Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Karen E. Wetterhahn, Dartmouth Koleji'nde kimya profesörüydü ve Dartmouth Toksik Metaller Araştırma Programı'nın kurucu direktörüydü. Ağır metaller konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Wetterhahn, araştırmalarını krom üzerine yoğunlaştırmış olsa da cıva üzerine de önemli çalışmaları olduğu bilinen bir isimdi.
Karen E. Wetterhahn, 1996 yazında bir laboratuvar çalışması sırasında en tehlikeli cıva bileşiklerinden birisi olan dimetil civanın canlı organizmalar üzerindeki etkisiyle ilgili çalışıyordu. Laboratuvarda çalıştığı sırada eldivenine birkaç damla dimetil civa dökülen Wetterhahn, durumu fark eder fark etmez prosedür gereği eldivenini değiştirdi ve çalışmaya devam etti. Ancak farkında olmadığı şey, laboratuvarda kullanılan eldivenlerin güvenlik bakımından yetersiz olmasıydı ve Wetterhahn bunu kısa süre içinde trajik bir şekilde öğrenecekti. Bileşik, cildine nüfuz etmiş ve kan dolaşımına karışmıştı.
10 AY SONRA HASTANEYE KALDIRILDI, KURTARILAMADI
Dimetil civanın eldivenini geçerek önce cildine nüfuz etmesi, ardından kanına karışmasından kısa süre sonra Wetterhahn’ın vücudunda zehirlenme belirtileri görünmeye başladı. Kasım 1996'da Wetterhahn kusmaya ve mide bulantısı hissetmeye başladı. Aynı zamanda denge güçlüğü, konuşma ve görme problemleri de vardı ve Wetterhahn’ın hayatı normal şekilde devam edemez hale gelmişti. Durumu ağırlaşan bilim insanı, laboratuvarda yaşanan kazanın ardından yaklaşık 10 ay sonra hastaneye yatmak zorunda kaldı. Hastanede yapılan tahliller sırasında Karen'ın cıva zehirlenmesi geçirdiği belirlendi. Ancak bu zehirlenme hafif bir maruz kalma sonucu olmamıştı ve tahliller sonucu elde edilen verilere göre Wetterhahn, güvenli eşiğin yaklaşık 800 kat üstünde civaya maruz kalmıştı. Ocak 1997'nin sonlarında Wetterhahn'a cıva zehirlenmesi teşhisi kondu ve kısa süre sonra, zehirli kimyasalın vücudundan atılmasına yardımcı olacak ilaçlarla tedavi edilmeye başlandı.

Wetterhahn hastanede yaşam mücadelesi verdiği sırada Dartmouth Koleji'ndeki arkadaşları ona yardımcı olabilmek adına cıva hakkındaki araştırmalarını yoğunlaştırdı. Aynı dönemde, Wetterhahn dışında başka kimsenin dimetil cıvaya maruz kalıp kalmadığını anlamak için onunla temas eden herkes ve her şeyden örnekler alarak inceledi. Doktorların tüm çabalarına rağmen, kanındaki cıva seviyesinin çok yüksek olması sebebiyle Wetterhahn, şubat ayında komaya girdi ve 8 Haziran 1997'de hayatını kaybetti.
Wetterhahn'ı tedavi eden toksikoloji ekibinde görevli olan Dr. David Nierenberg'e göre, Wetterhahn'ın son isteklerinden biri, diğer araştırmacıların kendisi gibi hastalanmaması için bilim insanlarının ve doktorların dimetil civayı araştırmaları oldu.
ÖLÜMÜ GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ BÖYLE DEĞİŞTİRDİ
Wetterhahn’ın ölümü, Dartmouth ve dünyanın dört bir yanında benzer çalışmalar yapan bilim insanlarının toksik maddelerle çalışırken aldıkları önlemleri değiştirdi. Yaşanan olay üzerine yapılan çalışmalar sırasında Wetterhahn'ın deneyler sırasında kullandığı lateks eldivenlerin, özellikle tehlikeli bir organik cıva bileşiği olan dimetil cıvaya karşı hiçbir koruma sağlamadığı tespit edildi. Daha sonra yapılan araştırmalarda, 1865'te İngiltere’de yapılan benzer çalışmalarda ve 1972'de bir Çek kimyager dahil olmak üzere, daha önce birkaç kişi daha dimetil cıva zehirlenmesinden ölmüş olduğu tespit edildi. Geçmişte yaşanan ölümlere rağmen Wetterhahn’ın ölümüne kadar kimse maddenin gerçekte ne kadar tehlikeli olduğunu anlamamıştı. Wetterhahn’ın ölümü, bunu değiştirecek ve insanların bildiği en zehirli maddelerden biri için yeni güvenlik standartlarının getirilmesini sağlayacaktı. 
Wetterhahn’ın ölümünün ardından, aynı yıl İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresi, Dartmouth Koleji’ne tek kullanımlık eldivenlerin koruma seviyesine ilişkin personeli yeterince eğitmediği için para cezası verdi ve Wetterhahn'ın ölümü hakkında bir bülten yayınlayarak bilim insanlarına laboratuvarda almaları gereken önlemleri ilan etti. Dimetil cıva ve benzeri toksik bileşiklerle çalışan bilim insanlarının daha etkili eldivenler kullanması, yüz koruyucu siperlikler kullanmaları zorunlu hale geldi ve toksik maddelerle çalışan bilim insanlarının düzenli olarak kan ve idrar tahlili yaptırmaları tavsiye edildi. Wetterhahn’ın ölümü, cıva zehirlenmesine maruz kalma ile belirtilerin ortaya çıkması arasında geçebilecek uzun zaman dilimi konusunda da mevcut bilgilerin değişmesine neden oldu. Wetterhahn, semptomları ortaya çıkmaya başladığında laboratuvarda yaşadığı olayı büyük ölçüde unutmuştu. Yapılan araştırmalara göre, büyük dozlarda cıvanın küçük dozlara göre daha erken zehirlenme semptomlarına yol açacağı tahmin ediliyordu, ancak Wetterhahn’ın ölümü bunun aksini kanıtladı ve bu konuda alınan önlemleri daha da etkili hale getirdi.
Wetterhahn'ın ölümünün kendisinin hatırasına ve çabalarına saygı gösterebilmek amacıyla Dartmouth’da verilen yıllık ödüllerde de düzenleme yapıldı ve Karen Wetterhahn Anma Ödülü verilmeye başlandı.