Skorer Herkes işini yapsın

Herkes işini yapsın

07.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Herkes işini yapsın

Herkes işini yapsın







DÜNE kadar Kosta Rika ile Çin’i kolaylıkla yenip ikinci tura çıkacağımıza inanıyordum. Şenol Güneş ve bazı futbolcuların gazetelerde yayımlanan yorumlarla ilgili olarak yaptıkları açıklamayı okuduktan sonra artık ciddi bir tereddüdüm var..
Belli ki, Milli Takım kampında herkesin aklı hâlâ Brezilya yenilgisinde ve teknik direktör oyuncuları, Kosta Rika maçına motive etmek yerine, bu abes işle uğraşıyor.. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de medya teknik direktörü ve oyuncuları eleştirme hakkına sahip. Teknik yönetim bunun futbolcuları etkileyeceğini düşünüyorsa, yapacağı iş, medyaya savaş açmak değil, gazetelerin kampta okunmasını önlemek olmalıydı..



DEĞİL Dünya Kupası’na katılmak, bizzat kupayı kazansak bile ülkemiz futbolda gündemini kendi özel şartlarıyla belirliyor. Brezilya’ya 2 - 1 kaybettiğimiz ilk maçın ardından Kosta Rika karşısında neler yapılmalı ya da yapılmamalıyı bir kenara bıraktık, "geri zekalılar"ı konuşuyoruz. Böyle geri zekalıca gündem yarattığımız için de hiçbir halt olamıyoruz... Futbolcuyu eleştirmek spor yazarının doğal ve kaçınılmaz görevi. Önemli olan, iyiyi ve kötüyü ayırt etmek. Ancak hiçbir spor yazarının da bir sporcuya hakaret etme hakkı yoktur.

Basın sorumluluğu bilmek zorunda. Şenes Erzik’e saldırı olduğunu yazan gazeteci değildir. Ben sürekli kendisiyle birlikteydim. Bu tür yalan haberler elbette tepki görecektir. Yazarların tepkilerinde de ölçüyü kaçırmaması lazım. Kişisel hakarete girmediği müddetçe yazı yazılabilir. Ancak oyuncuların mahkemeye gitme olaylarını kabul edemiyorum. Basında gerçek spor yazarından çok, futbolcular yazıyor. Eski meslektaşlarını mı dava edecekler? Milli Takım kurmaylarını da anlamıyorum, neden bu olayların futbolculara intikal etmesine "dur" demiyorlar. Kışkırtıcılık yapılıyorsa, bu çok büyük bir yanlış olur.
TOGAY BAYATLI

Eleştirilerin kişisel hakaret boyutuna varmasına temelden karşıyım. Dün de karşıydım, bugün de karşıyım. Ama toplum olarak öyle noktaya geldik ki, en ufak eleştiriye bile hoşgörümüz kalmadı. Bu bağlamda Şenol Güneş’i de futbolcuları da kınıyorum. Kaldı ki, kamuoyuna bir duyuru yaparken bile mahkemeye vereceklerini söyledikleri medyayı suçluyorlar.
Bırakın Türk medyasını Almanların en ciddi spor dergisi Kicker’in lütfen son sayısını okuyun. Şenol Güneş’e eleştiri değil, adeta hakaret yağmuru var. Dünya uyumuyor. Kimin futbol oynadığını, kimin oynamadığını, kimin iyi hoca olduğunu, kimin olmadığını en az Türk medyası kadar takip ediyor. Hadi bizim medya ön yargılı, suçlu. Çıkın bir de sokaktaki vatandaşa sorun. İnsanlar isyan halinde. Şenol hocanın yine şansı var. Ondan daha başarısız bir hakem ortaya çıktı da ikinci plana düştü. Medya açısından Teknik Direktör Şenol Güneş ve futbolcularla bir gerginlik olduğunu sanmıyorum. Sonuçta medya görevini yapıyor. Üstelik hangi futbolcuya ne hakaret olmuş. Ne okudum, ne duydum. Herkes görevini yaparsa sorun kalmaz.
ŞANSAL BÜYÜKA

Gelişen olaylar, Şenol Güneş’e yönelik eleştirilerin ne derece haklı olduğunu ortaya koyuyor. Türk Medyası’nda çıkan eleştirileri nerdeyse vatana ihanet olarak vasıflandıran ve bunları susturmak için mahkeme tehdidini ortaya atanların Dünya medyasından haberleri yok. Kendi görev ve sorumluluklarının bilincinde değiller. Şenol Güneş’le teknik heyetin şu anda tek görevi var. Ellerindeki 23 kişilik kadroyu, beyinleri ve fizikleriyle Kosta Rika maçına konsantre etmek. Şenol Güneş bunu yapacağına tam tersi uygulama ile futbolcuların aklını Türkiye’ye kilitlemek için, yanına Bülent ve Okan’ı alıp basın toplantısı yapıyor.
Sen Milli Takım Teknik Direktörü olarak yazılan ve söylenenlerin takıma zararlı olduğunu düşünüyorsan, yetkini kullanır, kampta gazete okumayı, televizyon izlemeyi önlersin, hatta daha da ileri gider kampın kapılarını gazetecilere kaparsın. 1990’da İtalyan medyası, Rossi’ye "Bu adam homoseksüel" diyecek kadar saldırmaya başladığında Bearzot, İtalyan gazetelerinin kampa girmesini yasaklamış, tek gazeteciyi de içeri almamıştır. İtalya şampiyon olana kadar futbolcuların medya ile ilişkileri kesildi. 1998’de Dünya’nın en büyük spor gazetesi L’Equipe, final maçı günü sabahı çıkan gazete dahil, Teknik Direktör Emil Jacque’yi yerin dibine soktu. Ama Jacque en güzel cevabı takımı şampiyon yaparak verdi. Cevap böyle verilir, tehdit ve şantajla hedef göstererek değil.
HINCAL ULUÇ

Türkiye’den uzak olduğumuz için futbolcuların tepkisine neden olan yazıların içeriğini tam olarak bilmiyorum. Ancak Seul’e ulaşan haberlerden sonra milli takım oyuncuları ve Futbol Federasyonu yetkilileriyle yaptığım görüşmelerde, eleştirilerin normal çizgisini aşıp, kişilik haklarına tecavüz ve hakaret boyutlarına ulaştığını söylediler. Durum gerçekten böyleyse ve dedikleri gibi hakaret çizgisindeyse haklılar. Ancak eleştiri düzeyindeyse, bu tenkitlere başta milli takım teknik direktörü olmak üzere, futbolcular ve milli takım sorumluları hazırlıklı ve hazımlı olmalıdır. Bu ortamda milli takım futbolcuları gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkayarak önce maçı ve görevlerini düşünmeli. Buna motive olmaları gerekir. Ortada hesaplaşmayı gerektirecek bir olay varsa defterler Türkiye’de açılabilir. Şimdilik herkes işine bakmalıdır.
İHSAN TOPALOĞLU

Herkesin haddini bilmesi lazım. Futbolcuların ve teknik kadronun işi futbolla uğraşmaktır. Eğer hakaret unsuru içermiyorsa, kimsenin yorumlara bu şekilde yanıt verme hakkı yoktur. Bu nedenle Şenol Güneş’in basın toplantısı asla onaylanamaz. Daha doğrusu basın toplantısı, değil içeriği... Orada futbol konuşulması gerekirdi. Kosta Rika gibi kritik maça beş gün kala konsantrasyonun bu şekilde dağılması, hem futbolcuları takımdan, hem de ülkeyi Ay - Yıldızlı çocuklarımızdan koparabilir. Buna izin vermeyiz.
Ancak yorumlarda da kimsenin dozu kaçırmaya hakkı olmadığına inanıyoruz. Basın özgürlüğüne saldırmak için fırsat bekleyenler Hıncal Uluçları veya diğerlerini bahane etmesinler, kendi içlerindeki canavarları terbiye etsinler.
ONUR BELGE

Ülkemizde düşünce ve ifade özgürlüğü var. Kişiler bunları başkalarının haklarını zedelemeden kullandıkları sürece kimsenin söyleyeceği olamaz. Toplumun sesi olan medya, Türk Milli takımı için yasaların hazırladığı çizgiden şaşmadan düşüncesini açıklamada özgürdür. Milli Takımımız, Brezilya karşısında kendi yarattığı şansı, kendi hatalarıyla yok etmiştir. Bu işin sportif yanıdır. Ancak bazı futbolcularımız yaptıkları işin basit kurallarını uygulayamayarak Dünya kamuoyu önünde Türkler için kötü imaj yaratmışlardır. Bunun söylenmesi gerekir. Böyle bir söylemden futbolcu rahatsız oluyorsa önce kendi yanlışını düzeltmeye yönlenmesi gerekir. Kavga üretmenin gereği yoktur. Son olayda eleştiren medyadan çok, hataları yapan futbolcular suçludur. Medyanın tek dikkat edeceği konu üsluptur.
GÜVEN TANER

Basına tepki göstermenin ilk akla gelen yöntem olduğu ülkemizde, futbolcularımızın da, basına tepki göstermelerini son derece normal buluyorum. Fakat futbolcu kardeşlerimin, onları star yapanın da basın olduğunu unutmamaları gerekiyor. Üstelik basın, takımı ve oyunu eleştirmedi. Tam aksine oyuncularımız göklere çıkarıldı. Sadece Şenol Hoca’nın bir-iki hatası eleştirildi. Kamuoyunu bu kadar ilgilendiren bir konuda, bu kadar üst düzey bir görevdeyseniz, eleştiriyi de kabullenmek asıldır. Başarı tacını başlarının üzerine takanların, başarısızlık ilmeğini boyunlarında hissetmeye de hazırlıklı olmaları gerekir.
Elbette bizim de ölçüyü kaçırdığımız doğrudur. Hıncal Uluç’un "Geri zekalı" yakıştırmasını biraz abartılı buldum. Üstelik de geri zekalılık bir hata değil, bir hastalıktır, bir özürdür. Şenol eğer Uluç’un iddia ettiği gibi geri zekalıysa, onu eleştirmek yakışık almaz. Üstelik zihinsel engelli olmak eleştiri ya da alay konusu yapılacak şey değildir.
Bana ve kızıma beddua, Uluç’a yumruk. Sıra geldi silaha.. Sporu spor olmaktan hep birlikte çıkardığımız için, bunlar oluyor. Oysa bu iş oyun. Bunu böyle görmeliyiz.
FATİH ALTAYLI

Şenol Güneş için karizması, kariyeri, misyonu yok, Mustafa Denizli ve Fatih Terim alternatifi varken, onunla Dünya Kupası’na gitmeyelim dedim. Tek destek Hıncal Uluç’tan geldi. Bence gelinen nokta Türk spor yazarlığının aynası oldu. Şimdi herkes Şenol Güneş düşmanı. Oysa ben maçlar başladığında eleştirilerime ambargo koydum. Türk medyası kahramanlar ve hainler yaratmaya bayılır. Şenol Güneş, sıradan takım Avusturya’ya beş gol atınca kahraman, Yıldıray’ı oyundan alıp, hatalı taktikler verince hain oldu. Güneş’in hatalarını göremeyen medya şimdi aslan kesildi. Hıncal Uluç’un dayak yemesine üzüldüm. Ben de, Beşiktaş beş yıl şampiyon olamaz dediğim için müthiş dövüldüm. Beşiktaş yedi yıldır şampiyon olamıyor. Beni dövenlerin lideri şu an Beşiktaş yönetim kurulunda. Burası Türkiye.
KAZIM KANAT

HER alanda eleştiri olacaktır, kimsenin kırılmaya, gücenmeye hakkı yok. Eleştiriler bizi doğru yola götürür, eksiklerimizi ortaya çıkarır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, eleştirilerin dozajı. Kimsenin, kimseye hakaret etmeye, kişiliğini hedef almaya hakkı yok. Gazeteci dövme olayı çok çirkin. Hıncal Uluç bazen topuzu kaçırıyor, ağır eleştiriler yapıyor. Bunu onaylamak mümkün değil, Allah korusun ya başka bir şey olsaydı.


Federasyon Başkanı

BİZ eleştirilmekten şikayetçi değiliz. Tabii benim oyun tarzımı ve bilgimi herkes eleştirebilir. Ama bunun bir üslubu olması gerekir. Kişilik haklarına saldırmak eleştiri değildir. Kişiliğimizle oynamaya kimsenin hakkı yok. Herkes birbirini sevmek zorunda değil. Bana yol gösterecek her tenkide açığım. Bundan sonra gereken tavrı alacağım. İyi ve kötüyü aynı kefeye koymayacağım. Barış istedik, bizi sürekli kavga ortamına çekmeye çalışıyorlar.


Milli Takım Tk. Drk.

DÜNYA ülkeleri, Brezilya maçı sonrası bizlere övgü yağdırdı. Ama nedense kendi ülkemizin bazı spor yazarları bizi yerden yere vuruyor. Eleştiriye hiç sözümüz olmaz. Kötü oyun, hatalar, elbetteki negatif yorumlar getirilir. Ama hakaret etmeye kimsenin hakkı yok. 70 milyon Türk insanını en iyi şekilde temsil etmek için burdayız. Hakaretler karşısında tepkisiz kalmak doğru olmaz. Gerekirse yasal yollardan da bu işi sonuna kadar zorlayacağız.


Milli Takım Kalecisi