Pazar "Türkiye’de eşcinsellere hakları verilmezse AB hayal"

"Türkiye’de eşcinsellere hakları verilmezse AB hayal"

27.10.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Türkiye’de eşcinsellere hakları verilmezse AB hayal"

Türkiye’de eşcinsellere  hakları verilmezse AB hayal





Dünyanın büyük gay ve lezbiyen federasyonlarından olan ILGA’nın genel sekreteri Kürşad Kahramanoğlu geçen hafta üç günlüğüne Türkiye’ye geldi. Kahramanoğlu 25 yıldır İngiltere’de yaşıyor. Türkiye’de ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra İngiltere’de felsefe okudu ve bir süre akademisyen olarak çalıştı. Şu anda da İngiltere’nin en büyük kamu sendikalarından UNISON’un dış ilişkilerini sürdürüyor. Üç yıldır da ILGA‘da ki görevini Güney Afrikalı Phumi Mtetwa ile birlikte yürütüyor.
Kahramanoğlu, ILGA’daki konumu gereği dünyayı dolaşıyor. Röportajdan bir gün sonra Lizbon’a gitti. Ardından da Sidney’e gidip Dünya Gay Olimpiyatları’nda bulunacak.

Neden Türk basınına röportaj vermek istemiyorsunuz?
Çünkü Türkiye’de eşcinsellik bir fantezi veya eğlence unsuru olarak kullanılıyor. Bense bunun bir insan hakları sorunu olduğunu düşünüyorum ve uğraşım bu yönde. Kimseye magazin malzemesi olmak niyetinde değilim. Türkiye’de şöhret aramıyorum ve istemiyorum.

Türkiye’yi neden terk ettiniz?
Doğruyu söylemek gerekirse 70’li yıllarda Türkiye’de onurlu bir gay olarak yaşamak mümkün değildi. Eğitim falan da var ama esas neden bu. Ben onurumdan ve gururumdan taviz vermeden normal bir insan gibi yaşamak istedim. Cinselliğimin buna engel olmasını istemedim. Türkiye’de yaşamak isterseniz bazı roller oynamalısınız. Bir insan mesleğinde iyi ya da kötü olabilir ama onun kiminle yatağa girdiği kimseyi ilgilendirmez. Ve hâlâ Türkiye’de eşcinseller dediğiniz zaman bir kavram kargaşası yaşanıyor.

Nasıl bir kavram kargaşası bu?
Ben eşcinsel dediğim zaman cinsellikleri şöhret ya da parayla kalkanlanmış 10-15 insandan bahsetmiyorum. Ben fabrikada işçilik yapan, askere giden, işsiz, varoşlarda yaşayan ve sayıları milyonları bulan insanlardan bahsediyorum. Onların durumları çok farklı. Şöhret ya da para gibi kalkanları yok.

ILGA’nın Türkiye’ye bakış açısı nasıl?
ILGA, Türkiye’yi AB’ye girmeye çalışan Doğu Avrupa ülkeleri gibi görüyor. Kanunlarında açık bir ayrımcılık yok, yani burada bir insan eşcinsel olduğu için hapse girmiyor ama uygulamada var. Hortum Süleyman denen bir adam var, ben de yıllardır takip ediyorum. Bu adamın Beyoğlu’nda yakaladığı eşcinselleri dövdüğü bilindiği halde hiçbir ceza almadan görevine devam etti. Bu hiçbir Avrupa ülkesinde kabul edilir bir şey değil.

Siz Türkiye için ekstra bir şey yapıyor musunuz?
25 senedir yurtdışında olsam da Türkiye’ye sevgim günden güne arttı. İstiyorum ki medeni bir seviyeye gelsin. Ama Türkiye’deki durumu ben düzeltemem, ILGA da düzeltemez. Türkiye’yi Türkler düzeltir.

Türkiye’deki eşcinsel hareketin durumu nasıl sizce?
Eşcinsel hareketin diğer insan hakları mücadeleleri gibi dört safhası vardır. Birinci safhada yok oldukları kabul edilir, ikincide var oldukları anlaşılır ve bir komedi rolü yüklenilir. Üçüncü aşamada baskı, dördüncü aşamada kabul görürler. Biz şu an ilk üç aşamanın kargaşasını yaşıyoruz. Esas önemli aşama birinci aşama. Milyonlarca insan önce kendileri reddediyor cinselliklerini. Türkiye’de yüz binlerce insan gay ve lezbiyen oldukları halde evliliğe itiliyor.

25 yıl önceki Türkiye ile şimdiki arasında bir fark var mı?
Evet. Türkiye’de 25 sene önce bir gay kulüp ya da gazetede eşcinsellik üzerine ciddi bir yazı gibi şeyler yoktu. ODTÜ’de okurken böyle bir organizasyon önerdiğimde bana deli muamelesi yapmışlardı, ki ODTÜ çok ilerici bir okuldu. Şimdi okullarda standlar açabiliyorlar.

"Gay’lerin en büyük düşmanı gizli gay’ler"
Peki sizce toplumun eşcinsel kadınlara ve erkeklere bakış açısı arasındaki fark ne? Hangisinin durumu daha zor?
Bu zor bir soru. Bu, kadının Türkiye’deki yeriyle alakalı. Türk toplumunda kadın anne olabilir, sanatçı olabilir ama hafifmeşrep olamaz. Böylesi rolleri biçtiğiniz kadın bunları reddedip "Ben lezbiyenim, ana olmayacağım. Ana olursam da bir erkekle yaşamayacağım" dediği için durum daha zor. O yüzden lezbiyenler daha zor organize oluyorlar.

Erkekler için durum ne?
Erkekler gay olduklarını açıkladığı zaman yarattıkları tehdit ayna tutma problemi oluyor. Toplumda çok sayıda gizli gay var ve bu yüzden "Acaba beni de mi ele verir?" korkusu çok fazla. Bir gay’in en büyük düşmanı gizli gay’lerdir. Türkiye’nin çok köşe noktalarında gizli gay’ler var ve bunlar en büyük düşmanlarımız.

"Toplum gay evliliklerini tehdit olarak görüyor"
Türkiye’de şu anda gay evlilikler çok gündemde. Neden bu kadar ön plana çıktı bu konu?
Türkiye için bu konuya cevap veremem ama dünyadaki nedenini biliyorum. Evlilik heteroseksüelliğin son kalesi olarak kabul ediliyor. Heteroseksüeller sadece kendilerinin yapabildikleri bir şey olduğunu düşündükleri evliliğe, gay’lerin de el attıklarını gördükleri zaman bunu kendilerine yöneltilmiş bir tehdit olarak algılıyorlar. Bu yüzden bu politik bir sorun haline geldi.

AB’ye girmek için eşcinsellerle ilgili ne yapmak gerekiyor?
Eğer legal olarak bir ülkede eşcinsellere karşı ayrım varsa şartları ne kadar iyi olursa olsun AB üyesi olamaz. Bu yüzden mesela Kıbrıs anayasasında değişiklikler yapıldı. Sovyet rejiminden gelen ülkelerde hâlâ açık bir ayrım var. Bulgaristan’da beş seneye kadar hapis cezası uygulanıyordu. Ama beterin de beteri var. Mesela İran’da eşcinselleri üzerlerine duvar yıkarak öldürüyorlar.

Sizce AB için bu konu neden bu kadar önemli?
AB başlangıçta bir ekonomik birlik olarak ortaya çıktı ama sonradan bir topluluk haline geldi. Ve bu toplulukta bazı değerler dokunulmaz olarak kabul edilmiş durumda. Bunların başında da insan hakları geliyor. İnsan haklarını da istediğiniz gibi ayıramazsınız. "Kadın eşitliği olsun da eşcinsellere olmasın" gibi bir şey söz konusu olamaz.

Bu şartlar altında Türkiye’nin AB’ye girme şansı nedir?
Bu şartlar altında AB’nin Türkiye’yi kabul etme durumu yok. Gay’ler için demiyorum, genel olarak söylüyorum. İnsan haklarını layık olduğumuz için istemeliyiz. Yoksa AB’ye girip daha fazla para alalım diye değil. Bizdeki politikacıların ikiyüzlülüğü bana sorarsan burada. Çok açık olarak söylüyorum: Türkiye’de eşcinsel hakları konusunda bir ilerleme olmazsa AB bir hayaldir.

"Gay partisi kurulsa barajı rahat geçer"
Yakında seçimler var. Siz dışarıdan ve bu işin içinde olan bir göz olarak siyasi partilerin bu konuya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de bir seçmen kitlesine bakalım, yüzde 10’u zaten eşcinsel. Bir anda bir gay partisi olmaz ama kurulsa barajı geçer. Şu anda bütün partiler tütün üreticisinden türbana kadar birçok konu hakkında, birçok gruba hitap ediyor. Bu partilerin cinsellik konusunda ağızlarına kilit vurulmuş durumda.

Neden böyle?
Benim şahsi fikrim Türkiye’de ciddi kitlelere hitap eden bir eşcinsel organizasyon yok. Mevcut olanların gücü yetersiz. Bunun birinci derecede sorumluluğu eşcinsellere düşer. Herkes kulübe gitmeyi, cinselliklerini yaşamayı biliyor ama politik bir organizasyon konusunda son derece utangaçlar. İkinci sorumluluk da Türkiye’nin entelektüellerine ve yazarlarına düşer.

Partilerin bildirgelerinde eşcinsellere yer vermemesi kimler için bir kayıp? Eşcinseller için mi, partiler için mi?
Her ikisi için de bir kayıp. Çünkü olmadığını varsaymakla bir şey yok olmaz. Eşcinsellik Türkiye’de var ve olmaya da devam edecek. Türkiye’de daha baskıcı bir düzen de olsa var olacak. Türkiye’deki bütün partilerin tek anlaştığı konu eşcinselleri yok saymak. Bu anlayışı onlardan bekleyemeyiz, bizim istememiz lazım. Haklar verilmez, alınır. Demokrasiyi yaşatmak için bunu istemek lazım.

İngiltere’deki durumu anlatır mısınız?
İngiltere de tutucu bir memleket. İlk başlarda oradaki partiler de bu konuya dokunmak istemediler. Oy kaybı getireceğini düşündüler. Sonradan anlaşıldı ki İngiltere’deki partilerde eşcinsel dostu olmak partiye oy kaybettirmek yerine oy kazandırıyor. Şimdi üç ana parti -Muhafazakar Parti de dahil- eşcinsellere destek vermek için yarışıyor. Merak ediyorum: Türkiye’deki partilerin kadın kolu, gençlik kolu var da neden bir eşcinsel kolu yok? Bu bir partinin barajı geçmesini çok etkiler.

ILGA (International Lesbian and Gay Association / Uluslararası Lezbiyen ve Gay Birliği) 1978 yılında kuruldu. Merkezi Brüksel’de olan federasyonun temel amacı eşcinselliğin bir insan hakkı olduğu ve insanların eşcinsellikleri yüzünden itilip kakılmaması gerektiğini anlatmaya çalışmak. ILGA’nın temel hedefleri arasında Avrupa Birliği’ne girmek isteyen ülkelerde eşcinsellerin durumuyla ilgili çalışmalar yapmak da var. ILGA’nın üç tür üye grubu bulunuyor. Lezbiyen, gay ve transseksüel dernekleri tam üyeler. Destekçi üyeler ise bunun insan hakkı olduğuna inanan Avrupa’nın çeşitli siyasal partileri, işçi sendikaları ve sivil toplum örgütleri. Üçüncü tür üyeler de bireysel üyeler.































Yazarlar