Editörün Seçtikleri Piyanistin aşk yorumu

Piyanistin aşk yorumu

26.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Piyanistin aşk yorumu

Piyanistin aşk yorumu

       ÖNEMLİ müzik eleştirmenleri onun için "İnsanı baştan çıkaran bir yorumu var" diyorlar. Avrupa'da ülkemizi başarıyla temsil ediyor ve genç yaşına rağmen Ravel ve Bösendorfer ödüllerinin sahibi. Klasik piyanoyu ihmal etmeden senfonik pop ile de ilgileniyor. Hep, bir suikaste kurban giden gazeteci babası Çetin Emeç'e layık olmaya çalışmış. Ağır yaşamış, ağırlığın altında ezilmiş. Bunun için her kadın gibi hayatında dönüşüm sayılabilecek değişimlere başlamış.
       "İlk kez geçen sene kendimle ve yapmak istediklerimle yüzleştim" diyen Mehveş Emeç ile hayatı ve aşkı konuştuk. Bu söyleşinin sonunda şu ortaya çıktı: "Onun insanı baştan çıkaran bir cesareti var."
       * Sizde gözle görülür bir dönüşümün olduğu ortada. Bu dönüşümün sürecinden bahseder misiniz?
       - Yıllardır çevremin üzerimde baskısı vardı. Çevremin bittiği noktada ben kendime baskı yapıyordum. Sonra şarkı yazmaya başladım ve içimdeki duyguların farkına vardım. Şu bir senelik süre içinde gelişti herşey. Eskiden hep "Bu dünyaya bu yakışır" diyor ve dar bir dünya içinde yaşıyordum. Bilmiyordum ki o dünyayı daraltan da benmişim. Anladım ki önemli olmak piyanist olmak değil, müzisyen olmakmış. Çaldığınız enstrüman müziğinize ve hayatınıza hakim olmamalı. Okuduğum bir kitap da "Çoğu insan bu günü yaşayamaz çünkü ya geçmişe takılı kalmış ya da geleceğin kaygıları ile ezilmiştir" diyordu. Gerçekten bu günü yaşayamamış olmak çok acı. Yavaş yavaş geçmişten kopmaya başladım.
       * Bütün bunlara tek başınıza mı karar verdiniz?
       - Hayatı kolay yaşayabilmek için insan kendi kendini eğitmeli. Yaşadıklarınızı önemli ya da önemsiz yapmak sizin elinizde. Babamın bir meslektaşının lafı kulağıma hep küpedir; "Mehveş herşeyi bu kadar önemseme. İnsan hayatında parantezler de vardır" dedi. Çok doğru yaşananları paranteze sığdırmalısınız. Açıldı, kapandı. Hayatla yüzleşip pek çok şeyi önemsizleştirdim.
       * Nelerle yüzleştiniz?
       - Benim çok değer verdiğim biri bile, benim beklediğim boyutlarda bir insan olmayabilir. En iyi niyetinizle bile bir insanı değiştiremiyorsunuz. Onu olduğu gibi kabullenmek de bana göre değil, çünkü ben çok doğrucuyum. Öğrendiğim, bu insanla buraya kadardı, daha fazlası olmaz. Disiplini sevmiyorum. Yüzleştiğim başka birşey hayata istekliyim ama ihtirasım yok. Hiçbir zaman birini aşmayı istemedim. Kendimi aşmak dışında. Kendimin en son limitine gelmeyi istedim. Fakat yaptığım işlerin başarısını görünce bu limitte gittikçe yükseliyor. Babam nasıl kendi alanında bir ekolse ben de ileride öyle anınsanmak istiyorum. İnanlara şarkılarımla anlatacak çok şeyim var.
       * Artık hayat kolay mı?
       - Hayatı bir oyun olarak görüyorum ve iyi oynanırsa kazançlı çıkılacağını biliyorum. 15 - 16 yaşlarımda başıma gelen her can sıkıcı olayda hayatın sonu geldi sanıyordum. Şimdi diyorum ki "Ay aptal Mehveş yine kaybettin, bir daha akıllı ol". Bir tek erkeklerle oynamasını bilmediğim için üzülen taraf hep ben oldum. Bu oyunu öğrenmedim ve öğrenmek de istemiyorum. Bir gün birisi bana "Benimle oynama" demişti, keşke oynayabilseydim. Kadınların pek çoğu erkeklerin çok aptal olduğunu ve çok kolay oynanabileceğini düşünürler.
       * Sizin şimdi yaşadığınız dönüşüm göze battı. Yıllardır bizim için başka bir Mehveş Emeç vardı. Ama kadınlar için nefes almak kadar doğal değil mi kendiyle oynamak?
       - Aynen öyle. Şimdi kendimi böyle görmek istiyorum. Eskiden kendime güvenmezdim. İnsanların gözlerinin içine bakmaktan korkardım. Bundan 3 - 4 sene önce çok pesimist bir devremi yaşadığım dönemde kardeşim bana doğumgünü hediyesi olarak mavi lens almıştı ve içine de "Dünyaya mavi bak" diye bir not düşmüştü. Ben lensi, beni hiç tanımayan insanlarla ilk karşılaştığım zamanlarda kullanmaya başladım. İnsanların beni bilinçli olarak kırdığını, zaaflarımı ve hassasiyetimi kullandıklarını düşünüyordum. Yani herkes kötü ve ben zavallı bir kurbanım. Bunun içinde lenslerin arkasına saklanıyordum. İçimden de "Gördüğünüz gerçek Mehveş değil dolayısı ile istediğiniz gibi acıtamayacaksınız" diyordum. Sahneden sonra kulise koşuyor hemen onları takıyor tebrikleri o halimle kabul ediyordum. O hassas, çocuk ve saf Mehveş'i kırmalarından korktuğum için görmelerini istemiyordum.
       * Sizi bu kadar çok kimler kırdı?
       - En çok kız arkadaşlarım kırdı. Maalesef kadınlar birbirlerini çok kıskanan mahluklar.
       * Lens gibi o ağır ve ciddi kıyafetlerde sizin için bir gizlenme aracı mıydı?
       - Yok o bir şartlanmaydı. Yaptığım işin ağırlığına yakışmak dürtüsü. Günlük yaşantımda spor kıyafetleri tercih ederim. Ama sahne deyince insanın aklına uzun elbise geliyor. Ama artık sahnede de spor giyiniyorum. Dekolte kıyafette rahat etmiyordum. Ama şimdi hoşuma gidiyor. Ayrıca bu kıyafetlerin içinde hoş bir kadın olduğumun da farkına vardım. İnsanın cinsiyetini hissetmesi güzel. Niye kendimizi mesleğimize kilitliyoruz bilmiyorum. Kadın her yerde kadın.
       * Sosyal hayatınız da görüntünüz ve yaptıklarınız kadar değişti mi?
       - Pek değil. Zaten gece sadece beraber olduğum insanla başbaşa dışarı çıkarım. Akadaşlarımla bara gitmek, sabahlamak galiba boşa harcanan vakit. Sevdiğim erkekle hiç konuşmadan TV seyretmek bile hayatı paylaşmak olduğu için bana çok zevkli geliyor. Şu anda "Bizim hikayemiz" diye bir şarkı yazıyorum. Kısa süre sonra tatil için Paris ve Amerika'ya gideceğim.
       * Tatile yalnız mı çıkacaksınız?
       - Hayır bir arkadaşımla
       * Özel biri mi?
       - Bütün arkadaşlarım özeldir! Yok, sandığınız gibi özel biri yok hayatımda.
       * Evlenmeyi hiç düşündünüz mü?
       - Çok eskiden bir kere. Çocuğum olmasını istemiştim. Çok iyi bir anne olurum bunu biliyorum.
       * Kadınlığınızla birlikte aşkın başka yönlerini de keşfettiniz mi?
       - İnsan çok kere aşık olabiliyor ama bir kere seviyor. Ben de bir kere çok sevdim. Aptal kafam işte. Ama onunla yaşanan herşey çok güzeldi.
       * Sevgiyi aşktan ayıran neydi?
       - Benim için sahiplenilmek güzel. Yani onun bana bir baba gibi davranması, hayatıma karışması, yönlendirmesi, paylaşması çok güzeldi. İnsan sevdiği zaman karşı taraftan gelen talepleri kayıtsız şartsız yerine getiriyor. Üstelik bunları çok isteyerek ve keyif alarak yapıyorum. Ben çok gururlu olduğum için "Bir erkeğin karşısında asla ağlamam" derdim. Arkadaşıma evet, ama sevgilimin yanında ağlamak bana küçüklük gibi gelirdi. Onu da yaptım ve bundan hiç utanmadım. İnsan sevdiği zaman "Bu ne biçim adammış" demiyor da "Kime uydu, neden böyle yaptı" diyor.
       * Başkasının sizi bu kadar yönlendirmesine izin vermek doğru muydu?
       - Zaten zamanla herşeyin kökünden çok yanlış olduğunu anladım. Ama ilişki yaşanırken güzeldi ve bu sizin şahsiyetinizden verdiğiniz ödün değil, o insana verdiğiniz değeri gösteriyor.
       * Hiç nefrete dönüşen ilişkiniz oldu mu?
       - Hayır hiçbir zaman.
       * Sizden nefret eden oldu mu?
       - Sanmıyorum, kendimi çok sevilmeye değer bir yaratık olarak görüyorum. Ve artık hayatımda yepyeni bir dönem başladı. Her yeni dönemde heyecan taşınır. Ben de şimdi o heyecanın içindeyim.
       Mehveş Emeç ile bir başka heyecanı da paylaşıyoruz ve Tarkan'ın 27 Ocak'da Olympia'da vereceği konseri birlikte izlemek için sözleşiyoruz. Tarkan'ı çok beğendiğini söyleyen Emeç, "Bu tür özel insanlara sahip çıkılmalı ve korunmaya alımalı" diyor...



Yazarlar