Siyaset Başbakan: Yurt yangını ile ilgili Meclis'te araştırma komisyonu kurulacak

Başbakan: Yurt yangını ile ilgili Meclis'te araştırma komisyonu kurulacak

01.12.2016 - 10:57 | Son Güncellenme:

Başbakan Binali Yıldırım TÜSİAD YİK toplantısında yaptığı konuşmada 11'i çocuk 12 kişinin hayatını kaybettiği Adana'daki yurt yangını ile ilgili Meclis'te araştırma komisyonu kurulacağını ve sorumluların en ağır şekilde hesap vereceğini söyledi. Anayasa değişikliği ile ilgili de konuşan Yıldırım, "15 maddelik bir düzenleme olacak. MHP ile mutabakat var. 101-5 gün içinde Meclis'te görüşüp millete getirdiğimizi de bu sorunu çözmüş olacağız" dedi.

Başbakan: Yurt yangını ile ilgili Mecliste araştırma komisyonu kurulacak

Başbakan Binali Yıldırım, Sheraton Otel'de düzenlenen Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısına katıldı. Yıldırım burada yaptığı konuşmada Adana'daki yurt yangını ile ilgili Meclis'te araştırma komisyonu kurulacağını açıkladı. Başbakan Yıldırım, gümrük birliğinin 2017 yılında yeniden ele alınacağın dile getirdi. Yıldırım, yeni anayasa teklifiniin de 10-15 gün içinde Meclis'e getireceklerini de söyledi.

Haberin Devamı

Yurt yangını sorumlularının en ağır şekilde hesabını vereceğini söyleyen Başbakan Binali Yıldırım şunları dile getirdi: "Adana'da hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Herkes bilmeli ki olay aydınlanacak, sorumlular cezalandırılacak. Bakanlarımızı olay yerine gönderdik. Aileleri teker teker ziyaret ettiler. Onların acılarını paylaştılar. Milletimiz bilmelidir ki olay aydınlatılacak, sorumlular cezalandırılacak. İnsanın olduğu yerde hata eksik olmuyor. Milletimiz bilmelidir ki bu ve buna benzer yaşanan olaylar aydınlatılacak ve sorumlular en ağır şekilde hesabını verecektir. Bu konu hem idari hem adli olarak araştırılmaya, soruşturulmaya başlanmıştır. Ayrıca bugün TBMM'de bir araştırma komisyonu oluşturmak suretiyle konu bütün yönleriyle değerlendirilecek ve bu ve buna benzer yurtlarda alınması gereken tedbirler etraflıca tespit edilecek."

Haberin Devamı

YABANCI DOSTLARIMIZ 'TÜRKİYE'Yİ İZLERKEN, SAVAŞ VAR ZANNEDİYORUZ' DİYOR"

Terör örgütü PKK ile mücadeleye yönelik de açıklamalarda bulunan Yıldırım, "Bölücü terörde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmadığı kadar şu anda mücadelede başarılı gidiyoruz. 30 yıldır, 40 yıldır girilemeyen yuvalarına girdik. Hepsini darmadağın ettik. Her gün terör örgütünün ileri gelenlerinden bir tanesini ele geçiriyoruz. Bunların verdiği ifadelerle de terörü inşallah çökerteceğiz. Yabancı dostlarımız gelince diyor ki 'Biz dışarıdan Türkiye'yi izlerken, savaş var zannediyoruz ama gelince şaşkına dönüyoruz. Bu kadar güzel ülke olamaz' diyorlar. Bizim bu algıyı tersine çevirmemiz lazım. Bu kendiliğinden olmuyor. Çukur siyasetini uygulayanlar, bölgedeki Kürt vatandaşlarımızın sorunlarını çözeceğiz; diye evlerini başına yıkanlar şimdi hesabını veriyor" ifadelerini kullandı.

"'EŞ BAŞKAN, ÖZ YÖNETİM' BUNLAR BİZİM HAYRIMIZA İŞLER DEĞİL"

Terörle mücadelede kararlılık mesajı veren Başbakan Yıldırım, "Düşünün yargı bağımsız, hukuk devleti eyvallah. Suç işlemişsin, hakkında iddia var. Gel kardeşim, uğra, hesabını ver; diyorsun. 'Ben tanımam, gelmem'. Kimse yapabilir mi? İçimizden hangimiz böyle davranabiliriz? 'Ben sizin yargınızı tanımıyorum, eş yönetim, eş başkan, öz yönetim' bunlar bizim hayrımıza işler değil. Bunlar bölücülüktür. Bu bölücülük mikrobunu bünyemizden atmazsak diğer konular önemsiz hale gelir" açıklamasında bulundu.

Haberin Devamı

AP'NİN TÜRKİYE KARARIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA: ANLAMSIZ KARARIN DİKKATE ALINMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) müzakerelerin dondurulmasına ilişkin kararını değerlendiren Yıldırım, "AP bir karar aldı. Bu kararın hukuki bir sonucu yok. Tavsiye kararı. 'Görüşmeler geçici olarak durdurulsun'. Bunun bizim açımızdan önemi ve anlamı yok. Biz inanıyoruz ki her şeye rağmen Avrupa'da hala Avrupa'nın geleceğini düşünen vizyon sahibi liderler mevcut. 15-16 Aralık'ta yapılacak Liderler Toplantısında bu anlamsız kararın dikkate alınmayacağını düşünüyoruz" dedi.

"BİZ AB'YE GİRMEK İSTİYORUZ; YÜK DEĞİL, PAYLAŞIM YAPACAĞIZ"

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerine değinen Yıldırım, Türkiye-AB ilişkilerinin bir kara sevdaya dönüşmesini istemediklerini belirtti. Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "AB'ye Türkiye'nin üye olması, Avrupa'ya ilave yük getirmez. Avrupa'nın yükünü alır. AB, maalesef bugünlerde çıkışlarıyla, davranışlarıyla Türkiye'nin ne dediğine değil, Türkiye'nin düşmanlarının sesine daha çok kulak veriyor. PKK, DEAŞ, FETÖ terör örgütünün lobi faaliyetlerinden daha çok etkileniyor ve ona göre tutum alıyorlar. Bu çok yanlış bir şey. Bunu da Avrupa kamuoyunun gelecek seçimlere yönelik kanaatlerini kendi lehlerinde oluşturmak için kullanıyorlar. Bunlar çok tehlikeli şeyler. Avrupa'daki liderler maalesef çok etki altında kalıyorlar. Milletimizi rahatsız ediyorlar. Bu millet eğer AB'ye inancı azalırsa biz istediğimiz kadar Avrupa'ya girelim, diyelim. Nasıl gireceğiz? Biz milletimizin emrindeyiz. Onun için bu ikircikli tutumlardan vazgeçmeleri lazım. Çifte standardı bırakmaları lazım. O teröristlerin posterlerini parlamentolarının koridorlarına asmamaları lazım. Biz AB'ye girmek istiyoruz. Doğru. Girince de Avrupa'ya yük değil, Avrupa ile yük paylaşımı yapacağız. Ama Avrupa'nın kendi gelecek vizyonunu tekrar gözden geçirmesi lazım"

Haberin Devamı

GÜMRÜK BİRLİĞİNİ 2017'DEN İTİBAREN ELE ALACAĞIZ

Haberin Devamı

Bu süreçte Avrupa'yla ilişkilerde bir yandan karşılıklı salvoların devam ettiğini diğer taraftan da işlerin ilerlediğini belirten Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "Ekonomi Bakanımız, Avrupa Birliği ile bir yandan müzakereleri sürdürüyor. Gümrük Birliği'ni 2017'den itibaren ele alacağız. Tekrar gözden geçireceğiz. Bu kadar seneden sonra, Gümrük Birliği'nde ne var, sanayide durum ne, hizmetlerde, tarımda, gıdada, kamu alımlarında, e-ticarette, bu alanlarda güncelleme yapılacak. Çünkü o Gümrük Birliğinde de maalesef bize madik attılar. Mal ve hizmetler serbest dolaşacaktı, üstüne yattılar. Bunları biliyoruz. Bu millet bunları biliyor." Yıldırım, AB ile 18 Mart'ta yapılan anlaşmaya değinerek, bu anlaşmada Ege'den kurtarılan her mülteciye karşılık AB'nin Türkiye'den bir mülteciyi almasının yer aldığını, Türkiye'nin bu çerçevede Geri Kabul Anlaşması'nı imzaladığını ama onaylamadığını anımsattı. AB'nin yine bu anlaşma çerçevesinde 30 Haziran'da vizelerin kaldırılacağını açıkladığını ve mültecilere "3 artı 3 milyar euro" destek vereceğini bildirdiğini aktaran Yıldırım, bütün bunlara karşılık da Türkiye'den 72 maddeden oluşan reformları yerine getirmesinin istendiğini söyledi.

AVRUPAYLA İLİŞKİLERİ KOPARACAK DEĞİLİZ!

Türkiye'nin bu reformların tamamını yaptığını sadece Terörle Mücadele Kanunu'nun değiştirilmesine itiraz ettiğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti: "Niye değiştirelim kardeşim? 'Değiştirin de, bu çocuklar her ne kadar bölücülük yapıyor, terörle uğraşıyor ama fena çocuklar değil. Bunlara biraz daha sevimli davranın, yumuşak bir şekilde muamele gösterin.' Bu olmaz kardeşim. Biz ölüm kalım mücadelesi yapıyoruz. Bunu bizden nasıl istersiniz? Bunu reddettik. Bu sefer diğer hepsi yalan oldu ve anlaşma yürürlüğe girmedi. Böyle mi olacak Avrupa Birliği, niye sözünde durmuyor? Bu tek taraflı bir sevda olmaz. Avrupa Birliği de dediğini yapacak, biz de dediğimizi yapacağız. Biz taahhütlerimizi, sözlerimizi yerine getirdik. Şunu da görmezden gelmiyoruz, bugün ticaretimizin yarısı, finansal ilişkilerimizin yüzde 80'i Avrupa'yla. Avrupa'yla ilişkileri falan koparacak da değiliz. Bunu herkes kafasından çıkarsın."

AB'YE 'TERÖR TANIMI' TEPKİSİ: OLMAZ KARDEŞİM, ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ YAPIYORUZ

AB'nin, Türkiye'den Terörle Mücadele Kanunu'nun değiştirilmesi konusundaki talebine tepki gösteren Başbakan Yıldırım, "Niye değiştirelim kardeşim? 'Değiştirin de bu çocuklar her ne kadar bölücülük yapıyor, terörle uğraşıyor ama fena çocuklar değil. Bunlara biraz daha sevimli davranın, yumuşak muamele gösterin'. Bu olmaz kardeşim. Biz ölüm kalım mücadelesi yapıyoruz. Bunu bizden nasıl istersiniz? Bunu reddettik. Bu sefer diğer hepsi yalan oldu ve anlaşma yürürlüğe girmedi. Böyle mi olacak? AB niye sözünde durmuyor? Bu tek taraflı bir sevda olmaz. AB de dediğini yapacak biz de dediğimizi yapacağız. Biz sözlerimizi yerine getirdik" açıklamasında bulundu.

BİZİM DE SABRIMIZ VAR, İLANİHAYE AVRUPA'YI KORUYACAĞIZ DİYE BİR ŞEY YOK"

'Vize serbestisi' üzerinden de AB'yi eleştiren Başbakan Yıldırım, "AB ile ilişkileri koparacak değiliz. Bunu herkes kafasından çıkarsın. Ancak Avrupa daha sağlıklı, konjonktürel gelişmeler, iç siyasetteki şartlardan bağımsız olarak Türkiye ile ilişiklerini daha rasyonel şekilde mutlaka gözden geçirmesi lazım. Avrupa'nın bölgedeki tehditlere karşı en büyük teminatı Türkiye'dir. Türkiye 5-6 yıldır bölgede yaşananları Avrupa'ya yansıtsaydı bugün Avrupa duman olmuştu. Ama bizim de bir sabrımız var. İlanihaye Avrupa'yı koruyacağız, diye bir şey yok. Biz önce ülkemizi koruruz. Aklı selim davransınlar. Türkiye'yi muhatap alsınlar. Türkiye'nin başını ağrıtan teröristlere daha az kulak versinler. Türk halkının sesine daha fazla kulak versinler" diye konuştu.

"17 ARALIK'TA YARGI DARBESİ YAPMAK İSTEDİLER, ŞAHİDİYİM"

Olağanüstü hal uygulamasının kaldırılması yönündeki çağrılara yanıt veren Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti: "OHAL bir sonuçtur. Bizim durup dururken ihdas ettiğimiz bir şey değildir. Bu, çok tehlikeli bir örgüttür. Türkiye bir hukuk devleti. Bunlar dişini 17 Aralık'ta gösterdi. 17 Aralık'ta resmen polisle bir olarak darbe yapmak istediler. Yargı darbesi yapmak istediler. Ben şahidiyim. Düzenledikleri iddianamede, Cumhurbaşkanı o zaman başbakan, silahlı örgütün lideri ben de yardımcısıyım. Gördüm. Gerçi o fezleke hukuki geçerlilik kazanmadı ama gördüm. O müsveddeyi gördüm. Bu akla ziyan bir iştir. O zaman Cumhurbaşkanı'mız avaz avaz bağırdı. Bu bir terör örgütüdür diye ama sesini çok az duyan oldu"

"OHAL KALKSIN, İTİRAZIMIZ YOK AMA..."

FETÖ ile mücadeleye ilişkin bundan sonraki sürece yönelik açıklamalarda bulunan Yıldırım, "Bundan sonra temizlenme sürecidir. Ama bu süreç çok kısa olmayacak. OHAL kalksın, tamam biz de istiyoruz. İtirazımız yok. Ama şunu bilelim, OHAL'de ekonomiyi doğrudan ilgilendirecek hiçbir karar almadık. OHAL'de aldığımız kararlar bu alçak örgütün devlet kademelerinden temizlenmesine yönelik bir karardır" dedi.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ 10-15 İÇİNDE MECLİS'TE OLACAK

Anayasa değişikliği sürecine de değinen Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "Bir anayasa değişikliğimiz var. Bu anayasa değişikliğinin amacı, rejimi falan değiştirmek değil. Rejim belli cumhuriyet; demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti. Şimdi mevcut durum. Halkın yüksek iradesiyle seçilmiş bir cumhurbaşkanınız var, hükümetiniz var, parlamentonuz var. Buradaki işlerin düzelmesi lazım. Mevcut durumla anayasanın uyumlu hale gelmesi lazım. Biz de partilere gelin bunu yapalım, diyoruz. Bu Türkiye'nin geleceği, istikrarı için bir ihtiyaç. Bu ülkede istikrarsızlığın bedeli çok ağır olur. Türkiye mutlaka her seçimde tek başına, güçlü iktidar çıkarması lazım. Kim olursa olsun. Bunun yolunu açacak anayasa değişikliğini yapmalıyız. Hedefimiz bu. Bu konudaki çalışmalarımızı da tamamladık. Çok geniş değil. 10-15 madde içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile Meclis arasındaki ilişkileri düzenleyen, buradaki çakışmaları ortadan kaldıran, çok anlaşılabilir bir teklif getiriyoruz. MHP'nin de bu konuda mutabakatı var. Teklifi Meclis'te görüşüp, sizin önünüze getirince bu sorunu da halletmiş olacağız"

TÜRKİYE FELAKETİN EŞİĞİNDEN DÖNDÜ

Türkiye'nin 15 Temmuz'da felaketin eşiğinden döndüğünü söyleyen Yıldırım'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
TÜSİAD Türkiye'nin adını dünyaya duyurması hepimiz için iftiar meselesidir. Biz çalışanları, çalıştıranları, fabrikaları hiçbirini birbirinden ayrı tutmuyoruz. Ülkemiz için üretiyorsunuz bir yandan bir yandan da halkımızın refahına katkı sağlıyorsunuz.15 Temmuz'da büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Alçak bir darbe girişiminin eşiğinden döndük. Bu darbe girişiminin başarısız olmasındaki en önemli sebep vatandaşımızdaki demokrasi bilincinin gelişmiş olmasıdır.

ABD SEÇİMLERİNİN ETKİSİ

8 Kasım'dan sonra piyasalarda bir dalgalanma yaşamaya başladık. Ekonomik belirsizlik söylentileri hat safhada. Bunun arka planında 8 Kasım'daki ABD seçimlerinde Cumhuriyetçi adayın kazanması görülüyor. Sayın Trump seçim kampanyasında ABD'nin daha çok kendi içine yoğunlaşacağını, dış dünyayla ilişkilerini azaltacağı söylemlerinde bulundu. Yani ABD'nin son 50 yıldır ihmal ettiği çalışmalara daha fazla yoğunlaşacağını söyledi. Bu söylem bütün dünyada ekonomi üzerinde bir olumsuz etki yaptı. Türkiye'de bundan nasibini aldı. 8 Kasım'da başlayan bu gelişmeleri Türkiye'ye mahsus görürsek yanlış değerlendirmiş oluruz. Meksika'dan sonra ikinci sıradayız. Bütün ülkelerde dolara karşı değer kaybı var. Tek istisna var, İngiliz parası… İngiliz parası da Bretix’ten evvel değer kaybına uğradı ve dolayısıyla o muhafaza etti değerini.

HOŞUNUZA GİTSİN DİYE SÖYLEMİYORUM, BUNU DA ATLATACAĞIZ"

15 Temmuz gecesi biz emsali görülmemiş bir iş başardık. Bunu Avrupa'da, Amerika'da anlayamadı. Tankların, topların üzerine gözünüzü kırpmadan karşı koyuyorsunuz. Bunu anlayamadılar. Biz onlara dedik ki; Türk milleti bağımsızlığı için ölüm dahil her şeyi göze alır. Değerli dostlar, değerli iş adamlarımız büyük bir samimiyetle dünyadaki belirsizlikleri ve Türkiye'deki ekonomik gelişmelerle ilgili endişelerini ifade ettiler. İyi ve kötü senaryoları konuştuk. Kötümser olmak için bugünleri baz alırsak çok sebebimiz olabilir. Ama geniş zamanlı düşünürsek kötümser olmaya gerek yok. Doğru teşhis koyamazsak çözümü de doğru geliştiremeyiz.Türkiye yaşadığımız bu olayın (ekonomik dalgalanmanın) benzerini Ak Parti iktidarında beş kere yaşadık. Hepsini atlattık, bunu da atlatacağız. Hoşunuza gitsin diye söylemiyorum, bunu da atlatacağız, endişeye gerek yok, üstesinden geleceğiz. Bunu da en iyi siz biliyorsunuz. Türkiye ekonomisi kapalı bir ekonomi değil. 200 milyar doların üzerinde dünya ile alışverişiniz var. Eskiden Türkiye devlet olarak borçlanma yapamıyordu.

20 OCAK'TA TAŞLAR YERİNE OTARACAKTIR

Bizim bir ayrışmamız olduğu doğru. Bütün para birimleri yüzde 5-6 sapma yaşadığında TL iki katı sapma yaşadı. Biz geçen 4 ay içinde uçurumun kenarından döndük. Büyük bir tehlike atlattık. 60 darbesi öncesi Türkiye'nin kişi başı milli geliri 583 dolar, 61'de 194 dolara düşmüş, 80'de ihtilal öncesi 1860 dolar, ihtilal sonrası 1195'e düşmüş, nereden nereye. İhtilaller ülkeyi fakirleştiriyor. Kazanımları kaybettiriyor. 15 Temmuz'da bir ciddi bir sarsıntı yaşamadık. Çünkü darbe başarılı olamadı ve vatandaşlarımız ilk gün 2,5 milyar dolar bozdurdu. Takip eden 15 gün içerisinde de bozdurulan para 11,5 milyar doları aştı. Bunu da atlatacağız.Türkiye ekonomisi kapalı bir ekonomi değil. Küresel ekonominin bir parçası. Türkiye'de bugün iş aleminin dünyayla ile ilişiği devletten daha fazla. 60 ihtilalinden hemen sonra IMF Türkiye'ye yerleşti. 2013 yılına kadar. Yani bu yıllar arasında Türkiye ekonomisi denetim altındaydı. Bu yıldan sonra denetimden çıktık, kendimizi denetler hale geldik. Piyasalardaki dalgalanma bir ay kadar daha devam edecek, 20 Ocak'ta yeni seçilmiş başkan iş başına geldikten sonra taşlar yerine oturacaktır.

5 ÜLKEDE SEÇİM VAR

Avrupa'da 2017'de 5 ülkede seçim var. Bu belirsizlik demektir. Avrupa'da büyük bir ırkçı ve sağ eğitim var. Siyasetçilerin gelecek kaygısı, ABD'de yaşanan gelişmeler ve diğeri de bölgemizde 5 senedir devam eden karışıklık var.
Suriye'de Irak'ta devlet yok, otorite yok. Türkiye bu kadar iç ve dış sorunlarla bölücü terör örgütünü FETÖ'yü Rusya'yla sorunları hepsini bir araya koyun, bu kadar olay başka ülkelerin başına gelseydi aynı anda yerle bir olurdu.

Bu kadar olay başka ülkelerin başına gelseydi yerle bir olurdu. Biz bütün bunların üstesinden gelmeyi başardık. Çünkü Türkiye'de 14 yıldır istikrar var. 27 çeyrektir süregelen büyüme istikrarın bir ürünüdür. Sizde bunun için büyüdünüz, yatırım yaptınız. Öngörmeseydiniz bunu yapar mıydınız. Yatırımlarınıza devam edin. 2017 daha iyi bir yıl olacak. Bu geçici dönemde de tedbirlerimizi alıyoruz. Ama kafanız karışmasın. 2017 çok daha güzel olacak.

10 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK AYIRDIK

Kısa vadede hemen 8 Kasım'dan sonraki bu dalgalanmada bir araya geldik. Rakamlara baktık, göstergelere baktık. Birden fazla madde aldık. Eximbank ihracatçı döviz olarak kredi, borç alıyor. İhracatını gerçekleştiriyor, aldığı parayı ödüyor. 2 milyar dolar daha piyasada para kalsın. İkinci tedbir TMSF'nin elinden çıkardıklarını Türk parası olarak alın lazım değil. Kamu döviz olarak alması gereken parayı Türk parası olarak alacak. Piyasadan çekilmesinin önüne geçecek, etti 4,5 milyar dolar. 5 milyar dolarlıkla da kısa vadeli sözleşmelerimiz var. Türk parasıyla ödeme yapılacak. 4,5G'den birçok şeye. Kısa dönem için 10 milyar dolarlık piyasanın ihtiyacı olan kaynağı ayırdık.

KAMU ALACAKLARINI TL İLE TAHSİL EDECEK

Bununla yetinmiyoruz genel genelge çıkardık. Kamu mecbur kalmadıkça milli paramız üzerinden yapacak. Sizi ilgilendirmiyor, sizinkisi gönüllülük esasına bağlı. Bireysel kredilerde dolar geliri yok, dolarla borçlanıyordu. İneği bile euroyla alıyordu. Bunların tedbirlerini aldık. Bireysel borçlanmanın yabancı parayla borçlanmanın önüne geçtik ama piyasaya müdahale, sermayeye kısıtlama getirecek uygulamaların yanından geçmeyiz. Türkiye küresel bir ekonomi, yerel müdahaleler olmaz.

BES 2017 OCAK'TA YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR

Türkiye küresel bir ekonomi, yerel müdahaleler olmaz. Özel sektörün borçlarını döndürme diye bir durum yok. Merkez Bankası'nın net rezervlerinde bir kuruş azalma yok. Bu ilginç değil mi? Bu tedbirleri aldığımız için. Alabileceğimiz her türlü tedbir var. Boş durmuyoruz. Kafa yoruyoruz, tedbir alıyoruz. Son zamanlarda vergi düzenlemeleri yaptık, tüketici kredilerinde yeniden yapılandırma yaptık, rehni kanunu çıkardık. Aman bina alalım arsa alalım değil neyi varsa, malı varsa bunların hepsini teminat olarak 2017 Ocak ayından itibaren uygulamaya başlıyoruz. Bireysel emekliliğe otomatik katılım getiriyoruz. 2017 ocak itibariyle. Türkiye'nin cari açığı var, ithalatı fazla, ihracatı yok. Amacımız buradaki açığın tasarruf miktarını artırmak, katma değer oluşturan alanlara destek vermek. 7 alan tespit ettik. Teşvik sistemimiz yayınlandı. Konfeksiyon usulü değil, ısmarlama projesine göre tespit sistemine geçiyoruz. Yapılacak yatırıma uygun teşvik vereceğiz. Onların da teşvik edilecek bölgeler var. 23 bölgemiz var. Doğu ve Güneydoğu'da burada da teşviklerimiz var.

FETÖ TOPLADIĞI HİMMETİ LOBİ ŞİRKETLERİNE AKTARIYOR

Bu alçak FETÖ, milletten kuruş kuruş topladığı himmetleri oluk oluk lobi şirketlerine aktarıyor, 'Türkiye'de ekonomi bozuluyor, insan hakları ihlal ediliyor, demokrasi uygulanmıyor'... Yani akıllarına ne gelirse, her türlü alçaklığı yapmaya devam ediyorlar. 15 Temmuz'da başaramadıklarını akılları sıra ekonomiyle oynayarak başaracaklarını düşünüyorlar. Asla başaramayacaklar.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İNLERİNE GİRDİK

Bölücü terörde tarihimizde olmadığı kadar mücadelede başarılı gidiyoruz. 30-40 yılda girilmeyen yuvalarına girdik. Her gün bir tanesini ele geçirdik. Bunların ifadeleriyle inşallah terörü çökerteceğiz. Milletimiz rahat olsun, terörü Türkiye gündeminde en alt sıraya indireceğiz demiştim. Bunların konuşulduğu ülkeye yatırımcı nasıl karar versin durum böyle değil ama algı böyle. Biz dışardan izlerken savaş var sanıyoruz diyor yabancı yatırımcı bizim bu algıyı tersine çevirmemiz lazım.

Ülkede mutlaka irade olacak. Türkiye'nin her karış toprağında bayrağı dalgalanacak. İş yapmak isteyenler iş yapacak, gezmek isteyen gezecek. O zaman biz terörü konuşmayacak noktaya geleceğiz. Çukur siyasetini uygulayanlar, Kürt kardeşlerimizin evlerini başına yıkanlar hesabını veriyor.Hakkında iddia var gel kardeşim uğra diyorsun, ben tanımam gelmem diyor. İçimizden hangimiz öyle yapabilir. Ben sizin yargınızı tanımıyorum. Çukur siyasetini uygulayanlar şimdi hesabını veriyor. Eş başkan, öz yönetim bunlar hayrımıza değil. Bu bilinmelidir ki, Kürt vatandaşlarımızla hiçbirimizin sorunu yok. Biz 79 milyon birlikte Türkiyeyiz. Bölücü terör örgütünün Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Sorunu şu oradaki Kürt vatandaşlarımızın bölücü terör örgütü diye sorunu var. Çok yol aldık. Orada bayrak dalgalanıyor. Oraya başlattığımız yatırım ve destek hamlesiyle 10 yılda 160 milyar yatırım yapacağız. Biz sessiz sizler aktif ortak olacaksınız.