Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Günümüzde kadın erkek pek çok kişi saç dökülme sorunu yaşıyor. Bilim dünyası da saç dökülmesi ve kelliğe karşı farklı yöntemlerle tedavi arıyor. Saçı dökülenlere, seyrek saçlılara iyi sayılabilecek haber ise geçtiğimiz günlerde Schweitzer Biotech isimli Tayvan merkezli şirketten geldi. Tayvanlı bilim insanları kelliğin önüne geçen ve yaklaşık 2 ayda yeniden saç çıkaran yeni bir serum ürettiğini iddia etti. Kafein ile birlikte hücrelerin gelişmesini tetikleyen iki protein ve centella asiatica bitkisinin özünü kullanarak yapılan serumun insanlar üzerinde denendiği ve formülün 2 ay içinde etki gösterdiği belirtildi. Bunun için katılımcıları ikiye ayıran bilim insanları, bir gruba formülü verirken diğer gruba ise plasebo verdi. Araştırma sonucunda serum kullanan katılımcıların saç kalınlığı 27.9 mikrometre artarken, plasebo grubunda bu artış sadece 13.9 mikrometre oldu. İfade edilenlere göre aynı zamanda serumu kullananların saç yoğunluğu yüzde 25 artarken bu oran, plasebo grubunun neredeyse iki katı oldu. Her gün düzenli kullanılması durumunda bu formülün saç hücrelerini harekete geçirdiğini belirten uzmanlar, yaklaşık 2 ay (56 gün) sonunda katılımcıların daha kalın ve yoğun saça sahip olmasının yanı sıra yağ üretiminin daha düşük olacağına dikkat çekti. Peki serumun kelliğe çare olduğunu söyleyebilir miyiz?

'OLAĞANÜSTÜ HIZLI BİR YANIT'
Dr. Tsong-Min Chang liderliğindeki araştırma ekibinin, 60 kişilik bir katılımcı grubuyla rastgele, çift-kör, plasebo kontrollü bir çalışma yürüttüğünü söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Katılımcılar 18-60 yaş arasındaki sağlıklı yetişkinlerdi ve 56 gün boyunca her akşam saçlı derilerine 1 mililitre serum uyguladılar. Sonuçlar, özellikle tam formülasyonu kullanan grupta plaseboya kıyasla belirgin iyileşme gösterdi. Ancak burada kritik bir nokta var: Çalışmaya katılanların çoğu ciddi saç kaybı yaşamayan sağlıklı bireylerdi. Yani ileri evre kellik sorunu olan kişilerde aynı etkiyi göstereceğine dair henüz veri yok. Ayrıca saç büyüme döngüsünün doğası gereği, klasik tedavilerde ilk sonuçların 3-6 ay içinde görülmesi beklenir. Bu bağlamda 8 haftalık sonuç gerçekten dikkat çekici. Saç büyüme siklusu çeşitli fazlardan oluşur ve fizyolojik olarak 2 aydan çok daha uzun sürer. Geleneksel olarak Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi tarafından onaylı formüllerde saç çıkışı ortalama 6 ay sürüyor. Bu bağlamda, 56 günde (yaklaşık 8 hafta) yüzde 25 saç yoğunluğu artışı, saç folikül biyolojisi açısından olağanüstü hızlı bir yanıt anlamına geliyor” dedi.
“Serumun içeriğinde bulunan IGF-1 (insülin benzeri büyüme faktörü) ve FGF-7 (fibroblast büyüme faktörü) proteinleri, saç foliküllerindeki hücre çoğalmasını tetikleyebilir. Centella asiatica'dan elde edilen hücre dışı veziküller ise bu etkiyi güçlendirip ve saçlı derinin genel sağlığını destekleyebilir. Kafein ve panthenol gibi yardımcı maddeler formülasyonu destekleyebilir ve saç çıkışında olumlu bir etkiye sahip olabilirler.” - Prof. Dr. Zekayi Kutlubay

KELLİĞE GERÇEK BİR ÇARE Mİ?
'Kelliğe çare' ifadesinin oldukça iddialı olduğunu belirten Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Androgenetik alopesi (erkek tipi kellik), genetik ve hormonal faktörlerin kombinasyonuyla gelişen kronik bir durum. Bu tür kesin iyileşme vaat eden iddialara karşı temkinli olmak gerekiyor. Çalışmanın birkaç önemli kısıtlaması var. Öncelikle, araştırmaya katılan kişi sayısı oldukça küçük (60 kişi). İkincisi, çalışma henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş ve medRxiv gibi bir ön baskı platformunda yayınlanmış. Üçüncüsü, araştırmacıların çoğu Schweitzer Biotech çalışanı, bu da potansiyel bir çıkar çatışması oluşturuyor. Son olarak, altın standart tedaviler olan sprey ve ilaçla karşılaştırmalı bir çalışma yapılmamış. Mevcut bilimsel veriler ışığında, bu serumun kelliği 'tedavi ettiğinden' ziyade saç sağlığını desteklediğini ve büyümeyi teşvik ettiğini söylemek daha doğru. Klasik tedavilerin yerini almaktan çok, onlara ek bir seçenek olarak değerlendirilebilir” uyarısında bulundu.
DÜZENLİ KULLANMAK GEREKİYOR
Çalışmada sadece 56 günlük uygulamanın değerlendirildiğini, tedavi sonrası ne olduğuna dair verinin olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Ancak benzer topikal tedavilerin davranışlarına bakıldığında, sürekli kullanım gereksinimiyle karşılaşmak muhtemel. Minoxidil etken maddesiyle yapılan tedavi örneği bu konuda aydınlatıcı. Bu ilaç da saç foliküllerini uyararak çalışıyor ve kullanımı bırakıldığında 3-6 ay içinde kazanımlar kaybolup saç kaybı yeniden başlıyor. Schweitzer serumundaki büyüme faktörleri de sürekli dış kaynak gerektiren maddeler. Topikal olarak uygulandıklarında yarı ömürleri kısa ve düzenli uygulama olmadan etkileri azalıyor. Teorik olarak, Centella asiatica kaynaklı daha uzun süreli etkiler oluşturması mümkün olabilir ancak bu henüz kanıtlanmamış bir hipotez. Şimdilik, kazanımları korumak için düzenli kullanımın şart olduğunu söylemek mantıklı görünüyor” diye konuştu.
“Çalışmada serumun ciddi bir yan etkisi bildirilmemiş. Formülasyondaki bileşenlere bakıldığında bu risk düşük. Centella asiatica dermatolojide yara kremlerinin çoğunda halihazırda kullanılan bir bileşik. Yara iyileşmesi ve deri yenilenmesindeki etkileri iyi belgelenmiş ve genellikle güvenli kabul ediliyor. Literatürde sadece nadir alerjik reaksiyonlar bildirilmiş. IGF-1 ve FGF-7 gibi büyüme faktörleri ise topikal uygulamada sistemik emilimi minimal olduğundan, yaygın yan etki riski taşımıyor. Kafein ve panthenol zaten kozmetik ürünlerde yaygın kullanılan, güvenli maddeler. Ancak 56 günlük takip süresi, uzun vadeli kullanımda ortaya çıkabilecek yan etkiler için yetersiz. Kontakt egzama, lokal tahriş veya nadiren folikülit gibi deri reaksiyonları gelişebilir. Ayrıca gebelik, emzirme dönemindeki kadınlar veya kanser öyküsü olan kişiler için güvenlik verileri yok.” - Prof. Dr. Zekayi Kutlubay

'KULLANACAKLAR BU ÖNERİLERİ DİKKATE ALMALI'
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, bu serumu denemek isteyenler için önerilerini şöyle sıraladı:
1- Gerçekçi beklentiler: Bu bir mucize değil. Sonuçlar kişiden kişiye değişir ve ileri evre saç kaybında sınırlı etki gösterebilir. "2 ayda kellik bitti" gibi abartılı beklentilerden uzak durmak gerekiyor.
2- Dermatolog kontrolü şart: Saç kaybının sebebi her zaman androgenetik alopesi olmayabilir. Tiroid hastalıkları, demir eksikliği, otoimmün hastalıklar (saç kıran), skar bırakan alopesiler gibi farklı nedenler farklı tedavi yaklaşımları gerektirir. Kullanmadan önce bir dermatologa danışmak mantıklı.
3- Mevcut tedavileri bırakmayın: Eğer zaten spreyli ve ilaçlı FDA onaylı tedaviler kullanılıyorsa, bunları bırakıp sadece bu seruma geçmek riskli olabilir. Bu ürün, varsa mevcut tedavilere ek destek olarak düşünülebilir.
4- Sabırlı olun: Saç büyüme döngüsü aylar süren bir süreç. İlk 2 ayda umut verici sonuçlar görülse bile, gerçek uzun vadeli kazanımlar için en az 6-12 aylık düzenli kullanım gerekebilir.
5- Orijinal ürün dikkat: Ürün henüz ticari olarak piyasaya sürülmedi. Benzer iddialarla satışa sunulan sahte veya taklit ürünlerden kaçınmak önemli. Orijinal formülasyonun içeriği ve standardizasyonu kritik, çünkü etkililik bunlara bağlı.
YENİ VE İLGİNÇ BİR YAKLAŞIM SUNUYOR
Schweitzer Biotech'in geliştirdiği bu serumun, saç kaybı araştırmalarında yeni ve ilginç bir yaklaşım sunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, sözlerini şöyle noktaladı:
"Bitki kaynaklı ekstraselüler veziküller ve büyüme faktörlerinin sinerjik kullanımı, hem doğal tedavi arayanlar hem de klasik tedavilere yanıt vermeyenler için potansiyel bir seçenek olabilir. Ancak şu an için sadece küçük ölçekli, kısa süreli bir ön çalışma var. Sonuçlar ümit verici ama kesin klinik etkililik için daha geniş katılımlı, uzun süreli, bağımsız araştırmalara ihtiyaç var. Özellikle gerçek kellik hastaları üzerinde yapılacak çalışmalar ve standart tedavilerle karşılaştırmalı testler, bu ürünün gerçek yerini belirleyecek. Saç kaybıyla mücadele edenler için umut veren gelişmeler her zaman heyecan verici. Bilimsel temkinlilikten ödün vermeden, kanıta dayalı yaklaşımla değerlendirmek önemli. Sonuçta, saç sağlığı karmaşık bir konu ve her bireyin durumu farklı olup bir dermatolog tarafından değerlendirilip tedavi edilmesi gerekir."