08.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Meriç Tafolar / ANKARA
TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen müftülere nikâh yetkisi vermeyi öngören kanun tasarısının alt komisyon görüşmelerine muhalefet şerhi yazan CHP’li üyeler Rıza Yalçınkaya ve Murat Bakan, “İl ve ilçe müftülüklerine nikâh kıydırma yetkisi verilmesi, anayasaya ve anayasamızın ruhuna da açıkça aykırıdır ve Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin lâiklik niteliğini koruma amacını güden devrim kanunlarını zaafa uğratma, dolayısıyla anayasayı delme çabasından başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı. Müftülere nikâh yetkisi verilmesini öngören kanun tasarısının alt komisyon görüşmelerinin ardından muhalefet şerhi yazan CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, şunları kaydetti:
SORUNLARA SIRT DÖNÜLDÜ: Tasarının getirdiği yeni düzenlemelerle birlikte, “evlendirme yetkisi bulunan görevliler” arasına il ve ilçe müftülükleri de eklenerek il ve ilçe müftülüklerine nikâh kıyma yetkisi verilmesi amaçlanmıştır. Ülkemizde toplumsal ve sosyal sorunlar giderek derinleşmektedir. Ülkemizde vatandaşın banka borcu 14 yılda 63 kat artmış, her 4 gençten biri işsiz, çiftçi toprağını terk etmekte, işlediğimiz tarımsal alan miktarı 4.5 milyon hektar azalmıştır. UNICEF’e göre Türkiye, eğitim kalitesinde 41 ülke arasında yapılan değerlendirmede 41. sıradadır. İktidarın dış politikaya ilişkin karar ve tasarrufları bölgemizde ciddi riskler ile karşı karşıya bırakmıştır. Tüm bu ahval ve şerait içinde, ülkenin bu kadar yakıcı sorununu bırakarak parlamentonun il ve ilçe müftülüklerine nikâh yetkisi vermeyi tartışması; şehitlerimize saygısızlık, milletin sorunlarına da sırtının dönülmesi anlamına gelmektir.
ANAYASA’YI DELME ÇABASI: İl ve ilçe müftülüklerine nikâh kıydırma yetkisi verilmesi, anayasaya ve Anayasamızın ruhuna da açıkça aykırıdır ve Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin lâiklik niteliğini koruma amacını güden devrim kanunlarını zaafa uğratma, dolayısıyla anayasayı delme çabasından başka bir şey değildir. Ayrıca, 1926’da uygulanmaya başlanan ve Türk kadınının toplum yaşantısında erkeklerle eşit birey olmasının yolunu açmış olan Medeni Kanun’a da aykırı bir düzenlemedir. Medeni Kanunumuz, cumhuriyet dönemimizin en önemli kazanımlarından birisidir ve hukuk devleti olmanın önemli adımlarından birini oluşturmaktadır. Kadın erkek demeden tüm yurttaşlara hak ve özgürlükleri tanıyan ve bunun kullanılmasını hukuk ile güvence altına alan anlayışa geçişte çok önemli bir adımın yok sayılması asla kabul edilemez. Çünkü, resmi nikâh, anayasamızca koruma altına alınmış olan inkılap kanunları arasında sayılmaktadır.
SORUNUN CEVABI MEÇHUL: Rıza Yalçınkaya Hıristiyan, Yahudi vatandaşlarımız ya da toplumuzun önemli bir bölümünü oluşturan Alevi vatandaşlarımız ya da Hanefilik dışında diğer mezheplere aidiyet duyan vatandaşlarımız ‘eşitlik ilkesi’ uyarınca papazın ya da hahamın önünde bu hakkı kullanmak ister ise nasıl bir uygulama olacaktır? Bu sorunun cevabı halen meçhuldür. İtirazımız kesinlikle dini nikâha ait değildir. Zira İslam inancına sahip olan vatandaşlarımız, resmi nikâhlarının ardından; ruhani ve vicdani dünyasını kapsayan bu işlemi yıllardır gerçekleştirmektedir ve konuya itiraz asla söz konusu değildir.
‘Emekçiler illegal olarak uzun çalışmaya zorlanıyor’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın koordinasyonunda çalışmalarını sürdüren Emek Büroları “Uzun Çalışma ve Etkileri” başlıklı bir rapor hazırladı. Asgari ücretin bin 750 TL olması gerektiği vurgulanan raporda özetle şunlar kaydedildi:
“İllegal olarak haftalık yasal sürenin üzerinde fazla çalışmaya zorlanan emekçiler birçok sağlık sorunu yaşamakta, aşırı baskı ve yoğunluğun tetiklediği kalp krizi ve beyin kanaması gibi sebeplerle hayatlarını kaybetmektedirler.”
NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
“Bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulmuştur? Yetki verilen kurumların hangi aşamada yetersizliği söz konusu olmuştur da, böyle bir adım atılmıştır? Kanun gerekçesinde belirtildiği üzere evlenme işlemleri aksamakta ya da evlendirme memuru sayısında sıkıntı mı yaşanmaktadır? Böyle bir ihtiyaç olsa dahi, evlendirme memuru görevlendirme konusunda çok sayıda idari personel tercih edilebilecekken, neden müftülükler gündeme getirilmiştir? Böyle bir ihtiyaç hasıl ise, belediyelere neden evlendirme memuru kadrosu ihdasına yönelik bir düzenleme yapılmamaktadır? Söz konusu düzenlemenin toplumsal sorunları, toplumda ayrışma yaratacağı ve toplumsal barışı bozacağı da açıktır. Maddenin bu şekliyle kabulü halinde vatandaşlar, “dini nikâh töreniyle evlenenler” ve “resmi nikâh töreniyle evlenenler” olarak ayrışacaktır.”