"Fenerbahçe bu kez sıçrayamadı"

Levent Kalkan / Milliyet

İLK YARI ANALİZİ

Cristian'ın sahada, Meireles'in ekran başında olması forma adaletini devam ettirme anlamında doğruydu. Kuyt'ın sol, Sow'un sağ kanatta oyuna başlaması ise beklenmedik bir tercihti.

Fenerbahçe ilk 20 dakikada orta sahada ve hücumda hiçbir etkinlik ortaya koyamadı. Alper'in oyun içinde kaybolması ve yenilen golde top kaybı yapan Cristian'ın hücuma gerekli desteği verememesi, savunma oyuncularının özellikle Emenike'ye sürekli uzun top atmalarına neden oldu. Emenike bu topların büyük bölümünü kaybetti. Mabiala ve Yiğit bu şişirme toplara sahip olmakta zorluk çekmedi.

Fenerbahçe'yi uykudan uyandıran Akpala'nın golü oldu. Mehmet Topal, Alper ve Cristian orta sahada pas yapmaya başlayınca Caner ve Gökhan da kenarlardan daha etkin biçimde ataklara katılma şansı yakaladı.

Egemen'in 22. dakikadaki kafa vuruşu Karabük kalesini bulan ilk toptu. Fenerbahçe ilk yarının ortalarından itibaren oyunu rakip yarı alana yıkmayı başardı. Emenike'nin ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golü temizdi. Hakem Bülent Yıldırım, yardımcısı Ekrem Kan'ın hatalı bayrağına uyarak Fenerbahçe'nin skoru erken dengeleme şansını ortadan kaldırdı.

Akpala'nın golünden önce yaptığı top kaybıyla Ersun Yanal'ı kızdıran Cristian, Emenike'ye verdiği şık pasla beraberlik golünde de büyük pay sahibi oldu.

Yanal geride kalan haftalarda skor sıkıntısına düştüklerinde, Webo veya Emenike kozunu oynayarak forveti dörtlemişti. Fakat bu kez Ahmet İlhan, İlhan Parlak, Akpala ve Hamroun dörtlüsünün kontratak becerisi Yanal'ın aklını karıştırıyor olmalı. Bu nedenle Webo'nun devrede değil, Rize'deki gibi 65'ten sonra oyuna girmesini bekliyorum.

İKİNCİ YARI ANALİZ

İlk 20 dakikada ve ikinci yarının tamamında izlediğimiz Fenerbahçe bu sezonun en kötüsüydü.

Haftalardır kötü oynayan Gökhan Gönül maçı orta yapmadan bitirdi, Kuyt top kaybetmekten başka bir şey yapmadı, Cristian ayakta bile duramadı, Mehmet Topal gerçek potansiyelinin çok altında kaldı, Sow hiç yoktu. Emenike attığı ve sayılmayan golü dışında sahada görünmedi. Egemen ve Alves, Akpala-İlhan ikilisine karşı sınıfta kaldı.

Beşiktaş derbisinin en iyilerinden Alper ne defansif ne ofansif hiçbir katkı yapmadı. Onun yerine giren Webo, tıpkı Emenike gibi Mabiala-Yiğit ikilisinin arasında kayboldu, gitti.

Kasımpaşa, Erciyes, Bursa, Antalya ve Rize deplasmanlarında dört forvete dönerek kazanan Fenerbahçe bu kez sıçrayamadı. Takımın tek iyi oynayanı Volkan'dı. 13 oyuncudan sadece 1'i vasatı aşabiliyorsa zaten Karabük gibi zorlu bir deplasmanda maç kazanma şansınız olamaz.

Fenerbahçe'nin oynadığı sistemin olmazsa olmazı koşmak, mücadele etmek. Ancak maçta ne koşan vardı ne de mücadele eden. Öyle ki ikinci yarıda Karabükspor kalesini bulan tek şut yok. Neden mi? Çünkü hiçbir Fenerbahçeli oyuncu şut atmadı. Caner de tribüne giden topa eliyle müdahale ederek "komik" bir penaltı yaptırdı.

Karabükspor; savunmasında dikkatli, orta sahasında çalışkan ve üretken, hücumda da gayet becerikliydi. İkinci yarıda attıkları golün haricinde 4-5 tane net pozisyon yakaladılar. Hamroun başta olmak üzere Karabüksporlu bütün oyuncular çok başarılıydı ve haklı bir galibiyet elde ettiler. Tolunay Kafkas ve bütün oyuncuları kutlamak lazım.

Maçın önemli aktörlerinden hakem Bülent Yıldırım'a gelince...

İlk yarıda Emenike'nin "temiz" golünü iptal ederek, yardımcısı Ekrem Kan'la birlikte skora doğrudan müdahalede bulundu. Bu gol geçerli sayılsa oyunun şekli bambaşka olabilirdi, bunu kimse bilemez.
Webo'nun sol kanatta topla buluştuğu pozisyonda avantaj uygulamayıp faul düdüğü çalarak golle sonuçlanabilecek bir atağı kesmesi de garipti.

Oyunu bitirme şekli mi? Hakem seminerlerinde "oyun nasıl bitirilmez" konulu dersin ilk görüntüsü olacak cinstendi.