Siyaset ‘Ecdadın mirasına sırtımızı döndük’

‘Ecdadın mirasına sırtımızı döndük’

20.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:

Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Uzunca bir süredir ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp kendimizi gecekondulara, kaçak yapılara mahkûm ettik’ dedi

‘Ecdadın mirasına sırtımızı döndük’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin son bir asrının siyasi ve sosyal alanlar yanında, kültür ve sanat bakımından da çok büyük kırılmaların yaşandığı dönem olduğunu ifade ederek, “Dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hale gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişimler yaşanmıştır” dedi. Giyim kuşamdan yeme içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit olunduğunu belirten Erdoğan, “Kültür-sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur. Uzunca bir süre ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp kendimizi her alanda gecekondulara, kaçak yapılara mahkûm ettik. Türkiye’nin yeni Mehmet Akif’lere, Tanpınar’lara, Necip Fazıl’lara, Nâzım Hikmet’lere, Arif Nihat Asya’lara, Kemal Tahir’lere ihtiyacı var” diye konuştu.

Haberin Devamı

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri programına katıldı. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne tarih ve sosyal bilimler alanında Prof. Dr. Mehmet İpşirli, sinema alanında Türker İnanoğlu, müzik alanında Erol Sayan, sanat/fotoğraf alanında İzzet Keribar layık görüldü. Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu bu yılki vefa ödülünün ise Mehmet Akif Ersoy’a verilmesini kararlaştırdı. Vefa ödülünü, Ersoy’un torunu Selma Argon aldı. Erdoğan, törende şunları söyledi:

BAĞIMSIZLIĞIN SEMBOLÜ: Bize göre kültür tıpkı toprak, bayrak, ordu, para gibi bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir. Dünyanın en güçlü ülkelerine baktığımız zaman ordularından ziyade kültürel iktidarlarıyla bu konuma geldiklerini görüyoruz. Günümüzde kültür endüstrisi öyle bir seviyeye geldi ki, dünyada girmediği, ulaşmadığı, tesir etmediği yer kalmadı.

Haberin Devamı

MESAFE KAT EDEMEDİK: Geçtiğimiz 16 yılda demokraside ve ekonomide çok büyük devrimlere imza atan Türkiye, maalesef eğitimi ve kültür-sanat politikalarında arzu ettiğimiz mesafeyi kat edememiştir. Esasen bu alanlardaki gelişmelerin diğer yatırımlar gibi sadece devlet projeleriyle, kamu imkanlarıyla sağlanabilmesi işin tabiatına da uygun değildir. Millet olarak topyekun bir mücadeleyle ülkemizi kültür-sanatta ileriye taşıyabiliriz.

KAÇAK YAPILAR: Türkiye’nin son bir asrı siyasi ve sosyal alanlar yanında, kültür-sanat bakımından da çok büyük kırılmaların yaşandığı bir dönemi ifade etmektedir. Mesela bu süreçte dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hale gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişimler yaşanmıştır. Giyim kuşamdan, yeme içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit oluyoruz. Kültür-sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur. Biz uzunca bir süre ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp kendimizi her alanda gecekondulara, kaçak yapılara mahkûm ettik. Halbuki bizim tarihimizde ilim ve sanat insanlarının müstesna bir yeri vardır.

Haberin Devamı

MÜZE EV: Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Mehmet Akif’in Mısır’dan Türkiye’ye döndüğünde İstanbul’un Beyoğlu ilçesinin İstiklal Caddesi’nde bulunan Mısır apartmanının dördüncü katındaki daireye kamulaştırdı. Milli şairimizin ömrünün son demlerini geçirdiği bu daireyi Mehmet Akif Ersoy Müze Evi’ne dönüştürüyoruz. İstanbulumuzun en işlek yerinde, İstiklal Caddesi’nde böyle bir müzeye dönüştürülmesi çok isabetli olacaktır.

‘Yeni Akif’lere, Hikmet’lere ihtiyaç var’

YENİ NÂZIM HİKMET’LER: Türkiye’nin yeni Mehmet Akif’lere, Ahmet Hamdi Tanpınar’lara, Necip Fazıl’lara, Nâzım Hikmet’lere, Arif Nihat Asya’lara, Kemal Tahir’lere ihtiyacı var. Aynı şekilde müzikte yeni Dede Efendi’ler, Itri’ler, Hacı Arif Bey’ler, Âşık Veysel’ler, Muzaffer Sarısözen’ler yetiştirmeden özgünlüğümüzü koruyamayız. Mimar Sinan gibi kendi alanında asırlarca devam edecek ekoller oluşturacak mimarlar yetiştirmeliyiz. Önümüzdeki sürecin ülkemiz ve milletimiz için buradaki kıymetli kültür-sanat insanlarımızın desteği ve gayretleriyle yeni bir yükseliş dönemine dönüşeceğine inanıyorum.

Haberin Devamı

DİZİLER MUTLU EDİYOR: Ülkemizin en büyük sorunu kendi toplumunu, ülkesini küçümseyen bir grubun uzunca bir süre kültür-sanat dünyamızı adeta esir almasıdır. Hamdolsun bu esaret yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Özellikle gençlerimiz arasında geleceğimiz adına bize ümit veren güçlü bir kıpırdanışın, arayışın, sorgulamanın giderek yükseldiğini görüyoruz. Bugün dünyanın neresine gidersek gidelim televizyonun düğmesine dokunduğumuzda karşımıza mutlaka ülkemizde yapılmış bir televizyon dizisi çıkıyor. Bu da ayrıca bizi mutlu ediyor.

‘Ecdadın mirasına sırtımızı döndük’
‘Meclis’te sergilensin’

Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, “Geleceğin güçlü Türkiye’sini kültür ve sanatla bilim ile inşa etmeliyiz. Dedem Asım karakteri üzerinden bir rol model ortaya koydu, gençlere yol haritası çizdi” dedi. Safahat’ın eğitim müfredatında güçlü şekilde yer almasını da isteyen Argon, şunları söyledi: “Dedem Mehmet Akif’e gösterilen vefa bizi çok mutlu etmiştir. Bazı taleplerimiz olacak. Doğum günü 20 Aralık ve ölüm yıl dönümü olan 27 Aralık haftası Mehmet Akif haftası olarak ilan edilirse gönlümüz çok sevinecek. İstiklal Marşı’nın kabulü olan 12 Mart gününün devletin merasimi ile dönüştürülmesini arzu ediyoruz. Hayatı boyunca devletine sadakat gösteren, milli mücadeleye destek veren, devletinden hiçbir şey beklemeksizin İstiklal Marşı için aldığı ödülü dahi şehit ve gazi yakınlarına bağışladığı malumunuzdur. Aldığımız bu ödülü de hanemize götürmek yerine gazi Meclisimizde açılacak Mehmet Akif köşesinde sergilenmesini istiyoruz.”

Haberin Devamı

‘Merhum Mehmet Akif Ersoy budur’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif’in torunu Selma Argon’a ödülünü verirken de bir lise anısını anlattı. Erdoğan, “İmam hatip öğrencisi iken liselerarası yarışmaya girdim. Edebiyat hocam rahmetli Prof. Dr. Osman Öztürk, ‘Asımın Nesli’nden bir parça okumamı söyledi. O yarışmada birinci olmuştum. Merhum Akif’in şiiri ile. Sabote ettiler, mikrofonla okumama fırsat vermediler. Kaynana zırıltısı ile provoke ettiler. Mikrofonsuz okudum. Salon bir garip oldu. Muhteşem bir alkış koptu. Birinci oldum. Merhum Akif Ersoy budur” diye konuştu.

‘Mühimme defteri yayınlansın’ ricası

Prof. Dr. Mehmet İpşirli, “Milletin evinde bu ödülü Cumhurbaşkanımızın elinden almak benim ulaşabileceğim en önemli şereftir” dedi. İpşirli, Erdoğan’dan da bir ricada bulunarak, “Osmanlı dönemi mühimme defterlerinde imparatorluk dönemi ile ilgili detaylar görülmektedir. Bunlar yayınlanmamıştır. Tarih Kurumu birçok projeyi desteklemektedir. Bizler de elimizden geleni yaparak bu seriyi yayınlanabilir. 265 cilt 170 bin ferman burada bulunmaktadır” diye konuştu. Erdoğan, bu talebe ilişkin, “Üzerinde inşallah birlikte adımı atar kültür ve sanat politikaları kurulumuzun eserleri arasında yayınlama fırsatı buluruz” ifadesini kullandı.

‘Asya’sı Afrika’sıyla her yerde çalıştım’

Türker İnanoğlu da, önceki gün bir kaza geçirdiğini ifade ederek, “Sanırım nazar değdi. Bu ödülü alacağım için sevinmiştim” dedi. 20 yaşından beri 62 yıldır sinemanın içinde olduğunu kaydeden İnanoğlu, “Gecemle gündüzümle Türkiye’nin dört bir yanıyla, Asya’sı, Afrika’sıyla her tarafta çalıştım. Birkaç nesil yetiştirdim. 228 film, 4 bin bölüm dizi, 10 bin saat televizyon program hazırladım. Mutlu ettim sanıyorum. Saygılarımı sunuyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı şarkıya eşlik etti

Erol Sayan ise, ödüle layık görülmesinin kendisini onurlandırdığını ifade ederek, “Bizi bu teşvik de etmiştir. Cumhurbaşkanımız bu ödülle, ‘bugüne kadar yaptığımız tamam güzel, bundan sonra daha güzel, kendinizi aşan ve daha çok seveceğimiz eserler meydana getirin’ mesajı veriyor. Biz de bu değer verişe aynen karşılık vermek üzere bugünden itibaren daha güzel eserler vermek üzere çalışmaya başladık bile” dedi. Daha sonra Murat Bardakçı tambur ile sahneye gelerek, “Geçsin günler haftalar aylar mevsimler yıllar” şarkısını çaldı. Erol Sayan, “Cumhurbaşkanımızın sesi güzel” derken Sayan’ın söylediği şarkıya Erdoğan da yerinden eşlik etti.

En yüksek mertebe

İzzet Keribar da, “Kültür Bakanlığı Ödülü’nü aldığımızda en yüksek mertebe demiştim. Yanılmışım, bu muhteşem daha yüksek bir mertebeye ulaşmış olmaktan mutluluk duyuyorum. Yaşamımın en unutulmaz günü. Fotoğraf dünyamız adına bu ödüle çok seviniyorum” dedi.