03.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Bakanlık açıklamasında, “Metin, bir yandan bazı AB ülkeleri ülkemizle ilişkileri geliştirmek isterken, diğer yandan Yunan-Rum ikilisinin AB-Türkiye ilişkilerini nasıl rehin aldığının örneğidir” denildi. Metinde istikşafi görüşmelere yeniden başlanması kararına atıf yapılmasının olumlu olduğu, ancak bu görüşmelerin sadece deniz yetki alanlarının sınırlandırılması değil, iki ülke arasındaki tüm sorunların çözülmesine yönelik olduğu kaydedildi.
Kıbrıs Türkleri
Açıklamada, zirve kararlarında yine Kıbrıs Türklerine hiçbir atıfta bulunulmaması ve iki taraf arasında hidrokarbon kaynaklarına ilişkin hakça gelir paylaşımından bahsedilmemesinin, AB’nin Kıbrıs Türkleri’ni yok sayan zihniyetinin sürdüğünü gösterdiği kaydedildi. AB’nin Rum Yönetimi’ne Kıbrıs Türkleriyle görüşme çağrısı yapması gerektiğine işaret edilen açıklamada, “Kıbrıs meselesi çözülene kadar, Kıbrıs Rumlarının muhatabı, Türkiye değil Kıbrıs Türkleridir. Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin olmadığı bir ortamda, onları temsil etmeyen GKRY ile deniz sınırlarını müzakere etmesi söz konusu olamaz. Bu ancak Kıbrıs meselesi çözüldükten sonra mümkün olabilir” denildi. Açıklamada, Kıbrıs’taki iki tarafın, ayrı ayrı yürüttüğü hidrokarbon faaliyetlerini koordine etmek, hakça gelir paylaşımı dahil bir iş birliği mekanizması kurmak için bir an önce bir araya getirilmesi gerektiği, bu sağlanmadığı sürece Kıbrıs Türk tarafının TPAO aracılığıyla yürüttüğü hidrokarbon faaliyetlerini sürdüreceği de aktarıldı.
Dışişleri açıklamasında, GKRY’nin uzlaşmaz tutumuna ilişkin de “Zirve kararlarında AB’nin, Kıbrıs meselesinin çözümü konusundaki ifadelerinin, 2004 ve 2017 tarihleri unutturularak GKRY tarafından dikte ettirildiği anlaşılmaktadır. Oysa GKRY’nin, ne iktidarı ne de refahı Kıbrıs Türkleriyle paylaşma niyeti vardır. AB’nin bu gerçeği söylemesi de GKRY’nin üyeliği nedeniyle mümkün değildir. Onun için AB Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda dürüst ve tarafsız bir rol oynayamaz” ifadelerine yer verildi.
Yaptırım söyleminin yapıcı olmadığı kaydedilen açıklamada, zirve kararlarında Türkiye ve KKTC’nin hak ve çıkarları korunarak, bölgedeki sorunlara diyalog ve diplomasi yoluyla çözüm bulunması yönündeki çağrıların kısmen de olsa cevap bulmasının olumlu karşılandığı belirtildi.
‘Artık zamanı geldi’
Türkiye’nin AB’ye üye ülke olarak ilişkileri geliştirmeyi arzu ettiği vurgulanan açıklamada, “Artık, somut sonuçların alınması için karşılıklı olarak adımlar atılmasının zamanı gelmiştir. Bu bağlamda kararda taahhüt edilen adımların, vize serbestisi de dahil olmak üzere yerine getirilmesini bekliyoruz. Türkiye, ikili sorunların ve dar bakışlı çıkarların yönlendirmesi ve körü körüne üyelik dayanışması yerine, ortak çıkar ve ortak gelecek gündemiyle, karşılıklı saygı ve güven ilişkisi içinde, AB sürecini ilerletme ve sorunları müzakerelerle çözme iradesi ve kararlılığını korumaktadır” denildi.