TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Antalya’da bir çağrıda bulundu: “Gelin, MHK’yı atamayla değil, genel kurulda seçimle iş başına getirelim!”
Başkan’ın içtenlikli çağrısı, kamuoyunda dürüst bir tartışma yapılmasını da içeriyordu.
Gerçekten, polemiklerden uzak, serinkanlı ve akıllıca yapılması gereken bir tartışma gündeme geldi.
Hadi başlayalım...
Geçmiş yıllardan farklı örnekler var...
Doğan Babacan’ın o günkü federasyon başkanının listesinde yer alarak delegasyonun oylarıyla işbaşına geldiği sistem... Türkiye bunu denedi, beğenmedi, bir kenara iteledi.
Sonra TFF genel kurullarında farklı seçimler oldu. Başkan adayları ile MHK adayları birbirinden ayrı, bağımsız listelerle seçime girdiler. Yine de aralarında işbirliği vardı. Hatırlıyorum, 2004’de seçilen başkanın (Levent Bıçakçı) adayı Oğuz Sarvan, MHK seçiminde kaybetti. Karşı listeden (M.Ali Yılmaz) seçime giren Sabri Çelik, MHK listesiyle kazandı. Bu durum elbette uyumsuzluk yarattı. Çözümü Başkan Vekili merhum Hasan Doğan değiştirdi. Yasaya konan bir madde ile atama yolu açıldı. O günden beri MHK başkanları atama ile göreve getiriliyor. Bugünkü MHK Başkanı Yusuf Namoğlu da geçmişte milletvekili olarak “seçimle işbaşına gelme” tezini hayata geçirenlerden biriydi.
Türk futbolunun en büyük tartışma alanlarından biri, Merkez Hakem Kurulu ve hakemlerdir. Şenes Erzik döneminde Ali Şen’le yapılan Ahmet Güvener pazarlıkları da hatırlardadır. Hakemlerimiz düdüklerine kuş kondursalar kendilerini beğendiremezler. Ne kulüp yöneticilerine, ne de TV programlarında “hakem yargılama kariyeri” yapan eski düdük arkadaşlarına karşı böyle bir şansları vardır. Öte yandan medyada da oyunun kuralları değil, maalesef, formaların çıkarları öncelik kazanmıştır.
Her neyse... Devam edelim. Sabri Çelik’in seçim kazanmasının sırrı, gayet doğal olarak kongre delegelerinin “daha çok” oyunu almasıydı. O oyların ezici bir şekilde kulüp delegelerinden geldiği bugün de bilinen bir gerçektir. MHK başkan adayının seçimli ortamda oy almak için kulüpler nezdinde seçim kulisi yapması ne kadar etiktir? Burası tartışmalı... Kulüp delegeleriyle pazarlığa girmeden doğrudan aday olmak, akıntıya karşı kürek çekmektir.
Yıldırım Demirören’in seçim çağrısı temiz ve masum bir çağrı. Bunu tartışıyoruz, tartışmalıyız. Ne var ki Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in, “TFF’nin delegasyon yapısı değişmeli, taban birliklerine de toplamda kulüpler kadar temsil hakkı sağlanmalıdır” dediğini unutmayalım. TFF delegasyonu değişmezse, Türk hakemi seçimde kulüplerle pazarlığa oturur ki... Olmaz!
TSYD Semineri, Nuri ÖZALTIN
Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin geleneksel “Sporun Zirvesi/52.Yıl” semineri Antalya’da gerçekleşti. Kamuoyunun gündemini meşgul eden hemen her konuyu uzmanlar ve yetkililerle tartıştık, konuştuk. Panel masalarında katılımcı sayısı ve karşı görüşler anlamında daha geniş bir program oluşturulabilirdi ama, yine de bilgilendik.
Uzaktan ahkam kesip parazit yapanları fazla ciddiye almıyorum. TSYD Başkanı Naci Arkan ve Eğitim Asbaşkanı Nezir Önal ile tüm yönetici arkadaşlarımı içtenlikle kutlarım. Lojistikten programa, oturumlardan tartışmalara kadar ciddi, düzeyli ve disiplinli bir seminer düzenlemek başarıdır.
Sırası gelmişken... Bu seminerin yıldızı Gloria Golf Resort Oteli ve çalışanlarıydı. Hayatını spora ve turizme adamış Nuri Özaltın’ın 50 milyon Euro’ya projelendirip hizmete sunduğu olimpik spor tesisleri ve sporcu otelini görünce inancım güçlendi; “Evet, bu ülke olimpiyat yapar! Belki de Antalya’da!” demekten kendimi alamadım.
Keskin, dikkat!
TFF Hakem İşleri Müdürü Burçin Keskin çok değerli yönetici... Futbolun en zor alanında, hakemlerin eğitimi ve hakemliğin gelişmesi yolunda yoğun çaba sarf ediyor. Emeğini takdir ediyoruz. Ancak özellikle Uilenberg’in açıklamalarında özet ezberlere gittiği, Hollandalı hakem hocasının verdiği ayrıntıları göz ardı ettiği söyleniyor. Hakem seminerinde dikkat çeken bu alışkanlığını, TSYD seminerinde de tekrarladı. Uilenberg, “Günümüz futbolu çok hızlandı. Oyun giderek daha çabuk oynanıyor. Bu oyunu yönetecek hakemin yeterli fizik kaliteye sahip olması gerekir. Yoyo testi bizim açımızdan çok önemli” dedi. Burçin Keskin arkadaşımız, bu sözleri “Hakemin güçlü olması gerekir” biçiminde bir ezberle tıraşladı. Burçin Keskin, elbette tercüman değil. Ama tercüme yapıyorsa, konuşanın sözlerine saygı ve sadakat göstermeli.
İşte Milliyet farkı
Milliyet’in 61.Yılın Sporcusu ödül töreninde gözlerim yaşardı. Yıllardır Türk sporunun en sağlam klasiklerinden birini oluşturan Milliyet anketinde serbest dalış rekortmeni kızımız Şahika Ercümen, büyük ödülü aldı. Onca şampiyonun, yıldız sporcunun, futbolunun cirit attığı bir ortamda suyun dibindeki kahramanı kürsüye çıkarmak, ancak Milliyet okuyucularının sağlam sağduyusu ve spor kültürüyle açıklanabilir, bravo!
Beni duygulandıran iki ödül daha var: Namık Sevik Onur ödülünü Milliyet’e, voleybola ve TSYD’ye yıllarca emek veren Tankut Antikacıoğlu aldı. İslam Çupi onur ödülüne de gördüğüm en örnek profesyonel Dirk Kuyt layık görüldü. İki ustamızı da rahmetle anıyorum. Antikacıoğlu ve Kuyt’ı kutlarım.