Derleyen: Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr - Günlük hayatta en sık kullandığımız sağlık malzemelerinden biri hiç şüphesiz gazlı bezdir. İnce ve seyrek dokunmuş pamuktan üretilen bu bez, steril hale getirilerek farklı amaçlarla kullanılır. Dünyada neredeyse her eve girmiş, sayısız yaraya dokunmuş olan gazlı bez, hafif çiziklerden ağır yaralara kadar pek çok durumda ilk akla gelen yardımcı oluyor. Peki, bu kadar hayatımızın içinde olan bu bezin adını nereden aldığını hiç düşündünüz mü? İsmi kulağa pek çok şeyi çağrıştırsa da, çoğu kişinin aklına bir şehirle bağlantısı olacağı gelmez. Oysa temel işlevi yarayı korumak, mikrop kapmasını önlemek, kanı ve iltihabı emmek ve iyileşme sürecini desteklemek olan bu kumaş türü, aslında tüm dünyanın konuştuğu Gazze'den doğdu.

GAZLI BEZ: BİR KUMAŞTAN DAHA FAZLASI
Asıl adı 'gaz bezi' olan gazlı bez, çoğunlukla tıbbi amaçlarla, özellikle de yara bakımında kullanılan hafif ve gevşek dokulu bir malzeme. Yüzyıllardır neredeyse aynı yöntemlerle üretilen bu bezin tarihi Antik Mısır’a kadar uzanıyor ve bilinen en eski yara örtüsü olarak da kabul ediliyor. Binlerce yıldır hayatımızda olan, yara tedavisinin vazgeçilmez kahramanı gazlı bezin isminin nereden geldiği ise ilginç biçimde ilk kez 18 Ocak 2024’te bir X kullanıcısının paylaşımıyla gündeme geldi.
O güne kadar neredeyse hiç kimse bu beze neden 'gazlı bez' dendiğini, asıl adının ne olduğunu ya da anavatanını sorgulamamıştı. Ancak tek bir paylaşım, sosyal medyada adeta bir tartışma fırtınası başlattı. Paylaşımda, bu bezin adını yıllardır abluka altında yaşayan Filistin’in Gazze şehrinden aldığı ileri sürülüyordu.
Böylece milyonların zihninde aynı soru yankılandı: Tüm dünyanın yaralarını saran gazlı bez, gerçekten de adı onlarca yıldır zulümle, savaşla ve kanla anılan Gazze topraklarından mı geliyordu?

SÖZLÜKLERE BİLE GİREN DETAY
Bu sorunun cevabını etimolojik olarak incelemek isteyenler hareket geçti ve 'Gazze' kelimesi ile 'gaz bezi' ilişkisini anlamlandırmak için bir dizi araştırma yaptı. Arama motorlarında binlerce kişi tarafından araştırılan bu sorunun yanıtı, kullanıcıları 1561 yılına kadar götürdü. İnternette yer alan bilgilere göre, gazlı bez terimi Avrupa literatürüne ilk kez 1561 yılında girmişti. Oxford İngilizce Sözlüğü’nde ise 'gauze' kelimesinin, adını Filistin’in Gazze şehrinden aldığı bilgisi yer alıyordu.
Gazlı bez, başlangıçta yara bakımındaki rolüyle öne çıkmış olsa da, tarih boyunca tıbbi olmayan alanlarda da yaygın olarak kullanıldı. Eski medeniyetler, gazlı bez benzeri malzemeleri, sembolik anlamları ve saflıkla ilişkilendirildiği için öncelikle dini törenler ve ritüellerde tercih etti. Bizans döneminde ise gazlı bez, özellikle sunak örtüleri, giysiler ve tören örtüleri olarak dini uygulamalarda kullanıldı. Hristiyan kiliselerinde kutsallığı ve ilahi varlığı simgeleyen bu malzemenin önemli bir yeri vardı. Gazlı bezin yarı saydam ve hafif yapısı, dini törenlerde uhrevi bir atmosfer yaratmak için aranan bir özellik olarak değerlendirildi.

TÜM DÜNYAYA YAYILAN BİR ÖYKÜ
İngiliz istatistikçi George Richardson Porter da 1832 tarihinde yazdığı 'İpek Üretiminin Kökeni, İlerici Gelişimi ve Mevcut Durumu Üzerine Bir İnceleme' adlı kitabında da kelimenin etimolojik kökeninin Gazze olduğunu belirtti. Öte yandan Dr. Ariel Roguin'in Amerikan Cerrahlar Koleji adına yayınladığı 'Gazlı Bez, Kelimenin Kökeni' başlıklı makalesine göre, kelimenin kesin kökeni belirsizdi. Ancak Roguin, kelimenin köklerinin Fransızca 'gaze' kelimesine ve Arapça 'qazz' veya 'ipek' kelimesinin bazı biçimlerine ve aynı zamanda ham ipek anlamına gelen Farsça 'kaz' kelimesine dayandığını tespit etmişti. George Richardson Porter'ın tezine geri dönecek olursak Akdeniz kıyısında yer alan Gazze şehri tarihi açıdan büyük bir önem taşıyan İpek Yolu'na yakın bir noktada yer alıyordu.
Gazze, Kızıldeniz – Akabe – Akdeniz bağlantısında önemli bir ticaret durağıydı ve İpek Yolu’nun yan kollarından birine ev sahipliği yapıyordu. Porter'ın 1832 tarihli yazısında da belirttiği gibi, Gazze şehrinin kendisi eskiden hatırı sayılır bir büyüklüğe ve şöhrete sahip bir yerdi. Ticaretin canlı olduğu bir liman kenti olarak Gazze, burada üretilen birçok ürün ve el sanatının Avrupa’ya yayılmasına vesile oldu. Gazze’den Avrupa’ya taşınan ürünlerden biri de, bugün bildiğimiz haliyle gazlı bezdi.
İngilizce'de 'gauze', Fransızca'da 'gaze' olarak bilinen bu kumaş, dilden dile kültürden kültüre yayıldı ve Türkçeye 'gazlı bez' olarak geçti.

BU KEZ GAZZE'NİN İHTİYACI VAR
Kadim bir kumaştan modern tıbbın temel malzemelerinden biri haline gelen gazlı bezin, binlerce yıldır insanlığın yaralarını sardığını düşündüğümüzde, bir zamanlar Gazze topraklarından tüm dünyaya yayılan şifa gerçeği asla gölgelenemiyor. Ancak ne ironiktir ki modern çağın son 100 yılı aşkın süresince bu topraklar bizzat savaş ve çatışmanın yaralarıyla anılıyor.
Son olarak 40'tan fazla gemiden oluşan ve yaklaşık 500 kişiyi taşıyan Sumud Filosu, Gazze ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak için 31 Ağustos'ta İspanya'dan yola çıktı. Ancak 1 Ekim akşamı Gazze sularına yaklaşan filoya saldıran İsrail ordusu, onlarca tekne ve gemiyi yasa dışı şekilde ele geçirerek yüzlerce yolcusunu alıkoydu. Bu operasyonla birlikte filonun tamamı İsrail tarafından engellendi ve aktivistler gözaltına alındı. İsrail'in alıkoyduğu Sumud Filosu'nda 56 Türk aktivist bulunuyordu. Sumud Filosu, bugüne kadar Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için toplu şekilde yola çıkan en büyük filo olma özelliğini taşıyor.

1948’de İsrail’in kuruluşundan bu yana yani tam 77 yıldır, Gazze işgal ve abluka altında. Uluslararası insan hakları hukukuna bütünüyle aykırı olan bu uygulamalar karşısında, dünyanın dört bir yanından Filistin’e uzanan destek elleri her geçen gün daha da çoğalıyor. Bir zamanlar tüm dünyada yaraların sarıp sarmalanmasına vesile olan Filistin, bugün savaşın gölgesinde açlık çekerek yaşam mücadelesi veriyor. Yani gazlı bezin anavatanı olan Gazze, bugün şefkate, dayanışmaya, yardıma ve her şeyden önemlisi barışa muhtaç.