Kültür Sanat Sözcükler sahne aldı

Sözcükler sahne aldı

18.12.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sözcükler sahne aldı

Sözcükler sahne aldı


Ali Poyrazoğlu, "Ödünç Yaşamlar" adlı kitabında, bir yazar olarak sözcükleri sahneye koyuyor.


       "Ödünç Yaşamlar" Ali Poyrazoğlu'nun Can Yayınları'ndan çıkan kitabının adı. Poyrazoğlu, siyasilere, gazetecilere, alışkanlıklara, yazmaya, yazmamaya muhalefet ediyor anlatılarında. Her yazı, her sözcük, her düşün sahneye çıkıyor sanki yazarken, O'nun dünyasında. Sanki O, her gece sahneye çıktığında üzerinde "bir elbise gibi" taşıdığı "ödünç yaşamlar"ı farklı konularda, sözcüklere dağıtıyor. "Ödünç Yaşamlar", Poyrazoğlu'na göre yaşamından yola çıkan, sonra başka yönlerde yol alan öykücükler, anlatılar.
       "Konservatuvarın çok şanslı bir döneminde okudum ben. Tiyatro eğitimiyle birlikte, edebiyat eğitimi de almış sayılırım. Hocalarımız Melih Cevdet Anday, Ahmet Kutsi Tecer, Sabahattin Kudret Aktav, Ercüment Behzat Lav, Samih Nafiz Tansu'ydu. Şiiri görmesini, keşfetmesini onlardan öğrendim. Bu nedenle yazmayla olan ilişkim çok eskilere dayanıyor."
       Kitap, oynanması için düşünülmüş olmasa da, tiyatronun insani boyutunu yansıtıyor okuyucuya:
       "Kitabın içinde oynanmaya uygun metinler var, fakat kitap tiyatro için yazılmadı. Bu kitabı oynamak için şimdiden birçok teklif geldi tiyatroculardan."
       Poyrazoğlu, yazmayı insanlarla tiyatroda kurduğu iletişimin bir başka yönü olarak görüyor:
       "Bu benim seyirciyle sahnede kurduğum iletişimin dışında, farklı bir iletişim kanalı. Diyebilirim ki, okuyanlarla bir iletişim kanalı kurmam gerektiğine inandığım için bu kitabı yazmaya karar verdim. Yalınmış gibi yazdığım metinlerin arkasında, dil ile bir yolculuk; sözle konuştuklarımız arasında köprüler kurma, zaman zaman da yıkma çabası. Kitabın bazı bölümlerini yüksek sesle okursanız içinde bir müzik olduğunu göreceksiniz. O müziği yakalamaktı benim amacım. Yazdığım metinlerin bir ritmi var. Düşünceleri çoğaltabilmek için yazı yazıyorum; çünkü biliyorum ki her okuyuş, her yorum farklı. Bu çok heyecan verici bir şey."
       Poyrazoğlu kitaptaki muhalifliğini, ülkemizde tüm sistemlerin çürüklüğüne bağlıyor:
       "Muhalif bir kitap bu. Her zaman kitapta çok farklı üslupları içiçe kullanmaya çalıştım. İçiçe geçmiş biçemler kullanırken, farklı teknikleri bir araya getirdim. Ülkemizdeki her şey travestileştiği için muhalifim onlara. "O" gibi, ama "O" değil. Çocuklarımızla olan ilişkimiz, yaşadığımız şehirle, sanatla olan ilişkimiz kötü. Ülkemizdeki siyaset travesti, demokrasi travesti bir demokrasi. Kendimizle, birbirimizle, sanatla olan ilişkimizi yeniden yapılandırmamız gerek. Bu metinler de böyle bir bakış açısıyla yazıldı. Bunun için muhalif yanı baskın."
       Bu kitap Poyrazoğlu'na göre "boş zamanlar"ında yaptığı "en ciddi" işlerden biri. Çünkü toplum olarak sanatı, sevgiyi, düşünmeyi, yazmayı boş zamanlara özgü, gereksiz işler olarak değerlendiriyoruz.
       "Boş zamanlarımda sanat yapıyorum, oynuyorum, yönetiyorum, yazıyorum, seviyorum. Bunları yaparken de hayata muhalif oluyorum. Yani, ben boş zamanlarımda muhalif oluyorum."
       Kitapta Poyrazoğlu'nun denemelerinin yanı sıra, öykü hatta "Yasaklı Tiyatroda Günbatımı" gibi masalımsı bölümler bulunuyor.
       "Kitap, özyaşamsal çizgiler de taşıyor, ancak büyük bir oranda kurgu bunlar. Yasaklı Tiyatro'da söz ettiğim tiyatro, teller, tiyatroyu izleyişim gerçek; ancak sonra olanlar fantastik bir öykü benim için."