeline sahipti. “Asmalı Konak” hem dizinin çekildiği konağı hem de konağın bulunduğu bölgeyi popülerleştirmişti. Sonrasında da Ege kasabalarından Güneydoğu Anadolu’ya birçok bölge bu şekilde ünlü oldu. “Uzak Şehir”, Mardin’i yeniden görünür hâle getirdi, öncesinde de bölgede çekilen birçok dizi sayesinde Mardin zaten popülerdi. “Uzak Şehir”in getirdiği başarı sonrası dizi sektörünün ilgisi yeniden Doğu’ya ve dolaylı olarak töre dizilerine döndü. Senaryoda biraz olsun farklılaşmayı başaran dizilerse hemen başarı yakalıyor ve bu başarı dizinin çekildiği lokasyonu da popüler hâle getiriyor. Bu sene eylülde başlayan yeni dizilerle İstanbul’un yanında Güneydoğu Anadolu’nun hazinelerini sık sık göreceğiz sanırım.
GoTürkiye bu yaz İstanbul ve Antalya’da çekilen mini dizilerle bir hamle yaptı, bu adımı nasıl yorumluyorsunuz?
Gayet olumlu bir gelişme. Türk dizilerinin gösterdiği başarının ülke ve yer markalama açısından stratejik bir kullanımı olarak değerlendirilebilecek bu diziler, etkileşim oranları itibarıyla başarıya ulaşmış görülüyor. Seriyi Türkiye’nin farklı destinasyonları ve yeni aktör-aktris eşleşmeleriyle devam ettirmek de mantıklı bir hamle olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken otomatikleşmemek. Yani Türk dizilerinin başarı sırrının sadece güzel-yakışıklı oyuncular ve seyre değer manzaralardan fazlası olduğunu unutmamak.
