Yaşam Merhabanın Svahilicesi..

Merhabanın Svahilicesi..

02.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet'in 'Dünya gezgini' Gülin Aköz, zorlu bir yolculuğun ardından Tanzanya'ya vardı ve oradan Türkiye'ye koca bir 'Jambo (*)' gönderdi...

Merhabanın Svahilicesi..

Ardından en çok duyduğumuz kelime 'Hakuna matata'ydı. Bir otobüsün arkasında bu yazıyı gördüğümde, 'Ben bunu bir yerden hatırlıyorum!' dedim. Evet, 'Aslan Kral! (Disney çizgi filmi)'.. 'Hakuna hatata', 'Problem yok, sorun değil' demek. 'Hakuna Haraka' ise 'Dert etme'. Ve Afrika'da acele yok! Haraka haraka haina baraka! Keşke herkes bu sözleri gerçek anlamda uygulamayı becerebilse. Bu kıtanın insana ögreteceği ne çok şey var!'Daha sonra devam etmek üzere' diyerek, simdilik dersimize ara verelim.Zanzibar (Tanzanya'da) biraz Marakeş'i andırıyor. Bunu söylediğimde, Jeff de Marakeş'e gittiğinde öyle düşündüğünü söyledi. O önce Zanzibar'ı görmüş.Bence buradaki yer isimleri muhteşem! İşte size birkaç örnek: Kibamba, Msambiazi, Mgagoo, Mvanga, Meserani, Uchiro, Kifaru, Kiboroloni, Nakuru...Yeri gelmişken biz ne yapıyoruz? 'Tamam dünya turu ama nasıl bir tur?' diyecek olursanız... Güney Afrika, Zambiya, Zimbabve, Malavi, Tanzanya, Kenya, Etiyopya, Sudan, Mısır ve oradan aracı nasıl geçireceğimize bağlı olarak Lübnan, Ürdün, İsrail ve Suriye üzerinden Türkiye'ye geleceğiz. Takımdaki herkes, heyecanla bekliyor Türkiye'yi, ben dahil. Svahili derslerimize tabii ki her dilde ilk öğrenilmesi gereken kelime olan 'Merhaba' ile başladık. Yani buralarda en çok duyduğumuz kelime olan 'Jambo' ile (cambo diye okunuyor). Bir bünyede 4 meyve Ardından planda Singapur, Tayland var galiba ama ben gruptan ayrılıp Myanmar (Burma), Bhutan, Vietnam, Laos yapabilirim. Sonra Endonezya ve Avustralya. Bu yılbaşına kadar olan kısım. 2002 yılbaşından sonra Peru Lima'da buluşup güneye Şili'ye ineceğiz. Oradan Brezilya üzerinden Orta Amerika, ABD ve Kanada.Neyse.. Geleceği bırakıp bugüne geri dönelim. Biliyorum 'Yediğin içtiğin senin olsun' diye bir özlü sözümüz var ama Zanzibar sahilinde, sokakta her çesit yiyecek yapan seyyar satıcılardan 1.5 dolara ıstakoz yiyebiliyorsunuz. Ayrıca 'baharat turu'nda tattığımız envai çesit garip meyveden bahsetmesem de olmaz!Sadece Zanzibar'ın milli meyvesini tarif edeceğim: Elma şeklinde, armut, muz karışımı, kabuğu gül renginde ve tadında.İçi ruj niyetine dudağa sürülen kestanemsi bir meyveleri daha var. 'Peri peri ho ho' biberlerini duydunuz mu? Adı şuradan geliyor: O kadar acı ki, yedikten sonra 'Ho ho!' diye ses çıkarıyormuşsunuz. Benim acıyla aram olmadığı için pek ilgilenmedim ama Jody bir gaflette bulunup denedi. İstanbul'dan sonra yolumuz İran'a düşüyor. Pakistan, Hindistan, Nepal... Zanzibar kolası bile içtik!! Baktı ki beceremeyeceğiz, 'Gidip kola içelim' dedi! Bir an duraladım. Burada da mı kola! Meğer bahsettiği Zanzibar kolasıymış. Yani hindistancevizi suyu!Ve bize (Jody ve ben) yapraklardan sepet ördüler. Mike'ın payına ise kıravat ve şapka düştü. Ardından bana bir adet saat/bilezik, Jody'ye gözlük.Ne kadar maharetliler, değil mi?Kamp ateşinin etrafında sohbet, sonsuz karanlığın verdiği huzur, sessizliği dinlemek, kuş sesleriyle uyanmak, kömür ateşinde pişen yemeğin tadı, odun yakarak depoda ısınan suyla yıkanmak... Bunlara ilk günde alıştım. Kamp kurma detaylarını iki günde öğrendim.Bu arada aranızda taş düşürmek isteyenler varsa Ngorongoro kraterini tavsiye ederim. Uzman olmadığım için iddia etmeyeceğim ama 2.5 - 3 saat süren o yolda taş düşürmezseniz hiç düşüremezsiniz gibime geliyor.Şimdilik bu kadar, yakında, dünyanın başka bir ucundan, Milliyet aracılığı ile buluşmak üzere.. Ve turun sonunda bir çocuk maymun gibi tırmandı 30 metrelik hindistancevizi ağacına. Sonradan hepimize denetti ama pek başarılı olduğumuz söylenemez.

Yazarlar