Galatasaray’ın iştahı ve niyeti iyi olursa, sorun yok, kazanır. Belli ki hafta içinde yedeklerin “Tuzla faciası” kendilerine ders oldu mu bilemem ama, ustaları ciddi şekilde uyarmış olmalı ki, sahaya çıkan 11 iyi bir başlangıç yaptı. Nitekim daha 5. dakikada bir duran top organizasyonunda Adem’in kafasından gol geldi. VAR’ın ofsayt gerekçesi ile iptal ettiği bu gol, VAR’a rağmen çok su kaldırır. Çok kritik bir pozisyon, “kılpayı” bir pozisyon, VAR’a rağmen çözmenin ve doğruyu bulmanın gerçekten çok zor olduğu bir pozisyondu. Galatasaray’ın bu istekli başlangıcı, Marcao’nun iyi hamleleri, Nagatomo’nun soldan iyi toplar taşıması ile penaltıya kadar, yani 20. dakikaya kadar devam etti. Sonrası “Eski hamam, eski tas...” Penaltı demişken, Alanyalı oyuncular bu penaltı kararına niye itiraz ettiler anlamadım. N’Skala iki kolunu açmış “çiftetelli” oynuyor, penaltı daha nasıl olacak? Bu penaltı sonrası Alanya kendini bulmaya başladı, oyuna bir denge geldi. Fernandes kendine oynamasa, sağ kenarda Efecan biraz daha etkili olabilse, Alanya belki pozisyon bulabilirdi. Alanya’nın oyunda dengesine rağmen akıllarda kalan tek pozisyonu bile olmadı. Üstelik, 40’lı dakikaların başında Alanya kalecisi Marafona, bir dakika içinde mutlak iki golü önlemese, “Oyuna denge geldi” dediğimiz dakikalarda skora 3-0 Galatasaray üstünlüğü gelebilirdi. Dikkatimi çekti; Fatih Hoca maça Belhanda ile başladı. Bu kadar sakatın olduğu bir ortamda herhalde Belhanda’yı kenarda oturtamazdı. Bir de; Belhanda’yı seyirci dahil hedef alırsanız, Fatih Terim bu, oynatmayacağı varsa da oynatır, inadına oynatır. Maça iyi başlayan ve hiç olmazsa 20 dakika iyi oynamaya çalışan Galatasaray, ikinci yarıda resmen durdu. Öyle durdu ki, Muslera olmasa skor tabelası kesin olarak 3-1 Alanya’ya dönecekti. İlk yarıda pozisyon bulamayan Alanya, ikinci yarının ortalarında çok net üç pozisyon buldu. Önce Bakasetas vurdu, Muslara lastik gibi uzadı. Hele Caulker’in ilk kafası... Ters ayağında yakalanmasına rağmen ağlara gitmekte olan o topu nasıl çıkarttı, i-na-nıl-maz... Hemen sonrasında bir Caulker kafası daha... Gene Muslera... Bitti sanmayın, bitmedi... Bammou’nun iki metreden şutunda da gole izin vermedi. Alın size 4-1... Galatasaray yatıp kalkıp bu Muslera’ya dua etsin. Galatasaray bu sezon kötü futboluna rağmen halen zirve umudunu taşıyorsa, bunu takıma, hocaya ya da herhangi bir futbolcusuna değil, sadece Muslera’ya borçlu... Galatasaray takımı, Galatasaray Kulübü, Galatasaray taraftarı çok ciddi, çok gerçekçi bir özeleştiri yapmak zorunda... Transferde bu kadar para harcıyorsun, bu kadar iddialı oyuncu alıyorsun, takımın başında ülkenin en iyi hocası var, ayakta kalan sadece Muslera... Düşünün, pek de beğenmediğimiz Alanya takımı, Cisse’siz, daha geçen hafta üç gol atan Djalma’sız Alanya, Galatasaray kalesine 20’den fazla şut attı. Rakibin bu kadar şut atmasına, Muslera’nın bu kadar büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmasına nasıl izin verirsiniz? Aslında Alanya, Galatasaray’ı yendi, Muslera’yı yenemedi. Bu galibiyet amigolar, gözü karalar dahil, kimseyi kandırmasın. Koca Galatasaray takımı, Alanya karşısında son dakikaları “Çanakkale geçilmez” savunmasıyla eritmeye çalışır mı? Bu futbol değil, bu Galatasaray’a yakışan bir oyun değil... Sahadaki bu takım bizim bildiğimiz, tanıdığımız, alıştığımız Galatasaray değil... Maçın özeti şu: Galatasaray 0-Muslera 10... Galatasaray, Alanyaspor gibi iyi bir takımı yenip üç puan alıyorsa tabiki başarılı.. Anlatmaya gerek yok, sarı-kırmızılılar sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bir türlü ne istenilen futbolu oynayabiliyor ne de skor olarak maçı kopartabiliyor. Bu kesin. Ama buna rağmen zirve mücadelesi yapıyor. Brugge maçını hatırlayın. Uzatmaların son dakikasına kadar Galatasaray öndeydi, sonuçta berabere kaldı. Başakşehir maçında yine iyi futbol oynadı, son dakikada yediği golle yenildi. Geçen hafta Trabzonspor karşısında verilmeyen penaltıya rağmen galibiyete yakın olan taraf Galatasaraydı. Futbolcular kendilerini zorluyorlar ama kapasite bu kadar. Ömer oyundan çıkana kadar maçın en iyilerinden bir tanesiydi. Ama son 25 dakika o da eller yukarı dedi, fizik olarak oyundan düştü. Adem Büyük keza öyle... Son 20-25 dakika Lemina, Seri orta sahayı tamamen Alanyaspor’a bıraktı. İşin doğrusu Muslera kalesinde devleşmese, harika kurtarışlar yapmasa Galatasaray için can sıkıcı bir skor ortaya çıkardı. Bu da bir gerçek... Hücuma çıkıyorsun, rakip 18’e kadar giriyorsun, arkadaşlarınla paslaşsan yüzde yüz gol pozisyonuna gireceksin. Ama malesef Lemina, Ömer, Seri, Nzonzi belki 30 top kaybettiler. O kaybettikleri toplarla da Alanyaspor gol pozisyonuna girdi. Feghouli sakat, Babel sakat, Falcao yarı sakat, Andone sakat... Hepsinden önemlisi de Luyindama sakat. Luyindama oynadığı zaman Donk orta sahaya direnç katıyor. Şimdi mecburiyetten Fatih Terim de Donk’u stoper oynatıyor. Donk olmayınca da orta sahanın direci son 30 dakika düşüyor. Kulübede tekrar Galatasaray’ı ateşleyecek, orta sahada üstünlük sağlatabilecek oyuncu var mı? O da yok! Devre arasına kadar artık Galatasaray iyi futbol oynadı, kötü futbol oynadı, bunların tartışmalarına hiç girmemek lazım. İstese de bundan fazla oynayamıyor. Ligin ilk yarısının bitmesine üç hafta var. Bu kalan maçları 9 puanla kapatırsa, devre arasında yaralarını sararak yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri Galatasaray olur ama rakibe bu kadar çok gol pozisyonu vererek bu hedefi gerçekleştiremez... Alanyaspor’a gelince... Erol Bulut’u kutlamak lazım. Gerçekten takımına çok iyi futbol oynatıyor. Takımının kondisyonu en üst seviyede. Hücumcuları, orta sahası, defansı bütünleşmiş. Dün gece oynadıkları futbolla mağlubiyeti hak etmediler, bu kesin... Alanyaspor, 197 isabetli pasla maçı bitirdi. 33 orta, 12 korner ve 21 şut attılar. Skor bulamamayı bir kenara bırakın, bu akıl almaz bir verimlilik. Peki buna ne sebep oldu? Galatasaray 20. dakikada öne geçmesine rağmen 386 isabetli pasta kaldığı için. Oyunu tutamadılar. Bunca -kağıt üzerinde- topa hükmedebilecek oyuncuya rağmen oyunu soğutamadılar. Bunun sebebi, ben de dahil hemen herkesi çok heyecanlandıran Seri ve N’Zonzi’nin Lemina’ya uyumsağlayamayışı... Lemina bireysel olarak hemen her şeyi yapıyor. Her şeyi tamyapıyor. Her şeyden fazlasını da yapmaya çalışıyor. N’Zonzi zaman zaman Lemina’nın önünde bağlantı oyuncusu olarak görev aldı ancak o işte de istenen seviyeye çıkamadı. Belhanda’nın biraz kıpırdadığını söyleyebiliriz. Galatasaray’ı ayakta tutan temel oyuncuların performansı oldu. Savunma hattı, Ömer ve tabii Muslera... İlk 25 dakika için kendi iç saha standardında olmasa da diriydiler ancak sonrası için Muslera’ya teşekkür etmeliler. Bu şartlarda mükemmel sonuç. Gecenin sorusu Seri ve N’Zonzi’nin bu kadar sıradan oyunlarını neye bağlayacacağız? Kiralık olmanın umursamazlığına mı? Peki Lemina’nın bundan hiç etkilenmeden fazlasını yapmaya çalışması hiç örnek olmuyor mu? Maçın starı Muslera tabii ki... Her maç olduğu gibi... Takımın tamamının, toplamından daha fazla katkısı var. Tek başına yıkılmaz bir sur. Gemileri karadan yürütsen de bir yol bulup savunmasını yapıyor. Maçın olayı 71. dakika... 3 korner. İki inanılmaz Muslera kurtarışı ve Mariano’nun bacak arasından geçen topun inanılmaz bir şekilde üst direği sıyırıp dışarı çıkışı. Evet 6 pasın içinde Mariano’nun bacaklarının arasından geçen top başka kimse çarpmadan üst direğin üzerinden dışarı gitti. Kısa mesaj Muslera Marcao, Donk ve Lemina. Temel performanslar tamam. Fark yaratması gerekenler ise dökülüyor. Ve buna rağmen takım yarıştaÖ Onlar biraz kıpırdasa kim bilir ne olacak! Futbol bazı gerçekleri adamın suratına tokat gibi vurur. Bu sene Galatasaray'ı seyrediyoruz. Maçlardan sonra Fatih Terim çıkıyor. Yani; Galatasaray Teknik Direktörü. Futbolcularından bahsediyor, iyi oynamadıklarından bahsediyor, ocak ayı diyor, diyor da diyor... Ama ben de tek kelime şunu söylüyorum: Fatih Terim, bu takım çalıştırılmamış. Bu takımın fiziği iyi değil. Dayanıklılığı iyi değil. Öyle olunca da takımın kimyası meydana çıkmıyor. Bunun sorumlusu da tek başına sensin! Alanyaspor takımı, senin takımını 40 dakika bir boksörün kum torbasını dövdüğü gibi dövdü. Dövdü de ne oldu? Kalede öyle bir adam vardı ki; ahtapot mu diyeyim, örümcek mi diyeyim, panter mi diyeyim... İnanamıyorum. Uzun yıllar böyle bir şey görmedim. Bir kaleci vardı, onun için tek bir cümle yazacağım: Bir takımdan fazlası.... Galatasaraylı futbolcular, Muslera'nın bu inanılmaz kurtarışlarını gördükten sonra bile, yahu kardeşim bu kaleci neler yapıyor biz hala utanmıyoruz, deyip, Alanyaspor'a karşı direnç gösteremediler.. Neden? Çünkü bu direnci gösterecek güçleri yok. Bunun bir tek sorumlusu vardır. O da tek başına Fatih Terim'dir. Çok net. Bunun arkasından artık çıkıp da bana yok o oynamadı, bu oynamadı, bu sakat demesinler. Sen önce sağlamları sahaya iyi hazırla. Zaten sen iyi antrenman yaptırmadığın için belli ki senin futbolcuların kartondan askerler gibi sahada aciz halde, zavallı şekilde mücadele ediyorlar. Muslera dün gece böyle bir oyun oynuyorsa bu Fatih Terim'in ayıbıdır. Fatih hoca çok çabuk idmanlara ve sahaya dönmelisin. Futbol acımasızdır. Yarın bir gün bu tribünler seni inanılmaz derecede protesto ederler. Dün gece Alanyaspor'a yazık oldu. Verdiği emeklere yazık oldu. Futbol olarak her şeyi yaptılar. Ama karşılarında bir ahtapot vardı. Her bacağınla gelen topları çıkardı. Helal olsun Alanya'ya. Yazıklar olsun bu Galatasaray'a.. Fatih Terim'in C.Brugge maçıyla yakaladığı ezber kadro, son dakikada gol yiyerek galibiyeti kaçırmıştı. Terim'in kadroya inancı Trabzon'da 1 puan getirdi, Alanya önünde de ezber kadro dengeli, uyumlu ve birbiri ile oynama alışkanlığı olan bir görüntü sergiledi. Türkiye'nin hücuma en iyi çıkan takımlarından Alanya'ya karşı G.Saray, akıllı savunma yapmaya çalıştı, oyun olarak belki çok etkili değillerdi ama tüm oyuncular fikstür avantajının Alanya maçını kazanma adına coşkulu, istekli ve mücadele gücü yüksek bir oyun ortaya koydu. Adem'in kıl payı ofsayt poziyonunda sayılmayan golü G.Saray'ın kazanma isteğinin habercisiydi. Alanyaspor, G.Saray kalesine kanatlardan etkili geldi ancak bu pozisyonlar Mariano, Lemina, Seri ve Ömer Bayram'ın hücuma çıkarken kaybettikleri topların eseriydi. Seri'nin mükemmel uzun ortasına koşan Mariano'nun indirdiği topu N'Sakala'nın eliyle kesmesi haklı bir penaltıydı. Maç öncesi seyircilerin çağırmadığı Belhanda mükemmel bir vuruşla golü attı. Terim, Feghouli ve Falcao gelinceye kadar bu kadroda ısrar edecektir. G.Saraylı oyuncular ikinci yarıya önde başlamalarına rağmen 'eyvah gol yemeyelim' psikolojisinden kurtulamayarak mücadele sergilediler. Lemina, Seri, Ömer, Nzonzi topla buluştuklarında ayakları titriyordu. Skor avantajlarından sonra yenilen goller G.Saraylı oyuncuların Alanya karşısında da tedirgin telaşlı ve panik içinde hareket etmelerine neden oldu. Geldiği günden beri G.Saray tarihine geçen Muslera kaptanlığın ötesinde arkadaşlarının panik havasıyla rakibe sundukları pozisyonlara tek başına dalgakıran oldu. Zirvede kalmak adına bu maçı kazanmak G.Saray için çok önemliydi, futboldan çok tabela geçerliydi. Terim'in öğrencileri 3 puan alırken mücadele olarak alkışlandı ama zihinsel performans olarak vasatın altındaydı. Terim öğrencilerine, korkunun ecele faydası olmadığını öğretmeli. CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!