Sağlıklı bir yaşam için her gün yiyebileceğiniz alkali formlu 6 besin !

Ne yazık ki günümüzde beslenme alışkanlığımızı -çoğunlukla- işlenmiş şeker, rafine edilmiş tahıllar, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) vs oluşturmaktadır. Bütün bunlar zorlu çevresel faktörler (stres, az dinlenme, ilaç kullanımı) ile birleşince daha fazla insan kronik, dejeneratif ve modern tıbbın çaresiz kaldığı ölümcül hastalıklarla savaşmak zorunda kalmaktadır.

Bu sürdürülemez yaşam tarzının altında yatan temel sorunlardan biri, vücudun yaşamak için kanın pH seviyesini 7.365 hafif alkali seviyesinde dengede tutması gerektiğinin bilinmemesidir.

Haberin Devamı

Yiyecekler vücudun yakıtıdır. Yuttuğumuzda sindirim ve metabolik süreç başlar, gıdalar asit ve alkali içeren küle dönüşür.

Doğadaki tüm besinler asit ve alkali formlu elementler içerir. Yemek için seçtiğimiz gıdalara bağlı olarak ya denge sağlanır ya da vücutça bertaraf edilir. Asit formlu birçok gıdanın sağlığımız üzerinde direkt etkileri vardır ve genel teşhis “asidoz”dur. Bunun nedeni, vücudun gerekli alkaliyi besinlerden elde edemeyip kendi stoklarını harcamasıdır. Kemikler ve hayati dokular gibi, kendi onarım gücüne zarar verirken ağır metallerin etkilerinden kurtulmaya çalışmak insanı daha yorgun ve hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Hataya yer yoktur! Vücuttaki 6.9 pH asit oranı insanı komaya sokabilir, ölüme neden olabilir.

Tabii ki arzu edilen hedef “denge”dir! Sürekli olarak alkali oranı yüksek gıdalar tüketmek zaman içinde komplikasyonlara neden olabilir; ancak günümüzün bağımlılık yapıcı hızlı tüketim gıdalarının vereceği zarardan daha masumdur!

Böyle bir beslenmenin zararlı etkileriyle mücadele etmek için -günlük beslenmemizden eksik etmememiz gereken- alkali formlu altı gıdayı anlatacağım.

20. yüzyılın önde gelen hücre biyologlarından biri olan biyokimyacı Alman doktor Otto Heinrich Warburg kansere vücudun normal pH seviyesinin 7.365 değerinin altında olmasının yol açtığını keşfetti. Warburg, tümör metabolizmasını ve hücre solunumunu araştırdı ve kanser hücrelerinin laktik asit ve yüksek karbondioksit nedeniyle 6’dan düşük pH seviyesinde geliştiğini keşfederek 1931 yılında Nobel Tıp ödülüne layık görüldü. Warburg, pH ve oksijen arasında sıkı bir ilişki olduğuna inanıyordu. Düşük pH sağlıklı hücreleri korumak için gerekli olan oksijenin daha düşük konsantrasyonları anlamına gelirken, alkali olduğu yüksek pH oksijen moleküllerinin daha yüksek konsantrasyonu anlamına geliyordu.

Haberin Devamı

“Bütün normal hücrelerin oksijene ihtiyacı vardır. Oysa kanser hücreleri oksijensiz de yaşayabilirler. Bu istisnasız bir kuraldır. 48 saat boyunca oksijenin %35’inden mahrum kalan bir hücre kanserli hale gelebilir.” diyen Dr Warburg kanserin temel nedeninin insan vücudundaki asidik durumu oluşturan oksijen eksikliği olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, kanser hücrelerinin oksijen solumadığını, alkali durumundaki gibi yüksek miktarda oksijenin varlığında canlı kalamayacaklarını ortaya koymuştur.

PH dengesi için 5 yöntem:

Alkali su için, mesela limonlu su.

Yeşil yapraklı sebze yiyin.

Bol meyve tüketin.

İyi uyuyun, stresten kaçının.

Haberin Devamı

Detoks banyosu yapın. Mesela banyo suyunuza EPSOM tuzu, karbonat, zencefil ve esansiyel yağlar ekleyebilirsiniz.

Aşağıdaki 6 sebze türünü günlük öğünlerinizde tüketmeniz faydalı olacaktır!

Kök Sebzeler

Geleneksel Çin tıbbının iyileştirici (Yang) doğasında bu yiyeceklerin -diğer sebzelere göre- mineral açısından daha zengin olmaları gerçeği vardır. Bu sebzeleri yeterince tükettiğimizi söyleyebilir miyiz? Özellikle siyah, kırmızı ve beyaz turp; pancar, havuç ve şalgam tüketmeye bakın. Buharda pişirdikten 15-20 dakika sonra yemeye hazır kök sebzeler tok kalmanıza da yardımcı olacaktır.

Turpgiller sebzeleri

Bu sebzeler hepimizin bildiği ve sevdiği küçük miktarda yapılan çok lezzetli ev yapımı pesto sos gibidir. Brokoli, lahana, karnabahar ve Brüksel lahanasını sayabiliriz.

Yeşil yapraklı sebzeler

Lahana, pazı, ıspanak yeşil yapraklı sebzelerin başında sayılabilir. K vitamini ve folat içeren ıspanak aynı zamanda vitaminler, mineraller, antioksidanlar açısından zengindir. Sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olur.

Sarımsak

Gerçek bir mucize olan sarımsak genel sağlığı destekleyen alkali yiyecekler arasında istisnasız listenin başındadır. Kardiyovasküler ve bağışıklık sistemini düzenler, kan basıncını düşürür, karaciğeri temizler ve hastalıklarla savaşır.

Acı kırmızı biber

Endokronin fonksiyonu için gerekli enzimleri içerir, tropik biber ailesinin güçlü bir üyesi olarak en alkali yiyecekler arasında yer alır. Antibakteriyel özellikleri, A vitamini açısından zengin oluşu, stres ve hastalıklara neden olan serbest radikallere karşı savaşan yardımcı bir ajandır.

Limon

Yiyecekler arasında en alkalize olanıdır. Doğal dezenfektan olarak asit fazlalığı için acil yardım sağlarken; virüsle ilgili koşullar, öksürük, soğuk algınlığı, grip ve mide ekşimesini iyileştirebilir. Limon karaciğere enerji vererek detoksifikasyonu teşvik eder.

Anne tavsiyesi olan sebze yiyin sözünü hayata uyarlamak daha sağlıklı bir hayata ulaşmada en önemli adım olabilir. Ne dersiniz?

Sevgiyle ve doğal kalın.

Elçin Oltulu Şahin

Blog: http://dogalivarken.wordpress.com

Facebook: http://facebook.com/dogalivarken

Instagram: @dogalivarken