Kültür Sanat Nihal Yeğinobalı: "Artık çeviri yapmayacağım!"

Nihal Yeğinobalı: "Artık çeviri yapmayacağım!"

19.12.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nihal Yeğinobalı: "Artık çeviri yapmayacağım!"

Nihal Yeğinobalı: Artık çeviri yapmayacağım


Cumhuriyet kuşağının ilk kadın çevirmenlerinden olan Nihal Yeğinobalı'nın anılar kitabı "Cumhuriyet Çocuğu" Can Yayınları'ndan çıktı. Uzun süredir çeviri yapmadığını, bundan sonra da yapmayacağını söyleyen Yeğinobalı'yla kitabında yer vermediği çevirmenlik serüveni üzerine konuştuk.


       Sizi "Cumhuriyet Çocuğu"nu yazmaya iten neydi?
       Epey zamandan beri, Cumhuriyet'e ve Atatürk'e son derece haksız saldırılarda bulunuluyor. Ayrıca bu saldırılarla birlikte acayip bir Osmanlı aşkı doğdu. Hep konaklar, saraylar yazılmaya başladı. Buna da isyan ettim. Çünkü ortada Anadolu diye bir gerçek var. Sözünü ettiğim sarayları, köşkleri, yalıları yazanların Anadolu'dan haberleri yok. Bu ikisi biraraya geldi ve "Cumhuriyet Çocuğu"nu yazdım.
       Kitapta yalnızca çocukluğunuzla ilgili anılar yer alıyor.
       Çünkü bu kitap, benim çocukluk anılarımdır. Cumhuriyet'in erken yıllarının aydınlığını, coşkusunu, güzelliğini vermeyi amaçlar ve onbirinci yılımda sona erer.
       Peki çevirmenlikle ilgili anılarınızı da kaleme alacak mısınız?
       Bu, kolay bir iş değil. Ben, mesleğimle ilgili fazla not tutmadım. Hiç arşivci değilim. Elli yılı geçen meslek yaşantımda kaç çevirim var, onu bile bilmiyorum. Elinizde işinizi kolaylaştıracak veriler olmadıktan sonra geçmişe dalıp bir şeyler çıkarmak çok zor.
       Hayatınız kolaylıklarla dolu olmasa gerek...
       Öyle ama artık bu yaştan sonra da kolaylıkları yaşamak istiyorum.
       Neden çeviri?
       E bir yerde ekmek parası için çalıştığımıza göre, başka çarem yoktu. Hakikaten o zamanlar ben çevirmen olarak sanıyorum Orhan Kemal'den daha çok ücret alıyordum.
       Yani çeviriyi ekonomik anlamda tercih ettiniz..
       Tabii... Son yıllara kadar. Ancak şimdi çocuklarım büyüdü. Epeydir, büyük masraflarım onların üzerinde. Yetmişimin eşiğinde "Sitem"i yazdım. "Sitem"den sonra çeviri yapmama kararı aldım. Artık çeviri yapmayacağım. Bütün ısrarlara rağmen...
       Günümüzde "çevirmenlik" birdenbire mi kıymetlendi yoksa hep mi kıymetliydi?
       Aslında çevirmen hep kıymetliydi ama kıymeti bilinmesin isterlerdi. Kırklı yılların sonunda ellilerin başında ben çok beğenildiğimi arandığımı biliyorum. Yayınevi üstüme titriyor fakat bunu bana belli etmemeye özen gösteriyordu. Bir keresinde adımı kapağın üstüne yazmalarını söyledim. Yayıncı "Reklam olur" diye reddetti. Ondan sonra oradan ayrıldım.
       Sizin yayın dünyasında çevirmenin haklarıyla ilgili girişimleriniz de oldu...
       Kendi adıma elde ettiğim, ilk haklardan biri, her baskıda aynı parayı alma konusundaki tavrım olmuştur. Birinci baskıda sana on lira veriyorlarsa, bu ikinci baskıda beş liraya, üçüncüde üç liraya düşüyordu. Gerekçeleri de "Taş atıyorsun da kolun mu yoruluyor, yeniden çevirmiyorsun ki niye her defasında aynı parayı alasın?" Bunu üç dört sene içinde hallettim. O zaman çok daha ilkel bir sermaye emek ilişkisi vardı. Giderek biraz daha zarif hale geldi. Ama hala yüzde doksan dokuz yayıncı, hakları kendinde görür, karşısındakinin emeğini küçümsemekle mükelleftir.
       Peki, çevirmenler olarak örgütlenme girişiminde bulunmadınız mı hiç?
       60'lı 70'li yıllarda kadın çevirmenler çoğalmıştı. Babıali'deki Hürriyet binasının üzerinde bir kafeteryada kadın çevirmenlerle buluşup, sözünü ettiğiniz örgütlenme işini konuştuk. Oradan bir yayınevine gittim. Ben daha yayınevine gitmeden, bu iş öğrenilmişti. "Vay efendim, siz kazan kaldırıyormuşsunuz. Biz de kendi önlemlerimizi alıyoruz. Böyle bir dernek kurulduğunda üye olanları kara listeye alacağız" dediler. Ben göze alabilirdim ama diğerleri göze alamadılar.
       Şimdi yeni bir meslek birliği kuruldu. Ondan sözeder misiniz biraz?
       Adı BESAM (Bilim Ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği). Kurucu üyelerinden biriyim. BESAM, yazarların ve çevirmenlerin haklarını korumak üzere kurulmuş bir meslek birliği. Bütün yazar kuruluşları bu birlikle biraraya geldiler
       BESAM, yazara ve çevirmene ne getirecek? Beklentileriniz var mı?
       BESAM'ın tek umut olduğunu düşünüyorum. Çünkü kuvvet birlikten doğar.