Editörün Seçtikleri Çingene bitti Roman verelim

Çingene bitti Roman verelim

11.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çingene bitti Roman verelim

Çingene bitti Roman verelim


Bi dakka abicim Çingene demeyelim artık Roman olduk! Ne fark var? Roman, Çingene’nin kibarcasıdır. Kibar olalım


       Geçtiğimiz hafta sonu dünya Çingeneleri’nin çok isimli evrensel günü Kakava - Hıdırellez - Bahar Ayini coşkulu törenlerle kutlandı. Bu münasebetle Edirne’ye gidip büyük Çingene mahallelerinde gece yarısından sabah alacasına kadar sokak şenliklerinde boy gösterdik.
       Çingenelerle “kimlik" meselesi üzerine derin tartışmalar yaşadık. Bir sonuca vardık dersek yalan olur. Bu konu Avrupa’da da tartışılıyor. Artık Mısır’ı çağrıştıran “Gypsy" yerine Çingenece dile Romca’da “insan" anlamına gelen “Rom" kökünden türemiş “Roman" olarak anılmak istiyorlar. Bizimkilerin bu tartışmalardan pek haberleri yok. Ama gazeteci gördüklerinde “Çingene yazmayasın ha" diye uyarmadan edemiyorlar.

Buyrun mahalleye

       Edirne Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu, Sarayiçi’ndeki “resmi" törenleri başlatınca (ki, bu ateş yakmak ve pilav dağıtmak) herkes bir yana dağılıyor. Biz de Çeribaşı Mehmet Ali Körüklü’yle “özel" ve “güzel" bir sohbet için çimlere oturup biraları açıyoruz.
       “Sayın Çeribaşı Çingenelerin..."
       “Bi dakka abicim Çingene demeyelim artık Roman olduk!"
       “Ne fark var?"
       “Roman, Çingene’nin kibarcasıdır. Kibar olalım değil mi?"
       Biz de kibar kibar pardon Roman Roman konuşmaya çalışıyoruz. Fakat Çeribaşı sohbet koyulaştığında biraz önce verdiği “Roman talkımını" unutuyor:
       “Geçen sene bana Avrupa’dan geldiler, Edirne Çingeneleri’nin Çeribaşısı olarak beni televizyona çıkarttılar!"
       “Üstad hani Çingene demiyorduk?"
       “İşte dalıp gidiyoruz, ağız alışmış bir kere..."

Bütün Çingeneler

       Çeribaşı’nın dalgınlık rüzgarı (alışkanlığı da olabilir) Menzilahır ve Kıyıkmezra mahallelerinde esiyor. Foto muhabirimiz Oktay Ankın’la sokak aralarında dolaşıyoruz. Kızgın bir delikanlı geliyor ve “bombayı" patlatıyor:
       “Bana bak eğer Çingene yazarsan, bu mahalledeki bütün Çingeneler senden davacı olacağız ona göre!!!"
       Kıyıkmezra Mahallesi halkı ayrıştırmalı çöp toplayarak geçimini temin ediyor. Mahallenin gayri resmi adı bu yüzden “Kemikçiler" olarak ünlenmiş. Mahalle erkekleri “ne iş yapıyorsunuz" sorusuna ağırlıklı olarak “aylakız" yanıtını veriyorlar.
       Belki de bu yüzden çok kızgınlar. Yanımıza ulvi niyetlerle geldiği belli olan bir genç “kafayı yapıştırma" hareketiyle kibarca soruyor:
       “Ne çekiyosun lan? Özel hayatımız yok mu?"

Mermi gibi yanıt

       Mahallenin köşesinde toplanmış işsiz erkekler heyeti de “alesta" beklerken sitemlerini dile getiriyorlar: “Çingene yazıyosunuz, biz Çingene miyiz?"
       Bu öfkenin “teatral" bir yanı olduğunu biliyoruz. O nedenle de rahatız:
       “Misafir böyle mi karşılanır? Bi çay yok mu?"
       Gençlik Kıraathanesi’nin çayları havayı yumuşatıyor. Çingene demeli mi dememeli mi? Gençler “Roman" olmanın yararlarına inanıyor. Gençlerin iş başvuruları ikametgah adresiyle birlikte “resto" oluyormuş:
       “Kıyıkmezra’da oturduğumuzu söyleyince `tamam’ diyorlar çıkabilirsiniz!"
       Çaylar ikiliyor, üçlüyor... Artık Çingenelere “Roman" denilmesi konusunda tam bir mutabakat sağlanmış durumdayken, orta yaşlarda gösteren Erol Mermi geliyor. Mevzuyu öğreniyor, dudaklarından “mermi" gibi cümleler dökülüyor:
       “Ulan sizin aslınız ne? Çingene değilseniz nesiniz? Ben Romanya falan olmam, ayrı bayrak istemem!"
       Kimse “Roman, Romanyalı demek değil" diyecek bilgi birikimine sahip olmadığı için Mermi “son noktayı" koymuş oluyor.

Yazarlar