Editörün Seçtikleri “İşte şimdi Avrupalı (mı)yız?"...

“İşte şimdi Avrupalı (mı)yız?"...

26.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

“İşte şimdi Avrupalı (mı)yız?"...

“İşte şimdi Avrupalı (mı)yız...


Yeni Sayfa / Ahmet Sever


       Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazanmasının ardından sevincini, “İşte şimdi Avrupalıyız" diye dışa vurması, “Daha önce değil miydik?" kuşkusunu doğurdu.
       Zira, gazete arşivlerini karıştırdığımda, bizim daha önce, hem de defalarca “Avrupalı" olduğumuzu gördüm. İlk “Avrupalı" oluşumuz, bundan tam 37 yıl öncesine rastlıyor. 12 Eylül 1963’te, Türkiye ile AET (Avrupa Birliği’nin o günkü adı Avrupa Ekonomik Topluluğu idi) arasında Ankara Anlaşması görkemli bir törenle imzalandıktan sonra, gazetelere, “Artık Avrupalıyız" manşetleri yansımıştı.
       Bu tarihten 24 yıl sonra, sanki daha önce değilmişiz gibi, yine “Avrupalılığımızı" anımsadık. Çünkü, 14 Nisan 1987’de Avrupa Birliği’ne tam üyelik için başvurduk ve “Avrupa’ya girdik". Hatta dönemin Başbakanı Turgut Özal, “En geç 10 yıl içinde AB’ye tam üye olacağımızı" öne sürüyordu.
       Aradan geçen dokuz yılda, tam üye olamadık ama, 1 Ocak 1996’da AB ile Gümrük Birliği’ne girdik. Ve bir kez daha “Avrupalı" olduk. Her ne kadar “Avrupalılığımız", 1997 Lüksemburg Zirvesi’nde, adaylığımızın reddedilmesiyle bir darbe yediyse de, iki yıl sonra Helsinki Zirvesi’nde, “Avrupalılığımıza" yeniden kavuştuk. Madem Avrupalıydık, Süleyman Demirel neden “Şimdi Avrupalıyız" deme ihtiyacı duydu acaba? Ya biz daha önce gerçekten “Avrupalı" değildik, ya da Demirel yanlış bir ifade kullandı. Şaka bir yana, Demirel’in gözlemi aslında doğru, ancak eksik. Gerçekten de Galatasaray, futbolda Avrupa standartlarını yakaladı. Bununla birlikte, Galatasaray’ın sırtına taşıyabileceğinden fazla yük yüklememek gerekiyor.
       Galatasaray’ın gücü, tüm Türkiye’yi Avrupa düzeyine taşımaya yetmez. Türkiye’nin, demokrasi ve insan haklarından başlayarak, edebiyat, sinema, resim gibi diğer alanlarda da zirveye çıkması şart.
       Biz ne kadar sık “Avrupalıyız" dersek, buna aslında kendimizin de tam anlamıyla inanmadığımız anlamı çıkar. Ne zaman ki, artık “Avrupalıyız" deme ihtiyacı duymayız, işte o zaman gerçekten “Avrupalı" olmuşuz demektir.

Kızıl Dany’den yorumlar

Efsanevi öğrenci lideri Kızıl Dany’nin en fazla mesai harcadığı konulardan biri, Türkiye - AB ilişkileri. Fransız Le Monde gazetesi Kızıl Dany ile yaptığı bir söyleşiyi yayınladı. Bu söyleşinin kısaltılmış bir bölümü şöyle:
       “Türkiye, insan hakları açısından sürekli gidip geliyor. Toplum bölünmüş durumda. Modernlik yanlıları Türkiye’yi ileri doğru itiyor, gelenekçiler frenliyor. Başbakan Bülent Ecevit reform yanlısı görünüyor. Ama, Kürt sorunu hakkında son derece katı davranıyor. Bu konuda, Mesut Yılmaz ve İsmail Cem daha açıklar. Bunlar farklı bir kuşak."
       “Avrupa Parlamentosu’nda çok sayıda milletvekili, her şeyden önce kültürel nedenlerden dolayı Türkiye’nin üyeliğine karşı görünüyor. Bazıları, topraklarının büyük bölümü Avrupa dışında olduğu gerekçesiyle, Türkiye’nin Avrupa ülkesi olmadığını iddia ediyor."
       “Türkiye’nin nüfusu 10 yıl sonra 80 milyona ulaşacak. Avrupa Parlamentosu’nda, Türkiye’nin Almanya’dan da çok milletvekiline sahip olacağı görüşü çok yaygın."
       Kızıl Dany’nin altını çizdiği gibi, Türkiye’nin adaylığı, Avrupa içinde, “sınır, kimlik" tartışmalarını da ateşlemiş durumda.

Batı’da Sezer beklentisi

Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi, sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da umut doğurdu. Batı basınında yapılan yorumlar ve değerlendirmeler, Ahmet Necdet Sezer’den büyük beklentilere işaret ediyor.
       Örneğin, Fransa’nın Le Monde gazetesi yayımladığı iki ayrı yazıda çok sayıda soru soruyor. Bu sorular, “yorum" dolu. Beklenti düzeyi sorularda saklı. İşte bazıları:
  • Geniş ifade özgürlüğü taraftarı Sezer, Türkiye’de reform sürecinin önünü açacak mı?
  • Sezer, Türkiye’yi AB üyeliğine götürecek kişi olacak mı?
  • Kürtler’e kültürel haklar verilmesinden yana tavır alır mı?
  • PKK lideri Abdullah Öcalan’ın idam cezasının TBMM’de onaylanması halinde, bu cezayı müebbet cezasına çevirir mi?
           Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Daniel Cohn - Bendit de, Ahmet Necdet Sezer’in, Anayasa Mahkemesi Başkanıyken, 1980 Anayasası’nı gayri meşru bulduğunu hatırlatarak, “Sezer, şimdi cumhurbaşkanı olarak bakalım ne yapacak" sorusunu yöneltti.


  • Yazarlar