Siyaset Yıldırım: Dünyanın buna aklı ermez

Yıldırım: Dünyanın buna aklı ermez

01.08.2016 - 04:00 | Son Güncellenme:

Başbakan Binali Yıldırım, Başbakanlık Resmi Konut'ta medya temsilcileri ile bir araya  geldi. Yıldırım'a, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve  Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay da eşlik etti. Burada gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan Yıldırım, darbe  girişiminin maddi ve manevi zararları tespitiyle ilgili soru üzerine, henüz  zararların tam tespit edilmediğini, bu alanda çalışmaların devam ettiğini  söyledi.

Yıldırım: Dünyanın buna aklı ermez

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti'nin iktidarı döneminde çeşitli müdahaleler olduğunu ancak her krizi reforma dönüştürmeyi başardığını belirterek, "Geçmiş dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu, ceket giyiliyordu, şapka takılıp tıpış tıpış gidiliyordu ama bizim AK Parti iktidarındaki darbe girişimleri hep püskürtülmüştür. Hiçbir tanesine pabuç bırakmadı. Ne 27 Nisan'a ne kapatma davasına ne Cumhurbaşkanı seçimine ne 17-25 Aralık'a ne de şimdi FETÖ'nün Türkiye'de kanlı, silahlı darbe girişimine pabuç bırakmadan dimdik ayaktayız. Niye, bizim kerametimizden ziyade milletimizin feraseti, millet sahip çıktı. Dünyanın buna aklı ermez." dedi.

Haberin Devamı

Darbe teşebbüsü olayındaki 237 şehidin hayatının hiçbir şeyle ölçülemeyeceğini ve bunun bir bedelinin olamayacağını anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"237 yiğidimiz, şehidimiz var. Sayı biraz aşağı yukarı gitti geldi. O ara kimisi hain olanların da şehit listesinde yer almasından dolayı. Son halinde 237 şehidimiz var, bunların 62’si polis, polislerin de 55’i Ankara, 5 İstanbul, 2 Muğla, 5 asker var, 4 Ankara'da bir İstanbul'da. 170 de vatandaşımız, sivil var. Ankara’da 88, İstanbul’da 82. Yaralılarımızın sayısı 2 bin 191. Birçoğu taburcu oldu. Halen tedavisi devam eden 144. Yaralıların dökümüne baktığımızda, 140 polisimiz, Ankara'da 107, İstanbul'da, 28, Muğla'da 3, Sakarya'da bir, Bayburt'ta bir. 21 askerimiz var, Ankara'da 16, İstanbul'da 5. 2 bin 30 sivil vatandaşımız var, Ankara'da bin 95, İstanbul'da 917, Sakarya'da 14, Muğla'da 3, Malatya'da bir."

Haberin Devamı

Hayatını kaybeden 3 kişinin de henüz kimliğinin tespit edilemediğini aktaran Yıldırım, darbecilerin bilançosu hakkında ise şu bilgileri verdi:

"Ölü ele geçirilen darbeci hain 34, Ankara'da 18, İstanbul'da 15, Malatya'da bir. Ağırlıklı olarak asker, subay. Yaralı darbeci sayısı 49, Ankara'da 17, İstanbul'da 26, Malatya'da 4, Sakarya'da 2. 31 Temmuz, saat 10.00 itibarıyla gözaltı sayısı 18 bin 756. İstanbul'da 4 bin 233, Ankara'da 3 bin 756, İzmir'de 605. Diğer illerde ise 10 bin 162. Bunlardan polis 4 bin 315, polislerden bin 900'ü rütbeli, 2 bin 415'i rütbesiz. Asker 11 bin 31, general 185, subay bin 135, diğeri 7 bin 711. Ayrıca bin 498 jandarma, 104 de sahil güvenlik personeli var. Hakim, savcı 2 bin 626, mülki idare amiri 95, sivil gözaltı 689. Toplam 18 bin 756."

İstanbul'da 2 bin 446, Ankara'da 2 bin 508, İzmir'de 149, diğer illerde 5 bin 89 olmak üzere 10 bin 192 tutuklunun bulunduğunu söyleyen Yıldırım, "10 bin 192 tutuklunun bin 751'i polis, 6 bin 153'ü asker, 2 bin 131'i hakim, savcı, mülki idareden 64, sivil 93, adli kontrol ile serbest kalan 2 bin 257, doğrudan serbest kalan bin 993, gözaltı işlemleri devam eden 4 bin 314." diye konuştu.

Haberin Devamı

"Rütbeli teröristken, rütbesiz teröriste dönüyorlar"

FETÖ'nün sivil kaynaklarına değinen Yıldırım, "Şu ana kadar açığa alınan toplam kamu personeli 59 bin 467, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden kesin ihraç edilenlerin sayısı 3 bin 73. Generalden astsubaya kadar tamamını kapsıyor."

İhraç edilenlerin rütbelerinin söküldüğünü, her türlü askerlikten doğan haklarını kaybettiklerini anlatan Yıldırım, sadece emeklilikle ilgili haklarının baki kaldığını belirtti. Generallerin er olduğunu ifade eden Yıldırım, "Rütbeli teröristken, rütbesiz teröriste dönüyorlar" dedi.

Başbakan Yıldırım, bugüne kadar 55 bin 978 kişinin pasaportunun iptal edildiğini belirterek, umuma mahsus pasaport sayısının 14 bin 780, yeşil pasaport sayısının 38 bin 703, gri veya hizmet pasaport sayısının 2 bin 109, diplomatik pasaport sayısının da 386 olduğunu kaydetti.

Kamuda izinlerin kaldırılması

Kamuda izinlerle ilgili durumun ne zaman değişeceği yönündeki soruya ise Yıldırım, bu kararın, darbe sonrası darbeye karışmış olan kamu personelinin kaçmasını engellemek için tedbir amaçlı alındığını söyledi. "Çok uzun süreceğini zannetmiyorum, önümüzdeki birkaç haftalık süre içerisinde işler normale döner, çalışmalarımıza bağlı" diyen Yıldırım, hacca gidenlerin ise bu durumdan muaf tutulduklarını hatırlattı.

Haberin Devamı

"Milletin selameti, geleceği için kendimize OHAL ilan ettik"

Başbakan Binali Yıldırım, darbe bastırıldıktan sonra Anayasa'nın 120. maddesine uygun olarak olağanüstü hal ilanına karar verdiklerini anımsatarak, ağır ekonomik kriz, büyük afetler, felaketler, darbe, kamu düzenini bozmaya yönelik durumlarda OHAL ilan edilebildiğini, kendilerinin de kamu düzenini bozmaya yönelik maddeye ilişkin OHAL kararı aldıklarını bildirdi.

OHAL'in gereği olan birtakım düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ve bunlara yönelik de Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarmaya başladıklarını anlatan Yıldırım, şunları söyledi:

"Bugün itibarıyla üçüncüsü çıktı. Burada esasen ilk kararnamede darbe teşebbüsü sırasında direnerek hayatını kaybeden şehitler ve yaralananlara şehitlik, gazilik haklarının verilmesi, ilk yaptığımız iş o. Darbecilerin, doğrudan katılanların ilişiğinin kesilmesi. Az önce rakamlarını verdim. Bunların tabii ki hukuki olarak yargılanmaları devam ediyor ama ilk ceza bunların memuriyetlerine son verilmesi. Birebir katılanlar artık şüpheyle değil de işin içinde olanlar bu 3 bin 73 kişi, bunlar ihraç edildiler. Tabii kimisi tutuklu, kimisi gözaltı, davalar da devam edecek. Bu OHAL'in en önemli şeyi, olağanüstü darbelerde OHAL millete ilan edilir, biz OHAL'i devlete ilan ettik. Milletin selameti, geleceği için kendimize OHAL ilan ettik. Öyle tanımlamak daha doğru. Bu süreçte devletin bekası için tekrar bir zafiyet yaşanmaması için her türlü tedbiri alıyoruz, almaya devam edeceğiz."

Haberin Devamı

Darbe teşebbüsünün verdiği zararların ortadan kaldırılması, sorumluların bulunması işlemlerinin OHAL sürecinde başladığını ve devam edeceğini belirten Yıldırım, OHAL kapsamında ekonomik faaliyetlerin yerine getirilmesinde en ufak bir kısıtlama, müdahale olmayacağını, aksine ekonomiyi büyütmek için başlatılan teşviklerin, tedbirlerin artarak devam edeceğini aktardı.

Yıldırım, bununla ilgili Meclis'te birinci paketin kabul edildiğini, ikinci paketin görüşüldüğünü, üçüncüyü de muhtemelen bugün göndereceklerini bildirdi.

"AK Parti, krizleri bir reforma dönüştürmeyi başardı"

AK Parti'nin bugüne kadar darbelerle mücadele ettiğini anlatan Başbakan Yıldırım, "AK Parti iktidarı döneminde mili iradeye, demokrasiye çeşitli kılık, çeşitli görünüm altında hep müdahaleler oldu ve her seferinde de AK Parti bu krizi bir reforma dönüştürmeyi başardı." dedi.

İlk krizin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu ve 367 icadı ortaya atıldığını hatırlatan Yıldırım, bu icadın icabına bakıldığını, 363 milletvekili olan bir partiye seçtirilmeyen cumhurbaşkanının 78 milyon vatandaşa seçtirildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesini sağlayan düzenlemeyi hayata geçirdiklerini ve milletin ilk seçtiği cumhurbaşkanının da Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getiren Yıldırım, "Tabii vesayetçiler boş durmadılar. 'Yenilen pehlivan güreşe doymaz' derler ya bu sefer başka bir formatta gelmeye başladılar. O da neydi, kapatma davası. 2008’de 14 Mart’ta partiyi kapatma... İktidar partisi. Yani yüzde 47 oy almış ve güçlü bir şekilde iktidara gelmiş AK Parti'ye kapatma davası açtılar. Ben de o kapatma davasındaki 73 kişiden birisiyim. Şimdi ölüm listesinde de yine ilk sıradayız." değerlendirmesinde bulundu.

Kapatma davası krizi başarılı olmayınca yargı darbesiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Yıldırım, yargı darbesini, FETÖ'nün ilk defa aktif olarak sahneye çıktığı bir girişim olarak değerlendirdi. Bu girişimle örgütün su yüzüne çıktığını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:

"Orada öncelikle malum ondan önce yargıda başka bir yapılanma vardı, o yapılanmaya karşı FETÖ terör örgütü bir çatışmaya girdi, sonunda bir anayasa değişikliği ihtiyacı doğdu. Özellikle HSYK’nın yeniden yapılandırılması ve diğer bazı maddeler var. Onlarla ilgili de referandum yapıldı ama ondan sonraki gelişmeler de FETÖ’nün yargı içerisindeki gücünün bilinir hale geldiği bir dönemdir. Bu, HSYK’nın oluşumuna yansıdı, mahkemelerde alınan kararlara yansıdı ve o andan itibaren yavaş yavaş örgüt, siyasi iradeye kafa tutacak güce eriştiğini hissettirmeye başladı. İşte, MİT Başkanının alınma girişimi, 17-25 Aralık yargı darbe girişimi, dershanelerin kapatılma sürecinde yaşanan olay, MİT tırlarının durdurulması ve buna benzer birçok olaylar."

AK Parti'nin dördüncü dönemini yaşadığını hatırlatan Yıldırım, "Bütün bu süre içerisinde kaç tane ciddi darbe girişimiyle karşı karşıya kalmışız. Her seferinde darbeden güçlenerek çıkan bir siyasi iktidardan bahsediyoruz. Geçmiş dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu, ceket giyiliyordu, şapka takılıp tıpış tıpış gidiliyordu ama bizim AK Parti iktidarındaki darbe girişimleri hep püskürtülmüştür. Hiçbir tanesine pabuç bırakmadı. Ne 27 Nisan'a ne kapatma davasına ne Cumhurbaşkanı seçimine ne 17-25 Aralık'a ne de şimdi FETÖ'nün Türkiye'de kanlı, silahlı darbe girişimine pabuç bırakmadan dimdik ayaktayız. Niye, bizim kerametimizden ziyade milletimizin feraseti, millet sahip çıktı. Dünyanın buna aklı ermez." diye konuştu.

Dünya ülkelerinin darbe ile analiz yaptığını, tüm bilimsel kriterleri değerlendirdiğini ve darbecilerin kaybetmemesi gerektiği yönünde bir sonuca vardığını anlatan Yıldırım, sonuçta darbenin kaybettiğini ve bunu sağlayan gücün de millet olduğunu vurguladı.

"Mukayeseli üstünlüğü değil, mutlak üstünlüğü esas aldık"

"Millet yanınızda, arkanızda olduğu sürece ne tankın gücü ne topun gücü... Halkın gücü hiçbir güçle test edilemez, alt edilemez. Hakkın gücü ve halkın gücü tankın gücünü yenmiştir, etkisiz hale getirmiştir. Bu darbe girişiminin özeti budur. Bir kez daha darbeciler boylarının ölçüsünü almışlardı ama bizim sürekli darbelerle uğraşacak halimiz yok." diyen Yıldırım, bir yandan darbelerle mücadele ederken diğer yandan ise boş durmadıklarını, hizmet ürettiklerini aktardı.

Türkiye'nin 14 yılda eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, sosyal devlet anlayışında, büyümede, kalkınmada, sanayide, teknolojide, savunma sanayinin millileştirilmesinde önemli adımlar atıldığına işaret eden Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu tip demokrasiye karşı darbe girişimlerine rağmen hem onları yaptık, hem de bu darbecilere dersini verdik. Geçmiş dönem iktidarlarından AK Parti iktidarının farkı budur. Kriz yönetimindeki feraseti ve başarısıdır. Her seferinde biz mukayeseli üstünlüğü değil, mutlak üstünlüğü esas aldık. Mukayeseli üstünlük ne, adamın şu kadar tayyaresi var havada, bu kadar helikopteri var, bu kadar zırhlı aracı, tankı var. Yahu siz aklınızı mı yediniz nasıl başa çıkacaksınız? Ama mutlak güç halkın gücüdür, Hakkın gücüdür, o güç meydana indiği zaman diğerlerinin hepsinin hiçbir önemi olmadığını gördük."

Başbakan Yıldırım, aziz millet ile gurur, onur duyduklarını ifade ederek, o gece hayatını kaybeden şehitleri rahmetle andı.

"En önemli unsur Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan"

Darbenin bastırılmasındaki en önemli unsurun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunun altını çizen Yıldırım, "Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız çok net bir duruş ortaya koydu. 'Bizi öldürürsünüz ama yolumuzdan döndüremezsiniz' dedi. 'Biz milletimizin emanetini size teslim etmeyiz' dedi. Biz de hükümet olarak kararlılığımızı ortaya koyduk. Dedik ki 'Bir dakika arkadaş kimsin sen? Hangi hakla milletin iradesine el uzatıyorsun' ve milleti göreve çağırdık. FETÖ darbecileri göreve çağırdı, biz de milleti göreve çağırdık. Sonuç ortada." diye konuştu.

"Torunuma cevap veremedim, o kadar acze düştüm ki..."

Türkiye'nin bölgede demokrasiyi en iyi şekilde uygulamaya çalışan, Doğu ve Batı medeniyetlerini, kültürlerini birleştirerek bölgede istikrar unsuru bir ülke olduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin, artık gerek bölücü terör gerek diğer isimler altındaki terör yapılanmalarının enerjisini azaltmasına izin vermememiz lazım. Onun için bu süreci acı yaşadık, hakikaten milletçe her bir şehidimizin destansı bir öyküsü var. Her bir gazimizin o gün milletin evinde, Külliye'deki kongre binasında yaşadıklarımız hakikaten sözün bittiği yer. Bakanlar Kurulu toplantısında biraz laflar boğazıma düğümlendi. Hakikaten torunuma cevap veremedim. O kadar acze düştüm ki... Bana soruyor, 'Dede bu askerler niye insanları öldürüyor?' Bunlar bizim askerimiz değil, bu beyinsizler bu çocuk kadar, bu çocuğun idraki kadar olamadılar. Bunlar beyinlerini, kafalarını kiraya vermiş, asker kılığı içindeki teröristlerdir. Başka izahı yok. O kadar büyük zarar verdiler ki ülkeye, o kadar büyük zarar verdiler ki asırlık silahlı kuvvetlerimize. Tarifi imkansız. Ama milletimiz şunu iyi bilsin, bizim silahlı kuvvetlerimiz dünyanın en güçlü orduları arasında, ilk birkaçı içinde yer alıyor. Avrupa'nın ikinci, dünyanın dördüncü büyük silahlı gücüne sahip. Bu ordunun, bu ve buna benzer olaylarla itibarının yok edilmesini asla ve asla tasvip etmeyiz."

Yıldırım, asker kılığındaki teröristlerle silahlı kuvvetlerin, ülkesini, vatanını, milletini, bayrağını seven askerlerin, subayların birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini vurguladı.

Darbecilerden gereken hesabın sorulacağını aktaran Yıldırım, intikam duygusuyla değil, adaletle hareket edeceklerinin altını çizdi.

"FETÖ'ye katılan, onlarla birlikte hareket edenlerin tespitinde de kılı kırk yaracağız, bir sürek avına çıkmayacağız, elimizdeki sağlam verilerle hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla izin vermeyeceğiz. Bu çok titiz bir çalışma gerektiriyor." diyen Yıldırım, bu dönemlerin karambol dönemleri olduğunu, birilerine karın ağrısı olanların bu dönemde piyasaya çıkarak birilerinin haksız yere mağdur olmasına sebep olabildiklerini söyledi.

Titiz bir çalışma yürütüleceğini ve bunun için Başbakanlıkta ve bakanlıklarda kriz merkezi kurulduğunu anlatan Yıldırım, "Açığa alınanlarla ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor. Mutlaka bunlar içerisinde haksız yere işlem gören olmuş olabilir. 'Yoktur' diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele alınacak, haklıyla haksız, suçluyla suçsuz birbirinden ayırt edilecek." diye konuştu.

KHK ile yapılan çalışmalar

Kanun Hükmünde Kararnamede neler yapıldığı hakkında da bilgi veren Yıldırım, ilk etapta darbeye karşı koyan şehit ve gazilere karşı bir düzenleme yapıldığını bildirdi.

Çanakkale Şehitleri Anıtı gibi iki meydan yapılacağını anlatan Yıldırım, şunları söyledi:

"15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün Anadolu tarafındaki çıkışında bir şehitlik yapıyoruz. Bir de Beştepe ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki devlet mezarlığı ile Millet Camisi arasındaki bölüme yine bir şehitler anıtı, bölgesi yapıyoruz. Bu şehitlerimizin adını ölümsüzleştirmeyi hedefliyoruz. Onun dışında bu FETÖ ile doğrudan ilişiği, ilişkisi olan, bizzat terör örgütünün faaliyetlerine çeşitli şekilde katkı sağlayan hastaneler var, sağlık tesisleri var, okullar var, özel öğretim yurtları var, vakıf ve dernekler var, sendikal organizasyonlar var, çeşitli şeyler var. Bunların tamamı kapatıldı, varlıkları vakıfsa Vakıflar Genel Müdürlüğüne değilse Maliye hazinesine devredildi. Burada bir şeye dikkat edildi, buradan hizmet alanlar mağdur edilmedi, hizmeti verenler değişti. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK devreye girdi ve sistem tıkır tıkır işliyor. Ama şundan emin olalım, o terör örgütünün elinden bunlar alınmış oldu. Önemli bir karardı, böylece ciddi sayıda özel öğretim kurumu 934 tane, hastane vesaire 35 tane, yurt 109 tane, vakıf 104 tane, dernek sayısı bin 125, yüksek öğretim, üniversite 15. Böyle gidiyor. Bunların kazandığı, alın teri ile elde ettikleri şey değil. Cennet vadederek toplanan himmet parasından, milletin sadakasını sermaye yaparak elde ettikleri şeyler. Bunlar şimdi tekrar millete dönmüş oldu."

Terör örgütü üyelerine yönelik gözaltı süresinin de uzatıldığını bildiren Yıldırım, ikinci KHK'da ise haber kanalları, gazete, televizyon, radyo ve yayınevlerinin kapatıldığını dile getirdi.

Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarının İçişleri Bakanlığına bağlandığını anımsatan Başbakan Yıldırım, şunları ifade etti:

"Aslında bu yarım yamalak bağlıydı. Tam anlamıyla şimdi bu KHK’da bağlanmış oldu. Ne demek, tam anlamıyla, yani A’dan Z’ye personellerin alımı, terfisi, tayini, görev değiştirmeleri, her şey İçişleri Bakanı, gereğine göre Başbakan, EGM teşkilat yapısı, personel tefriki nasılsa aynı hale dönüştü. Sahil güvenlik de benzer şekilde. Rütbeleri devam ediyor. Jandarmanın, sahil güvenliğin tayin terfisi YAŞ'a gitmiyor. İlk denemesini 28’inde yaptık mesela, jandarmayı, sahil güvenliği görüşmedik. Direkt onu İçişleri Bakanlığımız hazırladı, görüştük, Cumhurbaşkanımıza da onaya sunduk, üçlü kararnameyle hallettik. Şu anda jandarma bu değişimden sonraki görevlendirmelerini tamamlamış, herkes görevinin başına gitmiştir. Çok hızlı bir şekilde bu değişimi uygulamaya soktular. Bakanımıza teşekkür ediyoruz."

Binali Yıldırım, bu çalışmaların çok büyük bir reform olduğunun altını çizdi.

Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarının terörle mücadelede çok daha etkin ve çok daha hızlı hareket edeceğini aktaran Yıldırım, "Çünkü karar mekanizması, hiçbir tereddüde yer verilmeyecek şekilde netleşmiştir. Önceden de İçişleri'ne bağlı ama sizin sicil notunuzu başkası veriyorsa gerçekte işin sonunda oraya bağlı gibi oluyor, çok sürdürülebilir bir iş değildi, bu düzeldi şimdi. Teoride bağlıydı, uygulamada da bağlı hale geldi. Bu şekilde gerek bir yandan polis, jandarma onların görev alanları sanki aynı bünye içerisinde birbirine yabancı iki kuruluş... Bu kalktı ortadan." diye konuştu.

Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatları personel kaynağı için de üçüncü KHK'da yeni kararlar aldıklarını dile getiren Yıldırım, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurulmasına karar verdiklerini belirtti.

Lise dengi okullardan, üniversitelerden öğrencilerin akademiye gelip, eğitimlerini devam ettireceklerini söyleyen Yıldırım, şu bilgileri aktardı:

"Kaynak FETÖ’nün kaynağı değil, milletin evlatları. Alıyorlar, önce beyinleri formatlıyorlar, sonra da bu kurumlara gönderiyorlar. Artık buna son veriyoruz. Aziz milletin asil evlatları istediği alanda görev alabilecek. Oyunlarla, soru çalmalarla, sağlık raporları oyunlarıyla, suç isnatlarıyla önleri kesilmeyecek. Çalışan, gayret eden istediği yere gelecek. Örneği burada, biz hepimiz Anadolu'da mütevazı insanların evlatlarıyız. Önümüzde engel yok, gayret ettik, mücadele ettik, Allah nasip etti, belirli pozisyonlara geldik. Bu her alanda olabilecek. Demokrasinin de güzelliği bu zaten. Herkese aynı imkanları, fırsatları vermesidir."