Siyaset Kılıçdaroğlu: Huzuru getirmek için biz hazırız

Kılıçdaroğlu: Huzuru getirmek için biz hazırız

05.01.2016 - 15:45 | Son Güncellenme:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak söylüyorum, bu ülkeye huzuru getirmek için bizim üstümüze hangi görev düşüyorsa, o görevi yerine getirmeye hazırız" dedi.

Kılıçdaroğlu: Huzuru getirmek için biz hazırız

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Doğu ve Güneydoğu'da yaşananlara dikkati çekerek, bunların sorumlusunun kim olduğunun sorgulanmasını istedi.

Haberin Devamı

Çatışmaların yarattığı ortama işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bu çatışmalar PKK'nın ekmeğine yağ sürüyor. Terör örgütü kandan beslenir, kimse unutmasın. Ne kadar çok kan akarsa, onlar o kadar memnun olur" diye konuştu.

Terörle mücadele konusunda iktidarı defalarca uyardıklarını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Size defalarca dedik, kardeşim yanlış adrese gidiyorsunuz. O adres sorunu çözmez. Ve Türkiye'yi bir kan yumağının üzerine oturttular. Devleti yönetenler, yani iktidar sahipleri üç gün sonrasının hesabını yapmak zorundalar. Ben üç gün diyorum, emin olun 50 yıl sonrasının hesabı yapılıyor. Biz 50 yıldan vazgeçtik, üç gün sonrasını düşünün, üç gün. Şehirler silah deposuna dönüşmüş, sen biliyorsun, terör örgütü mensupları oralara konuşlanmış, sen biliyorsun, vatandaşlara 'kapılarını açacaksın' diye baskı kuruyorlar, sen biliyorsun, zorla hendek kazdırıyorlar, sen biliyorsun. Kardeşim sen biliyorsan senin bir aklın var. Önce konut yaparsın, dersin ki 'Bölge halkı, gelin kardeşim şurada oturun'. Prefabrik konut yapmak o kadar zor değil, bir ayda biter. 'Gelin burada oturun, ben terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getireceğim'. Akıl da yok bunlarda. Devleti nasıl yöneteceklerini de bilmiyorlar. Sonuçta kime fatura çıkıyor. Masum insanlara çıkıyor.

Haberin Devamı

Ve şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunlara soru soruyor. Emin olun benim ağrıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, neden bu olay dolayısıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin sorularına muhatap olsun?"

Türkiye'nin geldiği noktanın iç açıcı olmadığını, herkesin yeniden oturup düşünmesini isteyen Kemal Kılıçdardoğlu, iktidarın ülkeyi yönetme gücü, kapasitesi ve bilgisi bulunmadığını savunarak, 2016 yılında Türkiye'nin bütün sorunlarını aşmasını temenni etti.

"Ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak söylüyorum, bu ülkeye huzuru getirmek için bizim üstümüze hangi görev düşüyorsa o görevi yerine getirmeye hazırız" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, "Biz sorunu çözeceğiz, CHP engel oluyor" şeklindeki eleştirilere de tepki gösterdi.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, "Nerede engel olduk size? Size akıl gösterdik, yol gösterdik ona bile uymadınız. Türkiye'yi bir batağa sürüklediniz" diye konuştu.

"TÜRGEV'e bağış yapanları açıklayın"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, geçen hafta grup toplantısında TÜRGEV ile ilgili sözlerini ve gösterdiği belgeyi anımsatarak, şunları söyledi:

"Şimdi bana diyorlar ki 'Biz zaten onu biliyorduk'. Biliyorsan niye bizi mahkemeye verdin sen arkadaş? 'Biz zaten onu açıklamıştık'. Niye belgesi ile açıklamadın? TÜRGEV'e bağış yapan bütün şirketlerin ve kurumların listesini açıklayın. Madem öyle buyurun açıklayın. Neden açıklayın diyorum? Bu kamu yararına bir vakıf. Kamu yararına ise milletten gizli neyiniz var? Niye açıklamıyorsunuz? Ve sen niye birilerinin koruması altındasın?"

'Umutların yeşerdiği bir yıl olsun'

"2016 umutlarımızın yeşerdiği bir yıl olsun" diyen Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede demokrasiyi kökleştirmek istiyorsak, mutlaka siyaseti sorgulamamız lazım. Siyasetin sorgulanmadığı bir alanda siyaset yoktur. Dört yılda, beş yılda bir sandığa gidip oy kullanmak demokrasi değildir. Vatandaşın iktidarı, muhalefeti, çevreyi sorgulaması gerekir. Eğer biz vatandaş olarak sorgulamıyorsak, demokrasiye katkı sunmuyoruz demektir" diye konuştu.

Haberin Devamı

Bu soruların sorularak, umudun yeşertilebileceğine dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Yoksa sadece biri konuşacak, onun söylediğini yüzde yüz kabul edeceğiz. O zaman aklımıza gerek yok. Aklın doğası gereği sorgulamak zorundayız. İnsan doğduğu andan itibaren soru sorar. Bizim demokrasimizin en zaaf alanlarından birisi vatandaşın sorgulama yetisini kullanmamasıdır. Yılbaşı gecesi İstanbul'u kana bulayacak canlı bombalar yakalandı. O insanlar hangi atmosferde buraya geldiler. Bu atmosferi onlara kim sağladı? Nasıl oluyor da Ortadoğu geleneğinde olan bir olay 21. yüzyılın Türkiyesi'nde yeşermeye başlıyor? Karamsarlığı yok etmek istiyorsak soru soracağız. 70 ilden IŞİD terör örgütüne katılan gencecik fidanlarımız var. Anneyi düşünün, iki çocuğuyla canlı bomba olmak istiyor. Kim bu hale getirdi? Bir inanç uğruna, Müslümanlık adına camiyi, türbeyi bombalıyorsun, canlı bomba oluyorsun, masum insanları öldürüyorsun. Peki, Diyanet İşleri Başkanlığı ne yapıyor? 70 ilde taban tutan bir örgüt var. Diyanet ne yapıyor? Binlerece imam var, biz kendi insanlarımıza Müslümanlığı anlatamamışsak kime anlatacağız?"

Haberin Devamı

Anne ve babalara da görev düştüğünü aktaran Kılıçdaroğlu, anne ve babaların çocuklarının geleceği için siyaseti sorgulaması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Sorgulanmadığı için ki siyaset kirlilikten arınmıyor. Kirli siyaseti bile hayatımızın bir parçası olarak görmeye başladık. Bunlar yanlış" dedi.

"Asgari ücretliler bin 300 lirayı kimin sayesinde aldı?"

Asgari ücretlilerin de kendilerini sorgulaması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret bin 300 liraya çıktı. 'Ben 1300 lirayı kimin sayesinde aldım?' Asgari ücretli bu soruyu soracak. Bazıları 'AKP verdi' diyebilir. 13 yıldır sen onların aklında bile yoktun. Seni hiç hatırlamadılar bile. 900 lira net asgari ücreti de benden öğrendiler bu iktidar sahipleri. Bu Ankara'daki beylerin çocukları senin gibi yaşamıyorlar" değerlendirmesini yaptı.

Asgari ücretlilerden "kim benim haklarımı savundu?" diye sormasını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Soruyu vicdanına sorarsan, eminim vicdanın sana şu cevabı verecektir; CHP. Bin 300 lira kesinlikle yeterli değil, biz bin 500 lira demiştik. Ama iki kazık attılar. Bunlardan birincisinin belki sen hiç farkında bile olmayacaksın. Senin aylığından işsizlik sigortası fonuna para kesilir. Propagandanın bir kısmını senin ödediğin o fon aracılığıyla yaptılar. Yani senin paranla sana propaganda yaptılar. Bunun üzerinde düşünmesi gereken kim? Sendikalar. E bizim işçi sendikalarını biliyorsun. Onlar senin haklarına sahip çıkmak yerine Kamboçya'ya gezmeye gidiyorlar. Doğruyu söylüyorum. Senin haklarını savunmak yerine, senden aldıkları paralarla Kamboçya'ya gezmeye gidiyorlar. Senin hakkını emekten yana olan biz savunuyoruz, işçi kardeşim. İkincisi ise daha sen asgari ücreti almadan mutfağında çıkan yangın. Başta elektrik olmak üzere iğneden ipliğe her şeye zam yaptılar. Zam yaparak bir ülke yönetilmez. Dünyada zam yaparak yönetilen bir ülke var mıdır? Neden bunlar zam yapıyor? Daha bin 300 liranın cebini görmediği bir süre içinde mutfağında yangın çıkardılar. Bunu önümüzdeki günlerde daha iyi göreceksin ve belki 'keşke bu zammı yapmasaydınız' diyeceksin."

Terör olayları

Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan terör olaylarına değinen Kemal Kılıçdaroğlu, batıdaki illerde yaşayanlardan, kendilerini doğuda yaşayanların yerine koymasını istedi.

AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'de "terör" diye bir şey olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Kendine şu soruyu soracaksın sevgili vatandaşım, '2002'de ben seni iktidara getirdim, terör yoktu. 2016'da Türkiye yangın yeri.' Kim yönetiyor bu ülkeyi? 'Efendim kabahat PKK'da' diyecekler. 'Bizi kandırdılar' diyecekler. Defalarca söyledim, kandırılan bir hükümetten bu ülkeye hayır gelmez" diye konuştu.

"Bu sorunu çözmek istiyorsan adres İmralı değil, adres TBMM" diye defalarca söylediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Şehirler silah deposu haline getirilirken bu ülkeyi kim yönetiyordu? Bunların polisi, istihbaratı yok mu? Böyle bir ortamda faturayı masum vatandaş ödüyor. Elli sefer söyledik, 'sorunun çözümü TBMM'dir' diye. Sayın Davutoğlu son geldiğinde de söyledim. 'Uzlaşma Komisyonu, Türkiye'nin bu sorununu çözmelidir.' Nasıl Anayasa Komisyonu için bir araya geliyorsak, bu sorun için de bir araya gelmeli, oturup konuşmalıyız, kafa yormalıyız. Türkiye'yi bu beladan kurtarmalıyız. Bırakın PKK'yı, bir de önümüze IŞİD belası geldi. Kim getirdi? Defalarca söyledim, bir daha söylüyorum; bu sorunu çözmek için yer TBMM'dir. Ama yetmez. Bir; bu sorunu çözmek için samimi ve dürüst olacaksınız. İki; gizli kişisel ajandanız olmayacak. Üç; millete hesabını veremeyeceğin vaatlerin altına girmeyeceksin. Sayın İdris Baluken açıklama yaptı, 'bize özerklik sözü verdi' diyor. Hükümet kanadından hiçbir itiraz yok. 'Burada anlaşamadık' diye bir laf da yok. Ne dedik, millete veremeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin. Ama bulundun. Şimdi onun belasını oradaki vatandaşlar çekiyor. Dört; millete bilgi vereceksin. Bütün bunları yapmadın, kendi bildiğini okudun, faturayı bölge halkı ödüyor."

"Hani Erdoğan diyordu ya 'Kılıçdaroğlu'na mektup yazın..."

Diyarbakır'dan Barış Demir ve Şehmuz Hasan'dan kendisine iki mektup gönderildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Hani Erdoğan diyordu ya 'Kılıçdaroğlu'na mektup yazın.' Vatandaş da yazıyor, sağolsun" ifadesini kullandı.

Barış Demir'in mektubunda "Gözü kararmış hükümdar ve demokrasiyi yıllardır silahlarla isteyen bir örgüt. Açık ve dürüst olacağım. Daha önce HDP'liydim fakat insanın istem dışı bile olsa gözü açılıyor. Özgürüz. Kürtçe yasak değil, ülkenin bütün haklarından eşit yararlanıyoruz. Daha neyin isteğidir bu? Kürtlerle ilgili ön yargıyı sadece siz yıkabilirsiniz. Bu savaşın en kötü yanı ne biliyor musunuz? Kötüler savaşıyor, masumlar ölüyor" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Kürtçe ana dil yasağının kaldırılmasındaki ilk adımı CHP'nin attığını savundu.

Kılıçdaroğlu, "Sevgili kardeşim; Kürtçe oyun da oynayabilirsin, şarkını da söyleyebilirsin, türkünü de söylebilirsin. Seni büyük bir zevkle ve heyecanla dinleriz. Laz arkadaşım sen de söyleyebilirsin. Biz kendi ülkemizde huzur içinde ve barış içinde yaşamak istiyoruz. Hiç kimseyi etnik kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ötürü ötekileştirmedik, ötekileştirmeyeceğiz. 78 milyon vatandaşımızı kucaklıyorum" dedi.

Şehmuz Hasan isimli vatandaşın ise sokağa çıkma yasağından dert yandığını ve "Allah aşkına bir şeyler yapın, dayanacak gücümüz kalmadı. Evde buğday kaynatıp yiyoruz" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"7 Hazirandan sonra pim çekildi. Viranşehir'de iki polisin öldürülmesi ki hala nasıl öldürüldükleri, kimin öldürdüğü çok net değil, işin pimi çekildi ve bölge bir ateş yumağına dönüştü. Neden 7 Hazirandan sonra. 'Bana 400 milletvekili verin sorunu çözeceğim.' İyi de sana engel olan mı var? Sen sorunu bile kendi çıkarların için kullanıyorsun. Analara yalancı bir bahar yaşattılar, çözüm süreciyle. Analar ağlamayacak, herkes kucaklaşacaktı. Memlekete barış gelecekti, itiraz eden mi oldu? 7 ile bağlı 17 ilçede sokağa çıkma yasağı var. Bundan 1 milyon 300 bin kişi etkileniyor. 200 bin kişi mülteci durumuna düştü. 783 kamu kurumu ağır hasar gördü. 19 okul yakıldı. 7 bin kişi uğradıkları zarar nedeniyle valilikten yardım istedi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı verilerine göre, 151 sivil vatandaş hayatını kaybetti, 193 güvenlik görevlimiz şehit oldu. Bütün bunların sorumlusu kim? Bütün bunların sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir, ülkeyi yönetenler bunun hesabını vermelidir. Kahvaltıda öldürülen Melek Anne'yi düşünün. O kadının ne günahı vardı?"