Siyaset İstatistiklere göre süre doldu ama...

İstatistiklere göre süre doldu ama...

24.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kandilli Rasathanesi Müdürü Barbarosoğlu: Türkiyede istatistiklere göre 17-18 ayda bir 6nın üzerinde deprem oluyor. Son deprem 1 Mayıs 2003te. Ama sadece buna bakıp deprem paniği yapmak yanlış!

İstatistiklere göre süre doldu ama...

Gülay Barbarosoğlu ve Haluk Eyidoğanla deprem üzerine konuştuk DERYA SAZAK: Güney Asyada 10 ülkeyi vuran tsunamide ölü sayısının 225 bini aşması dünyada ürküntü yarattı. Türkiye gibi, 5 yıl önce Marmara depremine 17 bin kurban vermiş bir ülkede tedirginliği artıran riskler söz konusu. Gökova çevresi temmuzdan bu yana sallanıyor, denizde çekilmeler oldu. Kandilli Rasathanesinden durum nasıl gözüküyor? GÜLAY BARBAROSOĞLU: Türkiyede Sumatradan sonra olan tüm depremleri yakından izlemekteyiz. Bunların hepsi doğal sismik faaliyetlerdir. İstatistikler yanıltabilir 26 Aralıktan sonra deprem sıklığında bir artış var mı? Gökovayı izliyoruz. Yaz ortasından bu yana devam eden bir sismik faaliyet var. Geçen yüzyıldaki depremleri incelediğimizde 6nın üzerindeki deprem ortalaması 17-18 aydır. En son 1 Mayıs 2003te Bingölde oldu. Türkiyedeki depremlerin tarihine baktığımızda bir sıklık oranı var... 1.5 yılda bir ülkemizde 6dan büyük deprem gözlenmiştir, Bingöldeki son depremin tarihi de 1 Mayıs 2003 olduğuna göre benzer bir faaliyet şaşırtıcı olmaz. Ancak istatistiklere bakıp deprem olacak demek yanlış. İstatistikler bir gösterge olabilir mi? Gökova için toplandık Geçen hafta İstanbulda yaşanan, Çanakkale ve Marmaranın güneyinde tespit edilen su seviyelerindeki farklılaşmayla ilgili bir toplantı yapıldı. Denizlerdeki bu hareketlenme atmosferik nedenlere bağlandı, yüksek basınç, yeniay dönemi. Gelgit hareketleri. Gökovadaki suların çekilmesi, deprem habercisi mi? Gökova Körfezini Blue net izleyecek Gülay Barbarosoğlu: Milas ve Yatağandaki deprem istasyonlarına ek olarak Fethiye ve Dalyanda yeni istasyonlar kuruldu. Datça ve Bodrumda benzer bir çalışma içindeyiz. Orada sismik faaliyeti inceliyor olacağız. Ancak bunlar erken uyarı amaçlı değildir. Kandilli Rasathanesi Blue net adlı bir çalışma başlatmış. Bu nedir? Evet. Depremin yeri, zamanı ve büyüklüğü önceden bilinemez diyorsunuz... Yakında bilimsel bir toplantıya ev sahipliği yapacağız. Türkiyede ilgili tüm üniversiteler ve uluslararası uzmanlar katılacak. 1 - 2 Şubatta. Depremlerin önceden belirlenmesi ve deprem habercilerinin takip edilmesi, uydu teknolojileriyle olabilir mi, onu araştırıyoruz. Kandillinin uzay teknolojisini kullanma konusunda bir hazırlığı var. Halktan hiçbir şey gizlenmiyor Gülay Barbarosoğlu: Hayır. Bence Deprem Etik Kurulu oluşturulmalı. Deprem olacak iddiasındaki bir araştırmacı veya sade vatandaş da olabilir, bu kurula başvurarak, oradan çıkacak kararı beklemelidir. Halktan saklanan bilgi var mı? Asıl sorun, çok başlılık DERYA SAZAK: Türkiyenin bir Ulusal Deprem Stratejisi var mı? Bilim çevreleri, hükümet ve yerel yönetimler arasında bir eşgüdüm sağlanabildi mi? HALUK EYİDOĞAN: Türkiyenin bir ulusal deprem stratejisi yok. Kurumsal olarak çok başlılık devam ettiği için bir ulusal deprem stratejisi altında toplanıp koordineli uygulama aşamasına gelemiyoruz. 2004 Ekiminde bir Deprem Şûrası yapıldı. Bayındırlık Bakanlığı öncülüğünde 300 dolayında uzman katıldı. Önemli bir rapor çıktı. Olaya bir risk yönetimi bir de müdahale açısından bakmak gerekiyor. İki aşamalı strateji izlemeniz gerekiyor. Depremi en az kayıpla atlatmayı sağlayacak bazı ön çalışmalar yapılmalı. Ülkenin aktif faylarının tanınmasından tutun, ilgili kurumların yeniden yapılanması, işbirliği, eğitim, bütün bunları ele alacak, zararları azaltacak bir risk yönetimi sistemine geçmeniz lazım. Ulusal Deprem Konseyinin görevi tam olarak nedir? Deprem riskini mi ölçmeye çalışıyorsunuz? Yoksa deprem sonrası alınacak önlemlerle mi ilgilisiniz? Önce ülkenin jeolojik, jeofizik, sismolojik özelliklerini tanıyarak deprem tehlikesini ortaya koymanız lazım. Türkiyenin bu tehlike haritası var. 1998de yayımlandı. Birinci, ikinci, üçüncü derece deprem bölgeleri yer alıyor. Öyle yerlerimiz var ki, ikinci derece deprem bölgesi fakat üzerinde çok fazla yapılaşma ve nüfus olduğu için riski anormal büyük hale geliyor.Büyük şehirlerin yüzde 50si kaçak yapıda. Bayındırlık Bakanlığı raporlarına göre enerji santrallarının yüzde 75i birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde. Deprem olduktan sonra müdahale, arama, kurtarma... Riski azaltmazsak baş edemeyiz. Risk ve tehlike farklı sonuçlara mı işaret ediyor? Resmi kurumlara inanın Hint Okyanusunda bu sistem yok. Çalışmalar başlamış ama yapılamamış. Depremden 15 dakika sonra ilk dalganın eriştiği Sumatra sahilleri için belki Hawaiiden uyarı yapmak zor olabilirdi. Reuters Ajansının bir haberi var, bu uyarının Endonezya ve Tayvana yapıldığı söyleniyor. Belki bu izah edilebilir ama dev dalgaların 2 - 4 saat sonra gittiği uzaklıklardaki kayıpları ben izah edemiyorum. Son tsunamide erken uyarı sistemleri niye etkili olamadı? Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede tsunami riski her zaman düşünülmeli. Ancak okyanustaki tsunami şartları bizde yok. Mevcut jeolojik, tektonik, sismolojik şartları düşünerek Ege ve Akdenizde bu boyutta tsunami beklemiyoruz. Marmarada korktuğumuz derecede bir tsunamiye yol açacak bir deprem olursa karşılaşacağımız hasarlar tsunamiyi falan düşündürtmez. Marmarada bir tsunami riski var mı? Vatandaşların kişisel açıklamalardan çok kurumsal açıklamalara daha fazla değer vermesi gerekir. Halkımız herkesi dinlesin ama resmi kurumlara inansın. Bilim adamları çok farklı şeyler söylüyorlar. Kime inanacağız? 1956da Ankarada doğdu. Robert Koleji bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği-nden mezun oldu. Akademik kariyerine aynı üniversitede devam etti. Bir süre üniversitenin Endüstri Mühendisliği Bölümü Başkanlığını yürüttü. Çalışmalarını risk yönetimi ve afet durumlarında lojistik planlama üzerine yaptı. 1999 depreminden sonra Afet Yönetim Araştırma Merkezinin müdürlüğünü üstlendi. Halen Kandilli Rasathanesi Müdürü. Barbarosoğlu kimdir? Ulusal Deprem Konseyi Başkanı ve İTÜ Maden Fakültesi Yönetim Kurulu Üyesi olan Eyidoğan aynı zamanda Avrupa Sismoloji Dergisi Editörü, TC Başbakanlık Proje Uygulama Birimi Danışmanı, İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Yer Fiziği Anabilim Dalı ve İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanlığı, Türkiye Deprem Şûrası üyesi, Türkiye Ulusal Jeodezi ve Jeofizik Birliği Değerlendirme Kurulu üyesi olarak da görev yapmakta. dsazak@milliyet.com.tr Eyidoğan kimdir?