Çalışma ekonomisi Allah’a kaldı

Gazi Üniversitesi’nde ders kitabı olarak tavsiye edilen Prof.Dr. Sabahaddin Zaim’in "Çalışma Ekonomisi"nin içeriği dini tavsiyelerle dolu. Her bölümüne dini sözler veya hadislerle girilen kitabın birinci bölümüne Necm Suresi ile başlanmış. Bu bölüme başlamadan önce "Bilinsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da kıyamette görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir" deniliyor.
"İşgücü Hareketliliği" bölümünün girişinde ise Kuranı Kerim’den alıntı yapılarak "Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Şu halde yerin üstünde dolaşın Allah’ın rızkından yeyin. Sonunda dönüş O’nadır" sözleri bulunuyor.
"Emek Arzı" bölümü ise daha çarpıcı örneklerle dolu. Doğum kontrolünün ülkelerde yaşlı nüfusu artırma sakıncası dile getiriliyor ve şöyle deniliyor:
"İslamiyete göre ancak imsak (tutma) veya azil (çekilme) yoluyla gebeliğin kontrolü mümkündür. Ve zaruretler dışında tavsiyeye şayan değildir. Bakım endişesiyle nüfus artışından korkmamak gerekir. Zira Cenab -ı hak herkesin rızkını vericidir. Cenin, ana rahminde iken ruh teşekkül ettiği için, o andan itibaren ceninin düşürülmesi (ve bu yolla doğumun kontrolü) katil hükmündedir."

Yalnız bırakmadılar
Din dersi kitabı gibi çalışma ekonomisi kitabı yazan Prof. Sabahaddin Zaim’in eşi Ülya Zaim’in 24 Ağustos’ta Fatih Camii’ndeki cenaze törenine AKP ve SP’li politikacılar büyük ilgi göstermişti. SP Genel Başkanı Recai Kutan, SP İstanbul İl Başkanı Numan Kurtulmuş, AKP’li Abdullah Gül ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna cenaze namazını kıldı.

Antalya Kemer’de "Fırtına Operasyonu" sonucu ortaya çıkarılan 100 trilyonluk kaçak yakıt operasyonun ardından yakalanan ve hakkında dava açılan Süleyman Bölünmez adlı işadamı da "dokunulmazlığın arkasına sığınmak" için bağımsız aday oldu. Devleti 100 trilyon lira zarara uğratmakla suçlanan Bölünmez, Mardin’den bağımsız aday olurken YSK, hakkında dava devam ettiği ve kesin hüküm verilmediği için 26 Eylül’de kesinleşen adaylığı onayladı. Bölünmez, İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan döneminde Antalya’da başlatılan operasyonda gözaltına alınmış ve tutuklu yargılanmıştı.

pO, kabinenin önemli bakanlarından biri. Ama kıskanç bir eşe sahip. Yine Başbakanlık koridorlarında anlatılanlara göre, "Hanımefendi" öyle kıskanç ki; işi, Özel Kalem’e lise mezunu bir kızı yerleştirip, makama kimlerin geldiğine kadar öğrenmeye vardırmış! Genç ve alımlı bakan eşi, kendisine bu bilgileri taşıyan kızı yaptığı işi karşılığında "ayrıca" ödüllendirmiş! Ziraat Bankası’nın bir şubesinde memurken birden kendisini Başbakanlık’ta bulan lise mezunu sekreter şimdi ne mi yapıyor? Derecesi 4 kıdem artırılarak uzman yapıldı. Memur standartlarına göre iyi bir maaş aldı ve şu anda da lojmanda oturuyor.

Geçtiğimiz günlerde bir sohbet ortamında konuşan eski ANAP’lı yeni AKP’li Erkan Mumcu, DSP - ANAP - MHP koalisyonunun hafızasının olmadığını söyledi. Hafıza silinme sözleri herkesi şaşırttı. Mumcu, daha sonra bu sözlerine açıklık getirdi. Mumcu’nun iddiasına göre, koalisyon hükümeti döneminde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının hiçbirinde görüşmelerin resmi tutanağı tutulmamış. Mumcu’ya göre, resmi tutanak tutulmaması bir skandal ama bu durum hiç kimsenin umrunda da değilmiş! 20 yıl sonra devlet arşivine girmek isteyenler, bu görüşmelerin içeriğini öğrenemeyecek. İçişleri eski Bakanlarından Sadettin Tantan da resmi tutanak tutulmadığını doğruluyor. Mumcu, "neden tutulmadı" sorusuna ise daha ilginç bir yanıt veriyor: "Bazı arkadaşlar, bu toplantılarda özgür olmak istediklerini ifade ettiler."

DSP’li devlet bakanlarımızdan birisinin, bir genel müdür yardımcısını, üstündeki genel müdüre nasıl gammazladığı, Başbakanlık koridorlarında konuşuluyor. Anlatılanlara göre, hem yaşantısıyla hem de parti içindeki durumuyla hep olay olan bakan, bu kez bakanlık içindeki uygulaması ile dillere düştü. İddialara göre, bakanlığa bağlı kurumun Genel Müdür Yardımcısı H, Bakan Bey’e "kişiye özel" kaydıyla tam 5 kez mektup yazıp, Genel Müdür Z’nin uygulamalarının yanlışlıklarını anlattı.
Bakan Bey, iyi dostu olan Z.’yi yanına çağırarak uyarıda bulundu ve yardımcısının kendisini şikayet ettiğini daha dikkatli davranması gerektiğini anlattı. Bu gelişmelerden sonra ne mi oldu? H., Genel Müdür Yardımcısı olarak kaldı ama pasifize edilerek "yetkisiz yetkili" haline getirildi.