07.03.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Ankara - Milliyet
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Suriye yönetimi terörizmle iş birliği yaparsa, tarih yeniden canlanacak, tam yüz yıl önce bıraktığımız toprakların emanetimizde tutulmasının hakkı doğacak. Kaldı ki arzumuz budur, olması gereken budur” dedi. Bahçeli PYD/YPG’ye verdiği destekten dolayı da ABD’ye sert ifadelerle yüklendi.
Bahçeli, dün MHP grup toplantısında özetle şu mesajları verdi:
EMANETİMİZDE TUTMA HAKKI: Tabii olarak Afrin Suriye’nindir. Ancak Suriye yönetimi terörizmle iş birliği yaparsa, tarih yeniden canlanacak, hatıralar bir kez daha ayaklanacak, tam 100 yıl önce bıraktığımız toprakların en azından istikrara, huzura, barışa kavuşuncaya kadar emanetimizde tutulmasının hakkı doğacak, önü açılacaktır. Kaldı ki arzumuz budur, olması gereken budur. Zalim Esad’ın Afrin’e giden sözde halk güçlerinin kendilerine bağlı olduğunu birkaç gün evvel itiraf etmesi, Şam yönetimiyle PKK/PYD arasındaki teması alenen ifşa etmiştir. Suç ortakları belirginleşmiştir. Mustafa Kemal’in 30 Ekim 1918’de güneyden Raco’ya taşıdığı karargâhı bir kez daha tecelli edecek ama bu defa kolay kolay ricat gerçekleşmeyecektir.
ABD BAKLAYI ÇIKARDI: Okuduğunu anlama, duyduğunu anlamlandırma özürlüsü ABD’li sözcüler, BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararının Afrin’i de kapsadığını iddia ettiler. Oysa Afrin’e en küçük atıf yoktur. Durum buysa ABD niye rahatsızdır? Türkiye Afrin’de bir savaşın tarafı değildir. ABD’nin, BM kararını çarpıtması maksatlıdır, hezeyandır, temelsizdir. Bu ülkenin Menbiç’le ilgili Türkiye’ye yaptığı çirkin önerisi bellidir. Terör örgütü PYD/YPG’yi Menbiç’ten çıkarıp, buranın denetimini yarı yarıya Türkiye’yle üstlenme teklifi getiren ABD yanlıştadır, dilinin altındaki baklayı çıkarmıştır. Madem teröristleri Menbiç’ten çıkaracak kadar yaptırım gücü bulunan, sözü geçen ABD, aynı şeyi Afrin’de yapmaktan niye imtina etmektedir?
ALAYI GÖMÜLMELİ: Asıl olanın Fırat’ın doğusuna tutunmuş, Sevr’de tarif edilen Kürdistan olduğu neden gizlenmektedir? Fırat’ın batısında terörist olan, doğusuna geçince sütten çıkmış ak kaşık mı olacaktır? Bu işin doğusu batısı yoktur, amaç Suriye’nin kuzeyiyle Irak’ın kuzeyini birbirine eklemleyip terör devletini kurmaktır. Afrin temizlenir temizlenmez, harekâtın kapsamına Menbiç alınmalı. Teröristler Fırat’ın doğusuna geçelim diyorlarsa, ya Fırat’ın derinliklerine ya da Fırat’ın kıyılarına alayı gömülmelidir. Afrin’de mücadele etmezsek, Menbiç’e girip Fırat’ın doğusuna hilali taşımazsak, Ankara’da teslim olur, Anadolu’da boğuluruz.
ADAM GİBİ DÜŞMAN OLUN: ABD’ye sesleniyorum: Dolambaçlı yollara girmeden, vicdan uçurumuna düşmeden, insanlık haysiyetiyle oynamadan PKK/PYD/YPG’ye aman vurmayın, aman yapmayın desenize! Her taşın altına fitne döşedik itirafını yapsanıza. Düşmansanız, adam gibi düşman olun. Müttefikseniz mertçe, samimiyetle, safiyetle müttefik olun. Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun. Kıvırmayın, kaçmayın, böyle ayak oyunlarına hiç tevessül etmeyin... ABD lafa gelince müttefiktir. Vaat ediyor, tutmuyor; söz diyor, yapmıyor. NATO ise uyuyor, adeta ölü balık taklidi yapıyor.
Bu kadar sapık ne ara türedi?
‘Aydınız, moderniz, çağdaşız, cumhuriyetin bekçisiyiz’ diye afra tavra satanlar kadınları sadece çıkarları doğrultusunda akıllarına getiriyorlar. Diğer taraftan meczubun birisi çıkıyor, ‘kadınlara kocalarından dayak yedikleri için şükretmelerini’ tavsiye edebiliyor. Meselenin tuhaf yanı ise bunu da din ve diyanet adına yapabiliyor. Ne ara bu kadar sapık türedi? Hangi ara kadınlarımıza, çocuklarımıza göz koyan ahlaksızların, onları töhmet altında bırakan alçakların sesi çıkmaya başladı? Her kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir. Her kadın cinayeti istikbalimizin kalbine indirilmiş hançerdir. Biz bu hançeri kırmalıyız.
HADIMSA HADIM, İDAMSA İDAM: Kadına yönelik şiddeti durdurmalı, katilleri ve şiddet faillerini toplumdan tecrit etmeliyiz. Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam, neyse gereği yapılmalıdır. Kim ki, kadına bir fiske vurduysa, kim ki, kadına küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. İstismar suçuna getirilecek cezalar ister kimyasal isterse de ebedi mahkûmiyet olsun, sonuna kadar uygulanmalı, sonuna kadar istismarcıların hesabı görülmeli, iyi hal falan da dikkate alınmamalıdır.
8 MART’A SIKIŞTIRILMASIN: Kadın hak ettiği toplumsal mevkiyi almalı, layık olduğu mertebelere ulaşmalı, yalnızca şiddet konuşulurken hatırlanmamalı, yalnızca 8 Mart’a sıkıştırılmamalıdır.