Kültür Sanat 2007 biterken

2007 biterken

30.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hem gençlerden hem eski kuşaklardan birçok şairin önemli kitaplarının çıktığı hem de çok güzel 'ilk kitap'ların yayımlandığı bir yıl oldu 2007.

2007 biterken

GENÇ ŞAİRLER, ÇITASI ESKİSİNDEN DAHA YÜKSEK BİR YARIŞTALAR ARTIK... 2007'nin son yazısı bu. Bir yıl çabucak geçiverdi. Yer darlığı yüzünden, yıl içinde yayımlanmış şiir kitaplarının çoğundan söz edemedik. Ettiklerimizse kısa değinmeler biçiminde. Oysa hem gençlerden hem eski kuşaklardan birçok şairin önemli kitapları çıktı bu yıl. Bunlardan kısa kısa söz ederek 2007'yi kapatmak istiyorum. Ne kadar yakınırsam yakınayım, az yazan şairleri sevdiğimi fark ediyorum giderek. Az yazma, bir tür kendini koruma gibi geliyor bana. Neden koruma? Kalıplaşmaktan, kendini tekrardan, birbirine benzer şeyler üretmekten, avara kasnak gibi boşuna çalışmaktan... Bu yüzden İzzet Yasar'ın "Asla Yazamayacaksın O Şiiri" (Yasakmeyve) adlı kitabına cankurtaran gibi sarıldım. Yasar, yukarıda saydığımız tehlikelere karşı her zaman uyanık kalmış bir şairdir. O da, tıpkı Akif Kurtuluş gibi, canı ne zaman isterse, şiir onu ne zaman zorlarsa yazar. Gel gör ki, şiiri, kalıplaşmış önyargılar engelini aşamadı bir türlü; kolay bir benzetmenin sonucu olarak her zaman Ece Ayhan ile birlikte anıldı. Oysa bunun basit bir önyargıdan başka bir şey olmadığını anlamak için, Yasar'ın kitaplarına makro bir bakışla bakmak yeter. Özellikle de, bu son kitabına. Yasar'ın şiiri, Ayhan'ınkinin aksine, çokizlekli, takıntıları olmayan, ısırıcı ama Ece'nin son ürünlerinden daha sağlıklı bir şiirdir.A. Adnan Azar'ın "Beyaz Ayarı" (YKY) nihayet çıktı. Arka kapak yazısını yıllar önce yazmıştım. Kitap 37 bölümlü bir tek şiir ("Işık Oyunları") ile "Ve Bir Şiir" adlı iki bölümden oluşuyor. Azar da, az yazan şairlerden. "Işık Oyunları" 'dedi'lerle gelişen, tek kişilik uzun bir diyalog. Olumsuzluklarla olumlamanın, unutuşla, 'yaşananlardan sızan unutamamak'ın, 'eski bir rüya olan yaşamamak'ın, 'her şey(in) tuzun belleği kadar' olduğu, 'mesafelerin acıdığı' acılı bir şiir: 'gelmiş bulundum'un şiiri. Şeref Bilsel, son yılların çalışkan kalemlerinden. Şiirler, şiir üzerine yazılar yazıyor; yılın önde gelen şiir yıllıklarından birinin editörlüğünü yapıyor. Bu yıl üçüncü şiir kitabını çıkardı: "Mecnun Dalı" (Yitik Ülke Yay.). Bilsel bu kitaptaki şiirlerinde, gündelik gerçeklerden yola çıkıyor, alışılmış bir dille öylesine konuşuyormuş gibi bir şeyler söylüyor, bakıyorsunuz şiir oluyor. Az yazan şairler Örneğin, "yarın SSK'ya gidip günlerini toplatacak babam" diyor; "biz yoksulluğu doğuya gelin verdik/ve bir daha hiç kesilmedi saçları!" diyor. "Verasus" şiirinde, kendini yenilemiş, modern bir Külebi; "ya ev" şiirinde bir Necatigil; kendiyle uzun konuşmalarda bir Cansever bulur gibi olduğunuz anda, bunun bilincinde olan Bilsel, bir Süreya ustalığı ve el çabukluğuyla kendini ayırıyor onlardan: "evi hünerleyip ağzımı elinin rüzgârıyla doyurdum". Öte yandan çok güzel 'ilk kitap'ların yayımlandığı bir yıl oldu 2007. Arkadaş Özger İlk Kitap Şiir Ödülü Seçici Kurulu bir hayli zorlanacak gibi görünüyor bu yıl. Bülent Keçeli'nin "gen tecrübeleri", Hasip Bingöl'ün "kayıp tablet"i, Fahri Güllüoğlu'nun "magmanın gözleri", Orhan Göksel'in "Salâ"sı, Cüneyt Uzunlar'ın "En Ki Dû"su, 2007 Yaşar Nabi Gençlik Şiir Ödülü'nü kazanan Yusuf Uğur Uğurel'in "Yağmuru Bekleme Odası" bunlardan yalnızca birkaçı. Daha sonraki yıllarda 'inkâr' edilecek, pişmanlık duyulacak, gözlerden kaçırmaya çalışılacak ilk kitaplar, çoğunlukla 'kendi yayını' olarak yine ve hâlâ yayımlanıyor, bu kesin; ama yayınevlerinin, şiir kitabı yayımlarken eleği bir hayli sık tuttuğu da kesin. Yoksa, '80'li, '90'lı yıllar sonrası şiir / şair patlamasına karşın bu denli nitelikli ilk şiir kitabı olayını açıklamanın başka bir açıklaması olamazdı. Bir de, belki, geride bıraktığımız şiir birikiminin, şair adaylarına, şiire daha donanımlı olarak başlama zorunluluğunu getiriyor olması ileri sürülebilir. Genç şairler, şair adayları çıtası eskisinden çok daha yüksek bir yarışta buluyor kendilerini. Şurası kesin ki, şairlik giderek zorlaşıyor. Toplumsal olaylarda geriye dönük varsayımlarla birtakım yargılara varmak yanlıştır, ama yine de diyorum ki, '80 sonrası şiirin bugün adı ünlüye çıkmış birçok şairi, bu koşullarda yarışa girmiş olsaydı, dökülür kalırdı. Şairlik giderek zorlaşıyor