Siyaset Dört ülkeden Katar’a ‘talep’ mektubu gidiyor

Dört ülkeden Katar’a ‘talep’ mektubu gidiyor

23.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın, krizin çözümü için Kuveyt aracılığıyla Katar’a somut taleplerini içeren mektup göndereceklerini belirtti. Kalın, sahur sohbeti sırasında Suriye’deki çatışmasızlık planına ilişkin ayrıntıları da anlattı

Dört ülkeden  Katar’a ‘talep’  mektubu gidiyor

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Katar’ı hedef alan 4 ülkenin Kuveyt aracılığıyla somut taleplerini liste halinde Katar yönetimine bir kaç gün içinde ulaştıracağını belirtti. Kalın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiyev’in Türkiye’ye geldiğini ve Suriye’deki çatışmasızlık planı üzerinde çalışma yapıldığını da açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde sahurda gazetecilerle bir araya gelen Kalın, sohbetinde şunları söyledi:
ERDOĞAN-SELMAN, KATAR’I GÖRÜŞTÜ: Sayın Cumhurbaşkanımız yeni göreve atanması vesilesiyle hem Veliaht Prens Muhammed bin Selman hem de Kral Selman bin Abdülaziz ile birer telefon görüşmesi yaptı, kendilerine tebriklerini iletti. Hem Sayın Cumhurbaşkanımız, hem de Kral Selman, Türk-Suud ilişkilerinin bundan sonra güçlenerek devam edeceğinin altını çizdi. Muhammed bin Selman da bu yönde tam bir kararlılık içinde çalışmalara devam edeceklerini ifade ettiler. Muhammed bin Selman ile gayet iyi ilişkilerimiz var. Düzenli olarak görüşüyoruz. Ben de bu sabah kendisi ile görüştüm, tebrik ettim. Körfez’in en büyük ve en güçlü ülkesi, İslam dünyasının ise en büyük ülkelerinden birisi olarak Suudi Arabistan’ın Katar’la yaşanan gerilimin düşürülmesi ve krize barışçıl bir çözüm bulunması noktasında oynayacağı önemli bir rol var. Görüşmede bunun altı çizildi.
KATAR’A TALEPLER MEKTUBU: Katar konusunda yapıcı bir tutum içinde olduk. Bize düşen görevler söz konusu olduğunda gerekli adımları atacağımızı ifade ettik. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bir açıklaması oldu. Özellikle teröre destek suçlamasının delillerle temellendirilmesi gerektiğinin altını çizdiler. Biz de aslında baştan beri hep bu noktanın üzerinde durduk. Yani teröre destek iddiası çok ciddi bir iddiadır. Bunun mutlaka temellendirilmesi gerekir. Katar da haklı olarak, böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalan herhangi bir ülkenin yapacağı gibi, ‘Deliller nedir? Somut veriler nedir? Bunları bizimle paylaşın’ dedi. Şimdi Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada somut talepler ve Katar’ın yapması gerekenler olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki bir kaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz. Somut olarak taleplerin ne olduğunu biz de takip edeceğiz.
KUVEYT ARABULUCU: Bu süreçte Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’ın çok yapıcı bir rolü oldu. Kendisi arabuluculuk misyonuyla hareket ediyor ve Körfez ülkeleri arasında çok saygın bir yere sahip. 2014’te Katar’la yine Körfez ülkeleri arasında yaşanan krizde de Şeyh Sabah önemli bir rol oynamıştı. Şu anda da o rolü ifa ediyor. Biz de bu süreci, bu girişimi destekliyoruz. Hiçbir Körfez ülkesiyle gerilim içinde olmak istemeyiz. Onların birbirleri ile bir gerilim içinde bulunmasını da arzu etmeyiz. Cumhurbaşkanımızın ilk günden itibaren yoğun telefon diplomasisinin amacı da buydu.
HERKES MÜZAKERE İLE ÇÖZÜLSÜN İSTİYOR: Herkesin üzerinde mutabık kaldığı konu bu krizin müzakere yoluyla çözülmesi. Karşılıklı güven ve saygı esasına dayalı olarak gerilimin azaltılması noktasında Katarlıların bir talebi var. Onlara uygulanan blokajın haklı olmadığı, gayrı insani olduğu, uluslararası normlara aykırı olduğu, ayrıca Ramazan ayının manevi havasını, ruhunu da düşündüğünüz zaman bunun Müslüman ülkeler arasında olması gereken kardeşlik, dostluk hukukuna da aykırı olduğunu ifade ettiler. Bizim de Katar’a özellikle gıda ağırlıklı insani yardım gönderilmesi noktasında bakış açımız bu oldu. Orada sıradan vatandaşlar bu blokajdan etkilenmesin diye gıda sevkiyatı başladı.
BLOKAJ KALDIRILSIN: Bizim değerlendirmemiz, Katar’a karşı uygulanan bu yaptırımların aşırı olduğu ve sıradan vatandaşların hayatını etkileyecek noktaya gelmesinin üzüntü verici olduğu. Şu anda tabii Suudi Arabistan’ın özellikle Hadimul Haremeyn Şerifeyn Selman bin Abdülaziz’in oynayacağı rol önem arz ediyor. Katarlıların ise ‘Blokaj kaldırılsın, biz ondan sonra oturup konuşalım’ gibi bir yaklaşımı var. ‘Bu endişe ve talepler neyse masada konuşalım’ diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız bu çerçevede hem Muhammed bin Selman’la hem Selman bin Abdülaziz ile bu konuları paylaştı. G20 zirvesinde de Kral Selman ile tekrar görüşecekler.

15 Temmuz’u Anma Programı hazırlanıyor

15 Temmuz’un sene-i devriyesi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat direktifleriyle çok kapsamlı bir çalışma yürütülüyor. Bir dizi faaliyet yapılacak. Sempozyumlar, toplantılar, anma programları, klipler, filmler hazırlanıyor. Ayrıca iki anıt açılacak. Biri Külliye’nin hemen dışında yapılmaya başlandı. Böylece Külliye’yle bütünleşmiş olacak. Ana hatlarıyla 15 Temmuz direnişini anlatan bir eser olacak. İstanbul’daki anıt da buna benziyor. İstanbul’daki anıtta Selçuklu geometrisinden faydalanıldı. Boğaza hakim, köprünün hemen Avrupa tarafından gelirken çıkışında yer alacak. Etrafına şehitleri sembolize eden 250 tane servi dikiliyor.

Şamanov’dan Kalın’a doğrulama

Rusya Devlet Duması Savunma Komitesi Başkanı Vladimir Şamanov, Kalın’ın ‘Rusya, Suriye’deki güvenlik bölgelerine Kazakistan ve Kırgızistan’ın da askeri göndermesini önerdi’ açıklamasını değerlendirdi. Moskova’nın Astana ve Bişkek’le bu konuda görüşme yaptığını doğrulayan Şamanov, “Rus askeri polisinin Suriye’de düzeni sağlama görevi için gerilimi azaltma bölgelerinde yer alması konusu gündemde. Ayrıca Kazakistan ve Kırgızistan’a Suriye’ye asker gönderme önerisi yapıldı. Bu konular şu anda görüşülüyor. Henüz herhangi bir karar alınmadı” dedi.

Kadir Gecesi programına katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadir Gecesi dolayısıyla, Beştepe Millet Camisi’nde düzenlenen özel programa katıldı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın da izlediği programda, Mısır, Güney Afrika ve Bosna’dan gelen hafızlar Kur’an-ı Kerim okudu. Programda ilahi ve kasideler de seslendirildi.

Çatışmasızlık planı nasıl işleyecek?

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri oluşturulması ve bunun mekanizmalarının kurulmasına ilişkin olarak da şu bilgileri verdi:
MÜZAKERELER SÜRÜYOR: Sayın Cumhurbaşkanımızın 3 Mayıs’ta Soçi’ye yaptığı ziyarette Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri kurulması yönünde karar var. Bununla ilgili teknik çalışmalar devam ediyor. Bildiğiniz gibi dört ana çatışmasızlık bölgesi belirlendi. Buralara kim, nasıl konuşlanacak? Oradaki asayişi nasıl sağlayacak? Süreci kim, nasıl izleyecek? Türk, Rus ve İranlı yetkililer arasındaki müzakereler yoğun şekilde devam ediyor.
PUTİN’İN TEMSİLCİSİ TÜRKİYE’DEYDİ: Çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili Türkiye, Rusya ve İran arasında bir mekanizma kuruldu. Bir çalışma grubu var. Geçen hafta Putin’in Suriye özel temsilcisi Lavrentiyev buradaydı. Biz de onunla oturduk detaylı bir şekilde konuştuk. Şimdi teknik heyetler bu çatışmasızlık bölgelerinin lojistiğini tartışıyor. ‘Tampon bölge’ tabiri teknik olarak doğru olmaz. Ama rejim güçleri ile muhalif güçlerin arasında konuşlandırılacak güçlerin kimlerden oluşacağı, sayısının ne olacağı, mekanizmalarının ne olacağı konusunda şu anda o heyetler çalışmalarını sürdürüyor. Temmuz başında yapılacak Astana toplantısında da bunun belirli bir noktaya gelmesini bekliyoruz.
TÜRKİYE İDLİB’DE OLACAK: Muhtemelen İdlib bölgesinde ağırlıklı olarak bizler ve Ruslar, Şam etrafında ağırlıklı olarak Rusya-İran, güneyde Deraa bölgesinde Ürdün’ün ve Amerikalıların içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor. Hatta Rusların bir önerisi var: Belki Kırgızlar, Kazaklar belirli sayılarda güç gönderebilirler. Bu görev gücü içerisinde onlar da yer alabilir. O mekanizmanın birinci amacı, ateşkesi daha yapısal hâle getirmek. Oralarda bu güçler bulunduğu zaman onların çatışma ihtimalini minimize etme imkânı olacak. Ama bu çok detaylı bir çalışma gerektiriyor. Haritalara bakılıyor, kim nereden girecek, kaç asker nerede olacak. Yani 300 asker mi, 500 asker mi lazım mesela? Şimdi İdlib’in şu anda bir milyondan fazla nüfusu var. Buraya ne kadarlık bir güç konuşlandırılması gerekeceğini şu anda askerler müzakere ediyor. Temmuz’daki Astana toplantısına kadar bunun daha somut bir şekil almasını bekliyoruz.
PYD UYARISI: YPG-PYD üzerinden PKK terörünün aklanması, meşrulaştırılması gibi bir süreci yaşadık. Bu yeni değil, yıllardır devam ediyor. Eğer bu yaklaşım değişmezse bundan sonraki yıllar içinde de terörle bu şekilde baş etmek zorunda kalacağız. Bunun maliyetine herkes bir şekilde katlanmak durumunda kalacak. Şu anda onunla ilgili Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlıklarımız arasında bir mekanizma işletiliyor. Bizim Washington seyahatimizde, ‘Somut olarak size bu verileri ileteceğiz, böylece PYD’ye verilen silahlar Türkiye’ye karşı kullanılmayacak’ dediler. Tabii bu bizim için yeterli bir durum değil. Yani bu asıl meseleyi çözmüyor. Amerikalıların Türkiye’ye yönelik tehditler söz konusu olduğunda bunun minimize edilmesi noktasında bir önerileri bu. Ama şunu da söyleyeyim: Amerika’nın Obama döneminde başlattığı ve şimdi Trump’la devam eden bu politikası sadece Türkiye açısından değil, Suriye’nin geleceği açısından da çok ciddi riskler barındırıyor. Orada etnik gerilimden demografik yapının bozulmasına kadar, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasından terör örgütlerinin başka alanlarda palazlanmasına kadar çok boyutları olan ve bize göre çok yanlış birçok düzeyde hataları olan bir politika.