Futbolun sosyal yapısı

Doğan KOLOĞLU


Campbell "Türkiye'de ırkçılık var" diyerek İngiltere'nin Everton takımına gidiyorsa aklımıza bir sual geliyor: "Aptallığın hangi sınırındadır." İngilizler siyah renkli insanları NEGRO diye aşağılatırlar. Ama daha çok aşağılatacakları zaman NIGGER derler. Yahudi'yi küçük görürken YID, batılaşmış doğu centilmeni Hintli veya Pakistanlı'ya aynı şekilde WOG derler. İspanyollar için SPICK "bok çukurunu temizleyen alet" ismi kullanılır. MAD - TURK (deli Türk) de bizim nasibimizdir. Fransızlara FROG "kurbağa" derler. Gırtlaktan konuştukları için. Hani bizde de televizyonda "Doktor Röno Pari" reklamında güzel kızların uyguladıkları şive örneğiyle. Zenci futbolculara maçta muz kabuğu atarlar.
Campbell aslında bir nimeti tepti. Trabzon'dan 500 bin dolar aldı. Vergisiz para. İngiltere'de yüzde 40 vergi kesildiği için bu parayı ancak üç yılda kazanabilir. Ama bizim futbol sevgimizin aptallığa dönüşmesi sınır tanımıyor. Bir son örnek daha. Ünlü Alman Milli Futbol Takımı kalecisi Schumacher 1992 - 94 yıllarında 280 bin mark vergi kaçırmaktan mahkemeye verildi. Aynı Toni Schumacher, Fenerbahçe kalesini korurken, "Kimsesiz çocuklara bakım yurdu" yapmak için tonla para topladı. Hiç unutmam sayın Sabancı'nın desteğini yetersiz görüp gazetelere bile duyurdu. Utanmadı. Paraların da üstüne yattı. Sonra bir Avrupa futbol maçı için ülkemize geldi. Bizim savcılar bu hesabı sormadı. Ama Alman hükümeti ünlü tenisçi Steffi Graf'ın vergi cezasını en azından babasına çektirdi. Istırabı da kızına fatura oldu.
Şimdi iki Alman Löw ve Feldkamp, iki en ünlü takımımızı çalıştırıyor. Kalli hemen Ohen ve Del Solar'a "Çok ağırsınız" diyerek yol gösterdi. Beşiktaş önce "tempoyu yükselten takım" olacak. Ona rakibi yıldıran, mücadele eklenir. Ancak bu "fizik güce dayalı altyapı anlayışı" son dönemlerde becerili "teknik futbolcu" oluşma yapısını çok hırpaladı. O nedenle Alman Milli Takımı yeni bir Beckenbauer ve Matthaeus bulamıyor. Kalli, kalbi tartmadığı için antrenörlüğü epey bir süredir bıraktı. Yeniden sahalara dönmesi ve gözünü Türkiye'de açması kolay para kazanılması ile bağlantılıdır. Daum'da da bu gerçeği yaşadık. Türkiye, O'nun da ikinci vatanı. Ama Almanlar iki milyon Türk'e çifte vatandaşlık hakkı vermiyor. Alman vatandaşı olan bir Türk çift oğullarına Altay adını veremediler. Ama biz konu futbol olunca bunları düşünemeyiz. "Ne solcuyuz, ne sağcı futbolcuyuz futbolcu" ilkemiz kabarır.