İYİLER VE KÖTÜLERİN AMANSIZ SAVAŞI: “TİNKER BELL VE KORSAN PERİ”

Bazen çocuk olup, sorumluluklardan kaçmak isteriz. Çocukluğumuzu bugüne taşıma hevesimiz de ayrı bir keyif olsa gerek… Ne mutlu ki, animasyon filmleri bizi çocuklaştırıyor. Aslında her hafta animasyon filmi seyretme şansımız olsaydı, ne hoş olurdu öyle değil mi? Üzülmeyin size güzel bir haberimiz var: Tinker Bell ve Korsan Peri’yi 23 Mayıs’tan itibaren sinemalarda seyredebilirsiniz.

Her ne kadar büyüsek de çocuk kalmayı severiz, içimizdeki çocuğu harekete geçiren animasyon filmleriyle, coşkumuz katbekat artar. Animasyon dünyasında hayat öyle toz pembedir ki, çoğu zaman o dünyanın parçası olmak isteriz. Pollyannacılık oynayan anime karakterler eşliğinde, pastel renklerin hakim olduğu uzak diyarlara doğru yol alırız. Yaşadığımız dünyada sorunların çözülmesi çok zaman alırken, animasyon dünyasında herşey çabucak çözülüverir. Kötücül olaylar, yerini iyicil olaylara bırakır. Anime karakterlerin içlerinde fedakarlık duygusu o kadar güçlüdür ki, yardıma ihtiyacı olan herkese el uzatırlar. Art niyetleri yoktur. Naif, sevimli, sempatik, güleryüzlü ve cesur karakterlerle örülü animasyon filmleri, içimizi kıpır kıpır etmekle kalmız, adeta endorfin (mutluluk hormonu) salgılamamıza vesile olur. Kah tebessüm eder, kah kahkaha atarız. Kısa süreli de olsa sorunlardan uzaklaşmanın sevincini yaşarız. Sonra da keşke hiç bitmeseydi diye iç geçiririz.

Haberin Devamı

78 DAKİKA BOYUNCA KENDİNİZİ EĞLENCENİN DORUKLARINDA HİSSEDECEKSİNİZ

Tüm bu yazılanları doğrulayan “Tinker Bell ve Korsan Peri”, canlı animasyon tekniğiyle çekilen eğlenceli ve kendine has bir animasyon filmi. “Tinker Bell ve Korsan Peri” başta çocuk izleyicileri hedef alıyor gibi gözükse de, bu kesinlikle doğru değil çünkü “Tinker Bell ve Korsan Peri” hepimizin gönül rahatlığıyla izleyebileceği sevimli bir film. Tek eksi tarafı 78 dakika oluşu. Dudağımıza bir parça bal çalan “Tinker Bell ve Korsan Peri” çabucak sonlanıyor, ama sonuna kadar beyazperdeyle özdeşleşme yaşıyoruz. Gerçi bunu sorun olarak bile addedemeyiz, orası ayrı konu… Asıl sorun; peri olarak tasarlanan karakterlerdeki ölçü hatası… Bu periler kimi sahnede devasa, kimi sahnede de küçücük gözüküyor. Çerçeveleme tekniği doğru kurulamadığı zaman, mantığında boşluklar oluşuyor ne yazık ki… Büyüklük, küçüklük ve eşitlik dengesini iyi kullanamayan “Tinker Bell ve Korsan Peri, bazen yetişkin seyircileri perdeden uzaklaştırıyor. Ama hikayesinin akıcılığı sayesinde bu sorun ötelenmiş oluyor. Hazır hikayeden bahis açılmışken, Tinker Bell’in maceralarını aktarmadan geçmek olmaz.

Haberin Devamı

SEVİMLİ TİMSAHIN KOMİK MACERASI

Zarina isimli peri, Peri Adası’nın çok değerli bir tozunu çalıp kaçar. Skull Rock korsanları ile güçlerini birleştiren Zarina, onların kaptanı olur. Ancak işler ters gitmeye başlar ve korsanlar, Zarina’yı kötü emelleri için kullanırlar. Zarina’yı ancak bu durumdan Peri Adası’ndaki eski dostları kurtaracaktır. Aslında “Tinker Bell ve Korsan Peri”nin korsanlarla ilgili bölümü bize “Karayip Korsanları”nı anımsattı. Tabi “Karayip Korsanları”na göre buradaki herşey çok ütopik, ama aralarındaki benzerliği de inkar etmek hata olur sanırım… Şunu da belirtmeliyiz ki, ufak tefek hatalara rağmen film başarılı. Bu başarıyı perçinleyen en önemli kıstas da, sevimli timsahın çalar saati yutmasından sonra gözlerinin tıpkı çalar saat gibi yukarı aşağı doğru hareket ediyor oluşu… Bu sahnede katıla katıla güldüğümüzün de altını çizmek gerek. Timsah o kadar sevimli çizilmiş ki, keşke bizim de böyle sevimli bir timsahımız olsaydı dedik. Peki, ya sevimli timsahın pis pis sırıtmasına ne demeli?

Haberin Devamı

ZARİNA MI, TİNKER BELL Mİ?

İçimizdeki pembe dünyanın resmini çeken film, yer yer güldürüyor yer yer hüzünlendiriyor. Parantez açalım; filmdeki hüzün çoğu zaman mutluluktan kaynaklanıyor. Geldik es geçmememiz gereken önemli değişikliğe… Tinker Bell karakteri sanki bu filmde Zarina karakterinin gölgesinde kalmış. Belki de bu sefer Zarina öne çıkarılmak istendi. Kimbilir…

Sonuçta bu negatif argüman, film için herhangi bir sorun teşkil etmiyor ama izleyici için edebilir. Bizim düşüncemiz şu yönde: bu değişiklik iyiki yapılmış, bazen yan karakterler de kendilerini göstermeli. Yoksa, sürekli Tinker Bell’in maceralarını izliyor olurduk, bu da bir yerden sonra sıkıntı yaratırdı.

Genel tabloya göre değerlendirdiğimizde; bir çok sinematografik teknikle donatılan “Tinker Bell ve Korsan Peri”, sahne aralarına yaftaladığı hareketli müzikleri, o kadar yerli yerinde kullanıyor ki, adeta dans edesimiz geliyor. Hatta periler bile dans ediyor. Keşke peri olsaydık diyoruz. Tam da bu noktada aklımıza filmdeki bir replik geliyor: “Periler de amma safmış ya” Esasında bu replik, kendini kurnaz sananlara gönderme niteliğinde… Biz de soruyoruz acaba periler bu kadar saf mı diye? Bilinmiyor… Kötülüklerin kol gezdiği dünyada hepimiz peri olmak isterdik. Saf da olsak, olmasak da… Ne de olsa, önünde sonunda iyilik kazanacak.

Sonuç olarak; “Tinker Bell ve Korsan Peri” büyüleyici atmosferiyle yediden yetmişe herkesi animasyon seyretmeye davet eden dört başı mamur bir film. Rengarenk kıyafetleriyle ve çılgın mekanlarıyla ilgimizi celbeden film, bizi hiç bilmediğimiz bir şehre taşıyor sanki… O şehirde yepyeni şeyler öğreniyoruz. Tabiki tüm bunları bize Tinker Bell öğretiyor. Tinker Bell’in dünyasına hepiniz hoş geldiniz!